Türkiye’nin Ulusal Süt Konseyi’ne ihtiyacı var 24 Temmuz

[GooD aNd EvıL]

İş’le Buluşmalar’ toplantısı kapsamında düzenlenen panelde konuşan Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiye için stratejik öneme sahip süt üretiminin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için ’Ulusal Süt Konseyi’ne ihtiyaç olduğunu söyledi.

Yılmaz, "Ulusal Süt Konseyi kurulursa, bu sektör ülke kaynaklarından 5 kuruş almadan çok önemli dönüşümleri gerçekleştirir" dedi.

Süte önem verilmeli

Yılmaz, Türk üreticisinin süt hayvancılığı sayesinde kırsal kesimde yaşatılabileceğini, düzenli gelirin ancak bu şekilde sağlanabileceğini belirterek, şöyle konuştu: "Kırsal kesimde yaşayanlar süt haricinde maaş gibi bir geliri başka alanda bulamaz. Evin ihtiyacı, çocuğun harçlığı süttendir. Namerde muhtaç etmeyen tek gelir süt parasıdır. Her şeye rağmen süt sektörü, görülmüyor gereken önem verilmiyor. Avrupa ülkelerinde hayvancılık ve süt çok önemli yer tutar. Avrupa ülkeleri buna rağmen bütçelerinin yüzde 50’sini tarıma, kalan yüzde 50’nin yüzde 65’ini de hayvancılığa ayırıyor. Teknolojide, hizmet sektöründe çok önemli aşamalar kaydeden ülkeler, neden hálá gübresinden kurtulmaya çalıştığımız hayvancılığa bu kadar çok destek veriyor? Çünkü hayvansal protein, geleceğin dünyasında stratejik bir öneme sahip."

Muharrem Yılmaz, Gümrük Birliği anlaşması yapılırken hayvansal protein konusunda çok önemli tavizler verildiğini hatırlatarak, şunları söyledi: "Gümrük Birliği anlaşmasını imzalayabilmek için 17 bin ton et, 4 bin ton tereyağı, 3 bin ton süt tozu, 2 bin ton peynir ithal etmek üzere taahhütte bulunduk. ’Biz size bitkisel tarımı gösterdik, sizden salça almayız, karpuzu fındığı da düşünürüz, siz bizim etleri peynirleri alın biz de sizin salçanızı alalım’ dediler. Biz hálá konunun önemini göremiyoruz. Orta ve uzun vadeli menfaatlerimizi öngören politikalar üretemiyoruz. Böyle önemli bir sektörde, yüzde 35’i kırsal kesimde yaşayan Türkiye hál á önlem almıyor."

Maliyetler artıyor Hintli ve Çinliler madenciliği zorluyor

TUREKS Turunç Madencilik İç ve Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Cavit Turunç, paneldeki konuşmasında, mermercilik, doğal taş ve madencilik sektöründe maliyetlerin giderek arttığına işaret etti. Sektörün değişen döviz kurlarından önemli ölçüde etkilediklerini belirten Turunç, Türkiye maden ihracatının 2.5 milyar dolar olduğunu, bunun 1.2 milyar dolarının mermerden elde edildiğini söyledi. Turunç, "Bu sektörün en büyük handikaplarından birisi iç piyasadaki rekabet. 10 dolara satılan mermer 9 dolara, 9 dolar satılan mermer 8 dolara alıcıya sunuluyor. En büyük handikaplarımızdan bir diğeri de kaynak bolluğu" dedi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasa dahi Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün isteyene istediği yerde ruhsat verdiğini söyleyen Cavit Turunç, şözlerini şöyle sürdürdü: "Bunu bilen Hint ve Çinli meslektaşlarımız hammaddeyi almak için ülkemize geldi. Türkiye’nin her yerinde maden ocakları açılıyor. Her yerde mısır patlağı gibi popcorn gibi ocaklar oldu. Soruna çözüm istedik ancak ’serbest piyasaya karışmayız’ dediler. Çin’de de malzeme var ama bizimki gibi kaliteli değil. İnanılmaz bir üretimleri var. Hindistan’da da durum aynı. İran’da da kaliteli taşlar var. Ancak ambargo nedeniyle satış olmuyor."

İlk çeyrekteki büyüme yanıltıcı olabilir

BALIKESİR Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Rona Yırcalı, bu yıl birinci çeyrek için açıklanan yüzde 6.6’lık büyüme oranının yanıltıcı olabileceğini, bu yılki büyümenin yüzde 3.5 ile 4 civarında beklediklerini söyledi. İş’le Buluşmalar toplantısında konuşan Rona Yırcalı, 2007 yılında yaşanan felaketlerin tüm dünyada gıda fiyatlarını yükselttiğini belirterek, şöyle konuştu: "Artan petrol fiyatları da iş dünyasını endişelendirdi. Amerika’daki mali çalkantılarla birleşen bu endişeler küresel enflasyon riskini artırdı. Öte yandan reel sektör yüksek faiz oranlarının düşürülmemesi nedeniyle büyük sıkıntı yaşıyor. Merkez Bankası faizleri artırmaya devam ediyor, üstelik daha da yükseleceği sinyallerini veriyor. Ancak enflasyonu önleyeceği kanaatinde değiliz."