SP:''Stratejik Müttefiklerizi yeniden belirleyelim'' / 18 Ekim

[KoJiRo]

Stratejik müttefiklerimizi yeniden belirleyelim

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu, tezkere kararının psikolojik getirisi olabileceğini ancak terörün köklü çözümünün yıllardır bizi sırtımızdan hançerleyen sözde stratejik müttefiklerimizi değiştirmekten geçtiğini söyledi.

Kısa süreyle Irak’a girip çıkıp sadece askeri bir müdahale ile terörün kökünün kurutulamayacağını söyleyen Karamollaoğlu, “Karşınızda düzenli bir ordu yok. Çete var. Bunu önlemenin yolu ise, kaynağını kurutmak. O çeteleri besleyen kan damarlarını kesmektir. Tezkere, en azından psikolojik etki sebebiyle olumludur. Ama beklenen neticeyi vereceği kanaatinde değiliz” dedi.

Politikalar gözden geçirilsin
Hükümet ve TSK, bugüne kadar izlediği politikaları gözden geçirip stratejik müttefikleri yeniden belirlemelidir” diye konuşan Karamollaoğlu, şöyle devam etti: “Saadet Partisi olarak, ülkemizi tehdit eden, giderek artan terör nedeniyle daha çok can kaybı olmaması, akan kanın durması ve gerekli tedbirlerin alınması için parlamentoya gönderilen tezkereyi olumlu olarak görüyoruz.”

Silah ve teçhizat veriyorlar
Bölgede oynanan oyunları ve yapılan planların perde arkasını görmeden etkili politikalar üretmenin mümkün olmadığını kaydeden Karamollaoğlu, PKK terörünün bir Kürt meselesi olmadığının altını çizerek, “Dış mihrakların, ABD ve AB’nin desteklediği, belli meselelerde kullandığı örgüttür. PKK’yı terör örgütü olarak tanıyıp, silah ve teçhizat verenler de aynı ülkelerdir” diye konuştu.

ANKARA BÜROSU
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu, kısa süreyle Irak’a girip çıkıp sadece askeri bir müdahale ile terörün kökünün kurutulamayacağını söyledi. Karamollaoğlu, “Karşınızda düzenli bir ordu yok. Çete var. Bunu önlemenin yolu ise, kaynağını kurutmak. O çeteleri besleyen kan damarlarını kesmektir. Tezkere, en azından psikolojik etki sebebiyle olumludur. Ama beklenen neticeyi vereceği kanaatinde değiliz. Bu konuda köklü bir teklifimiz var. Hükümet ve TSK, bugüne kadar izlediği politikaları yeniden belirlemeli, ülke menfaatlerini koruyacak stratejik müttefikleri yeniden belirlemelidir” diye konuştu.

Parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Saadetli Karamollaoğlu, son dönemde artan PKK terörüne karşı Kuzey Irak’a yönelik askeri operasyon gerçekleştirmek için TBMM’ye gönderilen hükümet tezkeresini olumlu ama tek başına yetersiz olarak değerlendirdi.

“Saadet Partisi olarak, ülkemizi tehdit eden, giderek artan terör nedeniyle daha çok can kaybı olmaması, akan kanın durması ve gerekli tedbirlerin alınması için parlamentoya gönderilen tezkereyi olumlu olarak görüyoruz” diyen Karamollaoğlu, “Ancak bu karar, tek başına istenen neticeyi sağlamayacaktır. Hükümetler ve siyasi partiler, sorunu bugün olduğu gibi hep dar açıdan ele aldıkları için terör bir türlü önlenememiştir” diye konuştu.

Bölgede oynan oyunları ve yapılan planların perde arkasını görmeden etkili politikalar üretmenin mümkün olmadığını kaydeden Karamollaoğlu, geçmişteki hükümetler içinde en etkili kararı ise 1996-97 yıllarında Refahyol hükümetinin aldığını hatırlattı. Refahyol’un Çekiç Güç’ün faaliyetlerine son verdikten sonra ABD’nin Kuzey Irak’taki 4 bin ajanını çekmek zorunda kaldığını vurgulayan Karamollaoğlu, o tarihten sonra terör olaylarında büyük bir azalma meydana geldiğini hatırlattı.

