Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Aç
Bir sancı başladı karnımda;
Açlıktan..
Oturdum kaldırıma,
Düşercesine....
Bir bayan geçti yanından,
Kıvırarak..
Yan yan baktı yüzüme,
İğrenircesine...
Bir dilenci durdu yanımda,
Ellerini açarak;
Bir sadaka! dedi,
Ölürcesine...
Bir boyacı durdu karşımda,
Yırtık lastiklerime bakarak;
Boyansın be abi? dedi,
Gülercesine..
Gel de gülme...

Bir taksi durdu.
karşı mağazanın önünde,
Bir beyle iki kız çıktı içiden,
Kızları tanımıştım.
Birisiyle arkadaştık okuldan,
Sınavlarda hep yardım aderdim Ona,
Yazılılarda kopya verirdim.
Öksürdüm hafifçe,
Tanımıştı beni...
Aval aval baktı gözlerime;
Tükürürcesine!
Arkadaşım Nazım geldi yanıma,
Ellerime sarıldı titreyerek....
Dedim nen var.'Açım aç'dedi,
Kahredercesine..
Kim demiş ki; 'açın mezarı yoktur'
Bu sözleri duy lakin dinleme...
Uzandım asfalta...
Yığılırcasına!
Açlıktan,
Gelde ölme...

1-Mayıs-1975-Esenler-İst


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Acı Yağdı Geceye
Zulmet indi gönlüme,semadan nur yerine.
Kasvet sardı ruhumu,bu bayram huzur yerine.
Gülün dalı kırıldı,goncası düştü yere;
Acı yağdı geceye,gökten yağmur yerine...


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Ağıt
Aşık Gülnaniye

Bizi anan güzel dostlar sağ olsun,
Yaman kırdı dalımızı hay felek...
Mevsim bahar iken,dallar yeşilken,
Tez kararttı alımızı hay felek..

Zahir böyle yazmış kalem ezelden,
Emir büyük yerden.ne gelir elden.
Böylesine acı,böyle tezelden;
Aldı gitti Ali'mizi hay felek..

Söylen Akpınar'a o da ağlasın,
Ak tütyalar karaları bağlasın.
Çoruh coşsun şarıl şarıl çağlasın,
Sel kapattı yolumuzu hay felek..

O Hayber Fatihi Ali gibiydi,
Kürsülerde Bayram Veli gibiydi,
Hakkın çelik-kalkan kolu gibiydi,
Fena kırdı kolumuzu hay felek..

Koca dağ devrildi,bir çınar çöktü,
Dört yetim yavrumuz boynunu büktü.
Ozan gurbet elde gözyaşı döktü.
Lal eyledi dilimizi hay felek..


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Ah Yohsulluh Vah Yohsulluh
Bıhtım senden git uzahlaş,
Ah yohsulluh,vah yohsulluh.
Git başımdan uzah dolaş,
Ah yohsulluh,vah yohsulluh.

Genç yaşında saçım döhtün,
Çöhtühçe,sırtıma çöhtün,
Santım santım belim bühtün,
Ah yohsulluh,vah yohsulluh.

Kız istedim vermediler,
Evsiz,bacasız dediler,
Daha neler söylediler,
Ah yohsulluh,vah yohsulluh.

Gönül bu sevdim bir defa,
Dedi:'duymadın mı daha;
Boş torbaya at gelmez ha'
Ah yohsulluh,vah yohsulluh.

Elde ne var, netsin fakir,
Herkes görür beni hakir.
Silinmez ki,yahamda kir,
Ah yohsulluh,vah yohsulluh.

Böyüh derttir,sor çekene,
Ayrılıh ne ki,ölüm ne!
Her gün kalbe batan iğne,
Ah yohsulluh,vah yohsulluh,

Kel başımda baykuş öter,
Yohsulluh ölümden beter,
Git usandım senden yeter,
Ah yohsulluh,vah yohsulluh.


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Akpınara Sesleniş
Akma dur Akpınar sana varayım,
Ak köpüklü sularına gireyim,
Kaldır ak örtünü yüzün göreyim,

Neden bulutlarla yüzün bağlarsın,
Öksüz müsün yaşın yaşın ağlarsın..

Niçin kederlisin dumanlı başın,
Çoruh'a karışır akan gözyaşın.
Yokmudur seninde eşin yoldaşın,

Dua et Akpınar özyurdundasın,
Dinsin gözyaşların,dinsin bu yasın...

Göz açıp gördüğüm,gönül verdiğim,
Boy boy açan tütyalarin (1) derdiğim,
El kaldırıp yıldızlara erdiğim,

Koca karlı ak dağların dumanlı,
Hep hasret çekersin gözlerin gamlı..

