Aşmış Üye
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57915
Rep Puanı : 34658
Cinsiyet : Erkek
|
Çocukluğum...
Bağ bozumunda doğmuşum ekimde,
Ne sıcak nede soğukmuş saat on gibilerde,
Yayla havasının gelişiyle ilk nefesimde
Ağlayan yakarışım in evini kaplamış!
Büyümüşüm bir köşede bağlanmış,
Tandır dumanı ciğerimi kaplarmış,
Rahmetli annem işinde-aşında,
Esaretime bakar hüzünle ağlarmış…
Yetim kalmış annemin eşinin kardeşleri,
Kaynana koca derdinde, onlara da bakarmış!
Yirmi dört saat çalışırmış işinde,
Kul gibi eşine!
Daha kendisi çocuk, başka ne yapsın ki…
Nerdeyse babasız büyüdüm çocukluğumda,
Sevgisinden mahrum, annem uzaktı kocasına…
Gurbeti arşınlardı aylarca bizsiz karın tokluğuna,
Bu yüzden ana kuzusuydum, babasından korkan!
Oyuncağım toprak, arabam at, eşek, koyun
Güneşe veda ederdim her gün tozlu sokaklarda!
Mayıs ayının bir günü kamyon geldi köy evimize,
Eşyalar yüklendi veda ettim ağlayarak kedime,
Ankara’ya gideceğiz diyordu annem heyecanla
Özlem bitecekti ya… Bir arada yaşayacaktık!
Bundan bir sene önce dayımın çocukları,
Göç etmişlerdi Eskişehir’e, neydi o coşkuları…
Veda ediyordum köyüme, sahip olduğum her şeye,
Anamın yine geliriz dediğiydi o an tek teselli…
Gözlerim yaşlıydı!
Yetmişli yılların Ankara’sı köyden farksızdı,
Yedi yaşın verdiği olgunluk bunu anlayamazdı…
Evimiz gecekondu ve büyükçe bahçesi vardı,
Ağaca çıkardım, ayağım yine toprağa değerdi,
Çivilerle, misketlerle toprakta oyun oynardım!
İlkokul üçtü Ankara’da okula başlayışım ama ne başlayış…
Köyden geldim ya… Her çocukta küçümseme, itiş kakış!
Babam başarı bekler, öğretmende bitmeyen matematik, yarış
Köyümü özlerdim, gizli, gizli ağlardım *******i…
Saf çocuksu ruhumda kimseden bulamazdım anlayış!
Cici annem vardır bir tane,
Bazen çok uzun tatile gittiğimizde
Babam eve bile getirirmiş…
Sakız olurdu komşuların dilinde!
Annem azcık söylense,
Dayak çareydi babamın ellerinde…
Ana, baba ölmüş… Kardeşler keyfinde
Kader der zavallı çekermiş sinesine!
Bir mart günüydü hiç unutmam:
Hava kapalı yerlerde çamur,
Havada kömür dumanı,
Elimde kırık yazılı kâğıdı,
Biliyorum eve gittiğimde kesin dayak vardı!
Kara bir gündü, nasıl verecektim sınavın hesabını?
Söylendim durdum “Babam neden imzalamalıydı ki…”
Eve girdiğimde çalıyordu ölüm marşı!
Neyse ki, amcam ve eniştem evimizde misafirdi,
Mucize gibiydi adeta dayaktan kurtulmam!
Herhalde saf yüreğime Mevla’nın lütfüydü, yardımıydı!
Okulun sonlarıydı,
Hala anlamış değilim o müthiş değişikliği,
Öğretmen her derste matematik yarışması düzenlerdi…
Kim birinci çözerse pekiyi verirdi,
Artık ben çözmeye başlamıştım birinci olarak soruları!
Yalnızca pekiyi yerine alıyordum iyi…
Bir gün babamla öğretmen konuşmuşlar,
Matematik hatırına iyi ile geçirecekmiş!
Okumalıymışım Türkçem için hikâye, roman, dergi…
Okul hayatım üçten sonra böylece başladı!
Bir sene sonra apartmana taşındık!
Babamın iş ortağının hanımıyla tanıştık…
Çocukları çok kendini beğenmişti, yılışık.
Leman teyze derdim,
Hem de çok severdim,
Anneme çeki düzen, öğüt verdi azıcık,
Gerçek aile olduk!
Ankaralı olduk…
Nesi varsa tanıdık!
Ankara’yı o gün yaşamaya başladık…
Safet Kuramaz
|