Forum Aşığı
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3043
Rep Puanı : 65437
Cinsiyet :
|
KARATE'NİN GÖREVİ VE HEDEFİ
Karate; Okinawa’lı insanların kalbi olan barış, Çin Shaolin Tapınak Boksunda olduğu gibi somutlaşan Zen ruhu ile bir araya geldiği zaman doğdu. Bu sebeple hedefi, tüm diğer savaş sanatlarından tamamen farklıdır. Tüm diğer savaş sanatlarının temel hedefi, mümkün olduğu kadar çok rakibi öldürmek ve yaralamak iken, Karatenin temel hedefi temel kendini savunmaktır. Şüphesiz savunma ve saldırı bir diğeri olmadan var olamaz. Sonuç olarak üstün savunma tekniklerinde eğitilmek, üstün saldırı tekniklerinde eğitilmeyi gerektirir. Şuan, Karateye karşı olan büyük ilgi onun tekniklerinin mükemmelliğinden veya doğu gizeminden değil, daha ziyade Zen Budizm’inin ruhu ve Okinawa barış ruhunun artan değerinden gelmektedir. Bu coşkulu umudu şudur ki, bu kitapta sunulmuş olan Karate-Do ruhu anlaşılsın ve barış, bu ruhun değerinin anlaşılmasıyla tüm dünyaya gelsin.
OKİNAWA KARATE TARİHİ Az miktarda kaynakları ile büyük bir nüfusu barındıran ve bir ada ülke olan, Okinawa adası, tarihinde sakinleri büyük fiziksel ve siyasi zorluklar yükledi. Buna rağmen, insanlar hayatta kalmak için inatçı isteğini muhafaza ettiler. Nedensiz bir zulüm ve düşmanlık ile karşılaştıkları zaman, bu barışsever insanlar, doğalarında bulunan savaş sanatları ruhunu ortaya çıkardılar. O zaman, silahlı düşmanlarına karşı, silahsız olarak, karate-jutsu denilen bir kendini savunma metodu ile sadece çıplak ellerini kullanarak savaştılar. Bu tekniklerin kullanımı ile normal olarak şiddet dışı aktivitelerde kullandıkları elleri ve ayakları kendilerinde bir silah haline dönüştü. Bugün halen kullanılan, Shuto (kesen) isimli teknik ellerin kılıç gibi kullanıldığı o ilk zamanlardan bir eserdir.
Savunmalarının çoğu silahsız olmasına rağmen, Okinawa’lılar arada sırada silahlı düşmanlarına karşı silah kullandılar. Bu silahlar, Nunchaku, tahtadan ipli bir alet ve mermi gibi atılan makaralar (çıkrık) idi. Belki de 1488’de silahların Shoshin tarafından yasaklanması ve 1609’daki meşhur Keicho savaşı bu Karate silahlarının gelişmesinde rol oynamıştır. Keicho savaşında, silahları olmayan Shuri şehri halkı günlük yaşamdaki aletleri silah olarak kullandı. Nunchaku ilk olarak at yuları veya yük arabası şaftından, Tonfa patates çapası veya ekin öğütücüden ve Timbei tencere kapağından gelmiştir.
Bazıları Okinawa karatesi tekniklerinin gelişimi bu silahların kullanımından (özellikle Keicho savaşında) geldiğini iddia ederler. Bu doğru değildir. Karate teknikleri bu silahların kullanımını kolaylaştırmıştır fakat bu kolaylaştırma karşılıklı olmamıştır. Aslında silah taşıma hakkının ortadan kaldırılması, Okinawa'da Karate-Jutsu’nun gelişimini teşvik etmiştir.
