Apo!nun KuryelİĞİnİ Bazi Akp'lİler Yapiyor

[efeaydın]

APO!NUN KURYELİĞİNİ BAZI AKP'LİLER YAPIYOR

Bu ******** bebek katilinin artık tatilini bitirelim.. Aponun.kuryesi bir AKP'li millet vekili...

Türkiye’nin Güneydoğusu içten içe kaynayıp duruyor. Hala Türkiye’nin Güneydoğusu diyebildiğim için mutluyum. Sonsuza kadar da böyle denilebilmesini umuyorum. Bu güzel vatan toprağımızda çok üzücü, ibret verici olaylar yaşanıyor. Hatırlıyorum da, nevruzda bölgede envai türlü kepazelikler sahnelenmiş, PKK bayrakları asılmış, bölücü başına özgürlük naraları atılmıştı da bizim basın “nevruz olaysız geçti” diye sevinç manşetleri patlatmıştı… Olay; sadece çatışma, dövüş, kavga mıdır? Bazı şeylerin sessiz, munis, sakin görüntüleri bile “lisan-ı hal” ile haykırır : “ Ben büyük olayım!”

Her neyse, bu günlerde en aymaz gafilleri bile derin uykulardan uyandıracak olaylar cereyan ediyor Güneydoğuda…

Diyarbakır'da esnaf yine kepenk açmadı. Dört PKK'lının toprağa verilmesinin ardından çıkan olaylarda üç kişinin daha öldüğü Diyarbakır'da şehrin en işlek caddelerinde bulunan işyerleri kapandı. İşyerlerini açanlar ise, kapatmaları konusunda tehdit edildiklerini söyledi. Sonuçta örgütün istediği gibi kepenkler şaakk diye kapatıldı. AB' nin yolu geçmedi henüz Diyarbakır'dan, geçecek gibi de gözükmüyor. "Diyar-ı Bekir'den" İMRALI İBLİS HÜCRESİNE gönül yolları döşenmekte...

Diyarbakır ve diğer birkaç ilimizde son günlerde yaşanan olayların en büyük provokatörlerinden birisi ROJ TV’dir. Olayları “karargâhından” sevk idare eden de hiç kuşkusuz bölücü başının ta kendisidir.

Hain, kucağımızda oturarak sakalımızı yolmaya devam ediyor. Paketlenip kucağımıza atıldığı günlerde devrin Başbakanı Ecevit yaptığı açıklamada “Bize niye verdiklerini anlamış değilim” demişti.

Demek ki paketi yapanların bir hesabı, stratejisi ve ileriye dönük emelleri mevcutmuş. Cihaz bizim hapishanede, uzaktan kumanda aleti dışarıdakilerin elinde. Bölücü başının Kürt sorununu siyasallaştırma amacı ile ona uzaktan kumanda eden merkezlerin çıkarları örtüşüyor. Ne yazık ki bu tezgâhı bozacak, bu oyunları boşa çıkaracak politikalar üretmekte zorlanıyoruz.

Bölücülükle mücadele gevşeklik kabul etmez. Maalesef bölücü başının avenesiyle irtibatının kesilmesi noktasında gevşeklik gözleniyor. Avukat cübbeli ve hukukçu rütbeli kuryeler kullanma lüksüne sahip ikinci bir terör mahkûmu gösterebilir misiniz?

Düşünün bakalım, aklınız havsalanız alır mı? Saddam’ın avukatları ondan aldıkları talimatları dışarıya servis etsinler, eylem biçimleri ve planlarını adamlarına iletsinler?

ABD cezaevlerindeki 11 Eylül mahkûmları avukatları aracılığı ile basına açıklama yapsınlar? Olacak iş mi?

Türkiye hortumcunun hırsızın, adi mahkûmların sığınacağı en salim limandı. Şimdi de galiba içerdeki ve dışarıdaki teröristlerin emniyetli sığınağı haline geldi.

Bir ülke ki, suçlu suçsuzdan rahat, hırsız namusludan itibarlı; vatan haini vatanperverden hesap sorar olmuş, memleketin asli unsuru memleketinin garibi pozisyonunda. Bu bizim şarkımız işte ; “ Bu benim ülkem, bu benim ülkem”

Sorun çok vahim noktaya gelmiş bulunuyor. Macun tüpten öyle kötü çıktı ki, artık yerine sokmanın mümkünü yok. İşler karışık, kafalar işlerden de karışık.

Türkiye’nin kısa, orta, uzun vadeli Kürt Politikası nedir?

Bu konuda Devlet organları arasında bir uyum mevcut mudur?

