![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: KoCaELi
Yaş: 40
Mesajlar: 34,356
Teşekkür Etme: 21 Thanked 162 Times in 97 Posts
Üye No: 23848
İtibar Gücü: 8777
Rep Puanı : 54700
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() İslâm’ın Batı düşüncesiyle karşılaşması, analizi kolay yapılabilecek bir vak’a olmayıp, tarihi neredeyse İslâm’ın ilk devirlerine rastlamaktadır ve o dönem Batı düşüncesinin temsilcisi durumundaki Bizans imparatorluğu’na ait tepkilerin mahiyetini ortaya koyabilecek vesikaların varlığını gerektirmektedir. Gerçi Hz. Peygamber (sav)’in Medine’deki nübüvvet yıllarında, Bizans imparatoru ve onun Suriye’deki valileriyle doğrudan ve dolaylı, sulh ve savaş vesileli ilişkileri olmuştur fakat gerek Bizans’ın bu dönemdeki tepkilerinin entelektüel olmaktan ziyade siyasi ve askeri mahiyet taşıması, gerekse bununla ilgili Batı kaynaklı belgelerin azlığı Batı’nın o dönemde İslâm karşısındaki düşünce temellerinin anlaşılmasını bir hayli güçleştirmektedir,
Bu taassup sadece İslâm’a karşı mı gelişmiştir, yoksa hem coğrafik, hem fikri bakımdan Batı’yı oluşturan milletlerin tarihi bir karakteri midir? Bunlar da cevap bekleyen sorulardır. Zira Suriye ve Filistin’deki Romalı idarecilerin Hz. İsa (as) karşısında aldıkları tavır da tamamen baskıcıdır ve daha sonra aynı taassup Havariler’e ve ilk Hristiyanlara karşı da sürdürülmüş, Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığı kabullenişi de, ancak, bu din üzerinde istediği şekilde oynayıp, onu kendi anlayışına uygun bir şekilde tahrif ettikten sonra olmuştur. (Bkz. Muhammed Kutup, Çağdaş Fikir Akımları) |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|