MODERN KARATE-DO NUN GELİŞİMİ Başlangıçta Karate sadece Tee (el) olarak adlandırılıyordu. 1800’lerin sonlarında, te Okinawa’lı gençlerin yüksek okul fiziksel eğitim programları ile birleştirildi ve bunu Te'nin Çin'den gelen bir formu olan Tode’den (Çin Eli) ayırmak için Karate (Boş El) ismi verildi. Kelimesi kelimesine tercüme ile karate "çıplak eller ve çıplak yumruklar" anlamına gelir. Shuri, Tomari ve Naha bölgelerinde Karatenin iki orijinal stili gelişti ve bunlara Shurite, Tomarite ve Nahate denildi. Pek çok karate ustasının bu stillere katkısı oldu fakat bunlardan iki tanesi modern karatenin babası olarak görüldüler. Shuri-te stilinden Anko Itosu ve Naha-te stilinden Kanryo (Higaonna) Higashionna’dır. Bunlar genellikle benzeri olmayan ikiz yıldızlar olarak adlandırılırlar. Itosu usta 1900’lerin başlarında Naha normal ve gençlik yüksek okullarının fiziksel eğitim programlarında düzenli kurs olarak karateyi sundu ve öğretim verdi. Higashionna usta da aynı şeyi Naha'da polis okulları ve diğer gençlik yüksek okullarında yaptı. Bu manada, bunlar karate'yi geçmişin savaş yöntemlerinden, bu savaş sanatını günümüzün modern yapısına taşıdılar. Higashionna usta, bugünkü Gojuryu’nun atası olan Naha-te yi geliştirirken, Itosu ustanın Shuri-te stili bugün Shorin-Ryu oldu.
GOJU-RYU ORİJİNİ Çocukluğunda eğitimine Shuri-te ile başlayan, Higashionna usta gençliğinde Çin boksunda eğitim aldığı ve Çin'e de seyahat etti. Nihayetinde Okinawa'ya döndüğü zaman, Tee’nin daha zor parçalarını Çin'de öğrendikleri ile birleştirdi. Sonuçta, gayrı resmi olarak Naha-te olarak anılan ve kendi ülkesinin ihtiyaçlarına daha çok uyan yeni bir savaş sanatı formu gelişti. 1929’da Kyoto'da bir ulusal savaş sanatları konferansı için delegeler toplandı. Higashionna usta, kendisinin en saygın öğrencisi olan Chojun Miyagi ustadan kendisini temsil etmesini istedi. Bununla birlikte, Miyagi usta buna katılamadığı için, kendi öğrencilerinden Shinzato’yu görevlendirdi. Bu konferansa etkileyici isimlere sahip okullardan savaş sanatçıları katıldı. Shinzato’nun yaptığı stilin ismi sorulduğunda verecek hazır bir cevabı yoktu. Stilinin resmi bir adı olmadığını kabul etmek Naha-te nin ününe bir zarar verebilirdi ve onu diğer savaş sanatçılarının gözünde sadece amatör bir statüye düşürebilirdi. O zaman başka bir şansı olmayan Shinzato doğaçlama olarak bir isim aradı ve yaptığı stile Hanko-Ryu (yarı-sert stil) adını verdi.
Shinzato, Miyagi ustanın yanına döndüğünde ona aceleyle seçilmiş ismi söyledi. Usta, bunu oldukça makul karşılayarak ona Çin’in "Yumruğun Sekiz Şiiri"nden bir alıntı yaptı: "Evrendeki her şey sert ve yumuşak soluk alıp veriyor." ve böylece Naha-te resmen Goju-Ryu ismini aldı.
Go ve Ju hem topluma hem de karateye uygundur. Sadece sertlik veya sadece yumuşaklık, hayatın dalgalanmaları ile etkili bir şekilde uğraşmakta bir yetersizlik meydana getirir. Nezaket buna küçük bir örnektir. Bunun kullanımı sert bir davranışı yumuşatabilir. Karate'de sertlik ve yumuşaklık başarılı teknikleri bir araya getir. Bir savunmaya (blok yapmaya) hazırlanırken, vücut yumuşaktır ve soluk alır. Saldırırken veya yumruk vururken, sertleşir ve soluk verir. Sertlik ve yumuşaklığın bir arada var olması Goju-ryu karateyi nitelendirir.
