![]() |
![]() |
#1 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2552
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Zekât, muhkem bir farizadır
Soru: Zekâtın, dinimizdeki yerini ve farz kılınmasındaki hikmetleri izah eder misiniz? Cevab: Bismillâhirrahmanirrahim. Zekât, ibadetlerin en büyüklerinden ve İslâm’ın beş temelinden biridir. Zekât, ALLAH’ın Müslüman zenginlere seneden seneye mallarının kırkta birini Müslüman fakirlere vermelerini emrettiği yıllık mali bir ibadettir. Namaz, bedenen yapıldığı gibi, zekât da mal ile yapılan bir ibadettir ve adeta namazın ikiz kardeşi gibidir. Kur’an-ı Kerim’de tam sekseniki yerde namaz ile zekât beraber zikredilmişlerdir. Bunun sebebi, namazla zekât arasında kuvvetli bir bağın oluşudur. Namaz, İslâm’ın direğidir. Namazı terkeden dininin direğini yıkmış olur. Zekât ise Ebu Derda (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin ifadesiyle: “İslâm’ın köprüsüdür.” (Tabarani el-Mu’cemu’l-Evsat; No: 8932; 9/432, Beyhaki Şuabu’l-İman; No: 2752; 3/20) Bu köprüden geçmeyen kurtuluşa eremez. Zekât, hicretin ikinci yılında Ramazan orucundan evvel farz kılınmıştır. Zarurat-ı diniyyeden ma’dud, muhkem bir farizadır. Farziyeti: Kitap, sünnet ve icma-ı ümmetle sabittir. Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz ve Resûlullah’a itaat ediniz ki İlahi rahmete kavuşturulasınız. (Nûr Suresi: 56) Abdullah b. Ömer (R.A.)’den rivayete göre Resulullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu: “İslâm beş şey üzerine kurulmuştur. ALLAH’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in ALLAH’ın Rasul’ü olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacc etmek, Ramazan orucunu tutmak.” (Buhari; İman: 1,2, Tefsir; Sure: 2, Müslim; İman: 19-22; Tirmizi; İman: 3, Nesai; İman: 13) Ayrıca Abdullah b. Abbas (R.A.)’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Muaz b. Cebel (R.A.)’yu Yemen’e vali olarak gönderirken kendisine: “Ey Muaz! Sen kitab ehli olan bir kavim üzerine vali gidiyorsun. ALLAH’a ibadet etmek, onları çağıracağın ilk şey olsun. Onlar ALLAH’ı tanıdıkları zaman, ALLAH’ın onlara gündüz ve geceleri içinde beş vakit namaz farz kılmış olduğunu haber ver. Onlar bu namazları ifa ettikleri zaman da ALLAH’ın onlara mallarından alınarak fakirlere verilecek olan bir zekât vergisi farz eylediğini onlara haber ver. Ve sen, insanların mallarının en iyilerini almaktan da sakın.” (Buhari; Zekat: 40,63, Megazi: 60; Tevhid: 1, Müslim; İman: 29,31, Ebu Davud; Zekat: 5, Tirmizi; Zekat: 6, Nesai; Zekat: 46, İbn-i Mace; Zekat:1, A. b. Hanbel; 1/233, Darimi; Zekat: 1,9.) Diğer yandan da asırlar boyunca bütün müçtehitler de zekâtın farz olduğu hususunda icma etmişlerdir. Sahabe (R.A.), zekât vermeyenlerle savaşılması gerektiği hususunda ittifak etmişlerdir. Zekâtın farz oluşunu inkâr eden kişi kâfir olur. Zekâtı verenler dünyada ödenmesi gereken bir borçtan, ahirette ise azabtan kurtularak sevaba müstehak olurlar. Zekâtı vermeyenler ise büyük bir günah işlemiş olurlar. Zekât borcunu ödemeyenler hakkında Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Altını ve gümüşü yığıp ve biriktirip de onları ALLAH yolunda harcamayanlar, mallarından zekât, hayır ve