www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 08-17-2007, 09:56 AM   #1
вσυя∂¢αη
Forum Aşığı
 
вσυя∂¢αη Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Jul 2007
Konum: cehennemin derinliklerindeyim...
Yaş: 37
Mesajlar: 4,346
Teşekkür Etme: 133
Thanked 123 Times in 109 Posts
Üye No: 43633
İtibar Gücü: 2291
Rep Puanı : 10207
Rep Derecesi : вσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan İnsanlarin Onurlari EŞİttİr

İNSANLARIN ONURLARI EŞİTTİR

İnsanoğlu bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor. İşte bu beni üzüyor. Sokakta herhangi birilerini durdurup “ insanlara saygılı mısınız?” diye sorarsanız, hemen hepsi “Evet” der. Ama bu evetçilerin birisi amirdir, hata yapan personelini azarlar; diğere hekimdir, köylüye “sen” der, şehirliye “siz”; birisi öğretmendir, ödevini yapmayan öğrenciye bağırır; bir diğeri polistir, hırsıza hakaret eder. Her ne kadar insana saygılı olduklarını iddia etseler de, bu amir, bu öğretmen, bu hekim, bu polis insana saygılı değildir.

Kişiyi ve hatalı davranışını ayırmak zorundasınız. Hatalı davranışını eleştirebilirsiniz, hatta hatalı davranışından ötürü bir yaptırım uygulayabilirsiniz; fakat kişiyi topyekün eleştirmeye hakkınız yoktur. Kişiyi topyekün eleştirmek insana saygısızlıktır, insan onurunu umursamazlıktır.

Bir profesörün onuru bir çöpçünün onuruna eşittir; bir kapıcının onuru, bir genel müdürün onuruna, hekimin onuru hastanın, hastabakıcının onuruna eşittir ve bir müfettişin onuru, bir hırsızın onuruna eşittir.

İster varsayım deyin, ister bir dogma, tüm insanların onurları eşittir bu dünyada. İnsanların bilgileri, yetkileri, statüleri, güçleri farklı farklı olabilir; ancak onurları eşittir. Hiçbir insan, renginden, cinsiyetinden, inançlarından veya hatalı bir davranışından ötürü aşağılanmamalıdır.

Bir hırsızın, diyelim ki on davranışı var. Dokuzu iyi ama onuncu davranışı kötü, hırsızlık yapıyor. Bu onuncu davranış için onu tutuklayabilirsiniz Ama onu topyekün suçlamaya, içinizden geldiği gibi aşağılamaya hakkınız yoktur.

Benim onurum, bir çöpçünün onuruna eşittir. İkimizin bilgisi, yetkisi, statüsü farklıdır. O çöpçü, benim fakülteme gelip ders anlatma yetkisine sahip değildir, benimde sokaktaki çöp bidonunun yerini değiştirme yetkisine sahip değilim o çöpçü evinin kralıdır. Köyüne gitse, kuyruk olup elini öperler. Ben kendimi ondan üstün göremem.

Benim onurum tuvalet temizleyen bir hanımın onuruna eşittir. O hanım, geç gitse, kızı kapıya çıkıp “Anne geç kaldın” diye yanaklarından öpüyor. Benim kızımın, eşimin yanağını öpmesi veya hırsızlıktan hüküm giymiş bir kadının kızının onun iki yanağından öpmesi aynı şeydir; aralarında hiçbir farklılık yoktur. Tüm insanların onurları eşittir. Bir kızılderili ifadesiyle “Mitaku oyasın” (Hepimiz -hayvanlar ve bitkiler dahil- kardeşiz).

Eğer bir mahkumun hatalı davranışı varsa onu eğitmeli, ıslah etmelisiniz.(Gelecekte mahkumlar tedavi edileceklerdir.) Ben, eğitilebilecek, tedavi edilebilecek bir insandan daha onurlu olduğumu nasıl düşünebilirim? Biz bugün, mahkumları tedavi edemediğimiz, eğitemediğimiz için, arada bir af çıkarıyoruz. Hiç hastanelerde af çıkarıldığını, hastaların sevabına erken taburcu edildiğini duydunuz mu?

