![]() |
![]() |
#1 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3039
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Karaciğere çay ve kahve
Kahve ve çay, çok fazla alkol kullanan, aşırı şişman olan ya da kanında çok fazla demir bulunan insanlarda ciddi karaciğer zararlarını önlüyor. Yaklaşık 10 bin kişi üzerinde yapılan çalışma sonucu, günde iki bardaktan çok çay ya da kahve içenlerin kronik karaciğer hastalığı riskinin yarı yarıya daha az olduğu ortaya çıktı. ABD'de Diyabet, Sindirim ve Böbrek Hastalıkları Ulusal Enstitüsü'nce yürütülen çalışmada, kahvenin, mikrobik enfeksiyonlar gibi başka nedenlerle oluşabilecek karaciğer hastalıklarına karşı koruyucu etkisi ise saptanmadı. Araştırmaya önderlik eden isimlerden Dr. Constance Ruhl, "Çalışmamız yüksek karaciğer hastalığı riski taşıyan insanlara, bu riski düşürmenin pratik bir yolunu sunuyor" dedi. "Bademcik iltihabı küçümsenmemeli" Erciyes Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Ceyran, kış aylarında artış gösteren alışılagelmiş bademcik iltihabının çok ciddi kalp hastalıklarına neden olabileceğini bildirdi. Doç. Dr. Ceyran, kış şartlarında, özellikle çocuk ve ergenlerde yoğun bademcik iltihabı görüldüğünü söyledi. Toplum tarafından "alışılagelmiş bir hastalık" olarak değerlendirilen bademcik iltihabının aslında önemsenmesi gereken çok önemli bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Ceyran, basit bir iltihaplanmanın bile çok ciddi kalp hastalıklarına neden olduğunun bilinmesi gerektiğine dikkati çekti. Hastalığa neden olan "streptokok" mikrobunun, boğaz enfeksiyonu yanında, eklem iltihabı (artrit) ve kalp kapaklarında hasara neden olabilecek reaksiyonel iltihap (kardit) ile böbrek iltihabı yapabileceğini bildiren Doç. Dr. Ceyran, şunları söyledi: "Bademcik iltihabı, halk arasında eklem romatizması ve kalp romatizması olarak bilinen önemli hastalıklara yol açabilir. Kalabalık ortamlarda, özellikle sınıf ortamında bu mikrop hızla yayılabilir. 5-15 yaşları arasında daha çok görülen romatizmal kalp hastalığı, çoğunlukla eklemlerde ilk belirtilerini verir. Diz, dirsek, ayak bileği gibi eklemlerde şiddetli ağrı, şişlik, ısı artışı, kızarıklık gibi belirtiler varsa, romatizmal kalp hastalığından şüphelenilmelidir. Kalp kapaklarında tutulmanın ortaya çıkması, ileri yaşlarda ölümle sonuçlanabilecek kalp rahatsızlığına neden olabilir." Doğumsal kalp hastalıkları dışında, akut romatizmal ateşin, çocukluk döneminde en sık görülen kalp hastalığı nedeni olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ceyran, genç yaşlarda kalbe bağlı ölümlerde romatizmal kalp hastalığının en sık görülen neden olduğuna dikkati çekti. Seks hakkında bilmek istediğiniz herşey! "Ne nedir, neden olur? Peki niye öyledir?" gibi seksle ilgili îistil kapalı sorularınız mı var? İste size açık sorulara, açık yanıttan Aklınızda soru işareti kalmasın! Cinsel yaşam, insanlığın en karanlık kalan yanlarından biri. Utanç duygusuyla korkuların birleşimi, cinselliğin her tür gerçek dışı söylentiyle birleşmesine neden oluyor. Kulaktan dolma bilgiler, uydurulmuş fantastik öyküler, cinsellik bir sır gibi fısıldandığı sürece, gerçeğin yerini alıyor. İşte size gerçek bilgiler... Belki, merak edip soramadığınız, belki yalan yanlış bilgiler yüzünden yanlış bildiğiniz ilginç seks sorularını sizler için derledik. G noktası nerededir? Yüzyılın en önemli keşiflerinden birinin adı "G noktası". 