Dost Meclisi
bir zamanlar
eğri hançerler vardı
sırta saplanan
iki kürek kemiğinin
arasını bulacaksın derlerdi
çekerken bükerek çıkaracaksın
böyle yetişti bir nesil
bir nesil direndi dişe dişti direniş
derlerdi ki
iyi ayarlayacaksın
vuracağın zamanı
en dost bildiği anda
indireceksin darbeni
hep temiz tuttum
sırtımdaki gömleğimi
ele güne ayıp olmasın diye
kir kana bulaşmasın diye
değişmiş devir
öylesine hançerler
kalmamış orta yerlerde
kelimelere yüklemişler
tatlı sohbetler arasında
çeliğe su verir gibi
işlemişler gülümsemede
kinlerini
ne yaman oluyormuş
ne yaman oluyormuş
her indirdiklerinde darbeyi
muzaffer bir kumandan edası ile
sürüyü katıp önlerine
kavallarını üflemeleri
oy dere dere
biliyorum akışın denize
deniz küçük bir çocuk
uçurumlar var önünde
kartalın kanadını tutmalı
tutunup göklere varmalı
varıp bulutların üzerinde
ak sofralarda bağdaşa oturmalı
dostlar meclisinde hesap sorulmaz
yaraları gömleğin altında saklamalı
sırtını güneşe dayamalı
|