Biliyorum artık ve anlıyorum aşkın nasıl bir şey olduğunu. İlk önce bir bağımlılık yapıyor, istesen de bırakamayacağın ve öyle alışıyorsun ki ona, bir nefes gibi bir su gibi ve hatta bir sigara gibi onsuzluğu düşünmek yalnızca rüyalarda bir kabus gibi çıkıyor önüne, o ise yeminler edip duruyor sen istemedikten sonra bırakıp gitmeyeceğim seni diye...
Peki ya şimdi neden sensizliği yazıyorum ben, hani bırakıp gitmeyecektin beni, hani biz farklıydık, hani biz ayrı yapamazdık. Ne yani bir sabah gittiğimi sanıp ağlamıştın, yalan mıydı yani, peki gözyaşları da yalan söyler miydi...
Peki ya bu sessizlik neden bu kadar acı, göğsümün tam ortasına saplanan bir bıçak gibi yokluğun neyin amacı, çıkmaz sokaklarda bir anlamsız şarkı gibi penceremden baktığım karanlığın içinde karanlığı yaşayan ve hayallerin hayallerde kalmasını ve yüzümdeki sensizlik ifadesinin ve hayata meydan okuyan yüreğimin suskunluğu, bu nasıl bir acı, hangi kelimeler anlatacak şimdi içimde yaktığın acıyı,
Peki şimdi sensizliğin bir okyanus misali tam ortasında nereye gideceğimi nasıl yapacağımı ve yorgun bedenimin senden arda kalan kırıntılarını ve sensizliğin açtığı derin yaraları ve gözlerimin hatıralara demir attığında yüreğimi parçalarcasına benden götürdüklerini, o gitmiş olamaz diyen yüreğimin daralıp sensizliğe bir köşe başında yenik düşeceği korkusu....
Biliyorum artık ve anlıyorum her şeyi gitmeyeceğim diye yeminler eden sevgiyi, ben sensiz yaşayamam diye ağlayan sevgiyi
her şey bir tokat gibi duruyor işte yalanmış meğer AŞK dedikleri...
++++++++++++++++++
7-
Pencerenin camını ıslatan yağmurun sesi altında ses-
sizce seni düşünüyorum bu akşam.
Her yağmur yağdığında,ya da havalar soğuk olduğunda seni daha çok özlüyorum.
İlk tanışmamız yağmurlu bir günde olduğu için mi, yoksa
yağmurun başka bir anlamı mı var sevgiyle bağlanmış arkadaşlıklarda?
Ayrılık olduğunda sana olan sevgimi daha iyi anlıyorum.Aslında sana olan sevgimde ne bir azalma var ne de bir artma.Sadece ayrılıklarda sevgiye daha çok ihtiyacımız olduğunu görüyorum.
Uzak ayrılıklar sevgileri daha da güçlendiriyor ama yine de hiçbir zaman ayrılığı sevmedim.İnsan kendini bir boşlukta,ıssız bir adada yalnız,kimsesiz ve zavalı hissediyorayrı kaldığı zaman sevdiğinden.Dayanacak duvar arıyor umutsuzca.
Bugünlerde kendime çok kızmaya başladım;
"Madem onu unutmayacaktın niye ayrılık kararı aldın "
diye kendi kendime soruyorum.Cevablarını bulamadığım
buna benzer soruların ağırlığıyla yere çöküyorum.
Bütün sorunların ortasında kalmış ve senin olmadığın bir
hayatı yaşamak için mi hayata devam edeceğim? Zaman,ayrılıklarda neden bu kadar geç akıyor?
Yada niye bana böyle geliyor?
Unutmak,yaşanılan bir duygu ise ben niye seni unutamıyorum?
Unutanlar nasıl unutuyor?
Ben mi seni çok sevdim,yoksa unutanlar mı hiç sevmemiş?
İradem mi çok zayıf,sana olan sevgim mi çok?
Bugünden geleceğe baktığımda seni hiç bir zaman unutmayacağımı düşünüyorum.Bunu zaman gösterecek.
Sana bu mektubu yazıyorum ama sana gönderecek cesareti bulup bulmayacağımı da şu an bilmiyorum.
Bildiğim bir şey varsa o da seni hala unutamadığım..
__________________
|