![]() |
![]() |
#1 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Sep 2007
Konum: ||-Gabar-||
Mesajlar: 9,873
Teşekkür Etme: 57 Thanked 136 Times in 98 Posts
Üye No: 44597
İtibar Gücü: 3347
Rep Puanı : 6831
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, Hilal TV’de Basında Bugün programına katılarak Feridun ve Arzu Erdoğral’ın sorularını yanıtladı. Başörtüsü konusunda B planları olup olmadığı sorusuna yanıt verdi.
- Sayın Bozdağ dün bazı üniversiteler de yasak devam etti. Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? - Anayasada yapılan değişiklikler önemli değişikler. Yüksek öğrenim gören öğrenciler arasında eşitlik ilkesine aykırı bir biçimde eğitim öğrenim hakkını kısıtlayan uygulamaya son veren bir düzenleme. Bu düzenleme yapıldıktan sonra yine anayasamızın 11. maddesi çok açıktır. Net bir biçimde anayasa hükümleri yasama yürütme yargı organları, idare makamları, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır diyor, dolayısıyla anayasa değişikliğinden sonra kişilerin, veyahut da idarenin, veyahut da yasamanın, ve yahut da yürütmenin, veyahut da yargının yani devletin koyduğu anayasal düzen içerisinde görev ifa eden hiçbir makamın veya kişinin ben buna uymam deme diye bir hakkı yoktur. Çünkü anayasa yapılan düzenlemelere herkesin uymasını emretmektedir. Burada idarecilerin veya organların takdir hakkı veya bu yönde değerlendirmesi söz konusu değildir, çok açık, şimdi anayasanın kimi hükümleri doğrudan uygulanma kabiliyeti vardır. Bazı hükümler vardır doğrudan uygulanma imkanı olmaz, çünkü düzenleme net değildir. Bunun mutlaka uygulanma kanunu çıkarılması zorunludur. Örneğin yurtdışında vatandaşların oy kullanmasını tedbir alır diyor anayasa ancak bunun nasıl olacağını ne yapılacağını düzenlemiyor, bunu kanuna bırakıyor ancak bazı hükümler var ki bunlar doğrudan uygulanır, örneğin geçmişte 2001de çıkan bir düzenlemede sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirmeyen kişilerle ilgili hapis cezası veremeyeceğini anayasının 38. maddesinde düzenlendi. Biliyorsunuz çeklerle ilgili kanunlar vardı ve karşılıksız çekten hapis cezaları veriliyordu ve mahkemeler bunu doğrudan uyguladı. Yargıtay’daki davalar durdu, ilk derecedeki mahkemelerindeki davalar durdu ve doğrudan uygulandı. Yine hatırlayın 2001’de yine idam cezasını sınırlayan daha sonra kaldıran düzenlemeler yapıldı, şimdi bir yandan idam cezasına mahkum kişiler var, öte yandan yargılaması devam eden kişiler var. Yani kanun çıkmadı ben idam edebilirim diyebilir mi, diyemedi. Uygulama yargı ne yaptı, anayasanın bu değişikliğine uydu. Yine bakın cumhurbaşkanımızın görev ve yetkilerini düzenleyen anayasanın 104. maddesi var. Şimdi bizim mevzuatımızda cumhurbaşkanının görev ve yetkileri diye herhangi bir kanun yok, veya bunu düzenleyen bir kanun yok ama anayasanın 104. maddesi doğrudan uygulama kabiliyeti var onun gibi 42 doğrudan uygulama kabiliyeti olan çok net bir biçimde kanun da yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkından mahrum edilemez diyor. Ne diyor anayasa koyucu? Diyor ki yüksek öğrenim hakkını engelleyecek bir uygulama olacaksa bunun kanunda açık açık yazması lazım. Şimdi anayasa çok açık ortaya koyuyor, bu konudaki engelleyen sebepleri kanun koyabilir, hürriyetin alanını genişleten sebepleri kanun koyamaz çünkü hürriyeti anayasa veriyor ve sınırsız veriyor ve siz bunu sınırlayacaksanız bunun sınırlarını kanunda gösterebilirsiniz diyor ve net söylüyor. Onun için bu uygulamayı yapıp eğitim öğrenim hakkının önündeki engelleri kaldırmak için ve bu düzenlemeye uymak için ayrıca 17. maddede bir düzenleme yapılma zarureti yoktur. 