Tek Mesajı Görüntüle
Old 04-23-2006, 11:58 PM   #4
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3047
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

KALP VE DAMAR HASTALIKLARI

Tüm dünyada ve ülkemizde en çok ölümler Kalp ve damar hastalıkları sonucu meydana gelmektedir. Aşağıda kısaca bu hastalıklara belirtilerine yer vericem. Unutulmaması gerekn söz konusu hastalıkların son derece ciddi olduğu ve kesinlikle doktor kontrolü gerektirdiğidir.

Kalp ve Damar hastalıklarına yol açan ortak sebepler;

Beslenme Hataları,

Kalbe zarar veren yiyecek ve içeceklerin fazla tüketilmesidir. Kısaca;

Alkol: Gerçekten tüm kötülüklerin anası, Kan damarlarının iç tabakasını eriterek, kanın damarlardan dokular arasına sızmasına yol açar. Nöronlara verdiği hasarı saymıyorum bile.

Alkoloidler: Başlıcaları çay, kahve, kakao ve sigaradır. Bunlar, kalp ve damarlar üzerinde son derece olumsuz etki yaparak, vakitsiz yıpranmalarına sebep olurlar. Sinir sistemini etkileyerek, kalbin ritmini bozarlar. Yanısıra, kandaki kolesterolün, damarların iç yüzeyine yapışmasına ve damarların daralmasına, dolayısıyla yüksek tansiyona ve damar sertliğine neden olurlar. Sigara, kanı zehirleyerek, kalbin daha fazla çalışmasına ve dolayısıyla yorulmasına yol açar.

Et ve Et Mamülleri : Özellikle yağlı etler, kolesterol ihtiva ettikleri için zararlıdır. Kandaki üre miktarını artırarak, kalbin yorulmasına neden olurlar. Damarları tıkarlar ve enfraktüs (kalp krizi) oluşumuna zemin hazırlarlar.
Beyaz Ekmek, Şeker, Un: Bunlar öncelikle kanın katılaşmasına sebep olurlar, katılaşan kanı pompalamak daha fazla güç gerektirdiğinden kalbi yorucu etkileri vardır.

Hava Kirliliği,
Teneffüs ettiğimiz havanın kirlilik derecesi ne kadar fazla ise kalp o kadar fazla yorulur.

Sağlıksız Yaşam Koşulları: Yemek, uyku ve dinlenme saatlerinin düzensiz oluşu, bedenen ve ruhen yıpratıcı yaşam koşulları, yoğun stres kalbin yorulmasına ve yıpranmasına neden olur.

Şişmanlık: Kalbi yoran en önemli faktörlerden biridir. Kas ve iskelet sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini belirtmiyorum. Kısaca şunu söyliyim şişmanlar aramızdan daha çabuk ayrılırlar.

Cinsel Yaşam: Düzensiz cinsel yaşam, iktidar kokuları ve yarattığı stres kalbin daha fazla yorulmasına sebep olur.

HİPERTANSİYON:
Sürekli yüksek tansiyondur. Yorgunluk, uykusuzluk, aşırı yeme, hızlı hareket gibi nedenlerle tansiyon yükselmesi yaşayabilirsiniz. Ama, sürekli değildir. Hipertansiyon ise kalbi idare eden sinir sisteminin aşırı hassaslaşmasından, ileri yaşlarda görülen damar sertliğinden, kanın katılaşmasından, böbrek rahatsızlığından (nefrit) ileri gelir. Hipertansiyonda kalp büyümesi ve buna bağlı felçgörülebilir.

Belirtileri:
Sürekli baş ağrısı ve baş dönmesi
Dengesizlik
Görmede zayıflık ve gözler önünde sinekler uçuşması
Çarpıntı
Nefes darlığı
Kulaklarda çınlama
El ve ayakların sürekli üşümesi
Bacaklarda sık sık kramplar
Uykusuzluk
Hafıza zayıflığı
Geceleri ellerde karıncalanma

Tedavi: Doktor kontrolünde ilaç tedavisi ve beslenme diyeti uygulanmalıdır.

Düşük Tansiyon:
Genellikle büyük iç kanamalardan veya sebebi bilinmeyen nedenlerden olabilir. Yetersiz beslenme, vitamin eksikliği, bazı ilaçların yan etkisi de tansiyonu düşürür.

Belirtileri:
bitkinlik,
baygınlık,
el ve ayaklarda üşüme ve morluk,
ayağa kalkınca baş dönmesi ve göz kararması, (hepimize bazen olur sık sık tekrarlamıyorsa korkmak için bir sebep yoktur.)
çabuk yorulma

Tedavisi: Doktor kontrolünde genellikle vitamin ve beslenme diyeti gerek görülmesi halinde ilaç tedavisi uygulanır.

