Tek Mesajı Görüntüle
Old 05-10-2009, 12:37 PM   #5
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Walking Around

Ara sıra beziyorum insan olmaktan.
Ara sıra giriyorum terzilere ve sinemalara,
durgun ve esrarlı, başlangıçlardan ve küllerden
bir suda yüzen keçe bir kuğu gibi.

Berber salonlarının kokusu ağlatıyor beni hüngür hüngür.
Sadece taşların ve yünün huzurunu istiyorum ben,
sadece müesseseleri ya da bahçeleri görmek istemiyorum,
ya da malları, ya da gözlükleri, ya da asansörleri.

Ara sıra beziyorum ayaklarımdan ve tırnaklarımdan
ve saçımdan ve gölgemden.
Ara sıra beziyorum insan olmaktan.

Fakat nefis olurdu
kesik bir zambakla bir noteri korkutmak
ya da canını almak bir rahibenin bir kulak fiskesiyle.
Güzel olurdu
caddeler boyunca yürümek yeşil bir bıçakla
ve ben soğuktan ölene dek bağırmak.

Karanlıkta bir kök olarak kalmak istiyorum,
sendeleyerek, yayılarak, uykudan titreyerek,
aşağıya doğru, toprağın ıslak bağırsaklarında,
soğurarak beni içinde ve düşünerek, yiyerek her gün.

Çok fazla da felaket istemem ben.
Kök ve mezar olmakta ayak diremek istemem,
yer altına ait yalnızca, ölülerle dolu bir bodrum
kaskatı soğuktan, ölmekte üzüntüden.

Bu yüzden yanıyor Pazartesi petrol gibi
gördüğünde geldiğimi hapishane suratımla,
ve yaralı bir teker gibi inilderken yolda
ve alırken sıcak kanlı adımları geceye doğru.

Ve itiyor beni bu köşelere, bu küf kokulu evlere,
kemiklerin pencerelerden taştığı hastanelere,
sirke kokan kunduracı atölyelerine,
uçurum gibi korkutucu olan sokaklara.

Kükürt renkli kuşlar ve ürkünç bağırsaklar var
asılı duran nefret ettiğim evlerde,
sahte dişler unutulmuş bir kahve sürahisinde,
aynalar var
utançtan ve korkudan ağlaması gereken,
şemsiyeler var her tarafta, ve zehir, ve göbek bağları.

Aklım başımda gidiyorum, gözlerimle, ayakkabılarımla,
hiddetliyim, unutkanlıkla,
gidiyorum ofislerin ve ortopedik kunduracıların arasından
ve iplerdeki çamaşırlarla avlular:
külotlar, havlular ve yavaş, kirli gözyaşlarla
ağlayan gömlekler.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla