![]() |
![]() |
#1 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Nov 2005
Konum: Ç.KALE/BİGA
Yaş: 44
Mesajlar: 5,907
Teşekkür Etme: 594 Thanked 2,624 Times in 685 Posts
Üye No: 3332
İtibar Gücü: 3952
Rep Puanı : 132808
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Karca Bey Destanı-Karca Bey
Eskilerde, yüzyıllar ötesinde Kafkas denilen büyük hanlıklar yurdunda, yaşardı bir kavim, beyleri başlarında. Birlik beraberlik içinde yaşarlardı. Ağıllara sığmaz koyunları. Her yılda birlikte yaptıkları toyları. Kar, tipi ve boran dolu bir gece, Bey`in bir oğlu oldu, toy eterce. Karda doğan o çoçuğa. Karça oğlan adı koydular. Bu isim, "kar gibi" anlamına geliyordu. Karca Bey, babasının kontrolünde, topluma örnek olacak bir kişi, bir lider olarak yetişmekteydi. Ama, ne yazık ki acı günler gelip çatmış, Moğol sürüleri bütün Kafkasya`yı talan etmeye başlamıştı: Ovalara sığmayan Kara Moğol orduları geliyor. Koşuyorlar, saldırıyorlar sağa sola. Doğudan esen bir uğursuzluk fırtınası gibidir Moğol sürüleri. Halk, bu fırtına önünden kaçmaktadır bölük bölük. Karca Oğlan’ın bey babası güneşin doğduğu yöne dikmiş gözlerini. Halkına buyruk verir: "Haydi göçelim bu diyardan." Tan yeri ağarmadan kalktılar yataklarından gözlerinde yas. Terk ettiler eski yurdu yürekleri sızlayarak. Önlerinde koyun sürüleri, yılkıları. Yol yürümekten takatsiz düştü kadınları, çocukları. Ne zorluklar, ne sıkıntılar çektiler o bitmez tükenmez yolculukta. Çok zayiat vermişlerdi, bitmiş tükenmişlerdi, Gün gelip de Kırım eline vardıklarında Bey dedi ki: "Artık burada durak verelim." BİTMEYEN GÖÇ SİLSİLESİ Haftalarca, belki aylarca süren çileli yolculuk noktalanmış, Moğolların zulmünden kaçan Karaçaylılar, Kırım`da yerleşmeye, yaşamaya karar vermişlerdi. Kendilerine evler, ağıllar yaptılar. Ne var ki, burada da aradıkları huzuru bulamadılar. Onlar dağlardan gelmişti, yine yüksek dağların karlı tepelerine yollanmalıydılar: Derken, bir gün bilge kişiler toplandı. Karar verdiler: “Yine yol göründü bize." O güzelim evler, büyük ağıllar geride bırakıldı. Beyleri başlarında, dağların göründüğü yerlere doğru göçe başladılar. Ne kadar sürdü bu yolculuk, kimse bilmez. Sonunda ulaştılar hayallerini süsleyen Kafkas Dağları’na. Karca Oğlan büyümüş, Karca Bey olmuştu. Onunla birlikte Tram, Navruz ve Adurhay adlı üç yiğit de Karaçay’ın beyleri idi. “Burada ömür boyu rahat yaşarız” diyorlardı. Ama, ovalardan gelen Kabartaylar, rahat bırakmadı onları. Sayıları azdı, güçleri yetmezdi Kabartaylara karşı koymaya. Köle gibi yaşamak da yakışmazdı onlara. Karar verdiler: “Yine göç kalkacak. Karaçay halkı için daha emin bir yer bulunacak.” Çaresiz, halk yine düştü yollara. Ulaştı yolları Kafkaslar`da Arhız denilen bir ovaya. "İşte şimdi bulduk! Burada gelişir, büyük millet oluruz" dediler. Hemen yeniden evler yapmaya, ağıllar kurmaya başladılar. Lakin, yine geldi Kabartay beylerinden dört elçi. Dediler: "Beylerimizin emridir, vereceksiniz bütün mallarınızı. Esir olarak götüreceğiz çocuklarınızı." Karca Bey öfkeli. Beylerini topladı, danıştı. Sonra, "Çare yok, gideceğiz" dedi. "Ama bir gün güçlenecek ve bize bu sıkıntıları verenlerden hesap soracağız" Ve bir gün yine göç kalkar Karaçay obasından. Lakin öyle bir yere konarlar ki, veba hastalığı kol gezmekte. Nice binler bu hastalıktan öldü. Kalanlar, kendilerine emin bir yer bulmak için yollara düştü. MİNGİ TAV VATANIMIZ Derken, uzaktan Elbruz Dağları gözükür. Karaçaylıları büyüler "Mingi Tav" adını verdikleri Elbruz Dağları. Yalçın kayalıklar, karlı zirveler, geyikler ve binbir çesit hayvanı ile dağların eteklerinde halı gibi serilen zümrüt ovalar. Karca Bey, beylerle toplantı yapar. Halk bıkmış, usanmıştır göç kaldırmaktan. Karar çıkar oybirliği ile: “Karaçay halkı, artık hiçbir yere göç etmeyecek. Mingi Tav etrafında yerleşecek." Yerleştiler. Herkes istediği yere evlerini yaptı, yurt tuttular. Bir zaman mutlu yaşadılar. Tasa yok, düşman korkusu yok, hastalık yok buralarda. Derken, Kabartay beylerinden Kazıybek çıktı geldi ordusuyla. Talan etti ortalığı, yaktı yıktı Karaçay`ı. Gençleri esir aldı. Mallarının hepsini önüne katıp götürdü. Karca Bey`de artık sabır kalmamıştı. Dağları aşarak ulaştı Gürcü beylerine. Anlattı başlarından geçeni. Asker ve silah istedi. Dedi ki: "Gün bugün... Yardım edin bize..." Gürcü beyleri yardım etmeye karar verdi Karca Bey`e. Bir zaman sonra Karca Bey, güçlenen ordusuyla Kabartay`a girerek Kazıybek`in ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı. Karaçay`dan aldıkları bütün malları ve esirleri geri aldı. Sonra Kazıybek ile bir daha birbirleriyle şavaşmamak, ömür boyu dost geçinmek için bir anlaşma yaptı. Alp Er Tunga Destanı-Alper Tunga Yaradılış Destanından sonra bilinen ilk büyük ve millî Türk Destanı Alp Er Tunga Destanıdır. Fakat bu destanın, hattâ özeti hakkında dahi kesin bilgiler edinilmiş değildir; çok eski çağlarda ve Türk Boylan arasında böyle bir destanın söylenmiş olduğu, bilinmeyen sebeplerden, belki de bu destanlardan sonra çekirdeklenmeye başlayan ve daha etkili bir şekilde Türk Boylarını coşturan destanlar, özellikle Oğuz Kağan Destanının etkisiyle unutulmağa başlamış olabileceği varsayımını kabul etmek zorundayız. Alp Er Tunga Destanı hakkındaki bilgilerin en önemli kaynağı Divan-ı Lugat-it Türk'tür. Milâttan sonra on birinci yüzyılda Kâşgarlı Mahmut tarafından yazılan bu eserde, Destanın, büyük bir ihtimâlle son kısımlarına ait bir ağıt (sagu) yazılı olarak verilmektedir. Bu Türk Beğlerinde atı belgülük Tunga Alp Er idi katı belgülük Bedük bilgi birle öküş erdemi Biliglig ukuşlug budun ködremi Tacikler ayur ânı Afrasyab Bu Afrasyap tutdı iller talab Bugünkü Türkçemizle: "Alp Er Tunga, Türk