İş faturayı siyasi otoriteye kesecek basitlikte olsa idi keşke. Maalesef konu yalnızca siyasi erkin baş edebileceği menzilden çıkmış, daha karmaşık, daha derin bir mahiyet almış bulunuyor.

TBMM OLAĞANÜSTÜ TOPLANTIYA ÇAĞRILMALI…

Yarından tezi yok TBMM olağanüstü toplantıya çağrılmalıdır. Gizli oturumda üç gün üç gece TÜRKİYE'NİN Kürt politikası tartışılmalıdır. Devletin diğer kurumları da eş zamanlı olarak bu konuda toplantılar yapıp, önerilerini TBMM’ye iletmelidir. “Böyle bir şey olayı büyütmek olur, bölücülere cesaret verir…” itirazlarına iltifat etmeyiniz. Olay zaten yeterince büyük. Üstünü örtmek, başı kuma sokmaktan farksız.

Güneydoğuda terörle mücadelede askeri başarı sağlamamızın önemli unsurlarından birisi güvenlik güçlerimizin olağanüstü kahramanlığıdır. Diğer önemli bir etken de yöre halkının tam anlamıyla örgüte teslim olmayışıdır. Yeni politikalar belirlenirken çok tabibi olarak Kürt vatandaşlarımızın kazanılması öncelikli hedef olmalıdır.

Bu günkü haliyle Kürt meselesi, gerek sempatisinden, gerekse çaresizlik ve otorite boşluğundan örgütle arasına yeterli mesafeyi koyamayan yöre halkının insafına terk edilemeyecek ciddi bir olaydır.

TBMM çok acil olarak TERÖRLE MÜCADELE yasasını Devleti acze düşürmeyecek bir şekle getirmelidir. Bunu sağlamadan diğer çareleri tartışmak fuzuli iştir.

İkinci olarak birkaç ille sınırlı da olsa OHAL seçeneği üzerinde durmak lazım.

Çok acil bir şekilde bölücü başı ile örgüt militanlarının haberleşmesi kesinlikle önlenmelidir.

Şu anda bölücü başı birçok Belediye Başkanına doğrudan talimat verebilecek imkânları buluyor ve “AÇ KAPA “ yaptırabiliyor. Bölücü başının tasması dış ellerde, bizim bir çok yerel yöneticinin kuyruğu da bunun elinde...

Her şey ortaklık kabul eder, iktidar ve egemenlik şerik kabul etmez.

UZUN VADELİ ÇÖZÜMLERİN BAŞI; SEÇİM YASASININ DEĞİŞTİRİLMESİ

Birçok kişi erken seçimden bahsediyor. Kimse siyasi partiler ve seçim kanunlarının değiştirilmesi gereği üzerinde yeterince durmuyor.

Kürt vatandaşlarımıza, hain örgütün kumandası dışında kalabilen siyasi oluşum seçenekleri sunabilir miyiz?

Ya da, yöre halkının itibar ettiği, kendini temsile ehil gördüğü kişilerin merkez partilerinde siyaset yapmalarının önünü nasıl açabiliriz?

ÖRGÜT çizgisindeki partilerin önümüzdeki seçimlerde bağımsız adayları destekleyeceği şayiaları arşa çıktı. Böyle bir durumda, onların bu hamlesini boşa çıkaracak çare nedir?

Güneydoğu’dan TBMM’ye, Türkiye CUMHURİYETİNİN birlik ve bütünlüğüne saygılı, Kürt halkının sevdiği kişilerin taşınabilmesi lazım. Siyasette örgüt tekelinin kırılması lazım. Bunun için de, merkez partilerinin Kürt halkının rey verebileceği özellikte adaylar göstermesi gerekiyor.

Eee bunu nasıl sağlayacağız… Her halde ilk yapılması gereken yöre halkının sevdiği saydığı isimleri, ön seçimler yaparak aday göstermek olmalı.

Tabi bütün bunlar, kesin Devlet otoritesi sağlandıktan sonra düşünülmesi ve uygulanması gereken şeyler. Bu kargaşada, siyasi açılımlarla sonuç almak müşkül gözüküyor.

Türkiye’nin yeni ve daha kapsamlı bir KÜRT POLİTİKASI tespitine büyük ihtiyaç olduğunu bir kere daha vurguluyorum. TBMM’nin daha ciddi bir şekilde inisiyatif almasını çok önemli bulduğumun altını özellikle çiziyorum.

12 Eylül öncesinde oluk gibi akan kan neden bir haftada kesilivermişti? Siyaset erbabını 12 Eylül öncesini derin derin

http://www.temizeller.com/?s=haberler&id=1352

konuyu kilitliyorum

[bluekeys™]

yazdığınız ne olursa olsun herkezin kendi yorumudur ama yorumlarımızda biraz daha dikkat edelim saygılar...