Böyle değil idi bizim yöremiz,
Yeşil ama hala yolsuz yöremiz.
Tersine dönüyor bunak küremiz.

Yıllar yılı O dönmekten bıkmadı,
Kimse gelip halimize bakmadı...

Böyle değil idik eski çağlarda,
Hep beraber çalışırdık bağlarda,
Su uçsuz bucaksiz karlı dağlarda,

Buram buram çam kokusu gelirdi,
Eller bizi bir anadan sanırdı...

Yemyeşildi ovalarin düzlerin,
Neşeliydi oğlanların kızların,
Gümbürderdi davulların sazların.

Meydanda gençlerin güreş tutardı,
Halaylar çekerek nara atardı...

Vızıldardı oğulumuz arımız,
Bölünürdü zararımız kârımız,
Sanki ortak idi olan varımız,

Köylü bir sofrada yemeğin yerdi,
Ne ayrılık derdi ne gurbet derdi..

Çobanların kavalını çalanda,
Sürüleri su başına salanda,
Karabulut gökyüzüne dolanda,

Bozkurt gelir akkuzuyu kapardı,
Köpek havlar kıyametler kopardı..

Halaylar çekerdik meydanlarında,
Oyunlar oynardık bayramlarında,
Geyikler yaşardı ormanlarında,

Ava çıkar çam dibinde yatardık,
Kement atar ceylanları tutardık..

Mehtapta yıldızlar alnın öpende,
Ay iner misafir kalırdı sende,
Tan yelleri ılgıt ılgıt esende,

Yiğitler kalkarak işe giderdi,
Küheylanlar kişner yarış ederdi...

Dört yanında çiçeklerin açınca,
Telli turnam yükseğinden uçunca,
Aşıkların soğuk suyun içince,

Yüreklerde yanan alev sönerdi,
El çırparak köçeklerin dönerdi,,,

Yaşlı ozanların kutlu beylerdi,
Kopuz çalar,mani türkü söylerdi,
Güz gelende yayla sökün eylerdi,

Hey gidi dağlar hey onlar ne gündü,
Her günümüz bayram,her gün düğündü...

Kadın erkek çalışırdık yanyana,
Yardım edilirdi yoksul kalana,
Zengindik sevgiden sevdadan yana,

Sevgimizden gayri yasa yoğidi,
Ölümden de başka tasa yoğidi...

Otlaklara bol bol rahmet yağanda,
Nazlı güneş ufuklardan doğanda,
Hatun Ninem inekleri sağanda,

Külek külek süte yoğurt çalardı,
Tekne tekne kaymak güşe dolardı...

Kara taştan pınarların çıkardı,
Ak köpüklü ırmakların akardı,
Elvan elvan çiçeklerin kokardı,

Hatıralar alev alev özümde,
Birer birer canlanıyor gözümde...

Sevdalı ezgiler,yanık türküler,
Uzaklardan kulağıma yankılar.
Sanki yine obamızda ölen var,

Derinlerden ağıt sesi geliyor,
Sala sesi yüreğimi deliyor...

Bazen kuzuları kıra salardım,
Sonra gelir küçük tayı sulardım,
Çok sevdiğim oyunlara dalardım,

Ne güzeldi çocukluğum,doymadım,
Yazik.gençlik geldi-geçti duymadım...

Baharda her yanı çiçek kaplardı,
Kelebekler daldan dala hoplardı,
Fatma bacım mor çiçekler toplardı,

Baka baka gözlerinin içine,
Taç örerdim Ayşe kızın saçına...

Sanırım Ayşe kız hala pınarda,
Hep öyle yasarim hatiralarda,
Gönlüm her an için için yanarda,

Ah çekerim yana yana Akpınar,
Suyun içsem kana kana Akpınar...

Çam dalında kaldı salıncaklarım,
Belki hala damda oyuncaklarım,
Annem bana demişti ki saklarım,

Düşlerimde uçurtmamı görürüm,
Ak bulutlar arasında yürürüm...

Sevdalılar adak adar başında,
Kurbanlar kesilir sunak taşında,
Hasret vardır ceylanında kuşunda,

Gurbet elde kalanlara Akpınar,
Gözü yaşlı olanlara Akpınar...

Coşkun derelerin beyaz köpüklü,
Akar gider taştan taşa gam yüklü,
Kimi ağıt söyler,kimi kez türkü,

Boynu bükük ölenleri yad eder,
Kalanlara mutluluklar va'd eder...

