![]() |
![]() |
#1 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: istanbul
Yaş: 33
Mesajlar: 1,399
Teşekkür Etme: 102 Thanked 34 Times in 25 Posts
Üye No: 44250
İtibar Gücü: 1719
Rep Puanı : 12977
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Bayan
|
![]() Hoşgörüsüzlüğün pek çok nedeni var. O malum. Eğitimden yoksulluğa kadar. Karakter gelişiminden anne babaya , hatta inanca kadar. Bunların yanında belki etkisi somut kavranılamayacak ölçüde, devletin ceza infaz sistemindeki çarpıklığın da etkisi var gibi geliyor bana.
Düşünsenize, toplumun düzenini bozan, kabahat ve hata yapan insanları devlet anında yakalayıp cezalandıramıyor. Yakaladıklarına ise kafi cezalar çektirmiyor. Cinayet işleyen bile 4-5 senede çıkıyor. İnsanlardaki “hak ettiğini buldu” düşüncesini, intikam hissini tatmin etmiyor. “ Yanına kar kaldı” duygusu git gide hakim olmaya, bu yöndeki inanç kemikleşmeye başlıyor. Sonunda öyle bir noktaya doğru sürükleniyoruz ki, en ufak bir hatanın bile cezasız kalmasına tahammül edemez hale geliyoruz. Bireysel hatalara bireysel tepkiler verme eğilimimiz artıyor. Verdiğimiz tepkide o hep biriken intikam hissinin tatmin edilemeyişinin kuvveti seziliyor. Verdiğimiz tepkilerin o ateşi söndürmeyeceği ortada. O yüzden verilen cezanın, tepkinin hep az olduğu gibi bir his içinde, şahsımıza yapılan her hataya daha fazla, daha sert, daha şiddetli karşılık vermeye çalışıyoruz. Git gide en yakınımızın basit bir hatası bile, eğer karşılığını, cezasının verememişsek bize ağır gelmeye başlıyor. Dayanamıyoruz. Gömemezlikten gelemiyoruz, unutup geçemiyoruz. Affedemiyoruz. Sanki devletin unutup geçtiği, görmediği, affettiği her hataya, her suçluya inat biz daha fazla kindarlaşıyoruz. Suçun mağdurlarında hat safhada olan intikam hissinin o tatminsizliği bireylerle toplumun geneline bir elektrik dalgası gibi sirayet ediyor. Artık en sakin insan bile, toplumun fahri celladı psikozuna girip, en küçük bir kıvılcımda parlayıp gücünün yettiğine cezasını vermeye çabalıyor. Olay yeri tatbikatlarında, hiç ilgisi olmayan insanlar zanlıyı linç etmeye kalkıyor. Hiç değilse bir tekme bari atabilmeyi canı gönülden istiyor. Çünkü biliyor ki devlet, yaptığından pişman ettirecek ölçüde cezalandırmayacak. Cezalandırmamak kuvvetinden azametinden değil, acizliğinden kaynaklanacak. Ceza evlerinin yetersizliğinden, olaylara ve insanlara hakim olamayışından dolayı. Büyüklüğünden değil, yetersizliğinden bağışlayacak. Ve sanki git gide affetmek büyüklükten değil, acizlikten kaynaklanıyormuş hissi damarlarımızda dolaşmaya başlayacak. Siz istediğiniz kadar affetmek büyüktür deyin artık. Ete dokunan bir acıyı, telkinlerle susturmak mümkün olmayacak. Bizde affettikçe sanki acizliğimizi ortaya koymuşuz gibi gururumuza dokunacak, bir yük gibi zamanla taşımak zor gelecek. Tahammülsüz olacağız. Günlük basit olaylara bile ağır tepkiler vermeye başlayacağız. Kırmızı ışıkta geçti diye, yol vermedi diye adam bıçaklayacağız. Çocuğunu dövdü diye pompalı tüfekle saldıracağız. Park yeri yüzünden bir birimizi öldüreceğiz... Böyle yazınca ne kadar basit gerekçeler gibi geliyor oysa. Lakin içimizdeki yangın, bir cani için bir şehri yaksak bile sönmüyor...Devletin verdiği her ceza”Oh olmuş” dan daha ziyade “kahretsin” söylemini tetikliyor. Hepimiz horozu kalmış tapanca gibi patlamaya hazır dolaşıp duruyoruz. Hiç umulmadık anda patlayıncaya kadar... 31.12.2003- Arhen |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|