KANRYO HIGASHIONNA ( HIGAONNA) (1840–1910) Kanryo Higashionna usta savaş sanatlarındaki eğitimine çocukluğunda başladı. Gençliğinde Çin'e düzenli bir ticaret ve kültürel seferler yapan Shinko-Sen gemisinde denizci oldu. Bu seferlerden birinde boğulmakta olan bir çocuğu cesurca kurtardı. Çocuğu ailesine götürdüğünde çocuğun babasının ünlü bir Çinli savaş sanatları ustası olan Ryu usta olduğunu öğrendi. Minnettar kalan Ryu usta, Higashionna ustaya bir ödül önerdiğinde, Higashionna usta ondan Çin boksu sanatında eğitim rica etti.
Higashionna usta, Ryu ustadan çok uzun yıllar eğitim aldı. Okinawa'ya dönüşünde boks sanatını öğretmeye başladı. Öğrenmiş olduğu boks mükemmel olmasına rağmen, bunun kendi ülkesinin ihtiyaçlarına uymadığına karar verdi. Pek çok inceleme ve sıkı çalışmadan sonra, Karate'nin iyi noktaları ile Çin boksunun bazı parçalarını birleştiren gelişmiş bir sanat olan Naha-te'yi oluşturmakta başarılı oldu. Örneğin, orijinal olarak açık elle yapılan Sanchin katası kapalı yumruklar şeklinde değiştirildi.
Higashionna Usta'nın ileri hayal gücü, teknikten sanata ve kişilerden gruplara doğru bir hareket algıladı. Bu gelişmiş ve daha pratik sanat formunu polis ve gençlik yüksek okullarındaki derslerinde uyguladı. Böylece bu hayal gücü gerçeğe dönüşmeye başladı. Higashionna ustanın öğretimleri gitgide yayılırken, aynı zamanda ünü de yayılıyordu. Higashionna usta bir "Aziz-Yumruk" olarak tanınmaya başladı ve kendisi Goju-Ryu'nun babası olarak kabul edilir. Chojun Miyagi usta ve Juhatsu Kyoda usta en iyi öğrencileri arasındadır.
CHOJUN MIYAGI USTA (1888–1953) Zengin bir kişi olan, Chojun Miyagi hayatını sadece savaş sanatlarının öğrenimine adamıştır. Bir öğretmen, bu sanatı geliştiren ve geçilmez kişi olarak bir seferinde şöyle demiştir: "Ben eğer zamanımı ve zenginliğimi bazı diğer girişimlere adamış olsaydım, başarılı olurdum. Fakat ben hayatımı Higashionna ustadan gelen her şeyde ustalaşmaya adadım". Ve öyle yaptı. Ustasının ölümünden sonra, Miyagi Usta savaş sanatları hakkında öğrenmek ve daha fazla bilgi toplamak için iki kez Çin'e seyahat etti. Karatenin uluslararası olması için bir öncü olarak, ayrıca bu öğretiyi yaymak için Japon anakarasına ve Hawaii'ye seyahat etti.
1933’de Dai Nippon Butoku-Kai (Savaş öncesi Japon yönetimi tarafından tanınmış en büyük savaş sanatları organizasyonu) kurulduğu zaman, Miyagi usta, Okinawa savaş sanatlarının temsilcisi olarak makalesini sundu, "Karate’nin ana hatları". Bu sunumunun sonucu olarak, karate bir Japon savaş sanatı olarak resmen tanındı. Miyagi ustanın kendisi Karate ustası unvanı ile ödüllendirildi, bu şekilde dizayn edilmiş karate dünyasının ilk ustasıdır.
Miyagi ustanın sanattaki hâkimiyeti derin olmasına rağmen, onun en büyük başarısı karate öğretim metotlarındaki organizasyon idi. O hazırladığı ilave egzersizler, Hookiyu kata (birleştirilmiş kata), Kihon kata (temel formlar) ve rahatlama egzersizlerinin hepsi karate eğitiminde çığır açan gelişmelerdir. İlave olarak, onun gençlik ve polis yüksek okullarındaki sınıfları, karatenin toplumdaki imajının yeniden tanımlanmasına yardım etti. O zamanlar toplumun görüşü karatenin bir insanı düşük kaliteli veya kavga düşkünü yapacağı şeklinde idi. Bununla birlikte, Miyagi ustanın çalışmaları bu görüşlerin yanlışlığını kanıtladı ve karatenin bir savaş sanatı ve fiziksel egzersiz olarak daha doğru bir resim ortaya koydu.