Kalp Spazmı:

Kalbi besleyen atardamarların kireçlenme ve kolesterol sonucunda daralmasısonucunda damarlardan daha az kan geçmesi nedeniyle ortaya çıkar. Yemeklerden sonra veya süratli yürüme, merdiven çıkma, soğuk hava teneffüs etme sırasında zaman zaman sol göğüste bir ağrı hissedilir. Bu ağrı sol omuza ve sol kola kadar yayılır ve nefes almanızı son derece güçleştirir. Daha çok erkeklerde görülür. Genellikle 5-10 dakika sürer. Kalp spazmının en önemli yanı, Enfarktüse (kalp krizi) yol açmasıdır.

Hissedildiği takdirde efor sarfetmekten kaçınmalı bulunulan mekana hava girişi sağlanmalı ve vakit kaybetmeden donanımlı bir hastahaneye gidilmelidir. (Ambulans ile)

Enfraktüs (Kalp Krizi):

Tüm dünyada ölümlerin %20’sinin sebebidir. Kalbin herhangi bir bölgesinin atardamardaki bir pıhtı ile tıkanarak aniden ölmesidir.

Belirtileri:

Kalpte korkunç bir sancı ve sıkıntı
Sol kolda sancı
Bazen kusma ve geğirme
Solgunluk ve gözün parlaklığını yitirmesi
Tansiyon düşüklüğü
Nedenleri:
Atardamar iltihabı
Kanda pıhtılaşma
Kolesterol veya kireçlenme sonucu atardamarın iç çeperinin daralması ve sertleşmesi
Kalp spazmı

Tedavi:
Hasta vakit geçirilmeden tıbbi müşhade altına alınmalıdır. Kalp krizinden ölümlerin büyük çoğunluğu hastanın hastahaneye geç ulaşması yüzünden meydana gelir. Belirtiler hissedildiğinde ambulans çağırılmasını takiben 1 adet (Max. 300 mg.) aspirin alınmalı ve hastanın kısa sert ve ritmik şekilde öksürmesi sağlanmalıdır.

Dikkat: Ambulans beklenmesi çok önemlidir, özel araçla hastahaneye getirilen hastaların yaşama yüzdesi daha düşüktür. (Gerçi ülkemizde ambulans hizmetlerini düşününce)

MİTRAL YETERSİZLİĞİ

Mitral, kalbin sol bölümünde, sol kulakçık ile sol karıncık arasındaki kapaktır. Bu kapakçık, kalbin iç kısmının iltihaplanması sonucunda iltihaplanır, sonra kalınlaşıp sertleşir ve iyi kapanamaz. Hasta, 1-2 yıl pek birşey hissetmez. Sonra çarpıntı, nefes yetmezliği ve sık sık derin nefes alma ihtiyacı duyulur. Bu hastalık insanı öldürmez ama, yaşam hızını azaltır.
Tedavi: Doktor kontrolünde ve durumun ciddiyetine göre ilaç veya cerrahi tedavi uygulanır.

DAMAR SERTLİĞİ

Kanda biriken kolesterol, damarların iç yüzeyini kaplar ve damar iç dokusunun sertleşmesine yol açar. Sertleşen damarlar kan nakli görevini yapamazlar ve çapları küçüldüğü için de kan basıncı artar ve tansiyon yükselir.
Nedenleri
Aşırı alkol
Şişmanlık
Damla (gut) hastalığı
Şeker hastalığı
Frengi
Yanlış beslenme
Sinir bozuklukları

Tedavi:
İlerlememiş vakalarda kolestrolü düşürmek için beslenme diyeti, kolestrolün düşmemesi sonucunda ilaç kullanımı ile düşürülmeye çalışılması. İlerlemiş vakalarda cerrahi operasyon gerektirir. (Nihayetinde Dolantine işiniz düşüyor valla dikkat etmezseniz )

VARİS
Bacaklardaki toplardamarların bozulmasıdır.
Nedenleri
Hareketsizlik ya da yeterli hareket etmeme
Sürekli ayakta kalma
Çorap bağı, korse, sıkan ayakkabı gibi şeyler giyilmesi
Aşırı ve yağlı şeyler yemek
Hamilelik
Aşırı alkol ve sigara
Belirtileri
Kalçalarda, bacak ve baldırlarda ağrılar
Ayaklarda yanma ve makatta kaşıntı
Ayak damarlarına şişmeler, siyah iplikler ve düğümler oluşur
Bacaklar gülle gibi ağırlaşır
Ayaklarda sürekli üşüme ve kısmi felç
Bacak, baldır ve kalçada kramplar
İleri aşamalarda, baldırlarda ödem, ekzama ve yaralar oluşur.
(Bu arada makatta oluşan varise HEMEROID adı verilir)

Tedavileri:
Günlük koşulların değiştirilmesi, beslenme düzeninin değişimi, varis sonucu kaybedilmiş damarların katorize edilmesi gerekebilir. Özel çorap kullanımı.

KANSIZLIK
Genellikle, kandaki alyuvarların azalması şeklinde ortaya çıkar.
Belirtileri
Yüz daima solgundur
El ve ayaklar daima üşür
Kulaklarda sık sık çınlama olur
Kalp çarpıntısı olur
İştahsızlık, çabuk yorulma vs. gibi belirtiler görülür.
Nedenleri
Kanamalar (hemoroid, mide-barsak ve regl kanamaları gibi)
Kan yapan organların yeterli çalışmaması (dalak, ilikler, karaciğer)
Beslenmede yaşa göre yeterli demirin alınmaması

Tedavi: Doktor kontrolünde beslenme rejimi gerek görülmesi halinde demir ihtiva eden ilaç tedavisi.

