Teşekkürler yorum için...
Aslında gençlik ütopyalar ile bir takım emeller için kullanılmak istendi...
Mesela; aşırı İslamcılık olarak adlandırabileceğimiz, kendisine İslam dinini referans alan ideolojiler için diyorum (ne kastettiğim bilinir) > bunlar geçmişe yönelik ütopik hareketler idi... Asr-ı saadet (dört halife) dönemine vurgu yaparlardı. Sonuç olarak bir ütopya idi. Asr-ı saadet dönemine vurgu yapan değişik gruplar/oluşumlar arasında bile dağlar kadar fark vardı... Dolayısıyla tüm Müslümanların bir araya gelmesi (ümmetçilik olarak geniş anlamda düşünülebilir) zorunlu olarak imkansızdı > çünkü hepsi farklı olarak İslam'ı algılıyorlardı (mezhep çatışmaları vs. karşılıklı suçlamalar oluyordu, hâlâ da oluyor) hepsini kardeş yapmak zordu...
Komünizm ise geleceğe yönelik ütopik bir hareket idi. Son tahlilde sınıfları ve devletin olmadığı bir toplum biçimini içerir. Realitede değil, düşüncede bile ütopik bir hareket olduğu görülür... Ama Che gibi saygın gerçek idealist devrimciler bu uğurda, emperyalizmden kurtulmak için hayatlarını hiçe saymışlardır. (Ama bu saygıdeğer kişiler (isteyen saygı göstermez tabi; kısacası herkesin kardeşçe yaşadığı, daha adaletli bir dünya düşlemişlerdi).
Türkçülük ise bir diğer ütopyadır... Turancılık/Türkçülük/Pan-Türkizm geleceğe yönelik bir ütopik harekettir. Artık globalleşen dünyada tüm dünya halkları iç içe geçmişken, bunlardan saf olan Türkleri bir araya toplayıp, büyük bir Türk devleti kurmak da zorunlu olarak "ütopya" dır...
Şimdi büyük Türk düşünürü Atsız'ın, bir ütopyaya karşı gelmesi doğaldır. Ancak bunun karşısına bir diğer ütopya olan bir fikri ortaya sunuyor olması ise düşündürücüdür. Yorum ve karar bu satırları okuyan arkadaşlarındır...
__________________
Tek bildiğim: Hiçbir şey bilmediğimdir.
***
|