hasenat hakkını ödemeyenler... yok mu? İşte bunlara pek acıklı bir azabı muştula! O gün ki bunlar, üzerlerinde yakılacak cehennem ateşinin içinde kızdırılacak da o kimselerin alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak, “İşte bu, denilecek, kendiniz için toplayıp sakladıklarınız! Artık saklayıp istifçilik ettiğiniz bu nesnelerin acısını haydi tadın!” (Tevbe Suresi: 34-35) Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz şöyle buyurdu: “Sahibi, kendisindeki zekât hakkını vermediği zaman deve, kıyamet günü en kuvvetli haliyle sahibinin üzerine gelir ve onu tabanlarıyla çiğner. Koyun da kendisindeki zekât hakkını vermediği zaman en kuvvetli ve besili haliyle sahibi üzerine gelir ve tırnaklarıyla onu çiğner, boynuzlarıyla da ona vurur.” Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz devamla buyurdu: “Bu hayvanların haklarından birisi de su başlarında sütlerinin sağılması ve oradakilere sadaka edilmesidir.” Yine Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz devamla şöyle buyurdu: “Sakın sizden hiçbiriniz kıyamet günü zekâtını vermediği davarını omuzunda bağırır halde taşıyıp gelmesin ve yardım isteyerek: Ya Muhammed! demesin. O zaman ben ona: Ben senin için hiçbir şey yapmaya malik değilim; ben ilahi emirleri tebliğ etmişimdir derim. Yine sizden hiçbiriniz zekâtını vermediği devesini böğürür halde omuzu üzerinde taşıyarak gelmesin ve: Ya Muhammed! demesin. Ben ona: Ben senin lehine hiçbir şeye malik olamıyorum; ben ALLAH’ın emir ve nehiylerini tebliğ etmişimdir, derim.” (Buhari; Zekat: 3.) Ebu Hureyre (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Kim ki, ALLAH kendisine mal verir de o malın zekâtını vermezse, kıyamet gününde zekâtı verilmeyen mal, sahibi için çok zehirli erkek bir yılan suretine konulur. Bu yılanın iki gözü üstünde iki nokta vardır. Bu azgın yılan kıyamet gününde mal sahibinin boynuna gerdanlık yapılır. Sonra yılan ağzı ile sahibinin çenesini iki tarafından yakalar. Sonra: Ben senin dünyada çok sevdiğin malınım; ben senin hazinenim, der”. (Buhari; Zekat: 3) Ebu Hureyre (R.A.) dedi ki: Bundan sonra Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şu ayet-i kerimeyi okudu: “ALLAH’ın, fadlından kendilerine verdiğini harcamakta cimrilik edenler, sakın bunun kendileri için bir hayır olduğunu sanmasınlar! Bil’akis bu, onlar için bir şerrdir. Onların cimrilik ettikleri şey, kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası ALLAH’ındır. ALLAH ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.” (Ali İmran Suresi: 180)
__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur. |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2552
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Zekâtın hikmetleri Zekâtın meşru kılınmasının çeşitli hikmetleri vardır. Bunlar herkesçe anlaşılabilecek açıklıktadır. Cenab-ı Hak, insanları farklı yeteneklerle donatmış, buna bağlı olarak servet dağılımında toplum zengin ve fakir olmak üzere iki sınıftan oluşmuştur. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “ALLAH, rızık konusunda sizin bazınızı bazınızdan üstün kılmıştır.” (Nahl Suresi: 71) Servet üstünlüğü bulunan zenginlerin bir kısım mallarını yoksullara vermeleri farz kılınmıştır. Çünkü böyle bir zorlama olmaksızın zenginden yoksul kesime bu mal akışı sağlanamaz. ALLAH Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Onların mallarında, dilenen ve mahrum olanlar için belirli bir hak vardır.” (Zariyat Suresi: 19) İşte zekât farizası, gelir dağılımındaki bu farklı yapı karşısında en önemli bir tedbirdir. Zekât İslâm’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın gerçekleşmesini sağlar, servetlerin yalnız zenginler arasında dönüp dolaşan bir güç olmasını engeller. Zekât; zengin malına karışmış fukara hakkıdır. Nitekim yukarıdaki ayet-i kerime bu hakikati ifade etmektedir. Bir zenginin sürüsüne karışan fakirin koyunu hükmen ne ise zekât da odur. Evet, zenginin sürüsüne sırf karışmakla koyun, asla zenginin malı olamayacağı gibi, cepteki para da zenginin malı olamaz. Her ikisi muvakkat birer emanettir. Binaenaleyh sürüye karışan fakirin koyununu benimseyerek sahibine iade etmemek ne kadar çirkin bir şey ise cebindeki fukara hakkını vermemek de o kadar çirkindir. Hülasa bir fakirin boğazını sıkarak zorla elinde olan malı almak ile, zekâtı vermemek arasında hüküm itibarıyla hiç bir fark yoktur. Çünkü bunların ikisi de haramdır. Zekâtını vermeyenler iyi bilmelidir ki: Yaptıkları düpedüz gasıplık, dolandırıcılık ve hırsızlıktır. Buna mukabil her gün boynunu bükerek zenginden hakkını vermesini bekleyen fakir ve yoksullar günün birinde mutlaka hayal kırıklığına uğrayacak ve içlerinde zenginlere karşı bir infial ve reaksiyon uyanacak onlara kin bağlayacaklardır. Halbuki zekât, niçin meşru olmuştu? O, zenginle fakiri birbirine en kuvvetli manevi bağlarla bağlayan, birbirine kaynaştıran, ısındıran ve adeta birbirlerine nisbetle, baba ile oğul gibi eden en mühim vasıta değil miydi? Evet zengin tıpkı bir baba gibi kesesini açarak fakirin ihtiyacını görecek, binaenaleyh bir fakirin ihtiyacını gördüğü için sonsuz bir gönül ve vicdan huzuruna kavuşacak; öte yandan onun zekâtını alan muhtaç da sevincinden parıl parıl yanan gözleri, bir evlad mahcubiyetiyle kızaran yüzü ve bükük boynu ile adeta canlı bir teşekkür abidesi kesilecektir. Artık bu iki şahsın arasında ebedî minnet, muhabbet ve birbirlerine bağlılıktan başka bir şey tasavvur olunabilir mi? İşte İslâmiyet’in istediği de bu idi. Ebu Derda (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: “Zekât, İslâm’ın köprüsüdür.” (Tabarani el-Mu’cemu’l-Evsat; No: 8932; 9/432, Beyhaki Şuabu’l-İman; No: 2752; 3/20) buyurmakla, zengini fakire karşı samimi ve saygılı yapmak istemiştir. Zekât, zengin ile fakir arasındaki dengeyi sağlayan en güzel örnektir. Zekât hakkıyla verilse ülkedeki en zengin ile en fakir arasında en fazla 40 kat fark olur. Böylece: “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar” sözü toplumda hiçbir zaman uygulama sahası bulamaz. Zira Cenab-ı Hakk’ın: “Onların mallarında, dilenen ve mahrum olanlar için belirli bir hak vardır.” (Zariyat Suresi: 19) ayet-i kerimesi tatbik edilerek fakirin zengindeki hakkı alınmış, ona verilmiştir. ALLAH Teâlâ ve Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimizin istediği gibi zengin-fakir birbirlerine kardeşçe yakınlaşmışlar ve dolayısıyla aradaki buzlar çözülmüştür.