17. maddede yapılmak istenen düzenleme bu 42’nin uygulanmasını temine dönük değil sadece burada bu hakkın kullanımını kanunla düzenlenir” ifadesinin gereği birtakım sınırlamalar getiriyor. Yasa bu sınırlamayı getirdiği zaman bu uygulanacak ama getirmediği takdirde o sınırlamalar uygulanmaz o zaman genel sınırlamalar uygulanabilir. Kanunlarda olan ne var orada, terörle mücadele kanunun 7. maddesinde birtakım terör örgütleriyle ilgili kıyafetlerin giyilmesini men eden düzenleme var yine bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanunda sarık ve cübbelerin giyilemeyeceğine dair düzenleme var. Şapka iktisası hakkında kanunda bazı düzenlemeler var. Bunlara aykırı olan kıyafetlerle gelemez öğrenciler yine güvenlik açısından kimliğinin kişiliğinin kim olduğunun tesbit edilemeyen kıyafetlerle gelemez, bunun dışındaki kıyafetlerle gelebilir. Rektörlerin veya kimi uygulayıcıların bunu beğenmedim veyahut böyle olmaz, bu uygulanmaz deme hakkı yoktur. Çünkü hukuk devletinde herkes çıkan yasayı beğenmek zorunda değildir. Ama bir yasa çıkıp meşru yollardan yürürlüğe girdikten sonra sevelim sevmeyelim, beğenelim beğenmeyelim, hoşumuza gitsin gitmesin yürürlükte kaldığı sürece herkes ona uymak ve uygulamakla zorunludur, yükümlüdür. Kimi rektörlerimiz kendi dünya görüşlerini ve yahut da ideolojik yaklaşım veya anlayışlarını anayasamızın veyahut da yasalarımızın ikame etmeleri doğru bir şey değildir. Anayasa ve yasa herkesin ideolojisine veya dünya görüşüne göre algılanıp uygulanabilecek metinler değildir. Çok net bir metin, herkesin görüşü farklı olabilir ama onların anlaşılması ve uygulanması birdir, kişinin düşüncesinin bu yönde herhangi bir uygulaması yoktur ve bu yönde de zaten bizim mevzuatımızda bunu böyle düşünenlerle ilgili de düzenlemeler söz konusudur. - Bu yasaklar devam ederse AKP’nin bu konuda bir B planı var mı? - 21. yüzyılın eşiğinde Türkiye’de bilim yuvalarımızda hala böylesi fotoğrafları Türkiye’ye verdirmek, Türkiye’nin fotoğrafı budur diye insanları siyasetinden dolayı tasnif edip,adeta suçlu ilan edip almamak Türkiye’ye yakışmıyor. Ben işin doğrusu millet uzaya giderken bu konuları Türkiye’nin tartışır olmasından utanıyorum,doğru bir şey değil. Umarım rektörlerimiz anayasanın bu amir hükmü karşısında davranışlarını yeniden kimi rektörlerimiz yeniden değerlendireceklerdir. Çünkü anayasa hükmü açık bir hükümdür, bu konuyu Türkiye’de çekişmeye dönüştürmenin kimseye bir faydası yoktur. Zaten Türkiye 40 yıldır bu konuyu konuşuyor, tartışıyor. Faydası olsa bu fayda hasıl olurdu, bu saatten sonra da benzer bir fayda yoktur. Şimdi bizim 2. bir B planımız falan diye şöyle olmazsa şöyle yaparız diye bir çalışmamız yok, Türkiye inanıyoruz bir hukuk devletidir, hukuk devletinde yasalar yürürlükte olduğu sürece herkes onlara uymakla yükümlüdür, görevlidir. Bu nedenle yapılan düzenleme bu konuda kafi bir düzenlemedir. Rektörlerimizin bu düzenlemeyi gerekli değerlendirmeler yaptıktan sonra uygulayacaklarına olan inancımı koruyorum öte yandan biz ek 17. maddede de birtakım endişeleri, kaygıları, tereddütleri farklı algılanan uygulamaları gidermek adına bir düzenleme yapmak istiyorduk. Aslında önerdiğimiz formül de onunla ilgiliydi, bu konudaki çalışmamızı yine devam ettiriyoruz. Kamuoyundan gelen talepler, teklifler, öneriler, siyasi partilerden gelen önerileri de değerlendirmek suretiyle bu noktada varsa kimi endişeleri giderici ve bu endişeleri izale edici bir çalışma olarak düşünüyoruz. Yoksa bu eğitim öğrenim hakkının alanın genişletilmesiyle ilgili maddenin uygulanması için ayrıca zaruri bir madde değil ancak birtakım endişeleri gidermek adına yapılması düşünülen bir madde olarak görüyoruz, bunun süreci de anayasa mahkemesi bu konuyu CHP’nin götürmesiyle değerlendirecektir. Ondan sonrada biz bu konudaki çalışmaların bir değerlendirmesini yapıp teklifimizi ona göre TBMM’de kanunlaşma sürecini işleteceğiz. Haber 7 |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|