www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 10-19-2007, 11:22 PM   #1
KoJiRo
Aşmış Üye
 
KoJiRo Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: KoCaELi
Yaş: 40
Mesajlar: 34,356
Teşekkür Etme: 21
Thanked 162 Times in 97 Posts
Üye No: 23848
İtibar Gücü: 8782
Rep Puanı : 54700
Rep Derecesi : KoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Rusyanin Kirim Ve Kafkastakİ Demografİk Sİyasetİ

Siyasi ve askeri başarılarla ele geçirilen yeni topraklarda kalıcı hakimiyetler kurmanın en önemli faktörlerinden birini demografik politikaların oluşturduğu bilinmektedir. İnsan unsurunun hükmetme kavramıyla yakın ilişkisi dolayısıyla her devlet, zapt ettiği bölgelerde öncelikle kendi hükümlerinin yürütülmesine yardımcı olacak nüfusu temin etmeye çalışır. Bu bakımdan tarihe baktığımızda, başarılı fetihlerin aynı zamanda başarılı demografik yöntemler demek olduğunu kolayca fark ederiz. Coğrafi bölgelerin zaman içerisinde uğradığı kimlik değişimi de bununla ilgilidir. Öte yandan siyasî, idarî, iktisadî ve hatta askerî kolonizasyon hareketlerinin de hedefi, öncelikle demografik üstünlük sağlamağa yöneliktir. Zaten bu çeşit politikalar ya demografik üstünlük sağlamak ya da bu üstünlüğü geliştirmek maksadı gütmektedir. Burada sözkonusu göç ve iskan faaliyetleri sırasında tatbik edilen politikaların niteliğinin, milletlerin kültürleri ve hayat anlayışlarıyla bağlantılı olduğunu hatırda tutmak gerekir.

Büyük fetihler yapmış milletlerin tarihlerinde göç ve iskan faaliyetleri çoğunlukla görülmektedir. Rus tarihi de böyle hadiselerle doludur. Rusların uyguladıkları göç ve iskan politikaları umumiyetle Türk dünyasını yakından ilgilendiren ve Türkler aleyhine gelişmiş olan politikalardır. Temeli baskıya, zulme ve soykırıma dayalı olan bu politikaları, normal yerleşim siyasetleriyle bir tutmak mümkün değildir. Rusya’nın izlediği iskan siyaseti öncelikle bir toplumsal kompleksin ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Avrupa’nın Rusları hor görmesinden ve onları Asyalı kabul etmesinden dolayı kırgınlık duyan Panislavist Ruslar, Asya’da batı taklitçiliğini değil, medeniyetçiliğini temsil ettiklerini iddia etmekteydiler. Bu düşünceyle beraber üstünlük iddiasına kutsiyet kazandırılması yolu seçildi. Rus siyaseti doğulu milletler üzerinde hakimiyet kurmasının kendisine yüklenmiş ilahi bir yükümlülük olduğu iddiasındaydı. Dolayısıyla gayri Rus olanları Ruslaştırmak bu görevin gereği gibi algılanıyordu. Tatbik edilen sömürge politikaları da ilahi hakkın tezahürü sayılmaktaydı.

Böylece Türk dünyası aleyhine yapılan istilalara dini bir kimlik kazandıran Ruslar askeri başarılarla birlikte ele geçirdikleri bölgelerde çeşitli demografik yöntemler uygulayarak zaferlerini kalıcı kılmak istediler. 1989 sayımına göre Türklerin ata yurdu olan bazı yerlerde Türk nüfusunun %2 civarında olması, Adige Özerk Bölgesi’nin gerçek sahiplerinin buradaki nüfusun %22’sini teşkil etmesi Karaçay Çerkez mıntıkasında en kalabalık nüfusu % 42 ile Rusların teşkil etmesi rejim ayırımı gözetilmeden iki asır boyunca takip edilen bu politikaların ürünüdür.

Elbette nüfusun sadece sayısal oranları sömürgeleştirme hareketlerinin gerçek boyutlarını vermeye yetmez. Bir de bu nüfusun yerleştiği yerlerin önemine, ülke yönetimi içerisindeki payına ve iktisadi gücüne bakmak gerekir. Şayet nüfusun kalitesi açısından olayları seyretmek imkanına sahip olsaydık çok daha etkili bir sömürge siyaseti ile karşı karşıya kalmış olurduk. Mesela 1921 yılında Azerbaycan’da Türklerin %17’si şehirlerde yaşarken, Rus nüfusun %63’ü şehirlerde oturmakta idi.

Bilindiği üzere Rusya’nın Türk dünyası üzerine genişleme ve yayılma politikasının dönüm noktalarını 1552 yılında Kazan’ın, 1556’da da Astarhan’ın istilaları oluşturmaktadır. Bir süre bu bölgeleri hazmetmeye çalışan Çarlık Rusya’sı sonraki yüzyıllarda önce kuvvetini artırdı, kolaylıkla bertaraf edeceği rakiplerle uğraştı ve nihayet XVII. Yüzyılın başında Osmanlı Devleti ile mücadele etmeye kendisini hazır hissetti. Bunun ardından Rusya ele geçirdiği Doğu Kafkasya, Kazan, Astarhan ve Kırım arazilerinde öncelikle Türk-İslâm nüfusun etkisiz hale getirilmesi maksadını gütmüştür.
__________________
KoJiRo çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:54 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.