Arkadaşlar sizlere Kalp ve Damar hastalıklarının çağımızın en büyük belalarından biri olduğunu ve sadece yemek kültürünü değiştirerek sigara alkol kullanımını durdurarak bile riski minimize edebileceğinizi ve daha sağlıklı ve hareketli bir yaşlılık geçirebilme şansının elinizde olduğunu hatırlatmak isterim. Bunun dışında EĞER MİDESEL BİR PROBLEMİNİZ (GASTRİT, ÜLSER VS.) gibi yoksa doktorunuza danışmak suretiyle düzenli olarak hergün alacağanız bir adet ASPİRİN (Max. 300 mg.) sizi kalp ve damar hastalıklarına ve bir dizi başka hastalıklara karşı sizi korur. Dikkat edilmesi gereken böyle bir kararın KESİNLİKLE BİR DOKTORA DANIŞILARAK ALINMASI GEREKTİĞİDİR. Hepinize sağlıklı bir ömür dilerim. Lütfen Alkol ve Sigaradan uzak durmaya çalışın. Hiçbirşey yapamıyorsanız azaltın ve denemekten asla vazgeçmeyin. İnanın ileride çok pişman olma olasılığınız yüksek.
Saygılar...



Başağrıları ve Migren

--------------------------------------------------------------------------------


BAŞAĞRILARI

Başağrısı toplumun büyük kesiminde görülen ve muhakkak sizlerinde büyük çoğunluğunun hayatlarının değişik dönemlerinde karşılaştığı ve çare aradığı bir problemdir. Başağrılı insanları en çok endişelendiren bu ağrıya sebep olabilecek faktörler sizlerin yaşınızda sıklıkla migren ileri yaşlarda beyinde tümör korkusudur. Kronik tip başağrılı insanlar sıklıkla beynimde bir tümör mü var ve/veya migrenimmi var korkusuna kapılırlar.Ancak başağrısı nadiren ciddi bir hastalığın özellikle beyin tümörünün haberci belirtisi olarak ortaya çıkar. Başağrısında doktor olarak bizlerin en önemli hedefi başağrısına sebep olan ciddi bir hastalık varsa öncelikle onu belirlemek ve tedavi etmektir,Başağrısı çoğu kez kafada ve çevresinde bulunan(boyun gibi) kasların gerilmesine veya bazı hafif hastalıklara bağlıdır.Başağrısının toplumda sık görülen önemli bir sebebide Migrendir elbette. Ancak bundan önce başağrısı tiplerini açıklamak isterim.
YAPISAL SEBEPLERE BAĞLI BAŞAĞRILARI;
1. BEYİN TÜMÖRLERİ
Başağrısı beyin tümörlerinde sık görülen bir belirtidir.Ancak başağrılı hastalarda beyin tümörü görülmesi nadirdir.Büyüme gösteren kitlelerde ağrı daha çok görülür.Ayrıca beyin tümörlü hastalarda yalnız başağrısı görülmez çoğu kez epilepsi veya başka belirti ve muayene bulguları vardır.
2. KÜME BAŞAĞRISI
Bazı özellikleri ile migrene benzer.Ancak farklı yönleri vardır.Ağrı daha kısa sürer.Daha çok göz etrafındadır.Ağrı sırasında Gözde yanma,kızarıklık sulanma olur.Burundan akıntı olabilir.Ağrılar daha çok periyodlar halinde gelir.Kriz dönemi bir kaç hafta sürer sonra geçer. Bir süre sonra yine tekrarlar. Genellikle aynı mevsimlerde tekrarlama eğilimi gösterir. Tedavisinde kullanılan bir çok ilaç vardır. Sıklıkla hasta tarafından migren zannedilir.
3.HİPERTANSİYON
Tansiyonun ani ve çok yükselmesi başağrısına sebep olablilir. Uzun zamandan beri olan tansiyon yüksekliği ve tansiyondaki orta veya hafif derecede yükselmeler çoğunlukla başağrısına sebep olmaz.
4. EGZERSİZ SEBEBİ İLE OLUŞAN BAŞAĞRILARI
Bazı insanlarda egzersiz sırasında başağrısı olabilir. Korkulacak bir durum değildir. Ancak bir insanın hayatında ilk kez egzersiz sırasında başağrısı olmuş ise doktora baş vurması iyi olur. Aynı şeyler cinsel ilişki sırasında olan başağrıları içinde geçerlidir.
5. GERİLİM TİP BAŞAĞRISI
Çoğunlukla psikolojik bazı sebeplerle oluşan bir başağrısı tipidir. Kafada uyuşma ,kafada sıkışma hissi ensede gerginlik gibi belirtiler olur. Sık görülen bir başağrısı tipidir. Bütün gün devam edebilir. Bulantı, kusma,ses ve ışıktan rahatsız olma özelliği yoktur.Tedavisinde kullanılan bir çok ilaç vardır.
6. BEYİN DAMAR HASTALIKLARI,BEYİN KANAMALARI,MENENJİT
Bu hastalıklarda şiddetli başağrısına yol açar. Ancak bu hastalıklardada başağrısı ile birlikte olan başka belirtler olduğu gibi muayenede de bazı bulgular saptanır.Özellikle akut şiddetli başağrısı olarak bilinen kişinin hayatında ilk kez olan veya kişi tarafından "hayatımın en kötü başağrısı" olarak tanımlanan ve 1-2 saat veya 1-2 günden beri mevcut olan şiddetli başağrıları önemli olabilir. Böyle durumlarda mutlaka doktora başvurmak en uygun olanıdır.
7. İLAÇLARA BAĞLI BAŞAĞRILARI
