![]() |
|
|
#11 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Ölüm Izdırapları
Cajamarca'da başladı bu ölüm savaşı. Genç Atahualpa, mavi etamin, şanlı ağaç, duydu rüzgârın nasıl da çelik bir gürültüyü beraberinde getirdiğini. Örtülü bir parıltı bir titreyiş geldi kıyıdan, inanılmaz bir dörtnal demirden - ayışığıyla yere vuran ve kudretli - ve çimendeki demirden. Devlet sahipleri yaklaştılar. Kabilenin en yaşlılarıyla çevrilmiş İnka ileri çıktı müzikten. Ter içinde yüzen, sakallı konuklar başka bir gezegenden geldiler sunmak için övgülerini. Papaz Valverde, hain yürekli, çürümüş çakal uzatıyor tuhaf bir şeyi öteye, sağır bir sepet, belki atların geldiği bir gezegenden gelen bir yemiş. Atahualpa alır onu. Bilmiyor ne olduğunu: parıldamıyor, çınlamıyor, ve bir gülüşle bırakıyor düşsün diye. 'Ölüm ve kin, acımadan öldürün, size veriyorum mutlakiyeti, ' diye bağırıyor katil haçın çakalı. Haydutlar gökgürültüsüne izin verdiler. Beşiğinde akıtıldı bizim kanımız. Bir koro halinde duruyor prensler ölüm saatinde İnka'nın başında. Onbinlerce Peru'lu düşüyor haç ve kılıç altında, kan yıkıyor Atahualpa'nın giyitini. Pizarro, Extramadura'lı zalim domuz bırakıyor İnka'nın narin kollarının bağlanmasını. Siyah bir köz gibi Peru'nun üstünde batıyor gece. |
|
|
|
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|