Di-Yoga tekniği ilk kez Türkiye'de
Müşterilerinin çözüm ortağı Dore İletişim’in kurucusu Doret Habib, Di-Yoga Tekniğini, Beslenme Danışmanı ve Diyetisyen Banu Kazanç ve Yoga uzmanı Aydın Balcı ile birlikte Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek beden, ruh ve açlığı bir araya getiren yepyeni bir projeyi hayata geçiriyor.
Yeme alışkanlığının değişip, sağlıklı beslenme ve yoganın rahatlama tekniklerinin birleşimini sunan Di-Yoga, bugüne kadar hiç uygulanmayan bir sistemle hayata geçiriliyor. Sağlıklı ve bilinçli bir şekilde yapılan diyet programları artık yoga ve diyeti bir arada sunarak, katılımcıların motivasyonlarını kaybetmeden kilo verilmesini sağlayan yepyeni bir proje…. Di-Yoga, Doret Habib’in yarattığı concept ve teknik, Beslenme danışmanı ve diyetisyen Banu Kazanç ve yoga uzmanı Aydın Balcı sayesinde artık Türkiye’de yepyeni bir trend olarak uygulanıyor.
Di’yoga, klasik yoganın ağırlıklı olarak karın ve sindirim sistemini çalıştırmaya yönelik hareket ve nefes teknikleri ile kişinin beden yapısına uygun beslenmeyi içerer yepyeni bir teknik… Sindirim faaliyetlerinin düzene girdiği, beden ve zihni bütünleştirici, kişide stres ve gerginlik yaratmayan kilo atımı sağlayan bu yeni teknik, artık Türkiye’de de uygulanıyor.
Esneme ve ısınma hareketleri, temel duruşlar (asanalar), nefes teknikleri, gevşeme ve dinlenme ve Meditasyon teknikleriyle uygulanan Di-Yoga, aynı zamanda doğal masaj etkisi de yaratıyor. Beslenme ve yaşam tarzı ile ilgili bilgiler verilen programda, toksinlerin atılımını kolaylaştırılarak, kişilerin hayat enerjisi de yükseltiliyor.
Klasik yogadan farklı olarak Di’Yoga’nın faydalarını şöyledir;
- İç organlara masaj edici etkisi ile mide ve bağırsak hareketlerini düzenler, mide asidi yüksekliği, kabızlık, şişkinlik gibi sorunlar kendiliğinden giderek kaybolur.
- Karın içi kaslarını kuvvetlendirir, karnın sarkmasını önler.
- Hormonal bezler üzerinde üretimi çoğaltıcı etkisi vardır. Bu bezlerin daha iyi çalışmasını sağlar.
- Akciğerlerin kapasitesini artırır, solunumu geliştirir.
- Kan dolaşımını düzenler, kolestrolün düşmesine yardımcı olur.
- Kalp atışlarını düzenler, rahatlatıcı etkisi ile tansiyonu düzenler.
- İskelet yapısını güçlendirir, duruşları düzeltir, omurgayı ve omurları esnetir, kuvvetlendirir.
- Nörolojik iletişimi kuvvetlendirir, zihni sakinleştirir, uyku problemlerini ortadan kaldırır.
- Konsantrasyonu artırır, stresle daha kolay ve yıpranmadan baş edebilme imkanı sağlar.
- Genel olarak bağışıklık sisteminin etkinliğini ve hastalıklarla mücadele etmede iyileşmeyi hızlandırır.
Projenin kurucusu Doret Habib Türkiye’de yepyeni bir konsept geliştiren di-yoga projesini hayata geçiren Doret Habib, bu konuyla ilgili şunları söylüyor;
Kişilerin diyet yaparken bilinçaltlarıyla birlikte hareket edecek bir motivasyonlara ihtiyaçları vardır. Biz de bu konuyu düşünerek böyle bir projeyi ve konsepti hayata geçirmeyi düşündük. Spor yapmak ya da psikoloğa gitmek pek çok kişinin tek başına yapabileceği aktivitelerdir. Grup halinde yapılıp özel nefes teknikleriyle farklılık yaratarak di-yoga tekniğini ve conceptini geliştirdik. Programa katılanların bu sistemi hayat felsefesi olarak benimsemesini istiyoruz. Konseptin amacı da insanların hayatlarına farklı bir dünyanın kapılarını aralayarak sağlıklı ve bilinçli olmanın yanısıra daha rahat diyet yapabilmelerini sağlamak …
Beslenme Danışmanı ve Diyetisyen Banu Kazanç Türkiye’de ilk kez uygulanmaya başlayan Di-Yoga’nın beslenme ve diyet bölümüyle ilgili şunları söylüyor. ‘’Diyet, insanların doğru beslenme alışkanlıklarını düzenleyerek, sosyal yaşamına ayak uydurmasını sağlamalı. Programa katılmak isteyenlerden ilk önceayrıntılı olarak kan tahlili istiyoruz. Bundan sonra ise kişinin alması gereken enerji miktarını anlatıyoruz. Diyet programına alınan kişiyi haftada iki gün kontrol ediyorum. Diyet programını bitiren kişilerin üç ay süren koruma programı da bulunuyor, ki bu bizim için çok önemli.’’