Özellikle kullanılan bazı ilaçların yan etkileri arasında başağrılarına sebep olmaları vardır. Bu ilaçlar sıklıkla damarları daraltma etkisine sahip ilaçlardır. Bir diğer sebep sıklıkla ağrı kesici ilaçlar kullanılmasıdır. En ufak ağrıda ağrı kesici almanız günlük tekrarlayan başağrılarına sebep olur. Zira vücut ilaca bağımlılık geliştirmiş ve ilacın alınmasının tek yolu olan başağrısını devamlı tekrar etmektedir. Bu yüzden arkadaşlar ağrınız (nerede olursa olsun) katlanabileceğiniz düzeyde ise eğer ağrı kesici kullanımından kaçınınmanızı öneririm. Bu arada birde hep aynı ağrı kesiciyi kullanmamanızı önerebilirim.
8. MİGREN
Başağrısı gerekli şartlar varolduğunda migren diye adlandırılan hastalığın bir parçası olarak görülür. Migren bir çok değişik belirtinin bir arada görüldüğü bir rahatsızlık olup bu belirtiler kişiden kişiye farklılıklar gösterebilir. Bir belirtiler topluluğu şeklinde görülen migrende çoğu kez özellikleri olan bir baş ağrısı vardır. Migren belirtileri arasında hastayı en fazla rahatsız eden özellik başağrıları olduğu için migren çok şiddetli başağrısının diğer bir ismi olarak algılanmaktadır. Tabiki böyle değildir. Migrende başağrısı her zaman çok şiddetli olmayabileceği gibi nadiren de olsa başağrısı içermeyen migren tipleride vardır. Seyrek görülen bazı migren tiplerinde ağrı değişik yerlerde örneğin gözlerde,göğüs bölgesinde veya karında olabilir. Ancak migrenli kişilerİ en fazla rahatsız eden ve bazı kez günlük işlerini ve görevlerini aksattıan veya tam engelleyen temel özellik baş ağrısıdır Bu bakımdan migren en basit şekilde tekrarlayıcı özellikli bir başağrısı olarak tanımlanabilir. Ancak migreni sadece bir baş ağrısı olarak algılamamak gerekir genellikle bir grup belirtiye eşlik eden bir durum olarak ortaya çıkar.
MİGENDE GÖRÜLEN BAŞAĞRISININ ÖZELLİKLERİ,
Migren hastalarının büyük çoğunluğunda baş ağrısı en azından atağın(krizin) başlangıcında başın bir tarafından başlar ancak daha sonra bir kısım hastada her iki tarafı tutar, migre bu özelliği sebebi ile yarım baş ağrısı olarakta bilinir. Ancak yarım baş ağrısı kesin bir gösterge/bulgu değildir, enseden veya alından başlayan veya iki taraflı başlayabilen migren başağrıları da vardır. Migren ağrıları zonklayıcı niteliktedir alın veya şakakların küçük bir bölgesinden zonklayarak başlar ve giderek şiddetlenir ve genişler kafa yarısını ve/veya tamamını etkiler ağrının şiddeti ve süresi değişkendir çok şiddetli olabileceği gibi orta veya hafif şiddette olabilir. Ataklar birkaç saat ile 3 gün kadar arasında değişen sürelerde devam edebilir. Kimi ileri vakalarda migren öylesine şiddetlidirki beyin kendini korumak için vücudu paralize eder(Felç) bu durum kesinlikle geçicidir ve sıklıkla felç ile karıştırılır. Migren ağrılarının beraberinde bulantı veya bulantı ile birlikte kusma, ışık ve gürültüden hatta normal sesten rahatsız olma görülür. Sıklıkla olmasada bazen ishalde bunlara eşlik eder. Bu sebeplerden dolayı çoğu zaman migren hastaları karanlık ve sessiz bir odada yatmayı tercih ederler. İlk 2 saatte ağrı en şiddetli dönemine ulaşır daha sonra giderek hafifler ağrı esnasında sinirli sıkıntılı olan hastalar ağrının geçmesi ile birlikte rahatlar sakinleşir hatta bazı hastalarda mutluluk durumu oluşur genellikle iştah açılır.
MİGREN TİPLERİ
Değişik migren tipleri vardır.Bunlar arasında haberci belirtili migren ve haberci belirtisiz migren en sık rastlanan tiplerdir. Haberci belirtisiz olan migren tipi daha sık görülür, haberci belirtili olanda(auralı migren) baş ağrısı öncesinde sıklıkla bazı belirtiler gözlemlenir. Bu belirtiler daha çok görme ile ilgilidir, karanlık nokta, görme alanında zikzaklar veya parlayan ışıklar olabilir. Bazı migrenliler başağrısı öncesinde sanki bir tül perde oluştuğundan veya dışarıya buzlu cam arkasından bakar gibi bir duruma girdiklerini belirtirler. Daha seyrek olarak vücudun bir tarafında uyuşma veya güçsüzlük bazende konuşma bozukluğu oluşur, bu haberci belirtilerden sonra baş ağrısı başlar. Ancak migren hastalarının büyük çoğunluğunda ise bu haberci belirtiler olmadan baş ağrısı ve diğer buna eşlik eden belirtiler başlar. Bu tip migren haberci belirtisiz migren olarak adlandırılır(aurasız migren veya mutad migren).
PEKİ NEDİR BU MİGREN O ESNADA NELER OLUYOR?
