![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57912
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ateş Çiçeği-16
Arif Bey bir süre sonra Afyon'a geldi. 23. tümen komutanı Albay Ömer Lütfi Bey'le işbirliği yapıp, birliklerini tümen karargahının bulunduğu Erkmen'e yerleştirdi. Arif Bey'in Afyon'a geldiği günlerde başkanlığını liva muhasebecisi Reşit Bey'in yaptığı Reddi İlhak Cemiyeti faaliyet halindedir. Afyon'un vatansever evlatları iki değerli komutanla fevkalade işbirliği gerçekleştirdiler. Arif Bey'in milisleri şimdiki Kasım Paşa İlkokulu'nun bulunduğu belediye gazhanesindeki İngiliz İşgâl Kuvvetlerinin cephaneliğindeki silah ve cephaneleri bir gece baskını ile Erkmen'e kaçırdılar... İplikçioğlu, Niyazi, a.g.y., sf..92 Yabancı çizme nalçalında Çiğnendi şehirlerin sokakları Haritalar serildi masalara paylaşıldı ülkenin dağları- ovaları Ve kan göletlerine basa basa yürüdü işgâlciler Ölümcül bir suskunlukta taşlaştı her şey Tarlada karasaban - ovada inek - dağda çoban Sustu keklik / keder sardı şafakları Ve ansızın kıpırdandı yerinden öldü diye terk edilen yaralı Yükseldi bir yerlerden direniş bayrakları Afyonkarahisar'da İzzet Efendizade - İsmail Şükrü Hoca Kuvveti kağıt üzerinde 23.fıkra kumandanı Yarbay Ömer Lütfi Bey’e başvurdu Şehir işgâl edilirken böyle eli bağlı beklemek olmaz Satılmış bir devlete rağmen çoluk- çocuk- ırz- namus- vatan kalacak mı düşmanın ayakları altında Buna ne can dayanır- ne yürek Devletin vaziyeti böyleyken Millet müdafaa edecektir hakkını Kuva-i Milliye'yi kurmak gerekli hasılı Böyle başladı Afyon'da Çelik Alay Müfrezesi'nin kuruluşu Kumandan Şükrü Hoca Bölük komutanları Dünya Savaşından dönen gencecik teğmenlerdi Naipzade Vasıf'ın Ahmet / Hamuloğlu Safter Üsteğmen Şükrü ve Teğmen Nasih Beyler Köylerden gönüllüler bulundu İlipınar önünde gizli talimgâh kuruldu... Kitaplarda Söylenir ki: Bu ana kadar çalışan cemiyetin adı Reddi İlhak Cemiyeti idi. Bir gün Arif Bey memleket halkını İmaret Camiine topladı 'Bundan sonra çok gayretler sarf edeceğiz, bu işi başaracağız, onun için yeniden Müdafaa-yı Hukuk Emniyeti namıyla bir cemiyet teşkil edeceğiz' dedi ve halkın reyine başvurdu. Bu Cemiyetin reisi Koçzade Şükrü Bey'i, Gümüşzade Bekir Efendi'yi, Tunçzade Ali Bey'i aza olarak halk ittifakıyla seçti. Böylece bu cemiyet Afyon'da teşekkül etmiş oldu.* Bundan sonra dağlarda dolaşan, mütemadiyen mücadele eden bir takım kabadayıları birbirleri ile barıştırarak adamları ile birlikte cepheye sevk ettik. Bunlardan Emirdağları'na sığınan Balcamlı Yusuf, Çukurcalı İbrahim vardı. Onlara haber gönde-rip, hep birlikte cepheye gidileceğini, aksi takdirde kendilerinin üzerine asker sevk edilerek Yunan'dan evvel kendilerinin kökü kazınacağına dair haber gönderdik. Akın akın ellişer yüzer atlı süvarilerle gelmeye başladılar.** * Sarıkoyuncu, Ali(Doç.Dr) Milli Mücadelede afyon Müftüsü Hüseyin (Bıyık) Efendi, 3. Afyonkarahisar Araştırmaları sempozyumu, Afyon Belediyesi Yayınları, 1994 Afyon, sf.76 ** Sarıkoyuncu (a.g.y.) sf. 77 Karaman Mahallesinde Belediye Gazhanesinde İngiliz kuvvetlerinin silah- cephane deposu Nöbetçiler İngiliz ordusuna mensup Hintli askerler Günlerce izlendiler çevre evlerden Yedikleri yemek içtikleri su Ne zaman nöbet değişir nerde yatarlar Kalk borusu- yat borusu An be an komutanlara bildirildiler Her şey hazırlanmıştı önceden Mevsim güz Müfrezeler pusulanmış tam yatsı sıraları Yanık bir ezan duyuldu minareden İşgâl edilmiş bir ülkede her şeyden emindi Hintli Askerler Nöbeti- koğuşu terk ettiler Her vakit olduğu gibi abdest aldılar Toplanıp namaza durdular O saat evlerin arasından Sağnak gibi yağdı müfrezeler Çelik Alay'dan- Karakeçili’den derlenmiş sayısız kavgada denenmiş işini bilir adamlar Hintli askerleri kıskıvrak yakaladılar sımsıkı bağladılar Anında boşaltıldı cephanelik Taşındı Erkmen'e Kuva-i Milliye Karargâhına Bu sırada Afyon Mutasarrıfı olarak görev yapan Mahmut Mahir İstanbul Hükümeti’nin mutemet adamı olarak olup- biteni İstanbul'a jurnal etmekte ve bütün gücü ile Milli Direnişi batırmağa çalışmaktadır. Reddi İlhak Cemiyeti Tahrirat Müdürü Alaaddin Çelebi'yi görevlen-direrek, mutasarrıfın hareketlerini kontrol altına aldılar. Alaaddin Çelebi bütün gizli yazışmaları Kuva-i Milliye-cilere bildirmekteydi. Posta Telgraf Müdürü Hadi bey'de Milli Teşkilat emrinde canla başla çalışmaktadır. Mahmut Mahir iyice zararlı olmaya başlayınca Arif bey hemen harekete geçerek Mutasarrıfın Mecidiye Mahallesindeki konağına bir baskın düzenledi. Erkmen Kestaneliğinde gece Cıbır kalmış ağaçların arasında ay dökülüyor Binlerce çentik açarcasına binlerce bıçağıyla Çentiyor bedenleri insafsız ayaz Bir zemheri soluğu üfleyen poyraz yaprakları sürüklüyor... Oturmuş kayanın kuytusuna Olanca heybetiyle Yarbay Arif Bey Deminden beri cigara tüttürüyor Toprak kadar kıpırtısız taş kadar suskun Ve her an her şeye hazır çığsilah donanmış Karakeçili Askerleri Aralarında ak köyneği - gecelik takkesiyle Yalın ayak / kıllı bacakları çıplak Sakalları titreyerek yalvaran bir zavallı hortlak Afyon Mutasarrıfı Mahmut Mahir Ben ettim sen eyleme Yüce Yarbayım Biliyorum sabit cümle suçlarım Çoluğuma çocuğuma bağışlayın beni asmayın Bir yol bağlıyım devlete Döneklik etseydim asarlardı Gürleyiverdi Arif Bey Konuşma ulan soytarı Malumumuz/ senin canın bizden tatlı Konağın – hizmetkarların - saltanatın yağcıların ve dahi kıç yıkayıcıların Oysa binlercesi can verdi aç yetimler bırakarak nice vatan evlatları Binlerce Mahmut Mahir eder bıyığının tek kılları Malumumuz senin canın bizden tatlı Ki kapısında it olduğun Padişah Sayısız insanıyla dağıyla- ovasıyla koca memleketi sattı Şimdi sen gavur uşaklarının çanak yalayıcısı Söyle kırk katır mı dilersin kırk satır mı.... Amanın Beyim diye inledi Mahmut Mahir Kurbanınız olam ağalar dedi Ak köyneğinin içinde zavallı bir