Kıvrım kıvrım yollarında koştuğum,
Geçit vermez dağlarından aştığım,
Gurbet elde hasretine düştüğüm,

Akpınarım hatırını yoklasam,
Sakız kokan çamlarırını koklasam..

Yükseğinde beyaz karlı dağlar var,
Engininde yeşil şirin bağlar var,
Senin için gurbet elde ağlar var,

Hasretle yüreğim dağlı Akpınar,
Gelemem yollarım bağlı Akpınar..

Yine mevsimlerden ilkbahar mıdır,
Yoksa dörtbir yanın beyaz kar mıdır,
Bu Atsız Ozanı soran var mıdır?

Yoksa unutulup gitti mi adım,
Gelmiyor mu sana sesim,feryadım...


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Aldanış
Sonsuz sevmiş,sonsuz inanmışım ben,
Her sahte gülüşe nasılda aldanmışım ben.
Elli üç yıl sonunda anladığım gerçek şu;
Bu dipsiz kuyuda nafile yanmışım ben.


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Anadolu Kavağında
Martılar dans ediyordu,
dalgaların kucağında,
Erken gelen bahar vardı,
sevdamın son durağında.

Sen liseli bir genç kızdın,
ben bir zıpkın delikanlı;
Yüreğim kabar kabardı,
Anadolu Kavağında...

Boğazın mavi suyunda,
ruhumuz bir salıncaktı,
Dudakların,dudağımda,
unutulmaz iz bıraktı.

Kolum belinde kemer,
aşk dediğin bu olmalı;
Kucuğında Cennet vardı,
Anadolu Kavağında,

Zaman seli akıp gitti,
Ay düştü Boğaziçine,
Sevdalarla dolu bir gün;
Ne yazık ki,bitti yine;

Ayrılığn kor ateşi,
Yüreğimi harlar şimdi,
Unutulmaz bir an kaldı;
Anadolu Kavağında..


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Artvin İlimiz
Şirin bir beldedir Artvin ilimiz.
Çaylar türkü söyler akşamlarında.
Kıraç değil zümrüttendir dağları.
Ceylanlar dolaşır ormanlarında.

Ilgıt ılgıt eser bahar yelleri,
Keklikler uçuşur mor dağlarında.
Rengarenktir sümbülleri güllleri,
Bülbüller ötüşür gül bağlarında...

Sakız kokar koyu yeşil çamları.
Ab-ı hayat akar ırmaklarında.
Tarlasında herbir nebat yetişir,
Altın başak biter topraklarında.

Kahraman halkında Türklük coşuyor,
Gel gör Artvinliyi Ata Barında,
Çoruh dile gelir,destanlar söyler,
Cennettir ilimiz ilkbaharında..


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Arzu
Dudaklarım;
Islak dudaklarından kanmalı.
Aşık kollarım;
Kemer olmalı,
Sabah-akşam,
İnce beline dolanmalı..

Dudakların;
Şefkatlı aşk öpücükleri,
Kondurmalı,
Vücuduma,
Ilık ılık öpmeli...

Ellerim;
Usul usul göğsüne dokunmalı,
Sıcaklığını hissetmeli,
Varlığını duymalı...
Ateşli başım;
Gecenin bir yarısında,
Yumuşak,sıcak,müşfik kucağına
Düşmeli...
Huzurlu ve mutlu,
Mışıl mışıl uyumalı...


Hüseyin Ozan Öztürk

[GooD aNd EvıL]

Anne-1
Vuslata ermeden başlıyor gurbet,
Kim olur gurbette bana yar Anne?
Bitip-tükenmiyor bu çile,bu dert
Oğlun neden böyle cefakar Anne?

Sılanın yolları uzak mı uzak!
Arada dağ,bayır,engel ve tuzak.
Kaderin elinde oldum oyuncak
Feleğin benimle nesi var Anne?

Hayatta bu koşu,bu kavga niçin?
Bu hicran,bu hasret.bu sevda niçin?
Yeminler etmiştim sevmemek için;
Olmuyor bu gönül tövbekar Anne...

Gelmedi umduğum o yeşil bahar.
Alnımda iz yaptı azgın dalgalar!
Gurbette kahırla geçerken yıllar;
Yağdı saçlarıma beyaz kar Anne...

Vücut toprağımın ıstırap aslı,
Mevsimler geçiyor,gözlerim yaşlı.
Her zaman elemli,her zaman yaslı,
Bir gün yaşamadım bahtiyar Anne...

Ne gözyaşı akıt,ne de kahreyle;
Bu garip oglunun hali hep böyle.
Otur başucumda,ninniler söyle.
Yatır dizlerine beni sar Anne...


Hüseyin Ozan Öztürk