www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-16-2007, 11:31 PM   #1
KaPGaN
Daimi Üye
 
KaPGaN Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Mar 2007
Konum: Uşak-Bozüyük
Yaş: 38
Mesajlar: 467
Teşekkür Etme: 14
Thanked 39 Times in 30 Posts
Üye No: 36062
İtibar Gücü: 1455
Rep Puanı : 1960
Rep Derecesi : KaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud of
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan OSMANLI İstanbul' u böyle koruyordu

Osmanlı döneminde şimdi de olduğu gibi “Taşı toprağı altın” diyerek İstanbul’a çalışmaya gelenler, şehrin hayatı, asayişi ve inzibatı bakımından önemli sorun teşkil ediyordu. Bu sebeple taşradan İstanbul’a gelenler için sıkı nizamnâmeler yapılmıştı ki buna göre her isteyenin İstanbul’a girmesi mümkün değildi. Elinde “Mürur tezkiresi” olmayan sınırı asla geçemezdi. Mürur tezkiresi, Osmanlı Devleti’nde ülke içinde seyahat etmek ve İstanbul’a gitmek için yerel yönetimden alınan izin ve bir nevi geçiş belgesi niteliğindeydi. Bir yıl için geçerli olan mürur tezkiresine kişinin tüm kimlik bilgileri, nereye ve niçin gittiği yazılırdı. İstanbul’a yapılan akraba ziyaretlerinde bile bu durumu kanıtlayarak kısa bir süre içinde olsa mürur tezkiresi alınması zorunluydu. Büyükşehirlere ve özellikle İstanbul’a göçü önlemek için merkezi idarenin uyguladığı yöntem genel olarak şehrin giriş bölgelerinde kontrol noktaları oluşturarak tezkiresiz kimseleri şehre almamak üzerine yoğunlaşmıştı. Gelişi güzel yerleşimleri engellemek, vergi yükümlülüğünden kaçışı, kaçak işçi ve işsiz akınını önlemeye yönelik olan bu uygulama 1908’de II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinden sonra kişisel özgürlüğe aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmıştı. İstanbul’a giriş 4 paraBu tezkire, İstanbul’a gelenler tarafından geldikleri viyaletlerden alınan ve ne için geldikleri, bir iş takibi için mi, iş tutmak için mi, yoksa Asakiri Mansure’ye asker yazılmak için mi geldiği ve hangi işi tutmak için geldiği (amele mi, kayıkçı mı, marangoz mu?) mutlaka yazılmak zorundaydı. Rumeli tarafından gelenler bu mürur tezkirelerini Küçükçekmece’deki karakola, Anadolu’dan gelenler ise Bostancıbaşı Köprüsü’ndeki karakola göstermeden İstanbul toprağına adım atamazdı. Sınır karakollarından İstanbul’a girerken ve İstanbul’dan çıkarken adam başına 4, hayvan başına 2, piyade bekar uşağından 4, atlı bekar uşağından 6 para tezkere harcı alınırdı. Bu iki noktaya uğramadan tavukçu yolundan (patika ve keçiyollarından) gelip İstanbul’a girenlerin ellerinde tezkireleri olsa da haklarından cezai işlem yapılırdı. Sınır karakollarından geçebilmek için sadece mürur tezkiresi yeterli değildi. Gelenlerin yüzüne, şekline, tavır ve hareketlerine, kılığına kıyafetine ve bilhassa dikkat edilirdi. Yüzünde meymenet yoksa...Askere yazılmaya veyahut bir efendi kapısında uşak olmaya veya herhangi bir iş tutmaya geliyorsa, yüzünde meymenet var mı, yok mu; hali tavrı güven veriyor mu, yahut asker uşak veya iş işleyecek takımdan olmayıp şöyle serserice bir havası mı var? İşte bu kanaate varılırsa mürur tezkiresine “Adalet İhtisap”a, emniyet vermiyorsa “Fakat