Arkadaşlar öncelikle migren tehlikeli bir hastalık değildir. Hastayı sakat bırakmaz ve/veya ölüme sebebiyet vermez ama hayatınızı ataklar esnasında dar eder o ayrı. Gerçi tedavi edilmeyen ve dolayısiyle sık migren atağı geçiren kişilerde beynin küçük damarlarında tıkanmalar olabileceği ve bununda hastalarda bazı bozukluklara yol açabileceği bilinmektedir, Ancak son derece seyrek görülür. Migrende görülen baş ağrısının bir diğer ismide vasküler yani damarsal baş ağrısıdır. Vasküler terimi tüm vücut için kan damarlarını ifade eder. Bu damarlar kalpten beyine kan taşıyan ana damarlar ile bunların dallarını kapsar. Ağrı oluşumundan önce beyne giden damarlarda daralma olur bu daralma dönemindede haberci belirtiler oluşur, bu daralmadan sonra damarlar genişler, damarların duvarı gerilir ve bu sırada salınan bazı kimyasal maddeler sinirleri uyarır ve ağrı oluşur. Ancak günümüzde migreni tetikleyen etkiler az çok bilinmekle birlikte ana tetikleyici bilinmemektedir. Bazı kimyasal maddelerin bu işte önemli rol aldığını kabul ediyoruz. Beyinde Nörotransmitter adı verilen görevleri uyarı iletimi olan hücreler bulunur. Bu işlemi görebilmeleri kimyasal bir tepkimeye bağlıdır, ancak bazı kimyasallar nörotransmiterlerde etki artımına sebep olabiliyor, bu kimyasal maddeler arasındaki çok ince dengenin bozulması migrende önemli rol oynar, ancak bu dengenin neden bozulduğunu henüz bilmiyoruz.
PEKİ NE BAŞLATIR MİGRENİ?
Migren değişik kimyasal maddelerin açığa çıkması ve bir çok sistemin yer aldığı bir rahatsızlık olması özelliği ile bir çok tetikleyici tarafından başlatılabilir, ama bir hastada etkili olan bazı faktörler diğer hastalarda başlatıcı olmayabilir hastalar bu gibi faktörlere durumlarına bağlı olarak değişken derecelerde hassasiyet gösterirler hatta bu faktörlere cevap aynı hastada bile değişiklikler gösterebilir yani migreni başlatabilen bir faktör aynı kişide o kişinin o anki durumuna bağlı olarak migren ağrısını başlatırken yine aynı hastada başka zaman başlatmayabilir. Ancak yinede hastaların mümkün olduğunca bunlardan sakınması önemlidir. Tetikleyici faktörler iyi kontrol edilirse tedavi dahada kolaylaşır.
Migreni tetikleyen başlıca faktörler stres, hormonal değişiklikler, diyet faktörleri, uyku düzeni, iklimsel değişiklikler ve kişisel bazı alışkanlıklar olarak sayılabilir.
Stres ve duygular: Duygusal olaylar migrenin başlamasında önemli role sahiptirler. Uzamış stres, bastırılmış veya içe atılmış düşmanlık duyguları ve bir çok duygusal ve kişisel faktörler bir çok migren hastasında önemlidir özellikle öfke ve üzüntü gibi duygular ifade edilmeleri veya dışa vurulmaları mümkün olmazsa birikerek bir migren atağını başlatabilirler. Stres önemli olmakla beraber bazen stres geçtikten sonra veya hafiflemeye başladığında greni tetikler. Mesela tatilin ilk günü(tatil baş ağrısı) veya yoğun bir haftanın sonunda baş ağrısı başlayabilir. Bu durumun muhtemelen stres ortamında devamlı bir vazokonstriksiyon (damarlarda sıkışma ,daralma) olması ve bunu damar cidarında bir gevşemenin izlemesi ile ilgili olduğu kabul edilmektedir. Damarların gevşemesi bir diğer deyişle genişlemesi sonucu başağrısı başlamaktadır. Kısaca olarak stres,depresyon,sıkıntı,öfke ve aynı zamanda ağır streslerden sonra rahatlama migren ağrılarını başlatabilir.
Hormonal değişikliler(Genelde Hanımlara Özel): Migrenli hanımların yaklaşık %70 inde ataklar adet döneminde sıklaşır ve şiddetleri artar. Bazı hanımlarda ise migren krizleri sadece adet dönemlerinde olur bazı hastalarda özellikle menstruasyon sırasında olan ağrıların daha şiddetli olduğu gözlemlenebilir. İlginçtir bir çok bayan hasta özellikle gebeliğin ilk 3 ayında ağrı çekmez. Bu yüzden östrojen hormonu seviyelerindeki oynamaların tetikleyici faktör olabileceğini düşünüyoruz. Doğum kontrol haplarındaki veya menopoz için kullanılan hormonlardaki östrojen tetikleyici olabilir. Menopoza girmiş migrenli hastalarda mecbur olunmadıkça hormonal ilaçlardan kaçınılmalı kullanılacaksa östrojen mümkün olan en az seviyede tutulmalıdır.
Diyet faktörleri ve bazı ilaçlar:Yiyecek ve içeceklerde bulunan bazı maddeler damarlar üzerine direkt etki ederek onları genişletir ve böylece migreni başlatabilirken bir kısım maddelerde daha çok dolaylı yollardan etki ederek refleks yollar ile ağrıyı başlatabilrler. Örneğin alkol direkt etki ederken kafein ve nikotin gibi maddeler dolaylı yoldan etki etmektedirler.
Uyku: Uykusuzluk gibi fazla uykuda migrni proke edebilir.
İklim değişiklikleri:
*Bazı migren hastaları iklim ve hava değişikliklerinden etkilenebilirler,İnsanı kötü yönde etkileyen hava durumları olduğu bilinmektedir. bunun negatif ve pozitif iyon yükü ile ilgili olabileceğini sanıyoruz. Tabi birde lodosu bu sebeplerin içine eklemek lazım.

