Al Gülüm, Ver Gülüm Mİsali!
İstediğimiz bir tatlı selam,
beklediğimiz sıcak bir merhaba
veya azıcık fazlası
nedir mi?
Elbette ki;
nasılsın?
aynısının beklenmeden sorulduğu nasılsın olmalı?
Bunu bekleyerek soruluyorsa eğer,
o an bencillik ve beklenti
gölgesini düşürüverir ortamın üzerine.
İçten bir tebessümdür beklediğimiz,
ama olacaksa yürekten
olmalı,
karşımızdaki gözler
yüzümüze bakmadan gülümsemelidir.
Eğer olur da,
acaba o bana nasıl bir tepki verecek
diye beklentiyle kırışırsa göz kenarları,
al gülüm ver gülüm çöküverir ortama.
Dostane bir elin uzatılmasıdır
beklediğimiz,
AVRASYA yı var eden köPage Rankingü misali!
Öyle sıkıca kavranmalı ki elleriniz,
avuç ayalarınızı terler basmalı,
olurda önce elini o uzatsın diye
aklından geçirirse karşınızdaki,
işte bunu sezinlediğinizde,
buz parçaları doldurur avuçlarınızı
Ve anlamını yitirir sizin için her şey.
Dostluğun dolgun yumruğu
öyle ansızın inmeli ki omuzlarınıza,
o kadar kavramalı ki sizi
karşınızdaki 'al beni'
bir anda endişesizce
öyle yürekten sarılmalı ki size,
yürekleriniz bile kucaklaşabilmeli;
neden ilk adım benden gelecekmiş ki
diye düşünürse dost bellediğiniz...
İşte o zaman
karda açmış gonca gibi şaşar yüreğiniz,
artık bilirsiniz ki her şey yalan ve
bu dostluğun akıbeti olacaktır talan!
|