Meltemlere Açtım Göğsümü
Meltemlere açtım göğsümü, yüreğimi
Sıcacık esiyor... Kumsalında hayal meyal yürüyorum!
Yukarı baktığımda güneşinden göz kırpması
Üzerinde yürüdüğümde görüyorum incecik teni,
Kürk gibi sarmış kum taneleri…
Dudaklarında gülücükleri,
Denizinde dalgalarına karışıp süzüyorum!
Yorgunluğuna, huzursuzluğuna verecek tesellim olsaydı,
Saunanın iklimde alıştırsaydım Asya masajına,
Romantik akşam yemeği, sahilindeki kafeteryada
Durdurabilseydim muhabbete doyulmaz anları...
Akşam uzandığında,
Hayallere daldığında,
Aynanın karşısında saçlarını taradığında…
Gülücükler sırmalaşsın özgür düşüncende,
Yaprak dolması, baklava dilimi gibi
Tat versin senli benli yaşayan perdenin gölgesinde!
Aslında hayallerle olmuyor,
Ömer Hayyam’ın kaleminde hissedişin doğmuyor,
Karacaoğlan’ın sazından nağmeler coşmuyor…
Orhan veli’nin İstanbul’u hep özlem!
Adalarda romantik at arabası gezisi, ellerin elime dokunmuyor!
Hele kırmızı gül, laleler odana sokulmuyor…
Serenadın gitar telinde aşkın yürekten hıçkırık
Dervişin torbasında yetmiyor dünyalık azık!
Çok uzaklardasın ne yazık…
Safet Kuramaz
|