MİGREN BAŞLATMASI SIKLIKLA GÖRÜLEN YİYECEK TÜRLERİ
Alkol
Eski peynirler (Eski Kaşar gibi)
Nitrat içeren yiyecekler (Salam sucuk ve sosis gibi yiyecekler)
Kabuklu yiyecekler (ayçiçeği çekirdeği kabak çekirdeği susam gibi)
Çikolata
Kafeinli içecekler
Nikotin: Gerek kafein gerekse nikotinin aşırı tüketimi beyin damarlarında tepkisel genişlemeye yol açar. Ne yapıyoruz içmiyoruz bu mereti.
Dondurma (Bilirsiniz bir anda çok yediğinizde alnınıza sancı saplanır ya hani işte bunun etkisi migrenli kişilerde tetikleyici olabilir)
Migren Tedavisi
Migren genellikle 16-35 yaş arası başlar 50 yaş civarında sıklığı azalır Kadınlarda menstruasyonla ilgili migren menopozda kaybolur bazı istisnalar hariç migren ileri yaşlarda problem olmaz. Tanı mutlaka doktor tarafından konulmalıdır arkadaşlar kişi tarafından değil. Her başağrısı migren değildir ama başağrısına sebep olabilecek bir çok faktör vardır ve bunların bir kısmının tehlikeli olabileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla sıklıkla tekrarlayan veya ani ve şimdiye kadar yaşamadığınız şiddette bir başağrısıyla karşılaşırsanız tanı ve teşhis için mutlaka doktora başvurun. Migren ağrısını taklit edebilen başka çok ciddi ve tanısının konulması gereken hastalıklarda vardır bunu unutmayın lütfen. Tüm bunların dışında migren tedavisi olan bir hastalıktır tehlikeli, insan hayatını riske sokan bir hastalık değildir çeşitli ilaçlar başarı ile migren tedavisinde kullanılmaktadır bu ilaçların bir kısmı başlamakta olan veya başlamış olan migreni sona erdirmeye yöneliktir bu tip tedaviye atak tedavisi adı verilir bu amaçla bir çok ilaç kullanılmaktadır. Diğer ilaçlarla uygulanan yöntemler tedaviye yöneliktir yani krizleri tamamen kesmeye veya bu krizleri şiddet ,süre ve sıklığını azaltmaya . Ancak bu uzun süreli bir tedavidir. Ancak bu tedavi esnasında size verilmiş ilaçtan illa yararlanabileceğiniz anlamına gelmez ama yararlanamamanızda tedavi olamayacağınız anlamına gelmez çünkü migren tedavisi amacıyla kullanılan bir çok ilaç mevcuttur bir migren ilacından yararlanmayan hasta başka bir migren ilacına çok iyi cevap verebilir. İlaçlar doktorun verdiği şekilde ve onun direktifleri yönünde kullanılmalıdır. Lütfen doktor tavsiyesi dışında gelişigüzel ilaç kullanmayın özellikle yukarıda belirttiğim gibi ağrı kesicilerin gereksiz yere uzun süre kullanılmaları sağlıklı kişilerde bile günlük başağrısı denen ve hemen hergün gelen bir başağrısına sebep olabilir.
ÖZETLEMEK İSTERSEM
Migren sadece bir başağrısından ibaret değildir. Beraberinde hemen hemen herzaman başka belirtiler vardır(bulantı,kusma,ses ve ışıktan rahatsız olma gibi).
Migren tehlikeli, ölümcül veya kişileri sakat bırakan bir durum değildir.
Migren tedavisiz bir hastalık değildir.Birçok tedavi alternatifleri vardır.
Tedavide ilgili doktor ile yakın işbirliği yapmak ve yine doktorun vereceği ilaçları kullanmak önemlidir. Kafanıza göre ilaç almayın
Her migren tedavi ilacı her migrenli hastada kullanılmaz. Bazı ilaçların bazı hastalarda kullanılması sakıncalı olabilir bunu da en iyi doktorunuz bilebilir. O yüzden komşu x ilaç kullanıyor bende aliyim demeyin lütfen.
Uykunuza dikkat edin az uyumak kadar çok uyumakda migreni tetikler.
Doktorunuzun vereceği dietede özen gösterin.
Ağrı günlüğü tutun atak başlamadan önce ne yaptığınızı, yediğinizi, duygusal koşullarınızı not edinkisizdeki migreni başlatan/tetikleyen sebepleri kontrol edebilesiniz.