__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur. |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2552
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Zekâtın hikmetleri (2) İslâmiyet geçmişte bu günleri yaşamıştır. Neticenin ne kadar şahane ve göz kamaştırıcı olduğunu bugün tarihlerden öğreniyoruz. Fakat heyhat! Bugün İslâm’ın her farzı gibi bu sağlam farzı da hemen hemen tamamiyle ihmale uğramıştır. Zekâtın farz kılınmasına sebep teşkil eden hikmetler çoktur. İşte bunlardan yalnız birkaç tanesi… 1- Zekât, zenginle fakiri birbirine yaklaştırır, zengin yardım etmenin sevincini yaşarken, fakir de zengine karşı sevgi ve saygı duyar. Kıskançlıklar ortadan kalkar. 2) Zekât, çalışmaktan aciz olanlara normal bir hayat sürme imkânı sağlar. Toplumu yoksulluktan, devleti zayıflıktan korur. Enes b. Malik (R.A.)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü fakirler sebebiyle vay zenginlerin haline!.. fakirler şöyle diyecekler: “Rabbimiz! Senin bize ayırdığın hakları vermemek suretiyle, zenginler bize haksızlık ettiler, zulmettiler. ALLAH Teâlâ şöyle buyuracaktır: “İzzetim ve celâlim hakkı için sizi kendime yaklaştıracağım, onları ise uzaklaştıracağım.” Bundan sonra Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: “Onların mallarında, dilenen ve mahrum olanlar için belirli bir hak vardır.” (Zariyat Suresi: 19) ayet-i kerimesini okumuştur. (Tabarani Mu’cemu’l-Evsat; No: 4810; 5/407) 3- Zekât, kişiyi cimrilikten korur, cömert ve eli açık yapar, diğergâmlık duygularını güçlendirir. Servetinin bir bölümünü sırf ALLAH Teâlâ’nın rızası için ayırıp yoksul dindaşlarına veren buna karşılık onlardan bir şey beklemeyen kimse, sürekli olarak toplum yararını, kişisel yararı üzerine tutma alışkanlığını kazanmış olur. 4- Zekât bir şükran vazifesidir. Zekât veren bir Müslüman düşünür ki: Elde ettiğim bu servet, bana ALLAH Teâlâ’nın bir ihsanıdır. Bir çok insanlar benden daha güçlü, daha kuvvetli, daha bilgili oldukları halde bu servetten mahrum bulunuyorlar. Bu sebeple bana ikram ve ihsanı sonsuz olan yüce ALLAH’ın bir lütuf ve ihsanı olan bu servetin şükrünü îfa etmek lazım gelir. İşte bu şükür vazifesi, farz olan bu zekâtı ödemekle yerine getirilmiş olur. Zekât Cenab-ı Hakk’ın verdiği servet nimetinin şükrüdür. Gerçekte zekât, malı azaltmaz, bereketlendirir ve arttırır. Kur’an-ı Kerim’de: “Hatırlayın ki Rabininiz size şunu bildirmişti: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette sizin nimetinizi artırırım. Andolsun, eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz benim azabım cidden çetindir.” buyrulur. (İbrahim Süresi: 7) Evet: Zekâtı verilen mal, mutlaka çoğalıp artar. Bu hususda ALLAH şöyle buyurur: “Hayır için ne harcarsanız O, bunun ardından daha iyisini lütfeder. O, rızıklandıranların hayırlısıdır.” (Sebe Süresi: 39) Hakikatten malının zekâtını veren, muhtaçlara yardım eden ihlaslı zengin Müslümanların malları artmaktadır. Bu artışta fakirin gönlünü kazanmanın büyük rolü vardır. Fakat zekât vermeyenlerin, fakir hakkını esirgeyenlerin mallarının da ergeç mahv olduğu görülmektedir. Bunda da aç gözlerin eritici tesiri bulunmaktadır. Bir malın zekâtını vermek, bağ ve asmaların çubuklarını kesmeye benzer. Bir asmanın çubukları kesilmezse o sene haddinden fazla üzüm yapar, fakat bu üzümleri besleyemez. Nihayet kurur gider. Kesilirse hem çok üzüm verir, hem de uzun seneler kurumaz, devam eder. İşte tıpkı bunun gibi zekâtı verilmeyen mal, görünüşte çok görülür. Fakat uzun sürmez, bir afetle yok olur gider. Zekâtı verilirse daima çoğalır.
__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur. |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Daimi Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2006
Konum: -->izmir<--
Mesajlar: 438
Teşekkür Etme: 15 Thanked 182 Times in 79 Posts
Üye No: 15241
İtibar Gücü: 1573
Rep Puanı : 9399
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() eyvallah sağol!
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
El Terlemesİne Kesİn ÇÖzÜm | deniro8380 | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-17-2007 12:44 AM |
GÜlmekten Yerlere Yaticaksiniz Kesİn(100%) | psikopat_yazar | Eskiler (Arşiv) | 16 | 10-05-2006 01:24 PM |
100.yil Formalari Kesİn ÇikiŞ Tarİhİ... | alexdesouza20.07 | Eskiler (Arşiv) | 1 | 07-17-2006 12:15 AM |
BÖylesİnİ Kesİn İzlememİŞsİndİr | mgurkan | Adult eski arşiv | 3 | 04-17-2006 01:08 AM |