www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-04-2008, 01:41 PM   #1
Tilki_Andre
Forum Aşığı
 
Tilki_Andre Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Feb 2007
Konum: ¢αкαℓ.ηєттєη
Yaş: 31
Mesajlar: 4,929
Teşekkür Etme: 235
Thanked 266 Times in 182 Posts
Üye No: 31562
İtibar Gücü: 2451
Rep Puanı : 11542
Rep Derecesi : Tilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond reputeTilki_Andre has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Merhamet bütün canlılara

Merhamet bütün canlılara
Osmanlının dünyada başka bir yerde görülmeyen merhameti sadece insanlarla sınırlı değildi. Osmanlıda şefkat ve merhamet bütün hayvanlara hatta bitkilere kadar uzanmıştır. Hayvanları ve bitkileri himayede bütün Osmanlılar, adeta bu hususta kurulmuş müesseselerin gönüllü üyesi gibidirler.

Hayvanlara olan merhametlerine dair birkaç örnek verecek olursak: Hayvanlara haddinden fazla yük taşıtmak kanunen yasaklanmıştır. Zabıta kuvvetleri, bu yasağı ihlâl edenleri takip edip, hayvanı dinlendirmek ve sahibine de ceza olarak aynı yükü taşıtmakla mükelleftir. Kanuni Sultan Süleyman Han’ın “Süleymaniye Camii” yapılırken yük taşıttırılan hayvanlar hakkındaki bir dizi fermanı da, bu hassasiyetin bir nişanesidir.

Mezbahalarda kurban edilecek hayvanların hissiyatına dahi dikkat edilmiş, kesimle alakalı bir şey görmemesi için gözleri bağlanmıştır. Ayrıca fazla ızdırap verilmemesi için de bıçakların son derece keskin olmasına dikkat edilmiştir.

Pazarlardan canlı kuşları kafesleriyle satın alıp azat etmek, merhamet tezahürü bir anane hâline gelmiştir. Büyük binalar inşa edilirken kuşlar için de süslü yuvalar yapılmıştır. Üsküdar’daki Yeni Cami’nin duvarlarında bulunan zarif ve sanat harikası kuş yuvaları, hayrat sahiplerinin bu husustaki hissiyat ve inceliğini pek bâriz bir şekilde aksettirir.

Bunlara ilaveten Osmanlılarda, avcılık, caiz olduğu halde, ihtiyaç hâlinin dışında tavsiye edilmemiştir.

Türk düşmanlığıyla bilinen Avukat Guer şöyle der:
“... Müslüman Türk’ün şefkati hayvanlara bile şâmildir. Bu hususta vakıflar ve ücretli şahıslar vardır. Bu şahıslar, sokaklardaki köpek ve kedilere ciğer dağıtırlar. Verilenlere alışmış olan hayvanlar da, besicilerin şefkatli seslerini o kadar iyi tanırlar ki, işitir işitmez hemen yanına koşmakta hiçbir kusur etmezler. Kasapların da her gün muayyen miktar kedi ve köpek beslemeleri, itiyat hâlindedir. Ayrıca Şam’da, hastalanan kedi ve köpeklerin tedavisine mahsus bir hastane vardır.”

Du Loir:
“Osmanlının bazı şehirlerinde kediler için yapılmış mekanları, gıdaları için tesis edilmiş vakıfları görünce hayret etmeyecek insan var mıdır?.. Yavruları olan köpeklerin barındırılması için sokaklarda kulübelerin yapılması ve gıdaların teminine bilhassa itina edilmesi de, hayret vericidir. Bunları yapanlar, kendilerine cennet kapılarını açacak birçok sevaplar kazandıkları itikadındadırlar” der.

Comte de Bonneva’nın kitabında da şu ifadeler vardır:
“Türkler, kedi, köpek vesaire gibi başıboş hayvanlar için de vakıflar tesis ederler. Kasaplar da, her gün bu gibi hayvanların bir miktarını vicdanen beslemekle mükelleftirler.”

Osmanlı ülkesi, bünyesini bir muhabbet ve şefkat ağı gibi ören, vakıf ve benzeri hizmetler sayesinde adeta dilencisiz bir ülke hâline gelmiştir. Öyle zamanlar olmuştur ki, müslüman zenginler zekatlarını verecek fakir bulmakta güçlük çekmişlerdir.

Hayvanlara bile bu kadar merhametli olan bir milletin insanlara olan merhametini siz düşünün. Bu sebeple o dönemlerde dilenciliğin ne olduğu adeta meçhuldür. Hatta nüfusu iki milyona kadar çıkmış olan İstanbul’da Türk dilenciye rastlanılmadığı bilinen bir gerçektir. Osmanlıların, öldükten sonra bile kimseye yük olmamak için, kefen paralarını dahi, henüz hayatlarındayken ayırıp, daima üzerlerinde taşımaları, malum ve maruf bir âdet hâlindedir.

Corneille Le Bruyn’in seyahatnamesinden:
“...Türklerin hayrat ve hasenata çok düşkün olduklarını ve hatta Hıristiyanlardan çok daha fazla hayrat vücuda getirdiklerini inkâra imkan yoktur. Osmanlı mülkünde yok denecek kadar az dilenciye tesadüf edilmesinin başlıca sebeplerinden biri de hayır ve hasenat vakıflarıdır.”

(Mehmet Oruç, Türkiye, 01.12.2001)

__________________
:wink:
Tilki_Andre çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:18 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.