![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Türk Asaleti
Bindokuzyüzonbeş, Ağustos`un Sekizi, Gelin götüreyim Çanakkale`ye sizi; Düşman karar vermiş, mutlaka geçmek ister, Ceset yığınları, hep dereler tepeler. Bombalarla delik deşik olmuş siperler, Süngüsüyle siper korur imanlı erler. Kanlısırtlar o gün, olmuştu daha kanlı, Kaç yaralı vardı, şehit kaç delikanlı? Savunan imandı, toprağı karış karış, Düşmanı durduran, işte bu asil duruş. Anlatan İngiliz, bir subay imiş; Herbert,(*) Düşman bile olsa, bazen çıkar böyle mert: (((O günlerde yazdım, işte hatıralarım, Çok kanlı bir gündü, dün gibi hatırlarım... Çarpışmalar kesilmiş, siperlere dönmüştük. Kalan yaralılar için telaşa düştük. Bir ağaç dibinde, gördük iki tane Türk, Birisi yaralı, vardı kesik öksürük. Yaklaşınca duydum, öbürünün sesini, Alıyordu sanki, son hayat nefesini... Ağır yaraları fışkırtıyordu kanı, Kanla ıslanmıştı ikisinin her yanı. Dudaklar çatlaktı, sıcaktan susuzluktan, Haber almışlardı, sanırım sonsuzluktan. İçirmek istedim, mataramdan biraz su, Olanlara şaştım, donakaldım doğrusu; İçmek istemedi, çevirip de başını, Parmakla gösterdi, baygın arkadaşını. Demek istedi ki, bu arkadaş susuzken, Önce o içmeli, bu suyu içemem ben. Kaldım Türklerdeki bu asalete hayran, Anladım insanlık ne demek işte o an...))) |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Uygarlık - Aygırlık
Şu Amerika'nın bu günkü hali Sanki bir rodeo atı misali... Uygar millet diye niteler çoğu, Bunlar Avrupa'nın vahşi çocuğu.... Dünya kan seli bu nasıl uygarlık Olsa olsa bu bir vahşi aygırlık |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Üsküdar... Üsküdar...
Beşikten mezara dek, hayat bölüm bülüm, Tatlı meltemle açar Boğazlarda gülüm, Mezarlar bile sürer, yeşil bir saltanat, Şu Karacaahmet'i, ister benim gönlüm. Çizecek ressam mı var? Tuvaller de çok dar, Hangi tabloya sığar, güzelim Üsküdar? .. Gözümden öpen meltem, burası Salacak, Uzatsan, Kızkulesi, eline gelecek. Gözlerime dermandır, güzelim Üsküdar, Görmesem her gün inan, gözlerim solacak. Yazacak şair mi var? Hayaller de çok dar, Hangi şiire sığar, güzelim Üsküdar? .. Şurası Selimiye, şurası da Harem, Hicaz toprağı gibi, muazzez, muhterem. Hayalimde canlanır, Hünkar'ın teşrifi, İşte Sürre Alayı, manevi bir deprem... Benzeyen roman mı var? Masallar da çok dar, Hangi öyküye sığar, güzelim Üsküdar? .. Bağlarbaşı, Kısıklı, Çamlıca Yokuşu, Yukarısı kafdağı, zümrüdanka kuşu, Tepeden masal şehri, akşam günbatımı, O Hisar ve 'Muhammed', diye okunuşu... Benzeyen rüya mı var? Misaller de çok dar, Hangi masala sığar, güzelim Üsküdar? .. 'Katibim' Üsküdar'a, verir büyük gurur, Dünyanın kalbi katip, katip diye vurur. Randevulaşmış, tarih, insan ve güzellik, Üsküdar daha nice şarkılar doğurur. Çalacak bir saz mı var? Gazeller de çok dar, Hangi şarkıya sığar, güzelim Üsküdar? .. |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Vahalar Yeşeriyor
Vahdete uyanış, çöl ortasında vaha, Yeşeriyor bebek kanıyla biraz daha... |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Vur Mehter Vur
