Üretmek 
 
kilometrelere vurmazsam eğer  
bilirim o kadar doldurmaz  
bekleme sürelerindeki  
nikotin artıkları ciğerleri  
duman öylesine kirletmez kılları  
yan tarafımda keçe uçlu kalemle  
kalp çizilmiş oturakta oturan  
bıyıklarının üstleri sararmış  
yaşı bir haylide geçmiş adamın  
beklentileri ile ölçüşmese de  
beyazlıklarımız aynı boyanın  
süzülerek lekelenmesi  
ona bakarsan ortak yanlarımız çok  
çatı aynı çatı uzay kafes sistemi  
her fırtınadan sonra tamir görse de  
umurunda değil ikimizin de  
çünkü fark ettirilmeden alınıp  
batırıla batırıla veriliyor gözümüze  
emekten yana yanığız sahipsiz  
büyük denizde boğul boğulacaksan da  
deseler de boğulmuyor kimse  
ikimizde aynı granit kaplamanın  
üzerine basıyoruz döküyoruz küllerimizi  
kim bilir kağıt üzerindeki ederini  
benzeştiğimiz yönümüz çok  
kim bilir kimi gelecek onunda  
onca dolambaçlı yolları aşarak  
kolları kimi sarmalayacak  
uzaklık ölçümleri bir garip oluyor  
oto garların kaygan oturaklarında  
kırk beş dakika mesela  
doksan kilometre hızla yol alan  
setralarda kaptanın evde karısıyla  
bir Pazar alışverişi sonrası kapışmamışlarsa  
yolda trafik yoksa el kaldıran olmazsa  
yüz on beş kilometre mesafeyi  
otuz dört dakikada alır almasına da  
ülkenin durumu malum kaptanların hali  
serde biraz çapkınlık biraz ön koltuk sohbeti  
hesap anlayacağınız karışık bekle adam gibi sende  
ortak yanlarınızı düşün yandaki ile bittimi  
kendinle düşün kollarını hazırla yap bir şeyler işte  
beklemek zor beklerken beklediğini düşünmemek için  
düşünce üretmek gibi zor be… 
		
	
		
		
		
		
		
	
	 |