İnsanlar onurlarını eşit olduğunu düşünmek istemiyorlar. Kendilerini başkalarından üstün görüyorlar. Bir yönetici, bir müfettiş, başlangıçta iyi niyetle, işini hakkıyla yapabilmek amacıyla, iş ilişkisi içinde bulunduğu kişilere mesafeli durmaya başlıyor. Giderek bu mesafeli duruş, kendini üstün görmeye dönüşebiliyor. Bu kişiler, hem mesafeden hem de hiyerarşideki konumlarından ötürü, kendilerini her açıdan, bu arada onur açısından da ötekilerden üstün görmeye başlıyorlar. Bu durum, ötekilerden daha fazla uzaklaşmalarına yol açıyor. Sonuçta, kendi yalnızlıkları artıyor, ötekileri mutsuz ediyorlar ve iş zarar görüyor.

Bir profesör sözlü sınavda cüppesini giyip, “ adayı yakından tanıyor” demesinler, laf gelmesin diye, başlangıçta soğuk, giderek yukarıdan bakan bir ifade takınıp bir engizisyon yargıcının yüz ifadesiyle, adayla hiç insani ilişki kurmadan mekanik bir sınavda yapabilir; ya da gülümseyerek selam verme, hatır sorma gibi adayla insani ilişkiler kurduktan sonra, ilişkiyi ve işi ayırt ederek, ilişkide eşitlikçi, insan onuruna saygılı, işte size objektif bir tavır takınabilir,

Bir müfettiş, başlangıçta işini iyi yapabilmek amacıyla ciddi davranıp giderek üstatlarının abartısına kapılarak kendini Olimpostan inmiş zeus gibi hissetmeye ve teftiş heyeti başkanından başka dünyada kimseye saygı duymamaya da başlayabilir; ya da ilişki ve işi ayırt edip tüm insanlara saygılı ama işinde objektif olabilir.

Kendilerini herkesten üstün kendi onurlarına onulmaz biçimde hayran olanlar, insan ilişkileri konusunda kendilerini eğitimle geliştirebileceklerine inanmayanlar, bana Küçük Ağaçtaki hindiyi hatırlatıyorlar.

İlginç bir roman olan “Küçük Ağacın Eğitimi”nde Kızılderili dede ve nine ile Küçük Ağaç adlı çocuk arasındaki ilişki anlatılmaktadır.

Küçük Ağacın dedesi gidere derinleşen, üstü dallara örtülü, hindinin boynundan alçak bir tünel kazar, tüneli derin bir çukura bağlar. Toprağın yüzeyinden tünelin içine doğru mısır taneleri serpiştirir.Yaban hindisi başını eğip taneleri yiye yiye tüneli geçer, çukura girer.Başını kaldırır, çukurun üstü açıktır ama çukur derindir. Tek bir çıkış yolu vardır, başını eğip tünelden gerisin geriye gitmek. Ancak hindi başını eğmeyi akıl edemediği için çukurdan çıkamamaktadır.
Küçük Ağaç dedesine, “Dede, hindi niçin kafasını eğip tünelden dışarı çıkmıyor?” diye sorar. Dedesi “Yavrum, hindi kendini herkesten üstün gördüğü için, öğrenebileceği yeni şeyler olduğuna inanmadığı için, alçak gönüllülük gösterip başını eğemediği için girdiği çukurdan çıkamıyor” der,

Çukurlar içinde kalakalma tehlikesi hepimiz için vardır. Ama eğer tüm insanların onurlarının eşi olduğuna inanırsak bu tehlike bizden uzaklaşır. Daha onurlu bir insan olmaya çalışmak yerine, daha bilgili, daha etkili, daha iyimser, daha sevecen olmaya çalışmak, daha akıllıca olsa gerek. Anadolu da “Boş başak dik durur” derler. Dolu ve alçakgönüllü bir başak olduğumuzda, yaşam kalitemiz artacaktır.
__________________
şєнιтℓєя öℓмєz ναтαη вöℓüηмєz




ѕözℓüк
мυѕтαƒα кємαℓ αтαтüяк
αşк ѕєνgι
вσυя∂¢αη çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:46 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.