![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57913
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yüzüm kayıptır gözlerinde.
Gözlerimde, ışığı karartılmış bir şehir ve toprağa düşen yağmur damlası günahkar, doğan güneş suçlu. Saçı rüzgarda dağılmış bir gökyüzü veriyorum sana. Tut, karart ve yıldız as karanlığına. Asmak için karanlığına, yağmursuz bulutlar gelecek sana. Ve zulüm, tekrardan cesaretini topla ve kat ömrünü şafaklara. Bir bağırsan, bir toplasan, bir toplasam... Toplayamıyoruz! O, sana rehin yüreğimde, tüm erken uyanan insanlar da bilir. Bilirler ki; bozgunum, her şafak yorgunum. Lanetli insanlar öksürdü uykularıma. Bilmem ki ismim hafızanda durur mu hala? Şu sıra saati bozuk bir zamandayım. İliklerimde mevsimin şaşırmış gülleri açar. Ayrıca süpürülmüş kuş leşleri ayaklarımda... Düşünürdüm, gözyaşı neden saydam, kan niye kırmızı, insanlar niye gece yatardı, gece niye sessiz, sensizlik niye karanlık? Bilsem... ...bilsem iyi olurdu işte. Nefessiz yaşadım bir süre, yaşanılabildiği kadar. Aşksız yaşamaya çalıştım, yaşanılmıyor hiç, boğazın kilitlenir durur her an. O gülüşünü cenazeme sakla. Tut bu elleri dipsiz mezarlara, gözyaşlarımı gözlerine, gurbetimi vatanına göm....
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|