Miyagi usta Goju-Ryu (Naha-te) stili içerisinde bir usta olmasına rağmen, karateyi daha eksiksiz bir şekilde öğrenmek istedi. Shuri-te'nin en saygın ustası olan Anko Itosu ustayı ziyaret etti ve ondan eğitim talep etti. Itosu usta onu "Sen Higashionna ustanın üstün bir öğrencisisin ve Naha-te tekniklerinde ustalaştın. Senin benim eğitimime ihtiyacın yok. Eğer benim tekniklerimi izlersen, ne demek istediğimi anlayacaksın" diyerek cevapladı. Ama yinede Miyagi usta ısrar etti ve sık sık Itosu ustayı Shuri-te öğrenmek için ziyaret etti. Itosu usta, Miyagi ustaya fiziksel teknikler öğretmedi, daha ziyade, tekniklerin teorisini öğretti. Itosu ustanın etkisi, Miyagi ustanın Hookiyu katasında görülebilir. Bu katada sertlik ve yumuşaklık bileşimi (Gekisai No.1 ve No.2 de olduğu gibi) Shurite'nin hareketlerini yansıtır.
Onlu ve yirmili yaşlarımda iken, Miyagi usta, teori olmaksızın vücut geliştirme ve teknikleri uygulamaya önem verirdi. Bununla birlikte otuzlu yaşlarımdan sonra bana "Sen eğitim sürecinden geçtin ve şu andan itibaren teorileri ve eğitim yöntemlerini öğrenmelisin" dedi. Bundan sonra bana modern zamanlara daha iyi uyan yeni formlar ve eğitim teknikleri öğretti. Belki de yaklaşan ölümünü tahmin ederek 65. doğum gününden sonra, ders saatlerimizde saatler boyunca konuştu, bazen öğleden gece yarısına kadar. Bu yoğun tartışmalar sırasında, ben sıklıkla diğer tüm meseleleri unutur ve tamamen konuşmalarımız ile ilgilenirdim.
Miyagi ustanın bazı şeyleri tekrarlamasından dolayı benim yüzümde bir sıkıntı ifadesi yayıldığı zaman, bana "Aynı hikâye yirmili yaşlarda duyulduğunda ve sonra (tekrar) otuzlu yaşlarda duyulduğunda her seferinde, hem anlayışta ve hem de etkide farklı görünebilir. Fakat sır budur. Ayrıca herhangi iyi bir teorinin gerçek hayatta uygulaması yoksa o faydasızdır". Bu gibi konuşmalardan, ben Miyagi ustanın karate teorilerini anladım ve onları şimdi pratikte uyguluyorum. Eğer ben teori olmadan sadece teknik öğrenmiş olsaydım, neticede sadece bir kayıt cihazı olur ve öğrenmiş olduğu şeyleri fikirsel olarak geliştirmeden mekanik olarak öğreten biri olurdum.
Bu Tarihçe
OKINAWAN GOJU-RYU THE FUNDAMENTALS OF SHOREI-KAN KARATE
kitabından çevrilmiştir.
SEIKICHI TOGUCHI SENSEI Seikichi Toguchi Sensei 1932’de, 15 yaşında iken, bir ömür boyu sürecek Goju-ryu karate eğitimini Chojun Miyagi'den ve Seko Higa’dan almıştır. Seko Higa Chojun Miyagi’nin yardımcısıdır. Seikichi Toguchi çalışmalarına, Seko Higa'nın dojosunda başlamıştır. Öğretmeninin vefatından sonra belirli bir süre beklemenin ardından, Seikichi Toguchi Sensei, 1955’de SHOREIKAN okulunu açmıştır ve hayatının geri kalanını Chojun Miyagi'nin yolunda Goju Ryu karatenin sürekliliğine adamıştır.
