Sigara kansere dost insana düşman 4 Aralık 2006

[CaKaLBoT]

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi Onkoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Celaleddin Camcı, sigara içen kişilerin, kansere davetiye çıkardıklarını belirterek, bu kişilerin kansere yakalanma risklerinin daha daha fazla olduğunu bildirdi.

Doç. Dr. Camcı, sigaranın, başta akciğer kanseri olmak üzere, ağız, boğaz, gırtlak kanseri gibi birçok kanserin ana sebebi olduğunu, bunun yanında, pankreas, meme, böbrek ve mesane kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskini artırdığını belirtti.

Gelecek nesiller için sigaranın zararlarını çok iyi ve net bir şekilde ortaya koymak gerektiğine dikkati çeken Camcı, şöyle konuştu:

“Bir ebeveyn olarak çocukların yanında sigara içmemeliyiz. Çünkü her büyük, çocuk için hedeftir, ulaşılacak kişidir ya da olunmak istenen kimsedir. Siz sigara içen biri olursanız, çocuğun gerek şuuru gerek bilinçaltı konumuna otomatik olarak (sigara içmek eşittir büyümek ya da büyük olmak) fikrini işlersiniz.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre özellikle 2020 yıllarında dünyada birinci hastalık kanser olacak. Kanser gerçekten süratle artıyor ve geleceğin en büyük sağlık problemi olacak gibi görünüyor. Bu nedenle bunun önlemi gerek bireysel, gerekse de toplumsal olarak sigarayla mücadele etmek olacak.”

Hareketsiz, spordan uzak yaşam tarzının da başta bağırsak kanseri olmak üzere bazı kanserlerin gelişimine zemin hazırladığını bildiren Doç. Dr. Camcı, şöyle konuştu:

“Sigara içtiğiniz sürece, 'geleceğinizi ipotek altına alıyorsunuz' demektir. Bunun dışında ikinci önemli faktör kanserde yaşam stilidir. Ağırlıklı olarak karbonhidrat ya da yağ türü besinlerle beslenme, vitaminlerden sebze ve meyvelerden uzak durmak da sindirim sistemi kanserleri için zemin hazırlıyor”

ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ

Kanserin gelişimini engellemek için yapılan uğraşın yanı sıra, kanserin erken dönemde teşhisi için kişilerin bilinçli olması ve yıllık kontrollerini yaptırması gerektiğini anlatan Camcı, şöyle devam etti:

“Çünkü kanser hastalığında şikayetler ortaya çıktıktan sonra çoğunlukla geç kalınmış oluyor ve tedavi edilemez hale geliyor. Bu da halk arasında bilinen 'kötü hastalık' senaryolarını ortaya çıkarıyor. Ama erken dönemde yakalanmış hemen her kanser türünün şu anki imkanlara göre tedavi imkanları var.

Hastalık eğer yaygın bir evrede yani, vücudun her tarafını sarmış bir evrede gelirse elimizdeki cihazlar ne kadar üst düzey olursa olsun, yapabileceğimiz bir şey kalmıyor. Dolayısıyla erken teşhis için bilinçlendirme önemli.”

Birçok kişinin şikayetler ortaya çıktıktan çok sonra doktora gittiğini, bu durumun da büyük sıkıntılara yol açtığının altını çizen Camcı, örneğin meme kanserine yakalanan birçok kadının, kitleyi ilk fark ettikten sonra, ağrısı olmadığı, eşinden çekindiği ya da doktora muayene olmaktan utandığı için doktora gitmediğini, kitle büyüyüp, akıntı ve ağrılar başladıktan sonra hekime başvurduğunu anımsattı.

Genelde kanserin şiddetli, ölümcül bir ağrı belirtisiyle ortaya çıktığının düşünüldüğünü ifade eden Camcı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Gerek teşhis aşamasında gerekse erken evrelerde kanser ağrı yapmaz, ancak ileri evrelerde kanser dokusunun sinir dokusuyla münasebeti ortaya çıktığında yani, kanser dokusunun sinir dokusu uçlarını yemeye ya da uyarmaya başladığında ağrı ortaya çıkar. Çoğu kanser için ağrıların varlığı, hastalığın çok ileri evrede olduğunu gösterir. Hastalarımız ağrı olmadan da kanser olacağını bilmedikleri için doktora başvurmazlar. Vücutta normalin dışında gelişen tüm belirtiler için doktora gidilmesi gerekir.”