Beyleri içinde adı ve kutsallığı bilinen ve tanınan bir yiğit idi; geniş bilgisinin yanında sayılamayacak kadar çok erdemi vardı: bilgiliydi, anlayışlıydı, meziyetleri çoktu. İranlılar ona, Afrasyab adını vermişlerdi. Afrasyab dünyaya hükmetti" anlamına gelen bu ağıttan, Alp Er Tunga'nın, İranlılar arasında da çok iyi bilindiği anlaşılmaktadır. Nitekim, İran Destanı olan Şehnâme'nin yazan Firdevsî de, destanının büyük bir kısmında Afrasyab'ın kahramanlıklarından söz etmek zorunda kalmıştır. Başka bir milletin kahramanından, kendi destanlarında söz edilebilmesi için o kahramanların gerçekten çok büyük değer taşımaları gerekmektedir. Alp Er Tunga'da bu değerler fazlasıyla vardır. Şehnâme'ye göre, önce Turan ülkesinin şehzadesi sonra da hakanı olarak adı geçen Alp Er Tunga İran-Turan savaşlarının çok ünlü Turan kahramanıdır. Babasının öğüdünü tutmuş ve o zaman güçlü bir ülke olan İran'a savaş açmıştır. Selvi gibi uzun boylu, kollan ve göğsü aslana eş güçte ve fil kadar güçlü bir yiğitti, İranlıları yendi. İran hükümdarını esir aldı. İran ülkesinde bir çok padişahlıklar bulunuyordu. Bunlardan biri de Kabil Padişahlığı idi ve başında da Zal adlı biri vardı. Kabil Padişahı Zal, Alp Er Tunga'nın elinde esir olan İran Hükümdarını kurtarmak için Turan ülkesine yürüdü. Alp Er Tunga'yı yendi ama hükümdarını kurtaramadı. Zaman geçti. İran ülkesine hükümdar olan Zev de öldü. Bunu fırsat bilen Alp Er Tunga İran'a bir daha savaş açtı . O zamana kadar Zal da yaşlanmışta. Kendi yerine, Alp Er Tunga'ya karşı oğlu Rüstem'i yolladı. 'Halen Anadolu'da Zaloğlu Rüstem adıyla meşhur olan halk kitaplarında Zaloğlu Rüstem ile Arap Üzengi cengi diye hikâyeleri anlatılan bu ünlü İran kahramanı ile Alp Er Tunga arasında sayısız savaşlar oldu. Savaşların çoğunu Rüstem kazandı bir kısmını Alp Er Tunga kazandı. (Şehnâme İran destanı olduğu için bunu olağan saymak gerekir.) Bu savaşlar sürüp giderken, İran'ın, hükümdarı bulunan Keykâvus, oğlu Siyavuş'u ve Zaloğlu Rüstem'i gücendirmişti. Gücenmenin sonucu olarak şehzade Siyavüş kaçıp Alp Er Tunga'ya sığındı. Orada uzun zaman kaldı, hattâ Türk yiğitlerinden birinin kızıyla evlendi, Keyhüsrev adında da bir oğlu oldu. Keyhüsrev büyüyünce, iranlılar onu kaçırıp hükümdar yaptılar. Keyhüsrev Zaloğlu Rüstem'i hoş tutup, gönlünü aldı ve Alp Er Tunga'nın üzerine gönderdi. Yine bir çok savaşlar oldu. Çoğunda Alp Er Tunga yenildi. Ve en sonunda Alp Er Tunga iyice yoruldu, ordusu dağıldı, askeri kalmadı. Tek başına dağlara çekildi. Orada, bir mağarada tek başına yaşadı. Fakat günün birinde izini keşfedip yerini buldular. Alp Er Tunga suya atlayıp kurtulmak istedi; fakat daha önce davranan Iran askerleri yetişip saldırdılar. Yiğitçe doğuştu ama ihtiyardı, yorgundu, tek başınaydı. Öldürdüler. Daha önce de belirttiğimiz gibi, çok şuurlu bir Iran milliyetçisi olan