Toguchi Sensei 31–Ağustos–1998’de Tokyo'da (81 yaşında) vefat etmiştir. Sensei Toguchi’nin başarıları ve itibarı saymakla bitmez, fakat sadece şunu söylemek yeterli olacaktır ki, Kendisi, aynı hocası Chojun Miyagi gibi "Bushi" unvanını almış olan yaşayan en son Okinawa’lı ustadır.
GOJU-RYU HA PO
1. Zihin ve Kalp evren gibidirler.
2. Kan ve damarlar güneş ve ay gibidirler.
3. Evrendeki her şey sert ve yumuşak bir şekilde nefes alırlar.
4. Her durumu kolaylıkla karşıla.
5. Rakibinin elini kendininki gibi tanı.
6. Rakibinin ayağını kendininki gibi tanı.
7. Gözler dört yönde gözetler.
8. Kulaklar sekiz yönde duyar.
SHOREIKAN DOJO KUN
1.Her zaman kibar ve alçak gönüllü ol.
2.Huzurlu bir zihin yetiştir.
3.Sabırlı olmayı öğren.
4.İyi bir insan olmak için çok çalış.
5.Ruhunu ve Karate tekniklerini bir olarak geliştir.
6.Karate prensiplerini günlük yaşamın içerisinde uygula.
CHOJUN MİYAGİ (1888–1953) Chojun Miyagi, Higashi Machi, Naha’da orta zenginlikte bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Güçlü bir vücudu vardı ve spora meraklıydı. Sık, sık ele avuca sığmaz (dik kafalı) bir genç olarak adı duyulurdu. 14 yaşında Kanryo Higaonna’nın öğrencisi oldu ve başlangıçtaki eğitimini sebatla tamamladıktan sonra canla başla çalışmasının sonucunda tekniği gelişti. 1915 Mayıs’ında Miyagi ve Gokenki adındaki bir arkadaşı Higaonna’nın hocasını aramak için Fuchou’ya gittiler. Orada bir yıl kaldılar ama her şey değişmişti ve birçok hocayı ziyaret etmelerine rağmen eski okulu (muhtemelen 1900’deki Boksör isyanı sırasında yok oldu) bulamadılar.
Gokenki, Miyagi’nin hayatında önemli bir rolü olan ve karatesini önemli ölçüde etkileyen birisi olarak beliriyordu. Aslen bir Çinli olan Gokenki (1886–1940) sonradan Japon vatandaşı olmuş ve Yoshikawa adını almış. Çay ithalatçılığı yapan Gokenki boş vakitlerinde Naha’daki çay dükkânlarında dört veya beş gençten oluşan bir gruba Beyaz Turna Boksunun güney Shaolin tarzını öğretiyordu. Verdiği dersler için herhangi bir ücret almıyordu ama öğrencilerin her derse taze yumurta getirmelerini beklerdi; her öğrenci ders sırasında bu yumurtalardan dört veya beş tanesini çiğ olarak yemek zorundaydı.
Miyagi ve Gokenki Fuchou’dan döndükten kısa bir süre sonra Higaonna öldü. Bundan sonra Miyagi ders vermeye ve Beyaz Turna stilinin Rokkishu’sundan uyarladığı Tensho adında bir kata öğretmeye başladı. Bu kata, her ne kadar duruş ve işlev bakımından Sanchin’e benziyor idiyse de, blok ve saldırı amacıyla avuç içi ve bilek tersinin kullanıldığı teknikler içeriyordu. Miyagi bundan başka (Beyaz Turna stilindekilere benzer el ve bacak hareketleri içeren) Saifa katasını tanıttı ve bir süre sonra okul çağındaki çocuklara öğretilmek üzere Gekisai Ichi ve Gekisai Ni katalarını oluşturdu.