Mehterbaşı bak ne buyurur? İşte gelmiştir vakt-i surur! Başlıyor yine kutlu sefer, Beraber hasdur! Vur mehter vur! Seferimiz bir aylık yoldur, Bak mübarek gülbank okunur! Dikilsin sancaklar ve tuğlar, Beraber hasdur! Vur mehter vur! Mazlumun yaşı bizle kurur, Mücahidi Allahım korur, Kahrımız zarardır düşmana, Beraber hasdur! Vur mehter vur! Kösü getir orta yere kur! Tokmağını havaya savur! Davul, zurna, zil, boru, dikkat! Beraber hasdur! Vur mehter vur! 'Nasrun Minallah' ana düstur, Dilimiz 'Fethun Karib' okur, Düşman titresin sesimizden, Beraber hasdur! Vur mehter vur! |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Yanık-Atak
Yaşadım bilirim, büyük yıkıntıyı, Aşık olan çeker büyük sıkıntıyı, Akıl çıkıp gitmiş olur dertli baştan, Hep tersine doğru zorlar akıntıyı. Yalvar yakar dövün, düzelmez o kader, Yokuşun dibinde kalırsın, mükedder! “Git Kafdağı’ndaki bir anka kuşunun, Kanadından bana tüy telek getir” der. Yıkılsan da yansan da hiç umur etmez, Uzaktan bakıtır ama buyur etmez. Aşıkın boynunda sanki tasma vardır, Yine de dert etmez, asla gurur etmez... Bir aşık görsem, kalbim vurur tak tak, Günlerce yatarım hasta yorgan yatak, Gidip bir hekime sordum derdim nedir? Dedi ki, sendeki bu dert “yanık-atak”... |
|
|
|
|
|
#7 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Yarı Ölü Hüseyin Paşa
Gençti yaralandı, cenkte bir kere, Düşmandan kurtuldu, düşüp de yere, Bundan 'Yarım Ölü' dendi Server'e, O'dur Mezamorta Hüseyin Paşa. Padişah getirdi, denizde başa Düşmanı aradı, hep kuytu köşe Donanmalarını, yaktı peşpeşe, Cesur Mezamorta Hüseyin Paşa. Beylerbeyi ve de, Kapdan-ı Derya, Böyle bir kahraman, az gördü dünya, Barbaros tekrar mı, gelmiş dünyaya? Budur Mezamorta Hüseyin Paşa. Mezamorta demek, bir yarı ölü, Akdeniz onunla, oldu Türk gölü, Sakız Adası'nda, şimdi gömülü, Durur Mezamorta Hüseyin Paşa. Koyunada,Yera, Midilli, Sakız, Okuyun da bakın, inanmazsanız, Kazandığı zafer, az mı tam sekiz? Vakur Mezamorta Hüseyin Paşa. Ey şanlı milletim, böyle bahtın var, Yıl tam binyediyüz, suda altın var, Milletin gönlünde, yüksek tahtın var, Otur Mezamorta Hüseyin Paşa! |
|
|
|
|
|
#8 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Yatak Odası
Villası var bahçeli, lüks, şahane manzara Yatak odası yetmişiki metrekare yer... Cesedini gömmüşler, şahane bir mezara, Yatması için yetmiş, iki metre kara yer.... |
|
|
|
|
|
#9 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Yavuz'un Kılıcı
Bu özelliğini okumuş muydunuz? Gösterişli giyimi sevmezdi Yavuz... Kralın elçisi huzura çıkmak için, Günlerdir hep bekliyordu özel izin. Veziri Azam, etti vaziyeti arz: -Hünkarım gerekiyor, heybetli bir tarz. Bu Kral ilerde olacak halka bela, Giyiminizle ders vermek olur ala... Törendeki duruşunuz ona ibret, Görsün ki, tepesinde sizdeki kudret. Kabul etti hünkar, elbisesi günlük, Hemen yanında bir kılıç; parlak, büyük... Çıkınca elçi, Yavuz: ................... -Gidin öğrenin, Elçideki etkisini bu törenin. Veziri Azam; .................-Hünkarım, işte durum; Lisanı münasiple ona sordurdum, Demiş ki; .............“- O kılıcın parlaklığından, Gözümü ayıramadım hiçbir zaman. Başka bir ayrıntı farketmedim bile, Korkuya kapıldım o görüntü ile.” Koca Sultan, Yavuz Selim Han, dedi ki; -Güçlü kılıç hep parlasın elindeki, Zalimler güçten anlarlar, başka değil, Gücünü kaybedersen olursun sefil... Zulmü önlemek için gerekir parlak, Heybetli, keskin, bir kılıç bulundurmak... |
