![]() |
|
|
#11 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Etek ve Pantolon15
Ne kadar garip değil mi insan? Bundan bir ay öncesi iki ay öncesi Ali ile değişik yüklemlerle değişik mekanda değişik gündemde değişik kıyafetlerle iken şimdi her şey ne kadar tepetaklak...Ali mezardaydı artık. Emel onu yalnız bırakmıyor üç ay olmasına rağmen mezarında zambak yetiştirmeye devam ediyordu.Artık Ali en ıssız yerde en ıssız ay ışığı altında zambakları aşk tatmamış bedeniyle besliyordu.Emel Ali'nin köyünde daha fazla kalmak istemiyordu; zaten akrabaları evi zaptetmek istiyordu. Simsiyah bir yağmur bulutu ve ardından peşinsıra pus...Bulunduğu köyün yamacına yaslandı. Kah yağmur yağdı kah güneş kendini gösterdi. Bazen derelerden bir uğultu koptu yağmur dindiğinde.Uğultu su sesine karışıp boğulup gitti. Canlılık adına ortada hiç birşey kalmadı. Emel şimdi akşamın karanlığına yakalanmamak için daha dikkat etmekteydi.Ufaklığı son kez görmeye gidiyordu. _İşte geldim ufaklık ama bu akşam son gelişim. Yarın sabah erkenden gidiyorum. Seni yalnız bırakacağım.Umarım beni dedene şikayet etmezsin. Unutma duam hep yanında olacak. Çakal Karlos seninle beraber o seni sessizlikten korur. Sen ona emanetsin.O sevdiğin köpek en büyük dostundur. Akşam bavulları elinde bir çift kızıl saç, yanık ten Trabzon hava alanında uçağa biniyordu; ufaklığı mezarda bırakarak. Üç ay olmuştu İstanbuldan çıkalı, değişen birşey yoktu; artık Ali de yoktu. Çocuklarıyla da bir türlü kaynaşamıyordu; çocuklarını alıp kaçmak istiyordu Kurtuluş'tan.Evini satacak(anılarına kadar) sonra da İstanbul'u terk edecek uzun zamandan beri hayalını kurduğu Turgutreis'te o Kos adasına bakan siteden beyaz badanalı doksan metre kare bir kooperatif evi alacaktı. İlk günler oralara alıştı.Tşörtlerini hiç çıkarmamıştı oysa kıştı.Şimdi İstanbul soğuktan tir tir titriyordu.Umurunda değildi.Her gün yaptığı gibi sahil boyunca yürüyüşe çıkıyor; yaz için açılmış kafelerin lokantaların bahçelerinin önünden geçiyor; kapalı otellerin camlarına vuran kuru çınar yapraklarını izliyordu.Rüzgarın sokak köpekleriyle arkadaşlığına şahit oluyor; güneşin sevecen bir sevgi gibi okşamasını içine çekiyor; arada sırada gözyaşlarından içine akıttığı cam fanusuna sövüp durmasından başka bir şey yapmıyordu. Osman Demircan |
|
|
|
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
| Konu Araçları | |
| Görünüm Modları | |
|
|