---Pneumothorax---

--Pneumothorax nedir?


Akciğer ile göğüs duvarı biribiriyle birleşiktir.Bu iki yüzey birbirine pleura parietalis ve pleura visceralis olarak bilinen iki yapraktan ibaret olan ve hilum pulmo ile radix pulmo bölgelerinde birleşen pleura adı verilen bir zarla bağlanır.Bu iki yaprak genellikle birbirleriyle bağlantılı olup akciğerin rahat hareket etmesini sağlar.Ancak aralarındaki pleural boşluğa hava,iltihap(buna ampiyem denir),kan(buna hemotoraks denir) ya da lenf(şilotoraks) ile dolduğu zaman bu iki yaprak biribirinden ayrılır.Pneumothorax pleural boşluğa hava girmesi sonucu gelişen bir durumdur.

--Neden olur?

Pneumothorax,akciğer yüzeyinin ruptüre uğrayıp pleural boşluğa hava kaçırması sonucu oluşabilir.Ancak çoğu zaman göğüs duvarındaki her hangi bir delinme sonucu dışarıdan bu boşluğa hava girmesiyle meydana gelir.Sponton pneumothoraxa genellikle akciğer yüzeyinde bir kist ruptürü neden olur.Bu tür kistler akciğer kökenli bir hastalık sonucu oluşmayabilirler,ya da çok çeşitli bir akciğer hastalığından kaynaklanabilir ancak genellikle emphysema( patolojik olarak bir organda hava toplanması,özellikle akciğerlerde) sonucu gelişir.

--Pneumothorax olguları nelerdir?

1.Primer Sponton Pneumothorax:

-Subpleural bleb(kabarcığın) ruptürü sonucu gelişir.
-Bleblerin epitelyal bağlantıları yoktur ve alveol duvarının ruptürü sonucu meydana gelirler.

2.Sekonder Sponton Pneumothorax:

-KOAH(kronik obstrüktif akciğer hastalığı)sonucunda
-İnterstiyel(dokusu arası) akciğer kanseri
-Primer ve metazstatik neoplasmlarda
-Ehlers-Danlos sendromunda
-Marfans's sendromunda gelişir.

3.Travmatik Pneumothorax:

-Trakebronşiyal ve özefagiyal yaralanmalar emphysemaya ve pneumothoraxa neden olabilir.
-En sık göğüs duvarının delici aletlerle delinmesi sonucu oluşur.

--Semptomları nelerdir?

Predominant semptom olarak sponton pneumothoraxın en belirgin semptomları akut göğüs ağrıları ve dispne(nefes yetersizliğidir).Semptomlar pneumnothoraxın boyutuna göre değişir.Hastalığı teşhis etmenin en belirgin yolu thorax radyografisidir.Bu akciğer etrafında toplanan havanın görülmesini sağlar.

--Tedavi?

Pneumothorax genel olarak acil tedavi gerektirmez.Ancak basınçlı(emici)adı verilen pneumothorax geliştiğinde ani bir tedavi uygulamak gerekir.Çünkü negatif değerlerde olması gereken intrapleural basınç pozitif bir değer alır bunur sonucunda zaten olan kollabe(büzüşen) akciğeri ve mediastinumda bulunan kalbi ve önemli arterleri ve venleri diğer tarafa doğru iterek büyük bi basınç uygular bu diğer akciğere ve mediastinum organlarına zarar verip ölümlere neden olabilir.Bu gibi durumlarda torakosentez ve göğüs tüpleri takılarak pleural boşluğa dolan hava çekilir.Genel olarak tüpler 7.intercostal(kaburgalar arası boşluk) boşluktan girişimle yerleştirilir.Eğer pneumothorax bu kadar ciddi boyutlarda değilse tedavi hastalağın boyutuna,hastanın semptomlarına ve iyileşme sürecine göre değişir.

