| 
				  
 Ailem Hayatım Ve Sen
 Biz on bir kardeşiz,altı kız beş erkek.
 Çoğumuz tam olarak babamızı bile tanıyamadan
 Elimize tutuşturulan siyah beyaz bir resminle avunduk.
 Hep babamızı özlediğimizde
 Amcamıza bakardık baba yarısı diye
 Ama artık amcamızın da resmine bakarak avunuyoruz.
 Böyle yılları yıprattığımızı zannederken
 Geriye baktığımızda yıprananın biz olduğunu anladık.
 
 Birkaç ablam evlendi önce
 Sonra kavgalarımız azaldı
 Pazar kahvaltılarımız vardı
 Çatalların havada uçuştuğu
 Annemin evlatlarına bir şey olacak diye
 Haykırmaları ve bayılmaları vardı.
 
 Gülsuyu'nda bir evimiz vardı.
 İçinde çocukluğumuzun sevimli günleri
 Tahta zeminine sakladığım misketlerim vardı.
 
 İki tarafı bahçeli
 Ön kapısında bembeyaz güller
 Arka bahçesinde mısırlarımız,kuyumuz
 Uzun kavaklarımız vardı.
 İçim içime sığmazdı o evde, mutlu olurdum
 Ve bir gün o baba yadigarı evimiz yandı.
 İçimdeki çocuk ağladı.
 Renkli hatıralarım simsiyah bir kül oluverdi sonra
 Ne misketlerimi bulabildim
 Ne bir daha beyaz güllerimiz açtı.
 Öylesine sustu yıllarca bizimle dertleşen
 Göz yaşlarımızın saklı evi.
 Çok ihtiyacım vardı bir dosta
 Ama sen yoktun...
 
 Yeni bir mahalleye taşındık
 Eski eve nazaran biraz lüks
 Gençliğimi,o mahallede büyüttüm
 Aşkımı iki sokak ileride.
 Sonra seni gördüm hayatım değişti
 
 O günlerde duvarlara seni sevdiğimi yazardım
 Pencerenden görebilicegin her duvar dolmuştu.
 Akşamları arkadaşlarla toplanıp
 Gizli gizli sigara içerdik
 Ve ben sana duygu yüklü şarkılar okurdum.
 Ama cama sen değil hep annen.çıkardı
 Ve ben utanırdım.
 
 Büyüdükçe sevgimin derinliklerini keşfettim
 Seninle gittiğimiz o pikniklerde
 Yemyeşil çayırlara uzanıp
 Senin bana uzattığın
 Tereyağlı ekmeği yerken
 O anın hiç bitmemesini isterdim
 
 Sonra aradan yıllar geçmiş
 Bunu yeğenlerim asker olunca anladım
 Ağbim evlendi,sonra ablam
 Ağbim ablam derken ben kaldım
 Birde ufaklık.
 Tabi artık ona ufaklık denebilirse
 Büyüdü asker oldu
 
 Annem onca evladını evlendirmenin rahatlığıyla
 Bazen mutlu oluyor bazen ağlıyor
 
 Tam sevmeye başlarken hayatı
 Yaşlı ananemizin körlüğünden faydalanan ölüm
 Bir sabah beş kat aşağı dikti bizi
 Bir daha çıkmak istemedim o balkona
 Ne gözümde yaşam var artık
 Ne günün doğması mutluluğa
 Bir elime yıldızlara emanet bıraktığım hüzünlerimi aldım
 Diğerinde senin ilgisizliğini
 Yine aynı yalnızlığın kapısındayım işte
 
 Sana en çok ihtiyacım olduğu bir akşam,
 Camınızda satılık yazısını gördüm
 Sonra kopkoyu karanlıkta kayboldun sen.
 Duvarlardaki yazıları sildim önce
 Sonra göz yaşlarımı
 Artık sigara tat vermiyor
 Şarkılara da küstüm.
 
 Büyüdükçe sevgimin derinliklerini keşfettim
 Sensiz uzandığım boş çayırlarda
 Şimdi yıllar geçmiş o günlerin üzerinden
 Duydum ki sen evlenmemişsin..
 
 Gece şu an soğuk
 Evde sessizlik hakim
 Annem namazını kılıp yattı.
 Düşünüyorum da nereye geldik
 Ben sokak serserisi gibi gezerdim
 Annem camda sabah ederdi.
 Sanki evlenen kurtulmuş sanırdım.
 Sonra evlenenlere baktığımda
 Aynı kavgaları gördüm
 Çoluk çocuk hep aynı.
 
