Ankara
Atakule’den seyrettim bu gün.
Çocukluğumun şehri sisli Ankara’yı
Hava yine kapalı,dışarıda ince bir kar..
Üşüyorum birazcık seyrederken en tepede.
Önce uzaklara gözüm takılıyor.
Görünmeyen ufuklarda kendimi arıyorum
Ne kadar da büyümüş bu şehir alabildiğine.
Ben küçüktüm,şehir büyüktü.
Ben büyüdüm şehir büyüdü..
Şehir büyüdü,ben küçüldüm.
Şehir büyüdü,ben.....kayboldum.
Hayallerim varken hakimiydim buranın.
Kendimi bile bulamaz oldum şimdi.
Hakimi olduğum dar sokaklı hayallerinde.
Dikmen sırtlarında bembeyaz kar var.
Çocuklar kayak biniyor,görebiliyorum.
Sokullu’da bir dolmuş yolcu bekliyor
Kızıyor sonra yaşlı bayan,çıkışıyor şoföre
“Hadi kardeşim O burada yok ki gelsin”
Kızılay’ı fark ediyorum,
Yanardağın tam ortasını..
Hep telaşlı insanların savaş verdiği yer.
Her sabah dolan,sabaha kadar boşalmayan,
Koca şehrin küçük kalbi..
Simit kokuları geliyor burnuma,burnum sızlıyor.
Ah..! diyorum ne giderdi olsaydı şimdi.
Kuğusu kalmamış Kuğulu Park ın.
Hayallere göç mü ettiler ne?
Birkaç çoluk çocuk taş atıyor.
Bekçi kovalıyor..
Ben..Kaçıyorum..
Eski aşklar yaşanmıyor artık bu şehirde.
Sevgililerin kalbi çarpmıyor artık deli gibi.
İki satır mektupta dünyalar bağışlanmıyor.
Çiçeklerden taç yapılmıyor artık,ne yazık..!
İki bardak çayın parası bile ayrı ödeniyor.
Kimse ağlamıyor,Barış Abi...
“Kol Düğmeleri”ni söylerken.
Ben hala ağlıyorum
Çocukluğumun şehri,sisli Ankara..
Ben küçüktüm,şehir büyüktü..
Ben büyüdüm,şehir büyüdü..
Şehir büyüdü,ben küçüldüm.Şehir büyüdü,ben kayboldum
Hayallerim varken hakimiydim buranın.
Şimdi esir oldum,
Hayallerimin dar hücrelerinde.
Ve ben kayboldum,sisler arasında.
Bütün yüzler yabancı,tanımıyorum.
Soran gözlerle bakıyorum,insanların yüzüne.
Beni tanıyan,beni tanıyan var mı?
Bekliyorum..Neyi beklediğimi bilmeden.
Bekliyorum,beklerken üşüyorum.
|