Yoga Uzmanı Aydın Balcı Di-Yoga’da özellikle karın bölgesini çalıştırmanın önemini vurgulayan Balcı, bu programın önemini de şöyle vurguluyor; “Karnımız ikinci beynimizdir. Oradaki sinir ağları beyinle aynı şekildedir. Diyet kilo vermede tek başına yeterli olmuyor. Genellikle insanlar ağır sporlara yöneliyor. Biz burada daha hafif ve motivasyon verecek bir spor yaptırıyoruz. Nefes almanın farklı tekniklerini katılımcılarla paylaşarak, özellikle doğru nefes tekniklerinin yanı sıra iç organlara yapılacak masajı da öğretiyoruz. Böylelikle beslenmenin yanı sıra baş ağrısı, uykusuzluk, migren, sırt ağrıları gibi rahatsızlıkları da ortadan kaldırıyoruz.”
Meditasyonla beyninize boş yer açın!
Beyin, sürekli eşyalarla doldurduğunuz bir odaya benzer; ama bir gün gelir odada adım atılacak yer kalmaz. Tüm bu verileri sindirecek zaman bulamadığından algı bozuklukları ve unutkanlık başlar; çünkü beynin alma kapasitesi dolduğundan otomatik olarak kendini kapatır ve gerekli gereksiz her şeyi silmeye başlar. Meditasyon, beynimize ihtiyacı olan boş yeri açmamızı sağlar.
Meditasyon farkındalık bilincinin geliştirilmesinin en iyi yoludur. Geçmişin ve geleceğin kaybolduğu andır. Meditasyonda sadece ‘şimdi’ vardır. Meditasyon sayesinde yapılan işte veya yaşanan hayatta ana odaklanılır. İç uzayına dalan kişi psikolojik zamanın ötesine geçer. Konsantrasyondan farklı olarak meditasyon esnasında odaklanmak adına çaba sarf edilmez. Zihin farkındalık bilincini otomatik olarak geliştirir. Aslında farkında olarak yaptığınız her şey meditasyondur. İşte bu yüzden koşmak veya yürümek de bir tür meditasyondur. Gülün dans edin; ama farkında olun!
Meditasyona başlamadan önce kendinize bütün meditasyonlarınız boyunca kullanacağınız ve hiç değiştirmeyeceğiniz bir referans noktası tanımlarsınız. Bu bir nesne, bir kelime, güneş veya ay gibi parlak bir gök cismi olabilir. Bunu yapmamızdaki amaç zihni düşünce bombardımanından kurtarmak ve gelen giden düşüncelere takılıp kalmamayı sağlamaktır. Düşüncelere daldığınızı her fark edişinizde seçtiğiniz referans noktasına geri dönmeniz gerekir. Bu yolla düşünce zincirinizde kesikler oluşturmaya ve düşünceler girdabından kendinizi kurtarmaya başlarsınız. İç sessizliğinizi keşfedersiniz ve daha ileriki aşamalarda bunu daha uzun korumayı ve muhafaza etmeyi öğrenirsiniz. Tüm bunların sonucunda zihin tarafından kontrol edilen değil kontrol eden olursunuz. Etki edene tepki veren değil; etki edeni izleyen olursunuz.
Klasik bir meditasyonda kişi minimum 20 dakika gözleri kapalı şekilde oturur. Oturma pozisyonu rahat olmalıdır ve kişi dik durmalıdır. Dik oturulmasındaki amaç omuriliği dik tutmak ve bu sayede diyafram nefesini daha iyi kullanmaktır. Aynı zamanda vücuttaki enerji akışı da dengelenmiş olur. 20 dakika boyunca bu pozisyon bozulmamalıdır. Vücutta hareket yoksa zihinde de hareket yoktur. Meditasyona ilk başlandığında kaşıntıların ve sallanmaların olması gayet doğaldır. Zihin kurduğu düzenin bozulmaması adına bu tip oyunlar oynayacaktır. Aslolan bunlara takılıp kalmamak ve meditasyonunuzun 20 dakikadan önce bitmesine izin vermemektir.
Meditasyon sayesinde kendi iç sessizliğimizde korkularımızla, öfkelerimizle, acılarımızla, geçmiş ve gelecek hesaplarımızla, kısacası bize ait tüm düşüncelerimizle baş başa kalırız. Sessizlikte tüm düşüncelerin başımıza üşüşmeleri oldukça normaldir. Önemli olan bu düşüncelere takılıp kalmadan onları uzaktan izlemeyi öğrenmektir. Yalnızlığımızın ve sessizliğimizin içinde oturma sabrını gösterirsek meditasyonun bize katacağı çok şey vardır. Bunlardan biri belki de en önemlisi bize normalde rahatsızlık veren çevresel etmenlere ve olaylara kapılmadan onlara uzaktan bakabilme yetisini kendimizde geliştirmektir.
Meditasyon, vasıtasıyla alt bilincimize ulaşırız. Bu sayede bastırdığımız duygularımız, düşüncelerimiz ve streslerimiz birer birer yüzeye çıkarak kaybolurlar. Kendi iç yolculuğumuzda tüm hücrelerimizle ve dokularımızla iletişim kurabilir hale geliriz. Bu sayede hastalıklarımızın farkına varabilir ve içimizde varolan iyileştirme gücünü kullanabiliriz. Ayurveda’ya göre tüm hastalıklar zihinde başlar. Zihin kendini hasta edebiliyorsa, iyileştirme gücüne de sahiptir.
Meditasyonun düzenli yapılması çok önemlidir; çünkü kendimizi keşfetme yolculuğu uzundur.