hortlak gibi titredi Arif Bey daha bir gürledi Tövbeye gelsen tövben nafile Şahadet eylesen hak kabul etmez Ölümlerden ölüm beğen ya kâfir dedi Arka sıralardan birkaç asker dudaklarını ısırarak saklı saklı gülümsedi.... Ertesi gün Afyon'da Mahmut Mahir imzasıyla Kuva-i Milliyeci İkaz gazetesinde iri- kara puntolarla bir başlık İSTİĞFAR-I ZÜNUN Altında hata ettiğini anlatıyordu Yalvar- yakar olarak dosta- düşmana Ve Kuva-i Milliye aleyhine çalışmayacağını/ asla yeminle şartla* Mahmut Mahir Bey: 1334 Ekim (M.1918 Ekim) ayında atanan Mahmut Mahir Bey, bir sene kadar mutasarrıflık etmiştir. 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanlılar İzmir'e çıkmış ve kurtuluş savaşımız başlamıştır. Milli Kurtuluş çalışmalarını padişaha sadakati yönünden engellemek istemiş ve bu konuda jurnaller yazmaya başlamış ise de mektubcu (tahrirat müdürü) Alaaddin Çelebi Bey tarafından aldatılarak yazışmaları kontrol altına alınmıştır. Sonunda Fransız kuryesinden faydalanmaya başlayınca bir gece evinden alınarak Antalya yolu ile İstanbul'a gönderilmiş ve böylece Osmanlı yönetimi son bulmuştur (1919 yılı son günlerinde) . Günçer, Süleyman, Afyon ili Tarihi-2, Afyon, 99 * Mutasarrıf işgâl yıllarında Yunanlıların tarafını tutmuş, onlarla birlikte hareket etmişti. Aygen, Mehmet S.(Dr): Sarılık, Ahmet; Tunca, A. Büyük Zafere Doğru, Türkeli Yayınları Afyon 1984, sf.7 Şimdi o yerlerde anlatılır ki Bin beş yüz kişilik müfreze Çapak Çayı kıyısında talim eden İngiliz askerini görmezden gelip Baştan aşağı silahlı Atlarının üzerinden heykel azametiyle Boş bir şehre girer gibi Afyon'a girdi En öndeki Arif Bey'di Ve askerin yanı sıra Birer dönüm aralıkla at süren Arif Bey'in haber salıp getirttiği büyük kavgaların kahramanları namlı subaylar idi Şerif Bey Götü Kayışlı Osman ve diğerleri Duruşları- bakışları insanı ürperten örfi adamlar idi hey gidi / hey hey gidi Afyon sokaklarını inleterek at nallarıyla vardılar Vali Konağına Arif Bey’in elinden ruhunu teslim etti dört İngiliz askeri Göndere Türk Bayrağı çekildi Ertesi gün İngilizler şehri terk etti... Şimdi o yerlerde anlatılır ki Bayat'taki Eğrili Tepe'nin adı Şimdi Arif Bey kayasıdır Adamın yiğidine deli derler Deli Arif yiğitlerin hasıdır Bazan Yapıldak’tan yaya geçmiştir Bazan altında bir at talakasıdır Bağ yeri dağıtmış Bayat'ın yoksuluna Hay avına çıkar olmadık zamanlarda Hacı Musa Oğullarından zebellah bir kişi/ öyle gür Say ki gürgen yarmasıdır Afyon Merkez Karakolu karşısında Arif Bey'in köşkü vardır Burada ehl-i iyali barınır Çanakkale Harbinden malul kardeşi Ve Ömer Lütfi Paşa'nın Ferik Hatun ilk zevcesi İkinci Hatunu Diyarbekir'li Zeynep derler ki Ermeni kırmasıdır Bir bakarsın bindirmiş avratları atlara Kendi savunmalarını yapsınlar diye Ilgar etmişler dağlara mermi yakarlar Hedefi bağrından vuran hatunlar sanki doğuştan talimli Hey gidi / hey hey gidi...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|