![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57913
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ateş Çiçeği-13
O günü yaşayanlar anlatırlar ki Atlılar göründü Belce yolunda Uzaktan izlediler Gelen Arif Bey ve birkaç adamı Köyün ortasına topladı köylüleri Kar' Üseyin nerde dedi Dediler bilmiyoruz beyim Bir an düşündü Bıyığını burdu / durdu Dedi Tez'de Çatallı'da Dağdan inen eşkiyayı çeteme kattım kimsenin canını almadım Duymuşsunuzdur Dağdan inmeyenin damını yaktım Korkudan- ürküden değil elbet Bilekse bilek - Yürekse yürek Ama memleket işgâl altında Bana asker gerek... Üseyin'in anası kim / burda mı Burda dediler Siz köyün ileri gelenleri Sen / Hacı Ahmet Ağa Bir de sen Hasan Hoca Eğer Kar' Üseyin bura gelmezse yakarım Karacalar Köyünü Bunu koyun aklınıza Ayrıca / kendisi arkadaşımdır hanesinde ekmek yedim zamanında hatır vardır Selamımı söyleyin / gelsin konuşak Ulaklar ulaşıp haber iletti Maviyle sarı arası Karayla ak arası Gök ve toprak arası Sustu Kar' Üseyin / sustu yel Arif Bey söylüyor ki Gelsin teslim olsun hele Bildirin avanesine bize katılsın / bağışlayalım Altlarına atları Bellerine pusatlarıyla gelsinler Vakit kurtuluş vaktidir Varın selam edin Kar' Üseyin'e kardaşı Mustafa'ya omuzdaşı Dursun'a - ötekilere... Çetecek teslim olup katılsınlar bize Düşmana birlikte dalalım Yol tepip- yoldaş kılalım Varım selam eylen Kar' Üseyin'e Kel Mustafa dedi ki inanma Ağa Kancıklayıp pusu kurdular sana Kimseler gelemez bilmediği dağa Varalım gitmeyelim / eyvallah etmeyelim Kar' Üseyin dedi yalan değildir Arif Bey yiğittir- yılan değildir Kalsa / ne zamana kadar Gün olur gelip bulurlar Varalım teslim olalım Orduya katılalım Şu meslekten kurtulalım... Karacalar Köyü'nün orta yerinde Köprünün yanında- duvar dibinde Gözlüyor kalabalık / suskun meraklı yamaçtan inen karartıları Havada yalnızca uçuşan güz yapraklarının hazin hışırtıları Gözleri eğik Yüzünde zorlama / dehşetli bir ifade Adımları kaldırdıkça tedirgin yere bastıkça kuvvetli En önde yürüyen yorgun bir dev alabilesiye heybetli O günü yaşayanlar anlatırlar ki Muhtarın evinde döşek serildi Oturup hoş beş ettiler Cephelerden konuşuldu Yenilgilerden Kuva-i Milliye'den söze girdi Arif Bey Mustafa Kemal'i anlattı Memleket işgâl altında Neyin nasıl olacağını Umut var mıdır dediler Dedi hem de dağlar kadar Beni dinle Kar' Üseyin Kurtuluş vaktidir gayri Beş yüz atlı topladık iki yüz yaya Ve dahi dağlardan çığ gibi adam bizim orduya katılmakta Ki şimdi sıra sizdedir Sicilin kabarıkmış / öyle söylendi Memleket kurtulacak sen olmasan da O vakit hiç şansın yok Yedi düvele baş gelen Kuva-i Milliye ordusuna Yol tepip yoldaş olalım Mavzer sıkıp at sürelim Gâvurdan hesap soralım Omzuna rütbe verelim Bize katıl Kar' Üseyin Benden sana söylemesi Dök- düşün- akıl yürüt Var git konuş kardaşınla- kızanınla Bana hemen cevap getir Kel Mustafa işmar etti Kar' Üseyin'e Maviyle sarı arası Karayla gök arası Çıktılar genişleyip daraldı daralıp genişledi gök ve toprak arası Ne poyrazda esen pohur kokusu Ne ardıcın başında öten bülbül Ne gök mavi ne taş sert Nedensiz bir daralma Garip bir sıkılcım... Kel Mustafa dedi ki / inanma Ağa Del' Arif'in gözünde hiçbir gözde görmediğim bir garip ışık Nice katiller gördüm böyle bakanı yoktu Yalakları idam sehpası Karası kandil isi Zifiri *******den zindanlardan bin beter Kalbur kalbur açılmış Herif sanki Ezrailin kendisi Sustu Kar' Üseyin Bir tütün sardı usulca Çömeldi / sırtını dayadı kayaya Kara kara - bel bel baktı uzaklara Horan düzlüğüne- Karacalara Baktı melul melul Emir Dağına Ben Arif Bey'i bilirim Bir zaman geldiydi buraya Emanet ettiydi bizim civarı köyleri- dağları- insanları Erkek adamdı namı var Hiç unutmam o zaman -Buralar sana emanet- demiştir Delidir - bellidir ama tükürüp yaladığı görülmemiştir... Kel Mustafa acı acı bakındı Yüzünde kekre bir gülüş Hani Göğüs Yayla'da bir akşam beygir soluklayıp - ekmek yediydik Ardıcın dibinde dediydin bana -İnsanoğlu çiy süt emmiş güvenme ben dahi olsam- Hani Tekne Çukurunda şaşırtıp zaptiyeyi kayanın dibinde duldalanırken aynı lafı gene tekrar ettiydin Aman ağam kadan alam güvenme Arif Bey'e Aah Mıstafa bahtı kara kardaşım Senin aklın üçe- beşe ermiyor Memleket paypança ediliyor Dağlar eşkıya tarlası / asker kaçağı Milletin canı burnunda Devlet yok- yokluk içinde Askeri mi var ki ileri sürsün Var mı üstümüze mavzer sıkmakta Biz gibi yiğidi niye öldürsün... Sürmez eşkiyalık bir ömür boyu Bir gün bu inişin yokuşu olur At atı basarmış yiğit yiğidi Korktu sanma sakın beni tanırsın Çoluk çocuk büyür dağda- bayırda yıl yıla devrilir gider Bir gün çıkıp gelirler El mi yaman- bey mi yaman kardaşım Alî Osmanlıyı dahi yendiler Konuştular Deli bir tedirginlik gibi yel bostan otlarını estirdi Köskenmiş döşeğine Arif Bey kaçıncı kadehi içti Geldiler / Tamam dediler Sordular / bütün çete toplansın mı Olmaz dedi Arif Bey Aziziye'de baskın oldu sanarlar Ayıp olur Aptil Kadir Ağa'ya Yalnız ikiniz gelin Hele varalım yanına Sizleri barıştıralım Oturup yol- yordam konuşalım Tamam dediler Eğerlenen atlarına bindiler Horan yönüne sürdüler... Havada garip bir sıkılcım bir şeyler olacakmış gibi Tarifsiz tedirginlik boy verdi yüreklerde kamış gibi Çeteler kaldı geride Konuşmadılar bir süre Ne berbat bir duyguydu Ağlamak isteyip de ağlayamazmış gibi Atlılar yitti bozkırda Horan'ı atlayınca Aziziye'den yana
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|