Bu Akşam
Bu akşam seni meyhanelerde arıyorum. Sen taş palaklarda, gazellerde, şarkılarda saklısın.
Biliyorum. Seni buralarda aramamı hiçbir zaman istemezsin. Ancak, ben şimdiki zamanı yaşamak istemiyorum. Aslında yaşadığımın da farkında değilim.
Sensiz yaşamak ölüm değil de, nedir ki..?
Bir kenarda küçük bir masa buldum, sonunda.Yüzümü duvara dönerek, oturdum. Sevda gazisi bütün meyhane erbabı arkamda. Kaşık, bardak seslerine arada bir ''Şerefe...'' sözleri karışıyor.
Gariplerin sesinden rahatsız değilim. Anason kokusuna bulanan sigara dumanları vefalı bir dost gibi geliyor, bana.
Bir tabak meze. Bir duble rakı. Yarım rakı şişesi ve şişeye dayalı, küçük bir resim var, masamda.
''Hani o bırakıp giderken seni...'' o öksüz tavrını takarak, göğüs cebime soktuğun resim...
Gözlerim süt rengi bardağa dikilmiş. Beynim yıllar öncesinde, gönlümün gurbet yollarında seferde. Senden ayrıldığım, bana hüzün kapılarını sonuna kadar açan ayrılık gününü yeniden yaşıyorum. O gün, gözlerinden yanaklarına iz bırakarak süzülen iki damla yaş, silinmez binlerce anı gibi benim yanaklarımda şimdi.
Meyhanenin nostaljik gramofonundan çıkan şarkı sesi, anasonun rakı bardağından çıkan, görünmez buğusuna karışmakta.
''Gittin, o gidiş bence ölümden de beterdi...//
Ölüm nedir ki? Bir kapıdan geçmek, maziyi unutmaktır. Bense, senin özlemini çekerek, senden uzaklarda kalarak, her an yeniden ölüyorum. Hem de özleminden doyumsuz zevkler alarak.
Rakım bitti. Resmini cebime, her zamanki yerine yerleştirdim. Seni bir başka meyhanede aramak için buradan ayrılıyorum. Bu gece sabahçıyım. Her zaman olduğu gibi...
Kaldırımlardaki sarhoş ayak seslerime, az önce çıktığım meyhaneden yavaş yavaş uzaklaşmakta olan şarkı sözleri karışmakta.
''Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım, İstanbul'un,
Seni aradım, kadehlerdeki dudak izlerinde...''
Bulma umudum olmasa da aramayı sürdüreceğim. Hem de senden başka kimseye, kimselere soramadan...
Özlemine dayanamıyorum.
Söyle,
Neredesin sen? ..
(Neredesin Sen'den)
Mehmet Nacar
__________________
Buraya Kadarmış ..
|