|
|
|
|
|
#10 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Yeniçeri
Yeniçeri askeri, Osmanlı’dan yadigar, Kurmuştu bu ocağı, Murad Hüdavendigar. Bu askerin en büyük dayanağı uhuvvet. Uhuvvetle katıldı, kuvvet üstüne kuvvet. Dünyanın gözleri bu askerlere çevrildi, Güçlü devletler bile, önlerinde devrildi. Müslümanca olurdu yapılan her hareket, Hak yenmezdi ve sonuç, sonsuz bolluk bereket Mehterle coşarlardı, sonra gayret ve zafer, Zafere doyurmuştu, halkı bu aslan nefer. Şeceat cesaretle dopdoluydu her biri, Cihad ruhu taşırdı, o günkü yeniçeri. Geçmişlerse yürüyüp, üzüm bahçelerini, Yenmişse öderlerdi, asıp akçelerini. Osmanlı güç kazandı, yeniçeriler ile, Bu orduyla girildi her beldeye her ile. İstanbul’u onlarla, fethetti Sultan Mehmed, Bu askeri övmüştü, Resulümüz Muhammed.. Cesaretle yürüyüş, zafer hep şatafatlı, Sura bayrağı böyle dikmişti Ulubatlı. Yavuz, Sina Çölü’nü, bu askerle aşmıştı, Kanuni Viyana’ya bunlarla yaklaşmıştı. Rüşvet virüsü sızdı, bozdu girdiği yeri, Artık yeni girenin, eksikti kariyeri. Yavaş yavaş kokular gelmeye de başladı, Alışılan zaferler, iyice yavaşladı. Yeniçeri gözünü çevirdi içeriye, Zor görünce cepheden kaçar oldu geriye. Şimdi artık elinde silah olan bir zorba, İsyan için bahane mi yok mesela çorba... Sefere çağrı için çalınsa bir borazan, İsyankarlık ruhuna girmiş kaldırır kazan. Haraç istiyor, kelle istiyor, hem ne kadar? En başında sadrazam, kaç kelle sırada var? O gün laiklik yoktu, bahaneydi şeriat, Şeriat kalkanıyla, işlenirdi şenaat. O devrin medyasıydı, çıkarcı birkaç kişi, Zorbaları kışkırtmak idi bunların işi. Siyasete girerek, menfaat pekiştirir, Padişahı devirir, iktidar değiştirir. Müşteki onlar kadı onlar cellat da onlar. Yalnız değil sarayda sadık bendeleri var. Millet yılmış her kirli taşın altında asker, Korkudan dile gelmez yedikleri herzeler. Deve havutla gitse, görmezden gelinirdi, Hesap sormak ne mümkün, dosyalar silinirdi. Sefer mi, savaşmak mı, zorbaları tümden sil, Ellerinde silah var, laf söylemek ne kabil? Dünya medeniyette dev adımlar atarken, Düşleri kelle almak, gece gündüz yatarken. Eski yurtta kaç devlet kuruldu bölük börçük? Bıçak geldi kemiğe, yetti bunca kötülük. Zorba ağaları ki, rütbeleri general, Ortalama kırk yılda bir yaptılar ihtilal. Sultan Mahmut eliyle kazındı zorba kökü. Almasını bilene, ibret dolu bir öykü. Yürüdü bütün millet, tuttu linç etti bir bir, Dümdüz oldu askere ait olan her kabir. Zorbanın kökü söndü, bu olay büyük hayır, Rabbım milletimizi zorbalardan sen kayır. |
|
|
|
![]() ![]() |
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
| Konu Araçları | |
| Görünüm Modları | |
|
|