Bir seferinde Miyagi, Okinawa’yı ziyaret etmekte olan Kano Jigoro’ya (Kodokan Judo’nun kurucusu) karatenin karmaşıklığını açıkladı. Miyagi 1929’da Eyalet Polis Okulu dojosunda karate hocası oldu ve daha sonra Naha Adliye’sinde, Eyalet Beden Kültürü Birliği’nde, Eyalet Öğretmen Eğitim Yüksek Okulu’nda ve Japonya anakarasındaki çeşitli Japon Üniversitelerinde eğitim verdi. 1936 yılının Nisan ayında eğitim amaçlı bir seyahat esnasında Hawaii’ye uğradı ve aynı yıl eski arkadaşı Gokenki eşliğinde Shanghai’ya gitti. Shanghai’da bulundukları süre içerisinde ikisi de Okinawa’lı tarihçi Kanjun Higaonna ile kaldı ve Miyagi Japon Kulübündeki Japon elçilik personeline karate gösterdi. İkiliyi adeta gölge gibi izleyen Gokenki’nin öğrencilerinden biri Çin boksu üzerine beş tane kitap buldu ve bu kitapları, Japonca’ya tercüme edebilecek olan Miyagi’ye verdi. Ancak ne üzücüdür ki bunlar 1944 yılının Ekim ayında Miyagi’nin sahibi olduğu Çin boksu üzerine derlenmiş diğer tarihi eserlerle birlikte Naha’ya düzenlenen bir hava saldırısında yandı.
Japonya anakarasında bulunan Dai Nippon Butokukai’de 1937 yılında yapılan bir karate gösterisi sırasında başköşede bulunan yüksek rütbeli memurlardan biri tarafından Miyagi’nin en üst seviye çömezi olan Jinan Shinzato’ya (hikâyeye göre) hocasının sitilinin adı sorulmuştur. Ne cevap vereceğini bilemeyen Shinzato Miyagi’ye danışmış ve Miyagi Kenpo Haku’dan en çok beğendiği cümleyi alıntı yaparak şöyle cevap vermiş, “GO JU DON TOSU” (Sert – Yumuşak, nefes ver, nefes al); ve böylece stil Goju-ryu olarak bilinmeye başlamıştır. Savaş sonunda Miyagi haklı olarak çok kederliydi zira diğer kayıplarının yanı sıra üç çocuğu ölmüştü ve yıkıma uğramış anavatanı ABD askeri kontrolü altındaydı. Bütün bunlara rağmen Ryukyu polisine eğitim verdi ve Tsuboya, Naha’daki evinde bir dojo açtı. 8 Ekim 1953 tarihinde 65 yaşındayken bir beyin kanaması sonucu bu evde öldü.
Araştırmacı Yazar; Mark Bishop
SHOREIKAN / OKİNAWAN GOJU-RYU
Okinawan Gojuryu Kitabından Çeviri YAZAR HAKKINDA Okinawa'nın Naha şehrinde doğan Seikichi Toguchi (20–Mayıs–1917), Karate eğitimini Chojun Miyagi ustadan ve onun yardımcısı usta Seko Higa'dan aldı. İkinci dünya savaşı sırasında Seikichi Toguchi, Güneydoğu Asya’da, Japon imparatorluk ordusunda elektrik mühendisi olarak hizmet etti. 1946’da Okinawa'ya geri döndü ve Okinawa’yı harap ve verimsiz buldu. Halk aç ve moralsiz idi. Memleketinin yaşamsal olarak yeniden inşa edilmesi ihtiyacını anlayarak, kendini Okinawa'nın tekrar inşasına adadı. Nihayetinde bir harabeden yeni bir dojo kurulduğu zaman, Okinawa atletizm kurumu ona bir öğretmenlik görevi teklif etti. Tekliflerini kabul etti ve savaş sonrası Okinawa'da tek Karate dojosunda iki yıl boyunca eğitim verdi.
Chojun Miyagi usta, Goju-Ryu stilinin kuruluşunu ve muhafazasını sağlamak için 1952 yılında Goju-Ryu birliğini organize ettiği. Seikichi Toguchi kurulan birliğin genel müdürlüğüne atandı. İki yıl sonra Goju-Ryu birliği, Goju-Kai Federasyonu oldu ve Toguchi başkan yardımcılığına seçildi. Seikichi Toguchi, 1969 yılında Tokyo'da yapılan 1. Dünya Karate Turnuvasında, Japon Karate Federasyonu tarafından açılış gösterisine bir Okinawa’lı usta olarak katılması için davet edildi.