1940 yılında Alman jinekolog Dr. Ernst Granfenburg tarafından adı konulan bu nokta, daha doğrusu alanın, kadının en erojen bölgelerinden biri olduğu iddia ediliyor. Vajina duvarında olduğu iddia edilen bu bölgenin, orgazmı kolaylaştırdığı söyleniyor. Niye bir söylenti gibi aktardığımıza gelince; bu bölgeyi bulmak için, Kristof Kolomb"un Amerika"yı keşfederken harcadığı enerjiyi gözden çıkarmalısınız. Çünkü, Kutup Yıldızı"nın gökyüzündeki yerini bilmeniz, onu her gece gökyüzünde görebileceğiniz anlamına gelmez. Partnerinizle birlikte bu duyarlı bölgeyi bulmak için çeşitli pozisyonlar denemekten kaçınmayarak arayışınıza başlayabilirsiniz. Vajina içinde yaklaşık 5 cm derinlikte bulunan ve bir noktadan çok, bir alan diyebileceğimiz G noktasını bulmak için neler yapmalı derseniz; öncelikle kendi parmaklarınızı kullanmanızı öneririz. Kendi vücudunuzu keşfetmek için çocukken yaptığınız küçük deneyleri hatırlayın ve bunları daha da geliştirin. G noktası sadece kadınlara özgü bir erojen bölge midir? Erkek de kadının uyarıldığı bölgelerden uyarılabilir. Örneğin göğüs uçları, kulak içleri, ense, kadında da erkekte de ortak erojen bölgelerdir. Erkeklerde, kadınlardaki G noktasına karşılık gelen bölge, testislerle anüs arasında bulunur. Erkeklerin G noktasını bulmak kolaydır. Ancak, çoğu zaman erkekler anüslerine yakın dokunulmasından hoşlanmadıklarından, buna izin vermeyebilirler. Penis, gerçek büyüklüğüne ne zaman ulaşır? Erkek cinsel organları, 17 yaşında normal büyüklüğüne ulaşır. Erkekler, 10-13 yaşlarıda ergenlik dönemine girdiklerinde, penisleri de diğer organları gibi, gelişmeye ve büyümeye devam eder. Bu büyüme 17 yaşına gelinceye kadar sürer. Bir erkeğin ergenliğe girmesiyle, cinsel gelişimini tamamlaması aynı şey değildir. Penisin normal büyüklüğü nedir? İşte erkeklerin daha çok küçük yaşlardan itibaren cevabını aradıkları can alıcı bir soru. Bu normal ölçü arayışının başlıca sebebi, bu çıtanın altında mı, yoksa üstünde miyim kaygısı. Bu sorunun cevabı "Partnerini mutlu eden penis, normal penistir" diye verilebilir. Bütün penisler erekte olduğunda uzar. Ancak, daha matematik bir cevap istiyorsanız, 13-15 cm kadar diyebiliriz. Şimdiye kadar tıbbi kayıtlara geçen en uzun penisin 33,5 cm uzunluğunda ve 15 cm çapında olduğu belirtiliyor. Şunu söyleyelim; çok büyük penis insana sadece problem getirebilir. Neden derseniz; 1. Vajinadan daha uzun ve geniş bir penis, acı verebilir. 