Hakaret, haksız olduğunuzun karinesidir

[Kéan aRs]

Hakaret, haksız olduğunuzun karinesidir


Anamuhalefet partisi ile Genelkurmay Başkanlığı arasında "kara harekâtı" sebebiyle başlayan polemik sürüyor.



Tartışma, CHP lideri Deniz Baykal'ın "ABD istedi, operasyon bitti." yönündeki açıklamalarıyla başladı. Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın "Bunu ispat etsinler, üniformamı çıkarırım." teminatına rağmen eleştiriler sürünce Genelkurmay Başkanlığı'ndan önceki gece sert bir cevap geldi. İnternet sitesinden yayınlanan 5 maddelik bildiride, "Haksız ve seviyesiz saldırılar, TSK'nın terörle mücadele azmine, hainlerden daha fazla zarar vermektedir." denildi. Anamuhalefet partisi, bu ağır suçlamayı önce üzerine alınmadı. Parti adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, "Açıklamanın muhatabı biz değiliz." dedi. TSK'nın Baykal'ın eleştirilerini üstüne almaması gerektiğini söyledi. Ancak CHP Genel Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada sert ifadeler kullanıldı. Partinin demokratik bir tartışma içinde olduğuna işaret edilirken, muhataplarının Başbakan olduğu kaydedildi. Açıklamada şöyle denildi: "Kimse araya girmek için özel bir gayret sergilemesin. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tartışmaların dışında tutmak sadece siyasilerin görevi değildir. Hakaret ederek haklılığınızı kanıtlayamazsınız. Tam tersine hakaret, haksızlığın karinesidir. CHP, 'manzara-i umumiye'yi tarih penceresinden ibretle seyretmektedir."

CHP'nin Genelkurmay'a cevabını Baykal'ın kaleme aldığı öğrenildi. CHP liderinin bildiriyi Atatürk'ün ünlü eseri Nutuk'a başlarken kullandığı ifadelerle bitirmesi ise dikkat çekti. Nutuk'un ilk bölümü şöyle: "1919 senesi Mayıs'ının 19. günü Samsun'a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye: Osmanlı Devleti'ni dahil bulunduğu grup, Harbi Umumi'de mağlup olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır, bir mütarekenâme imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harbi Umumi'ye sevk edenler, kendi hayatları endişesine düşerek, memleketten firar etmişler. Saltanat ve hilafet mevkiini işgal eden Vahdettin, mütereddi, şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği deni tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın riyasetindeki kabine; aciz, haysiyetsiz, cebin, yalnız padişahın iradesine tabi ve onula beraber şahıslarını vikaye edebilecek herhangi bir vaziyeti razı. Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alınmakta... İtilaf Devletleri, mütareke ahkamına riayete lüzum görmüyorlar..."