 Ben boş hayatın o boş günlerinde,
 Seni unutmak için gittiğim şehirlerde
 Hep yazısız duvarlar gördüm
 Beton girmemiş dağlık yerlere gittim,
 Ne çare görünce o yemyeşil manzarayı
 Sen geldin aklıma,
 
 Köyümde-sapsarı Sakarya nehri
 Uzun fındık bahçelerinde
 Şehir görmemiş dostlarım vardı
 Onlarla gölde balık tutar
 Dağlara odun kesmeye giderdik
 Tatmadığım anlardı onlar
 
 Günler ağır hareket ederdi.
 Bu zamanlarda kendi kanımdan birçok kişiyi gömdüm
 Şerefiye'nin sararmış çamlarının, otlarının altına.
 Ve ağlayan akrabalarımı teselli ettim
 Dayanmaya çalıştım
 Yaşamın zorluklarına
 Ve sen yine yoktun beni teselli etmek için.
 
 Izdırap şeritli yolların
 Gişelerinde kaybettim gözlerini
 Ve bir daha anımsayamadım rengini.
 Sonra gökyüzünde simsiyah bir bulut gördüm
 O sel gibi yağmurun öncesinde
 Ama sen yine yoktun.
 
 Şimdi,ise
 Her şeyiyle hayat zor hepimiz için
 Artık eve erken geliyorum
 Geç geldiğim zamanlarda annem ağlıyor
 
 Bulduğumu sandığım denizin dalgalarıydı göz yaşlarım
 Umut dolu bacaların tütüşü beni hayata bağladı
 Havaların çekilmez soğurundan kaçıp
 Eve kapandığımda anladım
 Ailemin bu denli sıcak olduğunu
 Bir vapur çığlığını çağrıştırdı
 Martıların yalnızlığı
 Uzaklara öylece bakışımı
 Beklentilerin koynundaydım yıllardır
 Sevgi denilen duygu beni hayata bağladı..
 
 Birkaç arkadaşı toplayıp
 Kaplıca’daki çay bahçesine götürüyorum
 Herkes çok seviyor burayı
 Ama kimse daha önce seninle geldiğimi bilmiyor
 Birkaç bambu masa
 Bir kaç sandalye dışında
 Birde yaşıyorlarsa simit attığımız martılar..
 Arabada oturduğumuz saatleri anımsıyorum hep
 Camların nefesimizden buğu yapması
 Heyecanlandırırdı ikimizi
 Bana sarılıp uyuyuşlarını
 Sevişlerini birde deli gibi.
 
 Çamlıca da boğazı gören tepelerde
 Şimdi seni arıyorum
 Şu koskoca istanbulda
 İnsanların birbirine karıştığı
 Kalabalık ada vapurlarında
 Ve Haldun Taner tiyatrosunun önünde
 Sevgilisini bekleyenlerin arasında
 Ben kendimi yalnız hissediyorum
 Tek başıma rıhtımda balık tutuyorum
 Yakaladıklarımı öldürmeden
 Yaşamın sularına bırakıyorum.
 Sonra sonbahar geliyor ansızın
 Ağaçlardan solgun ve kupkuru döşüyor yapraklar
 Bahara inat bir kaçı çiçek açıyor
 Ve sen yoksun yine baharda yanımda
 Şimdi çizgiler aşılmış gibi geliyor bana
 23 yiyen kaybedilen onlarca akraba
 Bir saksıda solmuş gibi çiçek
 Kalkmış saatler önce yaşamın gemisi
 Ne senden bir şey kaldı artık
 Ne her akşam yediğimiz kokoreç
 Mısırcımızda yok sahilde
 Yoksa sana doğum gününde aldığım vak vak gibi
 Bir kenara mı atıldım mı canım.
 
 O günlerde duvarlara seni sevdiğimi yazardım
 Pencerenden görebilicegin her duvar dolmuşu
 Akşamları arkadaşlarla toplanıp
 Gizli gizli sigara içerdik
 Ve ben sana duygu yüklü şarkılar olurdum
 Ama cama sen değil
 Hep annen çıkardı
 Ben utanırdım...
 
 Pazar kahvaltılarımız vardı
 Çatalların havada uçuştuğu
 Annemin evlatlarına bir şey olacak diye haykırmaları
 Bayılmaları yok artık.
 Tıpkı
 Amcamın,İlhan Ağbinin,Şehnazın Sedat Agbimin
 Beyza nın Ananemin ve Babamın olmadığı gibi canım
 Sende yoksun..
 
 31,temmuz,1998 Cuma
 
 Ertuğrul Bayam
 
				__________________Buraya Kadarmış ..   |