Firdevsî'nin Zal Oğlu Rüstem'i ve diğer İran asker ve hükümdarlarını üstün görmesi, savaşların çoğunda Alp Er Tunga'yı yenik durumlara düşürmesi olağan karşılanmalıdır. Alp Er Tunga'mn çok büyük bir yiğit, üstün değerlere sahip bir Hakan olduğunu anlamak için bir Iran Destanında ne kadar değerli bir yer kapladığı düşünülmelidir. Firdevsî, kendi milletinin kahramanlarını değerlendirebilmek için ancak bir Türk Hakanını ölçü olarak aldıysa bu bile, Alp Er Tunga'mn nasıl bir destan yiğidi olduğunu gösterir. Gerçi Iran ve Turan savaşlarının önde gelen bir yiğidi olarak Alp Er Tunga gerçek kişiliğe de sahiptir; Firdevsî'nin Alp Er Tunga'yı seçişinde bu gerçek payı da muhakkak vardır ama aslında Alp Er Tunga, destanlara has kişiliği ile Firdevsî'yi etkisi altına almıştır. Prof. Zeki Velidî Togan'a göre M.Ö. dördüncü yüzyıla kadar yaşamış olan ve M.Ö. yedinci yüzyılda Orta Tiyanşan çevresinin en güçlü devleti olarak gelişmiş bulunan, Hunlardan önceki büyük Türk Devleti Şu veya Saka adını taşımaktadır. Bu Türk imparatorluğu, birçok kavimler üzerinde egemenlik kurmuş olup Güney Rusya'yı da içine almak üzere Doğu Avrupa’ya kadar yayılmıştır. Bir kısım tarihçiler Doğu Avrupa bölümündeki sakalara İskit, Orta Asya ve Azerbaycan çevresindekilere Saka adını vermektedir. M.Ö. yedinci yüzyılda en güçlü ve en parlak devrini yaşamış olan bu Türk İmparatorluğunun Hakanı ise alp Er Tunga'dır. Divan-ı Lugat-it Türk'te, Alp Er Tunga için söylenen ağıtlardan (Sagu) bazı parçalar kaydedilmiştir. Bu parçalar bugünkü Türkçe söyleyişiyle şöyledir: "Alp Er Tunga öldü mü? Kötü dünya kaldı mı? Felek öcünü aldı mı? Şimdi yürek yırtılır. Feleğin silahı hazır Gizli tuzak kurdurur Beyler beyini vurdurur Kaçsa nasıl kurtulur? Beyler atlarını yorup Kaygıdan çaresiz durup Beti benzi sararıp Sarı safrana döndüler. Erler kurt gibi hıçkırdı Yaka bağır yırtıp durdu Acı ağıtlar çığırdı Yaş akar gözler kurur. Gönlüm içinden yandı. Geçmiş zamanı andı. Geçen günler nerdedir?" |
![]() |
![]() |
![]() |
#n/a |
Bot
![]()
Giriş Tarihi: Ocak 2005
Yaş: 0
Mesaj : 0
Üye No: 0
Rep Power: Çok
|
İsTaNBuL-GoNeN (11-24-2006) bu konu için teşekkür ettiler...
|
![]() ![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Türk Amatör Resim Arşivi 2 (Süper Türk Kızları Karşınızda) | ozqr | Türk Adult Resimler | 2 | 04-06-2010 12:59 AM |
Türk Amatör Resim Arşivi 2 (Süper Türk Kızları Karşınızda) | ozqr | Türk Adult Resimler | 0 | 02-08-2010 06:55 PM |
Türk Amatör Resim Arşivi 1 (Süper Türk Kızları Karşınızda) | ozqr | Türk Adult Resimler | 0 | 02-08-2010 06:54 PM |
Terör Türk nişanlısını öldürdü bakıcısı Türk hemşireyle evlendi / 13 mayıs | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 0 | 05-13-2007 10:49 AM |
Türk azgin lezbiyenler,ve 2 türk gizli cekimi (3 yerli video) | ferdifon | Adult eski arşiv | 0 | 11-11-2006 09:02 PM |