2. Penis büyüdükçe, ereksiyon zorlaşır. Uzunluk mu önemlidir, genişlik mi? Bunu siz söyleyin! Hangisi? Erkeklerin uzun penis takıntısını boşverin. Onların takıntısı var diye, sizin de takıntılı olmanız gerekmez. Seks Terapisti Julie Gole bakın ne diyor: "Eğer ideal bir penis tasarımı yapabilseydik, bu kapı tokmağı gibi, "kısa ve kaim olurdu." Prezervatif kullanırken bebek yağı kullanılmalı mı? Kayganlığı arttırıcı yağlar prezervatifi olumsuz etkileyebilir. Yağ bazlı vazelin, el kremi, dudak parlatıcısı, ruj gibi maddeler, prezervatifi zayıflatabilir. Bu tip ürünler kullanmak yerine özel hazırlanmış ve prezervatifle kullanılabileceği belirtilmiş maddeler kullanın. Ya da en iyisi, ön sevişme süresini uzatın. AIDS, oral seksle bulaşır mı? Olabilir. HIV virüsünün bazı vücut sıvıları ve kanla bulaştığı herkesçe biliniyor. Oral seks sırasında ağzınızın içindeki mikroskobik kesikler, dişetlerinizdeki küçücük bir yara virüsün vücudunuza girmesine neden olabilir. Sadece HIV değil, herpes virüsü ve pek-çok cinsel hastalık, oral seks sırasında bulaşabilir. En iyisi henüz ülkemizde satılmayan ağız kondomlarından edinmek için yurt dışından sipariş vermeniz! Eğer işin meraklısıysanız! Regl döneminde seks güvenli midir? Hayır. Binlerce kez hayır. Hamile kalabilirsiniz. Yoksa siz vajina içinde spermin 5 gün boyunca canlı kalabileceğini hâlâ öğrenemediniz mi? Regl döneminin tehlikesiz olduğunu düşünüp hamile kalmak çok acı bir sürpriz olabilir. Unutmayın, bazı kadınlar, cinsel ilişki sırasında bile yumurtlayabilirler! Bazen seks neden acı verir? Vajinal sıvının yeterli olmadığı durumlarda, eğer bir kayganlaştırıcı da kullanmadıysanız, doğacak tahrişlerden ötürü seks acı verebilir. Seks sonrası küçük ağrılar genellikle problem yaratmayacak cinstendir. Ancak, ağrı sürekli hale geliyorsa ve her birleşme sırasında ve sonra yineleniyorsa, mutlaka doktora görünün. Çünkü bu tip ağrılar vajinal kistlerin ve yaraların habercisi olabilir. Birleşme sonrası kaşıntı ve tahriş yaşıyorsanız, belki de meni alerjiniz vardır. Siz siz olun, işinizi şansa bırakmayın ve doktora görünün. Klitoris seksten sonra neden hassaslaşır? Klitoris, bir aysberge benzer... Yani göremediğiniz tarafları, gördüğünüzden çok daha fazladır. Erkeklerdeki penise benzer bir yapısı vardır. Seks sırasında içindeki kılcaldamarlar kanla dolar. Dokunulmaya karşı duyarlılığı artar. Orgazm sonrası kendimizi neden daha iyi hissederiz? Orgazm, damarlarımızdaki kan akışını hızlandırır ve dolaşımı canlandırır. Meditasyon kadar etkili bir rahatlama yöntemidir. Bungee Jumping yapmış birinin yere ayak bastığı andaki rahatlama hissini düşünün. Orgazm, biraz da buna benzer. Menide kalori var mı? Evet. Bir boşalımlık menide yaklaşık 25 kilojul vardır. Neden meni bazen koyudur? Eğer partnerinizin menisi koyuysa buna sevinin. Çünkü bilin ki, kendisini size saklamıştır. Erkeğin ilişki sıklığına bağlı olarak menisinin kıvamı değişir. Kadınlar da boşalır mı? Bu da çok tartışılan ve cevabı çok merak edilen bir konu. Kimilerine göre kadınların yüzde 40"ı erkekler gibi boşalıyor. Ancak, bunun normal vajina sıvısı mı, yoksa G noktasının orgazma katkısı mı olduğu konusu henüz kesin değil. 1988 yılında Slovakya"da yapılan bir araştırmada, kadınların G noktalarına baskı uygulanmış, sonuçta bazı kadınlarda bir boşalma görülmüş. Önerimiz, çok merak ediyorsanız, kendiniz deneyin! Neden penis bazen yana yatar? Bazı durumlarda erekte olmuş penislerin, bir tarafa doğru yattığı görülür. Bu normal bir durumdur. Penisler de tıpkı diğer organlar gibi, her insanda farklı özellik gösterir. "Peyronie"s disease" adı verilen ve peniste nedeni belli olmayan hücre çoğalmasına sebep olan ağrılı bir hastalık da penisin çarpık durmasına neden olabiliyor. Bu durum onu rahatsız etmiyorsa, sizi rahatsız etmesi de gerekmez. Penis kırılabilir mi? Evet. Ereksiyon halindeki bir penis, baskı altında kırılabilir. Çok ağrı verici olan ve doktor müdahalesine gerek duyulan bu durum, erkekler için çok ciddi bir sorun olabilir. Bu tatsız durumu yaşamamak için, dikkatli olmanızda fayda var. Erkekler orgazm taklidi yapar mı? Evet, neden olmasın? Onun ereksiyon olması, ille de boşalacağı anlamına gelmez. Hatta belki başı ağrıyordur, çok yorgundur ya da havasında değildir. Sadece sizi kırmaktan çekindiği için, sizi geri çevirememiştir. Orgazmdansa orgazmı taklit etmeyi tercih edebilir. Niye anlatıyoruz ki, bu sebepleri siz daha iyi bilirsiniz! Seks sırasında komik sesler mi çıkıyor? Üzülmeyin, kimi zaman böyle şeyler olabilir. Hatta gaz kaçırmak da mümkün. Bunu seksin doğal sürecinin bir parçası olarak kabul edebilirsiniz. Dert etmeyin! İspanyol seksi nedir? "French Kiss"ten sonra bu da ne oluyor?" demeyin. Çok özel bir tarafı yok. Normal bir ilişkiden farkı, erkeğin, kadının göğüsleri üzerine boşalması. Her duruma isim takmak ve bir millet patenti vermek isteyen bazı dış mihrakların koyduğu öylesine bir isim kısacası. Penis neden mavileşir? Yüzüstü pozisyonda, penise daha fazla kan gitmesi, penisin mavileşmesine neden olabilir. Boşalma sonrası ya da ereksiyonun sona ermesi halinde, penis tekrar gerçek rengine döner. Eğer çok rahatsız oluyorsanız bakmayın. O rahatsız oluyorsa, bir doktora görünsün. En azından içi rahat eder.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3039
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Zayıflamak için bilmeniz gerekenler
Herkesin vücut yapısı aynı değildir. Normal kilo kişiye göre değişir. İdeal kiloyu hesaplamak için günümüzde kullanılan en güvenilir yöntem, vücut kitle index’inin (VKİ) hesaplanmasıdır. VKİ metodu, bir mankenin ölçülerini aramaktan farklı olarak insana kendi formunu, “normallik” açısından değerlendirme olanağını sağlar. (Pratik hesap tablomuzda bulunan "Kilonuz normal mi?" VKİ'ne göre ideal kilonuzu hesaplamakta.) Zayıflamak için bilmeniz gerekenler 1. Yiyeceklerden aldığınız kalori, gün boyunca harcayabileceğiniz kaloriden fazla ise, kaçınılmaz olarak şişmanlarsınız. Zayıflamak isteyen bir insanın aldığı kaloriden daha fazlasını harcaması gerekir. Bunun için en sağlıklı yol; bir yandan yiyecekleri kontrol altına almak, diğer taraftan hareketi arttırmaktır. 2. Diyet yapmak, kesinlikle aç kalmak demek değildir. Esasında diyet yapmak, sağlıksız beslenme alışkanlıklarını terk ederek, sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmaktır. Aç kalırsanız, günlük yaşamınızı yürütemezsiniz. Ayrıca kendinizi güçsüz ve doyumsuz hissedeceğiniz için, rejimi sürdüremezsiniz. Uzun süre aç kalırsanız vücudunuz kendini savunmak için enerji üretmekten vaz geçer ve yiyeceğiniz her lokmayı yağ olarak stoklamaya başlar. 3. Hiçbir öğünü atlamayın. Özellikle sabah kahvaltısı başta olmak üzere, düzenli yemek metabolizmanın verimli çalışmasını sağlar. Düzenli ve ölçülü yiyerek diyet yaparsanız, kendinizi canlı, enerjik, neşeli hissedersiniz ve kolayca kilo verirsiniz. Bu nedenle size vereceğimiz yemek programındaki menüleri eksiksiz yemelisiniz. 4. Sağlıklı kilo vermenin yolu, haftada 1 kg vermektir. Daha hızlı kaybedilen kilolar kolayca geri gelebilir. 5. Şok diyetler olarak bilinen sıkı ve sağlıksız diyetlerle, sadece su kaybedersiniz ve kaslarınız zayıflar. Bu tip diyetlerin uzun süre yapılması mümkün değildir. Bizim programımız, bünyeden bünyeye değişse de, genelde haftada 1 kilo verilmesini hedefler. 6. Spor ve hareket çok önemlidir. Her gün en az 1 saat yürüyüş yapın veya yüzün. Yapabiliyorsanız, diğer spor dalları da çok yararlıdır. Aerobik, aletli jimnastik, tenis v.s. yapanlar hem kolayca kilo verirler hem de geri almazlar. Daha da önemlisi, kas yapıları güçlenir. Özellikle sellülit sorunu olan hastalar kan dolaşımını düzenlediği için, her gün en az 1 saat yürümelidirler. Spora veya yürüyüşe tok karınla çıkmak doğru değildir. Yemeğinizi hareket programı bittikten sonra yemelisiniz. 7. Kendinizi stresten koruyun . Stres garip bir şekilde zayıf insanları daha fazla zayıflatır, şişmanları daha fazla şişmanlatır. Araştırmalar stres altında % 20 ile 30 arasında daha az kalori harcandığını göstermektedir. Spor yapmak stresi hafifletir, uyku kalitesini arttırır. 8. Soslu yemeklerden ve şekerli yiyeceklerden uzak durun. Sellülit için diyet yapıyorsanız kafeinli içeceklerden ve tuzdan uzak durun. 9. Genel olarak hazır gıdalara, kızartmalara, beyaz un ve beyaz şekerden yapılmış rafine yiyeceklere itibar etmeyin. Ayrıca tereyağı ve yağlı etler gibi hayvansal yağlardan da kendinizi koruyun. 10. Kepekli ekmek, kepekli makarna, kabuklu pirinç, baklagiller, sebzeler, meyveler, kuru yemişler, balık, yağsız etler, yağsız süt ürünleri ve ölçülü zeytinyağı tüketin. 11. Her sabah uyandığınızda, güne bir bardak ılık su içerek başlayın. Gün boyunca en az 2 lt. su içmeyi unutmayın. 12. Akşam yemeklerini mümkünse saat 21 den önce yemeğe gayret edin. 13. Yemek ile meyve arasında en az iki saat ara olmalıdır. Diyet uyguladığınız süre içinde üzüm, muz, havuç ve mısırdan uzak durun. 14. Kilo verdikten ve ideal kilonuza ulaştıktan sonra, 1 yıl boyunca beslenmenize dikkat edin. Verdiğiniz kiloları ilk yıl içinde kolayca geri alabilirsiniz.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3039
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Keten tohumunun faydaları
10 bin yıldır gıda olarak da kullanılan keten bitkisi, etkili bir gençlik, sağlık ve güzellik kaynağı. Keten tohumunda yok yok; Kolesterol düşürücü, felç, kanser, unutkanlık önleyici, bağırsak çalıştırıcı ve temizleyici etkisi bunlardan birkaçı. Uzmanlar, sıvı şeklinde, salataların üzerine serpiştirilerek veya günde bir çorba kaşığı şeklinde tüketmeyi öneriyor. Keten tohumunun yararları
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3039
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Di-Yoga tekniği ilk kez Türkiye'de
Müşterilerinin çözüm ortağı Dore İletişim’in kurucusu Doret Habib, Di-Yoga Tekniğini, Beslenme Danışmanı ve Diyetisyen Banu Kazanç ve Yoga uzmanı Aydın Balcı ile birlikte Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek beden, ruh ve açlığı bir araya getiren yepyeni bir projeyi hayata geçiriyor. Yeme alışkanlığının değişip, sağlıklı beslenme ve yoganın rahatlama tekniklerinin birleşimini sunan Di-Yoga, bugüne kadar hiç uygulanmayan bir sistemle hayata geçiriliyor. Sağlıklı ve bilinçli bir şekilde yapılan diyet programları artık yoga ve diyeti bir arada sunarak, katılımcıların motivasyonlarını kaybetmeden kilo verilmesini sağlayan yepyeni bir proje…. Di-Yoga, Doret Habib’in yarattığı concept ve teknik, Beslenme danışmanı ve diyetisyen Banu Kazanç ve yoga uzmanı Aydın Balcı sayesinde artık Türkiye’de yepyeni bir trend olarak uygulanıyor. Di’yoga, klasik yoganın ağırlıklı olarak karın ve sindirim sistemini çalıştırmaya yönelik hareket ve nefes teknikleri ile kişinin beden yapısına uygun beslenmeyi içerer yepyeni bir teknik… Sindirim faaliyetlerinin düzene girdiği, beden ve zihni bütünleştirici, kişide stres ve gerginlik yaratmayan kilo atımı sağlayan bu yeni teknik, artık Türkiye’de de uygulanıyor. Esneme ve ısınma hareketleri, temel duruşlar (asanalar), nefes teknikleri, gevşeme ve dinlenme ve Meditasyon teknikleriyle uygulanan Di-Yoga, aynı zamanda doğal masaj etkisi de yaratıyor. Beslenme ve yaşam tarzı ile ilgili bilgiler verilen programda, toksinlerin atılımını kolaylaştırılarak, kişilerin hayat enerjisi de yükseltiliyor. Klasik yogadan farklı olarak Di’Yoga’nın faydalarını şöyledir;
Kişilerin diyet yaparken bilinçaltlarıyla birlikte hareket edecek bir motivasyonlara ihtiyaçları vardır. Biz de bu konuyu düşünerek böyle bir projeyi ve konsepti hayata geçirmeyi düşündük. Spor yapmak ya da psikoloğa gitmek pek çok kişinin tek başına yapabileceği aktivitelerdir. Grup halinde yapılıp özel nefes teknikleriyle farklılık yaratarak di-yoga tekniğini ve conceptini geliştirdik. Programa katılanların bu sistemi hayat felsefesi olarak benimsemesini istiyoruz. Konseptin amacı da insanların hayatlarına farklı bir dünyanın kapılarını aralayarak sağlıklı ve bilinçli olmanın yanısıra daha rahat diyet yapabilmelerini sağlamak … Beslenme Danışmanı ve Diyetisyen Banu Kazanç Türkiye’de ilk kez uygulanmaya başlayan Di-Yoga’nın beslenme ve diyet bölümüyle ilgili şunları söylüyor. ‘’Diyet, insanların doğru beslenme alışkanlıklarını düzenleyerek, sosyal yaşamına ayak uydurmasını sağlamalı. Programa katılmak isteyenlerden ilk önceayrıntılı olarak kan tahlili istiyoruz. Bundan sonra ise kişinin alması gereken enerji miktarını anlatıyoruz. Diyet programına alınan kişiyi haftada iki gün kontrol ediyorum. Diyet programını bitiren kişilerin üç ay süren koruma programı da bulunuyor, ki bu bizim için çok önemli.’’ Yoga Uzmanı Aydın Balcı Di-Yoga’da özellikle karın bölgesini çalıştırmanın önemini vurgulayan Balcı, bu programın önemini de şöyle vurguluyor; “Karnımız ikinci beynimizdir. Oradaki sinir ağları beyinle aynı şekildedir. Diyet kilo vermede tek başına yeterli olmuyor. Genellikle insanlar ağır sporlara yöneliyor. Biz burada daha hafif ve motivasyon verecek bir spor yaptırıyoruz. Nefes almanın farklı tekniklerini katılımcılarla paylaşarak, özellikle doğru nefes tekniklerinin yanı sıra iç organlara yapılacak masajı da öğretiyoruz. Böylelikle beslenmenin yanı sıra baş ağrısı, uykusuzluk, migren, sırt ağrıları gibi rahatsızlıkları da ortadan kaldırıyoruz.” Meditasyonla beyninize boş yer açın! Beyin, sürekli eşyalarla doldurduğunuz bir odaya benzer; ama bir gün gelir odada adım atılacak yer kalmaz. Tüm bu verileri sindirecek zaman bulamadığından algı bozuklukları ve unutkanlık başlar; çünkü beynin alma kapasitesi dolduğundan otomatik olarak kendini kapatır ve gerekli gereksiz her şeyi silmeye başlar. Meditasyon, beynimize ihtiyacı olan boş yeri açmamızı sağlar. Meditasyon farkındalık bilincinin geliştirilmesinin en iyi yoludur. Geçmişin ve geleceğin kaybolduğu andır. Meditasyonda sadece ‘şimdi’ vardır. Meditasyon sayesinde yapılan işte veya yaşanan hayatta ana odaklanılır. İç uzayına dalan kişi psikolojik zamanın ötesine geçer. Konsantrasyondan farklı olarak meditasyon esnasında odaklanmak adına çaba sarf edilmez. Zihin farkındalık bilincini otomatik olarak geliştirir. Aslında farkında olarak yaptığınız her şey meditasyondur. İşte bu yüzden koşmak veya yürümek de bir tür meditasyondur. Gülün dans edin; ama farkında olun! Meditasyona başlamadan önce kendinize bütün meditasyonlarınız boyunca kullanacağınız ve hiç değiştirmeyeceğiniz bir referans noktası tanımlarsınız. Bu bir nesne, bir kelime, güneş veya ay gibi parlak bir gök cismi olabilir. Bunu yapmamızdaki amaç zihni düşünce bombardımanından kurtarmak ve gelen giden düşüncelere takılıp kalmamayı sağlamaktır. Düşüncelere daldığınızı her fark edişinizde seçtiğiniz referans noktasına geri dönmeniz gerekir. Bu yolla düşünce zincirinizde kesikler oluşturmaya ve düşünceler girdabından kendinizi kurtarmaya başlarsınız. İç sessizliğinizi keşfedersiniz ve daha ileriki aşamalarda bunu daha uzun korumayı ve muhafaza etmeyi öğrenirsiniz. Tüm bunların sonucunda zihin tarafından kontrol edilen değil kontrol eden olursunuz. Etki edene tepki veren değil; etki edeni izleyen olursunuz. Klasik bir meditasyonda kişi minimum 20 dakika gözleri kapalı şekilde oturur. Oturma pozisyonu rahat olmalıdır ve kişi dik durmalıdır. Dik oturulmasındaki amaç omuriliği dik tutmak ve bu sayede diyafram nefesini daha iyi kullanmaktır. Aynı zamanda vücuttaki enerji akışı da dengelenmiş olur. 20 dakika boyunca bu pozisyon bozulmamalıdır. Vücutta hareket yoksa zihinde de hareket yoktur. Meditasyona ilk başlandığında kaşıntıların ve sallanmaların olması gayet doğaldır. Zihin kurduğu düzenin bozulmaması adına bu tip oyunlar oynayacaktır. Aslolan bunlara takılıp kalmamak ve meditasyonunuzun 20 dakikadan önce bitmesine izin vermemektir. Meditasyon sayesinde kendi iç sessizliğimizde korkularımızla, öfkelerimizle, acılarımızla, geçmiş ve gelecek hesaplarımızla, kısacası bize ait tüm düşüncelerimizle baş başa kalırız. Sessizlikte tüm düşüncelerin başımıza üşüşmeleri oldukça normaldir. Önemli olan bu düşüncelere takılıp kalmadan onları uzaktan izlemeyi öğrenmektir. Yalnızlığımızın ve sessizliğimizin içinde oturma sabrını gösterirsek meditasyonun bize katacağı çok şey vardır. Bunlardan biri belki de en önemlisi bize normalde rahatsızlık