ABD ve AB silah desteği veriyor
Karamollaoğlu, PKK terörünün bir Kürt meselesi olmadığının altını çizerek, “ Dış mihrakların özellikle ABD ve AB’nin desteklediği, belli meselelerde kullandığı bir örgüttür. PKK’yı terör örgütü olarak tanıyıp, fiilen silah ve teçhizat verenler de aynı ülkelerdir” diye konuştu.

Hükümeti ve parlamentodaki diğer siyasi partileri sadece söylenen sözlere değil sorunun arka planındaki gerçekleri görüp o şekilde karar vermeleri çağrısında bulunan Karamollaoğlu, “Aynı ülkeler yıllarca Ermeni terörünü beslediler. Şimdi sözde soykırım tasarısını bir bir kabul etmeye başladılar” dedi. Özellikle ABD’nin Ermeni soykırım meselesini demoklesin kılıcı gibi kullandığına işaret eden Karamollaoğlu, “Bazen komisyonlara getiriyor. Oradan geçtikten sonra Senato aşamasında, Hükümetler devreye giriyor ve engelliyor. Yani iyi polis, kötü polis oyununu oynuyor. Bizim hükümetimiz ve parlamentomuz ise, kör, sağır ve dilsizleri oynuyor. Hükümetlerimiz ise büyük bir basiretsizlik sergiliyor” dedi.
Kıbrıs’ta Türkiye’nin aleyhine yaşanan gelişmeler, Pontus planları, AB sürecinde bitmeyen talepler, AB ve IMF’nin ekonomik dayatmaları, bankaların yabancılara satışı gibi bir dizi tehlikeli gelişmeye dikkat çeken Karamollaoğlu, “Bütün bu projelerin adı, Büyük Ortadoğu Projesi. Yani Ortadoğuyu yeniden şekillendirmek, Türkiye’yi bölüp, parçalamak isteyen bir proje. Gaflete bakın ki, BOP’un eşbaşkanı ise bizim başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan. Bu projenin içinde, PKK’yı bitiremezsiniz, Ermeni soykırım tasalarını önleyemezsiniz ve ülkeyi stratejik kabul ettiğiniz ülkelere teslim edersiniz” dedi.

Ne yapılmalı?
Başta terör olmak üzere uygulanmak istenen planlara karşı ne yapılması gerektiğini de ortaya koyan Temel Karamollaoğlu, “Öncelikle Türkiye, konumu yeniden tespit etmeli, stratejik müttefiklerini yeniden belirlemeli. Bu köklü bir tekliftir” diye konuştu. Doğu blokunun dağılması ve soğuk savaşın sona ermesiyle NATO üyesi ülkelerin Türkiye’nin müttefiki konumundan çıktıklarını belirten Karamollaoğlu, “TSK ve hükümet üyelerinin, teröre destek verenlerle ilgili açıklamaları var. Bunun için, ABD’nin üslerinin kullanılması ,başta İncirlik olmak üzere, bir müddet mutlaka durdurulmalı. Çünkü destek buradan gidiyor” dedi.

Türkiye’nin ABD’deki sözde Ermeni soykırımı tasarısının geçmemesi için oradaki bir takım etkin lobilere para ödemesini de eleştiren Karamollaoğlu, “ Artık bu tür lobilere para ödemek yerine gerçek müttefiklerimizi örneğin D–8 üyesi ülkeleri harekete geçirmek gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece, bu tür hadiselerin önü alınamaz. Bugüne kadar da alınamamıştır” diye konuştu.

Gazetecilerin Pazar günü yapılacak referandumla ilgili sorularını da cevaplandıran Karamollaoğlu, “ Biz Anayasa değişikliği konusundaki teklifimizi kamuoyuna sunmuştuk. Anayasa değişikliği daha kapsamlı olmalı. Ama Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. İsabetli bir karar. Bunu müspet bir adım olarak görüyoruz” dedi.