Tedavi seçenekleri;

1.Pleural boşluktaki havanın perfüze edilen kan ile alınması gözlemlerle izlenir
2.Pleural boşluktaki hava tüplerle çekilebilir
3.Cerrahi müdahale.Genellikle yineleyen pneumothorax olgularında yapılır.

Pneumothorax olgularına ait x-ray görüntüleri:






----Emphysema----
---Amfizem---


--Emphysema nedir?--

Emphysema septum interalveolarisin(alveoller arası duvar) esneme ve eski haline
dönme yeteneğini kaybetmesi sonucunda oluşur.Hava delikleri zayıflar ve kırılır.Akciğerin
elastisitesi kaybolur buda havanın saccuslarda(hava keseleri) hapsedilmesine ve
oksijen ile karbondioksit değiş tokuşunun engellenmesine neden olur.

--Emphysemaya ne neden olur ve kimler yakalanır?--

Emphysemaya genel olarak 50-70 yaş arası erkeklerde rastlanır.Kadınlarda
bu hastalığa yakalanma oranı daha düşüktür.Emphysemaya neden en olan en dominant etken sigaradır.Bunun dışında bir grup insan akciğer koruyucu etkisi olduğu bilinen bir protein olan alfa-1-antitripsini doğumdan itibaren ifade edemezler.Yani vücutlarında bu proteinin eksikliği görülür.AAT eksikliğine bağlı olarak bu kişilerde emphysema(amfizem) görülmesi kaçınılmazdır.AAT eksikliğine bağlı olarak gelişen emphysemanın semptomları 32-41 yaşları arasında belirmeye başlar.Sigara bu belirtileri ciddi oranda arttırıcı etki gösterir.

--Emphysema nasıl gelişir?--

Emphysema akciğerlerde alveol içindeki oksijenin kana kandaki karbondioksitin ise alveole geçtiği alveol duvarlarında harabete yol açar.Alveolilerin duvarları incelir ve frajil(kırılgan) bir hal alır.Bu hasar kalıcı olup akciğerlerin alt kısımlarındaki dokularda kalıcı deliklerin oluşmasına neden olur.Alveol saclarının harabeti sonucu daha az gaz transferi gerçekleşmekte bu da soluk almada kısalmaya neden olur.Aynı zamanda akciğerler havayolunun açık tutulmasını sağlayan elastikiyet özelliğini yitirir.Bunun sonucunda kişi nefes verirken büyük güçlük çeker.
Emphysema birden gelişmez.Yıllarca sigara kullanmanın oluşturduğu irritasyon oluşmasında önemli bir etkendir.Aynı zamanda kimi insanlarda emphysemanın gelişme evrelerinde kronik bronşit ve kronik öksürük görülmektedir.

--Emphysema nasıl tedavi edilir?--

Doktorlar bu hastalıkta semptomların azalmasını ve hastalığının ilerleyişini durdurmayı amaçlarlar.Genel olarak uygulanan tedavi yöntemleri şunlardır:

1.Sigara içmeyi bırakmak.
2.Bronkodilatör(Bronş genişletici) ilaçlar.Bu tür ilaçlar hava yolunun direncini azaltarak emphysema tedavisine yardımcı olurlar.
3.Antibiyotikler.Pneumococcal pneumonia(pneumokokların neden olduğu pnömoni-alveolerde sıvı ve kan toplanması sonucu akciğer iltihabı-) gibi bir bakteriyel enfeksiyon mevcutsa kullanılır.
4.Egzersiz.Pulmoner kasların geliştirilmesi amacıyla uygulanır.
5.Alfa 1-Proteinaz İnhibitörü:Eğer AAT'ye bağlı emphysema varsa uygulanır.
6.Akciğer transplantasyonu:En etkili ve esas prosedürdür.

--Emphysema'dan korunmak?--

Günümüzde doktorlar emphysemayı önleyecek etkili bir yöntemi henüz bulamamıştır.Ancak yapılan araştırmalar sonucu sigaranın bırakılması emphysemanın hem oluşma riskini hem de gelişme sürecini azaltmaktadır.Emphysema'da yapılması gereken şeyler sağlıklı bir yaşam yaşamak,sağlıklı ve düzgün beslenmek ve düzenli solunum egzersizleridir.Aynı zamanda hava kirliliğinin kontrol altına alınması da hastalıkta önemli bir faktördür.Her hangi bir soğuk algınlığı ya da enfeksiyon durumunda hemen doktora başvurulmalıdır.Çünkü bu etkenler hastalığı daha kötü bir boyuta getirebilmektedir.Grip ve pneumococcal pneumonia ya karşı kişi aşılanmalıdır.
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla