![]() |
![]() |
#1 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Pir Sultan Abdal
HAYATI 16. yüzyılda yaşadı. Hakkında fazla bilgi yok. Asıl adı Haydar. yaşamının büyük bölümü Banaz köyünde geçti. 16'ncı yüzyılın ikinci yarısında Sivas çevresinde boy gösteren Alevi-Bektaşi kökenli ve İran yanlısı mezhep olaylarına karıştı. Sivas Beylerbeyi Deli Hızır Paşa, Pir Sultan'ı astırdı. Ölümümün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor. Çeşitli araştırmalarda 6 ayrı Pir Sultan kimliğine değinilir. Sırasıyla, Çorum yöresinden olup bir süre Ankara'da Hasan Dede tekkesinde kalan Pir Sultan'ım Haydar, aruzla şiirler yazan Pir Sultan, Divriği yöresinde yetişen ve asıl adı Halil İbrahim olan Pir Sultan Abdal, 18'inci yüzyılın ikinci yarısı ile 19'uncu yüzyılın başında yaşamış olan Abdal Pir Sultan, 16'ncı yüzyıl sonu ile 17'nci yüzyıl başında yaşayan ve Pir Sultan'ın asılmasıyla ilgili deyişleri söyleyen Pir Sultan Abdal. ve son olarak menkıbeleşmiş yaşamıyla tanınan, Hızır Paşa'nın astığı kabul edilen 16'ncı yüzyıl şairi Banazlı Pir Sultan Abdal. Halk edebiyatı araştırmacıları, gerçek Pir Sultan Abdal olarak Banazlıyı kabul eder. Pir Sultan Abdal, Alevi gelenekleri ve tarikat içinde yetişti. Hayati (Şah İsmail), Kul Hüseyin ve Kul Himmet'ten etkilendi. Şiirlerinde duru ve yalın bir kullandı. Ana konuları, aşk, tasavvuf ve kavgadır. Tekke ve tasavvufun kalıplarını aşıp geniş bir halk kesimine seslenebildi. Medrese öğrenimi görmediği için, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı'ndan hiç etkilemedi. Saaddin Nüzhet Ergun, Abdülbaki Gölpınarlı, Pertev Naili Boratav, Cevdet Kudret, Cahit Öztelli, Sabahattin Eyuboğlu, Mehmet Fuad, Ohan Ural, Mehmet Bayrak ve Erol Toy'un Pir Sultan Abdal araştırma ve kitapları var.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Pir Sultan Abdal Eserleri
Ötme Bülbül Ötme bülbül ötme şen değil bağım Dost senin derdinden ben yana yana Tükendi fitilim eridi yağım Dost senin derdinden ben yana yana Deryadan bölünmüş sellere döndüm Ateşi kararmış küllere döndüm Vakitsiz açılmış güllere döndüm Dost senin derdinden ben yana yana Haberin duyarsın peyikler ile Yaramı sarsınlar şehidler ile Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile Dost senin derdinden ben yana yana Abdal Pir Sultan'ım, doldum eksildim Yemeden içmeden sudan kesildim Zülfün kemendine kondum asıldım Dost senin derdinden ben yana yana Nasıl Yar Diyeyim Nasıl yar diyeyim ben böyle yare Mecnun edip çöle saldıktan sonra Alemin bağında bülbüller öter Giden benim gülüm solduktan sonra Coşkun sular gibi çağlamayan yar Gönlünü gönlüme bağlamayan yar Benim şu halime ağlamayan yar Daha ağlamasın öldükten sonra Pir Sultan Abdal'ım sürem bu yolu İnsanın kamili olmuşam kulu İster yağmur yağsın isterse dolu Gidem ben ummana daldıktan sonra Dönen Dönsün Koyun beni hak aşkına yanayım Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Kadılar müftüler fetva yazarsa İşte kement işte boynum asarsa İşte hançer işte başım keserse Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Bir gün mahşer olur divan kurulur Suçlu suçsuz varsa orda bulunur Piri olmayanlar anda bilinir Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Pir Sultan'ım arşa çıkar ünümüz O da bizim ulumuzdur pirimiz Hakka teslim olsun garip canımız Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan Geçti Dost Kervanı Şu karşı yaylada göç katar katar Bir güzel sevdası gözümde tüter Bu ayrılık bize ölümden beter Geçti dost kervanı eyleme beni Şu benim sevdiğim başta oturur Bir güzelin derdi beni bitirir Bu ayrılık bize ölüm getirir Geçti dost kervanı eyleme beni Pir Sultan Abdal'ım kalkın aşalım Aşıp yüce dağı engin düşelim Çok nimetin yedik helallaşalım Geçti dost kervanı eyleme beni Sivas Ellerinde Kul olayım kalem tutan eline Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz Şekerler ezeyim şirin diline Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz Allahı seversen kâtip böyle yaz Dün ü gün ol şah'a eylerim niyaz Umarım yıkılır şu kanlı Sivas Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz Sivas illerinde sazım çalınır Çamlı beller bölük bölük bölünür Ben dosttan ayrıldım bağrım delinir Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz Münafıkın her dediği oluyor Gül benzimiz sararuban soluyor Gidi Mervan sâd oluban gülüyor Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz Pir Sultan Abdal'ım ey Hızır Paşa Gör ki neler gelir sağ olan başa Hasret koydu bizi kavim kardaşa Kâtip ahvalimi şah'a böyle yaz
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Erzurumlu Emrah
Hayatı (19. yüzyıl) Erzurum'un Ilıca bucağına bağlı Tanbura köyünde doğmuştur. Hayatı hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Sivas, Tokat, Çantan, Kastamonu, Niğde gibi yerleri dolaşmıştır. Nakşibendiliği benimsediği, iyi bir tahsil gördüğü, şiirlerinde kullandığı dil ve sanatlı söyleyişten anlaşılmaktadır. Yaşadığı sürece pek çok çırak yetiştiren şairin eserleri bazen başka şairlerin, özellikle de Ercişli Emrah'ın şiirleri ile karıştırılmıştır. Son zamanlarda yapılan incelemelerde bu karışıklık oldukça giderilmiştir. Erzurumlu Emrah'ın aruzla yazdığı şiirlerinde dil oldukça ağırdır. Hece ile yazdığı şiirlerde de sanatlı bir üslûp göze çarpmaktadır. Buna rağmen Anadolu'da çok sevilip sayılmış, pek çok şiiri türkü ve şarkı formuna sokularak okunmuştur. Şiirleri Dîvan-ı Emrah adıyla yayınlanmıştır. Aynca hakkında pek çok kitap yayınlanmış; anma toplantıları düzenlenmiştir.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Erzurumlu Emrah Eserleri
Söyledi Yok Yok Sabahtan uğradım ben bir güzele Dedim mahmur musun söyledi yok yok Ak ellerin boğum boğum kınalı Dedim bayram mıdır söyledi yok yok Dedim inci nedir dedi dişimdir Dedim kalem nedir dedi kasımdır Dedim on beş nedir dedi yaşımdır Dedim daha var mı söyledi yok yok Dedim Erzurum nen dedi ilimdir Dedim gider misin dedi yolumdur Dedim Emrah nendir dedi kulumdur Dedim satar mısın söyledi yok yok Elâ Gözlerini Elâ gözlerini sevdiğim dilber Sen benim derdime deva bilmezsin Ya nice tabîbsin yoktur ilâcın Yürekte yaramı sarabilmezsin. Sana derim sana ey kalbi hayın Kimseler çekmesin feleğin yayın Alıp harab ettin gönlüm sarayın Şimdi bir taşını koyabilmezsin. Emrah eder, boşa gitti sözlerim Muhabbeti can evime gizlerim Ne durusun ağlasana gözlerim Gitti kaşı kara, görebilmezsin. Tutam Yar Elinden Tutam yâr elinden tutam Çıkam dağlara dağlara Olam bir yaralı bülbül İnem bağlara bağlara Birin bilir birin bilmez Bu dünya kimseye kalmaz Yâr ismini desem olmaz Düşer dillere dillere. Emrah eder bu günümdür Arşa çıkan tütünümdür Yâra gidecek günümdür Düşem yollara yollara. Ağlasana Gözlerim El çek tabib el çek yaram üstünden Sen benim derdime deva bilmezsin Sen nasıl tabibsin yoktur ilacın Yaram yürektedir sarabilmezsin İçerim yanıyor kendim havayi Çekmeyen ne bilir aşkı sevdâyı Yıktın viran oldu kalbim sarayı Çünkü bir taşını koyabilmezsin Emrah'ım dinledin benim sözlerim Muhabbetin can evimde gizlerim Ne duruyon ağlasana gözlerim Bir daha yarini görebilmezsin
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yunus Emre
01- Hayatı (XIII. yüzyıl) XIII. yüzyılın ikinci yarısı ile XIV. yüzyılın başlarında yaşamış olan Yunus Emre'nin hayatı hakkında elde kesin bilgiler yoktur. Eski bir mecmuadan elde edilen bilgiye göre, 1250-1320 yılları arasında yaşamıştır.Yunus Emre'nin Sakarya bölgesinde Taptuk Emre adlı bir şeyhin dervişi olduğu bilinmektedir. Ayrıca, Anadolu, Suriye ve Azerbaycan'da dolaştığı, Porsuk'un Sakarya ile birleştiği yerdeki Sarıköy'de doğup öldüğü ve orada gömülü olduğu kabul edilmektedir.Yunus Emre, halk arasında bir efsane kahramanı gibi anılmaktadır. Hayatı hakkında birçok menkıbe oluşmuştur. Taptuk Emre'nin kapısında kırk yıl odun topladığı veya Taptuk'un emriyle kırk yıl seyahat ettiği bu rivayetlerden ikisidir. Anadolu'nun birçok yerinde Yunus'a ait olduğu söylenen mezarlar vardır.Her ne kadar ümmî (okur yazar olmayan) olduğu söyleniyorsa da, şairin, Mevlânâ'yı okuyup anlayacak kadar Farsça bildiği sanılmaktadır. Tasavvuf anlayışı bakımından Mevlânâ'dan esinlenmiş olması bu ihtimali güçlendirmektedir.Yunus Emre'nin iki eseri vardır: Bunlardan biri Risâletü'n-Nushiyye adlı mesnevisi, diğeri de Divan'dır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yunus Emre ve Sevgi Felsefesi
Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslâm'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu'ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir'de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu'nun birkaç yöresinde "Yunus Emre" adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden "makam" adı verilen yer vardır. Bir garip öldü diyeler Üç gün sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir. Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlardan başlıcaları şöyle sıralanabilir: Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta'nın Keçiborlu ilçesi civarı; Aksaray; Afyon'un Sandıklı ilçesi; Ordu'nun Ünye ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü. Görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır. Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi. Aslında bu durum, Yunus Emre'nin Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir. Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur. Mısralarında didaktik ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler. Bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "Din tamam olunca doğar muhabbet" diyen Yunus, İslam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder. Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçe'nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre... Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır. Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir. O'nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe'nin Batı'da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesi"nin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "Yaradılanı hoş gör / Yaradan'dan ötürü"dür. Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar. Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla "milli bir sanatçı"dır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi... Yunun Emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar:İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nedir Tasavvuf?...
Türkler, Müslüman olduktan sonra, İslâm dinini geniş kitlelere yaymak üzere bir düşünce sistemi oluşturmaya başlamışlardır. Eski inanışların İslâmlaşarak girdiği bu düşünce sistemi, tarikat adı verilen yollar vasıtasıyla halka ulaşır. Başlangıçta, sûfî adı verilen dervişlerin yaydığı bu din felsefesinin genel adı tasavvuftur. Mutasavvıf denen tasavvuf düşünürlerine göre, fizik ötesi evrenle, içinde yaşadığımız evren birdir (vahdet-i vücûd). Bu birlik, Tanrı'dır. Tanrı aynı zamanda hem vücud-ı mutlak yani salt varlık, hem de hüsn-i mutlak yani salt güzelliktir. Hava, su, toprak ve ateşten oluşan evren, geçici bir görüntüdür. Adem-i mutlak (mutlak yokluk) olan bu görüntüyü, Tanrı kendi güzelliğini görmek için yaratmıştır. İnsan varlık ve yokluk unsurlarıyla birlikte yaratılmıştır. İnsanın görevi, kendisinde bulunan yokluktan kurtularak varlığa, yani Tanrı'ya ulaşmaya çalışmaktır. Tanrı'ya ulaşmanın yolu aşktır. İnsan dünyanın zevk veren tutkularından uzaklaştıkça yokluktan da uzaklaşır; kendisinde var olan faziletleri geliştirdikçe varlığa yaklaşır. Tanrı'ya yaklaşan faziletli kişilere insan-ı kâmil (olgun insan) denir. Tasavvuf düşüncesi, insan ruhunu işlemeye yönelen bu yönüyle, kişiyi ikiyüzlülükten doğruluğa, kötülükten iyiliğe ve nefretten sevmeye götüren bir özellik taşır. Tasavvuf şiiri, bütün bu sözü edilen düşünce sistemini benimseyerek ilke hâline getirmiştir. İlâhî ve nefeslerde bütün canlılığıyla yaşayan bu ilkeler, bazı semboller aracılığı ile anlatılır. Buna göre; âşık, Tanrı aşkıyla O'nu arayan kişi; maşuk, âşık olunan, Tanrı; şarap, Tanrı aşkı; sâkî, yol gösteren; meyhane, dergâh veya tekke demektir. "Mazmun" (kalıplaşmış anlatım) adı verilen bu semboller Klâsik Türk Edebiyatı ve Tekke Edebiyatı'nın yanı sıra din-dışı şiirlerde de kullanılmıştır.
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yunus Emre Eserleri
Şol Cennetin Irmakları Şol Cennetin ırmakları Akar Allah deyu deyu Çıkmış İslam bülbülleri Öter Allah deyu deyu Salınır Tüba dalları Kur'an okur hem dilleri Cennet bağının gülleri Kokar Allah deyu deyu Kimi yiyip kimi içer Hep melekler rahmet saçar İdris nebi hulle biçer Diker Allah deyu deyu Altındandır direkleri Gümüştendir yaprakları Uzandıkça budakları Biter Allah deyu deyu Aydan arıdır yüzleri Misk-ü amberdir sözleri Cennet'te huri kızları Gezer Allah deyu deyu Hakka aşık olan kişi Akar gözlerinin yaşı Pür nur olur içi dışı Söyler Allah deyu deyu Ne dilersen Hak'tan dile Kılavuzla gir bu yola Bülbül aşık olmuş güle Öter Allah deyu deyu Açıldı gökler kapısı Rahmetle dolu hepisi Sekiz Cennet'in kapısı Açar Allah deyu deyu Rıdvan-dürür kapı açan İdris-dürür hulle biçen Kevser şarabını içen Kanar Allah deyu deyu Miskin Yunus var dostuna Koma bu günü yarına Yarın Hakk'ın divanına Varam Allah deyu deyu İlim İlim Bilmektir İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne Kişi Hak'kı bilmektir Çün okudun bilmezsin Ha bir kuru emektir Okudum bildim deme Çok taat kıldım deme Eğer Hak bilmez isen Abes yere yelmektir Dört kitabın ma'nisi Bellidir bir elifte Sen elifi bilmezsin Bu nice okumaktır Yiğirmi dokuz hece Okursun uçtan uca Sen elif dersin hoca Ma'nisi ne demektir Yunus Emre der hoca Gerekse bin var hacca Hepisinden iyice Bir gönüle girmektir Gel Gör Beni Aşk Neyledi Ben yürürüm yane yane Aşk boyadı beni kane Ne akılem ne divane Gel gör beni aşk neyledi Gah eserim yeller gibi Gah tozarım yollar gibi Gah akanm seller gibi Gel gör beni aşk neyledi Akar sulayın çağlarım Dertli ciğerim dağlarım Şeyhim anuban ağlarım Gel gör beni aşk neyledi Ya elim al kaldır beni Ya vaslına erdir beni Çok ağlattın güldür beni Gel gör beni aşk neyledi Ben yürürüm ilden ile Şeyh anarım dilden dile Gurbette halim kim bile Gel gör beni aşk neyledi Mecnun oluban yürürüm O yari düşte görürüm Uyanıp melfil olurum Gel gör beni aşk neyledi Miskin Yunus biçareyim Baştan ayağa yareyim Dost ilinden avareyim Gel gör beni aşk neyledi Niçin Ağlarsın Hey Bülbül Sen burda garip mi geldin Niçin ağlarsın bülbül hey Yorulup iz mi yanıldın Niçin ağlarsın bülbül hey Karlı dağlardan mı aştın Derin ırmaklar mı geçtin Yârinden ayrı mı düştün Niçin ağlarsın bülbül hey Hey, ne yavuz inilersin Benim derdim yenilersin Dostu görmek mi dilersin Niçin ağlarsın bülbül hey Kal’alı şehir mi yıkıldı Ya nam-u arın mı kaldı Gurbette yârin mi kaldı Niçin ağlarsın bülbül hey Gulistanlarda yaylarsın Taze gülleri yıylarsın Yavlak zârılık eylersin Niçin ağlarsın bülbül hey Uykudan gözüm uyandı Uyandı kana boyandı Yandı şol yüreğim yandı Niçin ağlarsın bülbül hey N’oldu şu Yunus’a n’oldu Aşkın deryasına daldı Yine baharistan oldu Niçin ağlarsın bülbül hey Bana Seni Gerek Seni Aşkın aldı benden beni Bana seni gerek seni Ben yanarım dünü günü Bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim Ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum Bana seni gerek seni Aşkın aşıklar öldürür Aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur Bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem Mecnun olup dağa düşem Sensin gün be gün endişem Bana seni gerek seni Sufilere sohbet gerek Ahilere ahret gerek Mecnunlara Leyla gerek Bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler Külüm göğe savuralar Toprağım anda çağıra Bana seni gerek seni Yunus'dürür benim adım Gün geçtikçe artar odum İki cihanda maksudum Bana seni gerek seni
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kaygusuz Abdal
Hayatı Doğum tarihi ve yeri ile ölüm tarihi ve yeri kesin olarak bilinmiyor. Asıl adının Alâeddin Gaybî olduğu söylenir. Padisah II. Murat döneminde 1341-1444 arasında yaşadığı sanılıyor. Babasının adı Alanyalı Hüsameddin Mahmud. İyi bir eğitim gördü. Edirne, Yanbolu, Filibe, Manastır'ı gezdi. Ve Bektaşi şeyhi Abdal Musa'nın dergahına girdi. 40 yıl burada hizmet etti. Şeyhinden izin alarak, Mekke ve Mısır'a gitti. Mısır'da öldüğü ve Mukattam Dağı'nda bir mağaraya gömüldüğü söylenir. Bir başka söylentiye göre de Antalya Elmalı'da gömülü. Şeyhi Abdal Musa gibi halifesi Kaygusuz Abdal da Bektaşi-Alevi edebiyatının kurucularından sayılır. Yunus Emre'nin yolundan gitti. Hem aruz, hem hece ölçüleriyle yazılmış şiirleri var. Şiirlerini ana teması tanrı, insan ve doğa sevgisidir. Kaygusuz Abdal, alaycıdır. Yobazlık ve ham softalığı eleştirir. Yalın bir dili ve kıvrak söyleyişi vardır. Serâyi, Miskin Serâyi, Kul Kaygusuz ya da Miskin Kaygusuz mahlaslarını da kullandı. Düzyazı alanında da örnekler verdi. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinin çoğu "şathiye" türündedir. Divan'ının yanısıra, Sarây-Nâme, Minber-Nâme, Dil-Güsâ, Gevher-Nâme, Budala-Nâme, Mesnevi, Muglâta-Nâme, Esrâr-i Hurûf, Vücûd-Nâme adlı eserleri var. Eserleri ve hayatını Abdurrahman Güzel araştırdı ve yazdı
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Forum Kalfası
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: BeyCoast
Mesajlar: 7,003
Teşekkür Etme: 26 Thanked 333 Times in 269 Posts
Üye No: 4853
İtibar Gücü: 3004
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kaygusuz Abdal Eserleri
Yücelerden Yüce Gördüm Yücelerden yüce gördüm erbapsın sen koca Tanrı Alim okur kelam ile sen okursun hece Tanrı ... Kıldan köprü yaratmışsın gelsin kulum geçsün deyü Hele biz şöyle duralım yiğit isen geç e Tanrı Garib kulun yaratmışsın derde mihnete katmışsın Ani aleme atmışsın sen çıkmışsın uca Tanrı Kaygusuz Abdal yaradan gel içegör şu cür'adan Kaldır perdeyi aradan gezelim bilece Tanrı Kaplu Kaplu Kaplu kaplu bağalar kanatlanmış uçmağa Kertenkele derilmiş diler Kırım geçmeğe Kelebek ok yay almış ava şikara çıkmış Donuzları korkudur ayuları kaçmağa Ergene'nin köprüsü susuzluktan bunalmış Edirne minaresi eğilmiş su içmeğe Kazzaza balta koydum çevrisim deremezem Çuval çayırda gezer segirdüben kaçmağa Allahımın dağında üçbin balık kışlamış Susuzluktan bunalmış kanlı ister göçmeğe Leylek koduk doğurmuş ovada zurna çalar Balık kavağa çıkmış sögüt dalın biçmeğe Bir sinek bir devenin çekmiş budun koparmış Salinuban seğirdür bir yâr ister koçmağa Bir aksacık karınca kırk batman tuz yüklenmiş Gah yorgalar gah seker şehre gider satmağa Donuz dügün eylemiş ayuya kızın vermiş Maymun sindi getirmiş kaftan gömlek biçmeğe Deve hamama girmiş dana tellallık eder Susığırı natır olmuş nöbet ister çıkmağa Kaygusuz'un sözleri Hindistan'in kozları Bunca yalan söyledin girer misin uçmağa Beylerimiz Elvan Gülün Üstüne Beylerimiz elvan gülün üstüne Ağlar gelür şahım Abdal Musa'ya Urum Abdalları postun eğnine Bağlar gelür şahım Abdal Musa'ya Urum Abdalları gelir dost deyü Eğnimize aba hırka post deyü Hastaları gelir derman isteyü Sağlar gelür şahım Abdal Musa'ya Hind'den bazerganlar gelir yayınur Pişer lokmaları açlar doyunur Aşıklar gelir bunda soyunur Erler gelür şahım Abdal Musa'ya Her matem ayında kanlar saçarlar Uyandırıb Hak çerağın yakarlar Demine Hu deyüb gülbang çekerler Nurlar gelür şahım Abdal Musa'ya Meydanında dara durmuş gerçekler Çalınur koç kurbanlara bıçaklar Döğülür kudüm açılır sancaklar Tuğlar gelür şahım Abdal Musa'ya İkrarıdır koç yiğidin yuları Muannidi çeksem gelmez ileri Akpınar'ın Yeşilgöl'un suları Çağlar gelür şahım Abdal Musa'ya Ali'm zülfikarın almış destine Sallar durmaz Yezidler'in kastine Tümen tümen Genç Ali'nin üstüne Sırlar gelür şahım Abdal Musa'ya Benim bir isteğim vardır Kerim'den Münkir bilmez evliyanın halinden Kaygusuz'um ayrı düştüm pirimden Ağlar gelür şahım Abdal Musa'ya Âdemi Balçıktan Yoğurdun Âdemi balçıktan yoğurdun yaptın Yapıp da neylersin, bundan sana ne Halk ettin insanı saldın cihana Salıp da neylersin bundan sana ne Bakkal mısın teraziyi neylersin İşin gücün yoktur gönül eğlersin Kulun günahını tartıp neylersin Geçiver suçundan bundan sana ne Katran kazanını döküver gitsin Mümin olan kullar didara yetsin Emreyle yılana tamuyu yutsun Söndür şu ateşi bundan sana ne Sefil düştüm bu alemde naçarım Kıldan köprü yaratmışsın geçerim Şol köprüden geçemezsem uçarım Geçir kullarını bundan sana ne Kaygusuz Abdal der cennet yarattın Cehenneme nice kulları attın Nicesin ateş-i aşk ile yaktın Yakıp da neylersin bundan sana ne Dokuz Felek Dokuz felek bizim sayvanımızdır Yedi kat yeryüzü seyranımızdır Zira insan suretidir tonumuz Kamu alem bizim hayranımızdır Hakikat ol kadim sultan ki derler Biz ona vücuduz ki canımızdır Daim bu surete gelmeyi varmak Yolumuzdur daim mihmanımızdır Gözün aç bak bu vücut sadefinde Kıymetli gevherüz Hâk kanımızdır Senin hayale düştügün ey münkir Bizim bu suret-i imanımızdır Bize bu saadet Hâktan erişti Zira biz kuluz o sultanımızdır Aşıklarız baş oynarız bu yolda Hâk'ı inkar eden düşmanımızdır Var ey münkir nice anlarsan anla Severiz ışık bizim imanımızdır Ser-âgâz eyle çağır el Sarayi De ki bu ışık bizim imanımızdır
__________________
M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır... Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!! |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Aşk Şiiri | ReasoN.^* | Şiirler Ve Güzel SözLer | 0 | 06-08-2010 05:27 PM |
Cumhuriyetten Günümüze Türk Şiir Antolojisi & CD | setherial | Eskiler (Arşiv) | 1 | 11-22-2008 07:42 PM |
Aşk Şiiri... | CaKaLBoT | Eskiler (Arşiv) | 1 | 09-13-2006 12:03 AM |
aşk şiiri | CaKaLBoT | Eskiler (Arşiv) | 4 | 06-11-2006 12:44 PM |
Türk Halk Şiiri Antolojisi | Bostandere | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-18-2006 03:03 PM |