İhtisap’a” diye kaydedilirdi. Sınır karakolunda elindeki mürur tezkiresi “şüpheli” işaretiyle gelmiş olanlar İhtisap Ağalığı’nda sorguya çekilir, hal ve durumu aydınlatılır, uygunsuzluğu meydana çıkarsa, Babıâli’ye ihbar edilirdi. Vakai Hayriye’den sonra İstanbul’a çalışmaya gelenlerden 20 binden fazlası ellerine mürur tezkireleri verilerek kayıklara doldurulmuş, oradan memleketlerine gitmek üzere Gelibolu ve İzmit iskelelerine tart edilmişlerdi. Şehre kefilsiz girilmeye!Bir iş tutmak uğruna gurbete gelenlerin işleri karakollara uğrayıp isimlerini yazdırmakla bitmez, oradan derhal Çardak iskelesindeki İhtisap Ağası Konağı’na giderlerdi. Gelenler, ağalığa ilk müracaatlarında hangi işi tutacağını kaydetmiş olacağından genellikle bir bekar odasına yerleştirildikten birkaç gün sonra evvelâ hemşehrisinden bir kefil bulup ağalığa getirmeye ve onun da ismini ve diğer bilgilerini kaydettirmeye mecburdu. Bu kefilin de bir başkasının kefaletinde olması şarttı. Bu o kişinin şehre alınmasında güvenilirliğinin bir ölçüsü olarak muhakkak aranan bir şarttı. İstanbul’da çalışmak isteyen hangi dükkana, fırına gireceğini yahut hangi iskelede kayıkçı veya hamal olacağını veyahut hangi hamamda uşak olarak çalışacağını söyler ve evvelce mürur tezkiresinin kaydedildiği yerin altına bu bilgiler de yazılırdı. Bütün bu prosedürden sonra tahkikatlar başlar, söz konusu dükkanda, fırında, iskelede, hamamda çalışan sayısı yeterli sayıda ise İstanbul’a fazla adam yığılmasını önlemek için bu kimseler memleketlerine iade olunurdu. Mutlak disiplin şarttıİstanbul’a gelenlerin kaldıkları yerler asla mahalle araları, şehir halkının toplu yaşadığı yerler değildi ve buralarda istedikleri gibi ev tutma hakları da yoktu. Genellikle bekâr olan ve İstanbul kültüründen bihaber bu kimselerin, şehrin huzur ve güvenliğini bozacağı endişesiyle onlara bekâr odaları ve hanlar tahsis edilmişti. Yaşadıkları bu yerler birer misafirhâne gibi başlarına buyruk barındıkları yerler değildi. Daima göz önünde ve kontrol altından bulundurulmak için İhtisap Ağası tarafından tespit edilen yerlerde kalan bu kimseler, Yeniçeri Ocağı’nda olduğu gibi odabaşı denilen koğuş zabitlerinin nezaretinde ve odabaşlarının da üstünde müessese amirlerinin idaresinde yaşarlardı. Kefilsiz adam alınıp barındırılmaz, dolayısıyla yabancı, bilhassa serseri, uygunsuz güruhu oda sakinlerinden bir bekâr uşağının misafiri olarak dahi kabul edilmezdi. Bekâr odaları ve hanların kapıları sabah ezanında açılır, akşam namazından sonra kapanır, yassı namazları bile hanlar veya odalarda kılınırdı.
__________________
Yeniden Doğuş
KaPGaN çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İstanbul trafiğini böyle mi çözeceksiniz ?/5 ekim [мα∂ℓιηє] Eskiler (Arşiv) 0 10-05-2007 10:14 AM
OsmanLi AksesuarLari .. Stinq Eskiler (Arşiv) 7 03-31-2007 08:49 PM
Osmanli Dİsİplİnİ DHeMLy-CHaY Efsaneler ve Korku Hikayeleri 0 01-08-2007 01:39 PM
Osmanli DÖNEMİ Sİkkelerİ bluekeys™ Eskiler (Arşiv) 0 10-28-2006 10:01 AM
Osmanli Yahudileri jockeя Eskiler (Arşiv) 0 02-25-2006 03:11 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:15 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.