ÖNSÖZ Okinawa'da ortaya çıkan Karate bugün dünya çapında bir popülariteye sahiptir. Okinawa orijinli bir sanatla oldukça ilgili olmasına rağmen, tüm kitaplar Ryukyu adaları dışındaki yerlerde yaşayan Karateciler tarafından yazılmışlardır. Ellerindeki materyalin çokluğu göz önüne alınarak, neden Okinawa’lı bir ustanın kendisinin yazmış olduğu bir Karate kitabının yayımlanmamış olduğunu anlamak çok zordur. Okinawa’lı ustaların teknikleri üzerine, Okinawa’lılar tarafından yazılmış bir literatür veya referans kaynağı kitap yoktur. Eğitimlerini ilerletmek için Okinawa adasını ziyaret eden yabancı Karateciler bilgiyi el yordamı ile bulmak zorundadırlar, çünkü onlara bu teknikleri düzenlemeleri ve özümsemeleri için yardımcı olacak bir kitap yoktur. Burada amaç (alçak gönüllülükle) böyle bir kitap sunmaktır.
Karate karmaşık bir sanat olduğu için büyük bir disiplin ve insanın kendisini adaması gerekir. Sonuç olarak, yavaş ve aşama, aşama öğrenilmelidir. Yeni başlayan birisine, Passai veya Seisan gibi klasik ve zor bir kata öğretmek, bir ilkokul çağındaki bir çocuğuna üniversite seviyesinde konular öğretmeye benzetilebilir. Başka bir örnek ile acemilerde serbest savaş stratejileri üzerinde durmak, eğitimsiz bir orduyu savaşa göndermek ile aynıdır. Öğrenciler mutlaka temelden başlanılmalı ve yavaş bir şekilde karmaşıklığa doğru götürülmelidir. Bu ilerlemeyi kolaylaştırmak ve Karate öğrenimini basitleştirmek için, ben Hookiyu Kata'yı (Birleştirilmiş Kata) geliştirdim. Bu, Goju-Ryu Shorei-Kan Karate'ye yeni başlayan öğrencileri için birleştirilmiş bir eğitim sistemidir. Stillerin bu bileşimi (ağırlıklı olarak Okinawa stilleri) öğrenciye bir temel eğitim sağlar, ayrıca klasik katalara ve savaş becerileri için gerekli zemini hazırlar. Ben bir Okinawa’lı usta olarak bu görevimde büyük bir sorumluluk hissediyorum. Bu sebeple geleneksel Okinawa Karate-Jutsu Goju-Ryu becerisinin gerçek ruhunu desteklemek için bu kitabı sunuyorum.
KARATE'NİN GÖREVİ VE HEDEFİ Karate; Okinawa’lı insanların kalbi olan barış, Çin Shaolin Tapınak Boksunda olduğu gibi somutlaşan Zen ruhu ile bir araya geldiği zaman doğdu. Bu sebeple hedefi, tüm diğer savaş sanatlarından tamamen farklıdır. Tüm diğer savaş sanatlarının temel hedefi, mümkün olduğu kadar çok rakibi öldürmek ve yaralamak iken, Karatenin temel hedefi temel kendini savunmaktır. Şüphesiz savunma ve saldırı bir diğeri olmadan var olamaz. Sonuç olarak üstün savunma tekniklerinde eğitilmek, üstün saldırı tekniklerinde eğitilmeyi gerektirir. Şuan, Karateye karşı olan büyük ilgi onun tekniklerinin mükemmelliğinden veya doğu gizeminden değil, daha ziyade Zen Budizm’inin ruhu ve Okinawa barış ruhunun artan değerinden gelmektedir. Bu coşkulu umudu şudur ki, bu kitapta sunulmuş olan Karate-Do ruhu anlaşılsın ve barış, bu ruhun değerinin anlaşılmasıyla tüm dünyaya gelsin.
__________________
|