Dalgalar…
Gecenin en serin vakti,
Büyük dalgalar vuruyordu iskele direklerini.
Uykusu kaçmış üç beş kişi,
Büyülenmiş bakıyorlardı denizin çıldırmasına.
İskele demirleri deprem yaşarcasına,
Sallanıyordu acıdan feryat eden hasta gibi…
Gün boyu denize girmiş kalabalık,
Ölüm sessizliğinde gizli duygularının esiriydi,
Sesleniyordu isyankârlara her geçen an azarak…
Somon gibi sürdürmek için neslini,
Ölümüne akıntıya zıt yüzüyordu belki bir ayının ağzına azık
Fıtratına kul kaderinin seyircisiydi…
Dalgalar!
Gündüze güneşe ihanetti gizliden gizliye
Her karanlık resimlendi ışık hapsinde…
Yıldızlar göz kırpıyor gezinen birkaç insana kumsalda,
Ayak izlerinin yorgunluğu yine uyutmuyor kumları,
Küçük dağcıklar kumlarda içinde balçıklar belki bir dedenin duası
İniltiyle örtüyordu çıplaklığı bir nebze.
İçen insanlar ve kahkahaları,
Cennet müjdesi almışçasına dalmışlar eğlenceye,
Alaettin Keykubat’ın ihtişamında Antalya…
Tülsüz perdesiz ecnebi turist istilasında,
Grip olmuş doğası hıçkırıyor…
Safet Kuramaz
|