veren çevresel etmenlere ve olaylara kapılmadan onlara uzaktan bakabilme yetisini kendimizde geliştirmektir. Meditasyon, vasıtasıyla alt bilincimize ulaşırız. Bu sayede bastırdığımız duygularımız, düşüncelerimiz ve streslerimiz birer birer yüzeye çıkarak kaybolurlar. Kendi iç yolculuğumuzda tüm hücrelerimizle ve dokularımızla iletişim kurabilir hale geliriz. Bu sayede hastalıklarımızın farkına varabilir ve içimizde varolan iyileştirme gücünü kullanabiliriz. Ayurveda’ya göre tüm hastalıklar zihinde başlar. Zihin kendini hasta edebiliyorsa, iyileştirme gücüne de sahiptir. Meditasyonun düzenli yapılması çok önemlidir; çünkü kendimizi keşfetme yolculuğu uzundur.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3039
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Yeşil çay beynin yaşlanmasını önleyebilir
Düzenli olarak yeşil çay içmenin, beynin yaşlanmasını önleyebileceği bildirildi. Japonya'daki Tohoku Üniversitesi'nde görevli bilimadamı doktor Şiniçi Kuriyama ve ekibinin, 70'li yaşlarında ve üzerindeki 1003 kişi üzerinde yaptığı araştırma, daha çok yeşil çay içen kadın ve erkeklerde, kavrama zayıflığında azalma görüldüğünü ortaya koydu. Sonuçları "American Journal of Clinical Nutrition" dergisinde yayınlanan araştırma çerçevesinde 1003 yetişkine, beslenme biçimleri, sağlık durumları ve alışkanlıkları hakkında sorular sorulduğu ve bu kişilerin, hafıza, dikkat ve dil kullanımı gibi kavrama fonksiyonlarının test edildiği belirtildi. Araştırma, günde 2 fincan ya da daha fazla yeşil çay içen yaşlılarda, haftada üç ya da daha az içenlerden yaklaşık yüzde 50 daha az kavrama zayıflığına rastlandığını gösterdi. Günde ortalama bir fincan yeşil çay içenlerin ise bu iki grubun arasında yer aldığı kaydedildi.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Oct 2005
Yaş: 40
Mesajlar: 4,030
Teşekkür Etme: 202 Thanked 922 Times in 234 Posts
Üye No: 3160
İtibar Gücü: 3282
Rep Puanı : 103395
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() kanka ellerine sağlık olayı aşmışsın valla
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Forum Müdavimi
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Konum: Uzak diyarlar
Yaş: 41
Mesajlar: 2,516
Teşekkür Etme: 17 Thanked 126 Times in 56 Posts
Üye No: 7388
İtibar Gücü: 2208
Rep Puanı : 28094
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Ellerine sağlık kankam güzel olmuş
![]()
__________________
Haraket Zamanı |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Yaş: 33
Mesajlar: 105
Teşekkür Etme: 0 Thanked 7 Times in 6 Posts
Üye No: 8368
İtibar Gücü: 1446
Rep Puanı : 360
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() güzel konu olmuş saol...
|
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Yaşam | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-25-2007 09:49 PM |
Yaşam | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-25-2007 09:49 PM |
yaşam ... | KoJiRo | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-23-2007 11:04 AM |
Yaşam | mystical_waynak | Eskiler (Arşiv) | 1 | 10-14-2007 11:17 PM |
Yaşam | mystical_waynak | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-14-2007 02:22 PM |