![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57916
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Akibet
Ağlıyor bir çocuk hayatın sillelerine dayanamayarak, ağlıyor hıçkırıklara boğulurcasına. Salya, sümük, gözyaşı harman olmuş yüzünde; üzüntünün derin izlerinde akıyor ırmak gibi. Pes etmiş belli, bir şeyler gelmiş başına ve gücü yetmemiş onu alt etmeye. Ağlıyor işte böyle çaresizlik içinde, ağlıyor deprem bölgesinde bir çocuk. Deprem bölgesi dışındakilerden duyan var mı acaba onun yüreğinin sesini? gören var mı acaba onun yüreğinden akan kanı? hisseden var mı acaba onun acısını kendi yüreğinde? Hayır hayır, dış halini gören yok ki içini gören, anlayan olsun. Olsaydı böyle mi olurdu bu çocuğun hali. Herkes mum yakıp kendi derdine yanıyor artık. Ya mumu da olmayan ne yapsın? Bu çocuk gibi. Bari bir mum verin diyor hıçkırıkları, duyan yok ki. Ne kadar da kopmuşuz biri birimizden, ne kadar da kopmuşuz kendimizden. Deprem ve deprem bölgesi örneği gibi, kimsenin kimseye hayrının olmadığı bir yerde, herkesin kendi derdine düştüğü bir yerde, herkesin kendisiyle başbaşa kaldığı bir yerde, yani kısacası mahşerde, her halde bu çocuk gibi olacak halimiz, eğer duyarsızlığımız böyle devam ederse. 24. 4. 2000 Abdurrahman Özdemir |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Görünüm Modları | |
|
|