![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Bu Gün Pazardı
bu gün nedense gönlüm bir çınar ağacı gölgesi istedi Anadolu’nun ücra bir köşesini aradı düşlerim köklerine şiir bulaşmış olmasa da olurdu dayaya bilseydim sırtımı en güzel mısralar dökülürdü insan manzaraları oluşurdu bembeyaz kağıtlarda memleketimden bu gün nedense yüreğim sıkıştı denizin maviliklerine kara sisler çöktü geçicidir dedim avuttum kendimi sansam da izin vermedi bilincim ahhh bir bilseniz bu gün ne çok çoban olma isteği vardı içimde yada koyuna saymaya kendimi olmadı sisler dağılmadı mavisini göremedim denizin ne de gökyüzünün bu gün dediği gibi ustanın pazardı |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Bu ne Çelişkidir
Şuurum açık Planlıydı eylemim Taammüden di yani Açtım Dolaştım rafların arsında Biraz sayfa karıştırdım Güneş süzülüyordu Jaluzilerin arasından Suskun kalamadım On dokuz Yeni Türk Lirası Diyordu etiket, ………………yüzde on ıskontosu Kor gibi düştü İsyan ateşi Sokaklar çağırıyordu beni Şuurum açık Planlıydı eylemim Taammüden di yani Kapıdan otuz iki adımdı Eylemin yeri, Öyle yakın değil Yirmi iki adım, yirmi iki ömür gibi geldi Kaldırımın kenarına Dizilmiş duruyorlardı Emeğin incileri Sessiz olmadı eylem Hortum gibi gelip geçti bilincimden Bu ne çelişkidir, kimseler bilmedi Açtım…İsyan ateşine kapıldım Yedi kitabı yirmi iki Yeni Türk Lirasına aldım Kesin cezamı, iflah olmaz suçlara bulaştım |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Bu Ülke Seninle Gurur Duyuyor
şu ülkemde ne çok önemli iş varmış ne çok önemli adam satırlar arasına saçılmış vay anam vay ne çokmuş anamı soran |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Bu Yanlızlık Değildir Be Gülüm
Orta yerinde Kentin Hissediyorsan yalnızlığı nı Bu yalnızlık değildir be gülüm Gözlerinin açık, Yüreğinin uykularındandır Duygular sanma ki Hep masum olurlar Sanma ki her mazlum, Sen olursun Yaşamı gülüm Çiçek bahçelerine de, Benzetirler... Sanma ki tüm çiçekler Güldür, Gülüm Bir şiir gelip dolanır Dudaklarının ucuna Bir efkar gelip dolar içine Hasretler de birikir yalnızlık Sanma ki bu tek kişilik bir duygu Rüzgar olur, dağıtır yangınları Sevdaların var oldukça… Orta yerinde Kentin Hissediyorsan yalnızlığı nı Bu yalnızlık değildir be gülüm Bilincinde ara suçunu |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Bulutlar gelmiş üstüne
Bulutlar gelmiş üstüne Duygulara gebe düşüncelerim Şiir değil aslında yazdıklarım Damıtmışım yaşamı yürekten Dalı yeni kırılmış fidanı Yaşatabilmek için yeniden En delice sevdaları Akıtarak yüreğime Korlamışım közü Sevda, sevda tüttür erek Dalıp gitmişim öylece Bir baştan bir başa Şiir değildir Aslında yazdıklarım Açılmaktır sakin limanlardan Öfkemi dalgalara bırakmışım Yaralarım ne sızlatır beni Nede tuzlu dalgalara aldırmışım Bir kırlangıç geçer yükseklerden Göçmen kuşu değil ki sevdalarım Bırakayım da gitsin uzaklara |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Bulutları Çekeceğim Üzerime
sen ki söndürmek istersen yüreğimdeki seni bilirim yakacak ateşi tufanları göndersen kar etmez sen ki bastırmak için sesimi şimşekleri çaktırsan kör etmek için gözlerimi yıldırımlar salıversen ben yinede ılgın bir sevda türküsü misali kulaktan kulağa gözden göze gönülden gönüle düşeceğim bulutları çekeceğim üzerime toprağa bereket olacak ıslaklığım |
|
|
|
|
|
#7 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Buz Duvarları
Garip duygular içerisinde kıvranıyor yüreğim, koridorda yürürken, çeliğin çeliğe vururken çıkardığı büyük gürültülerin oluşturduğu yankılar da bölemiyor bunu, yüreğimi kaplayan kıpırtılar, binlerce arının, kovanın içinde kıpırdanışı gibi, arkasında dante gibi sevgi peteğini örerek büyüyor, hiç böylesine hissetmemiştim kendimi, bedenim özgürlükten yoksun iken, düşüncelerin alabildiğine üretkenliği ile birleştiğini. Mezuniyet sonu idi, okuldan eve dönüşüm geliyor gözlerimin önüne, otobüsün on altı numaralı koltuğundayım, uykuya yenik düşmüyor bilincim, gözlerim hızla kaybolan karartılarda, karartıların geriye akışı gibi, zamanı geriye akıtıyorum, bir boşluğun içerisine atılmak gibi, On dokuz yıl sonra öğrencilik ile beraber ardımda bırakmıştım bir çok şeyi, sınav korkuları, ders kitapları, siyasi mücadelede bir belirsizliğin içindeydim, bağlantılar birer, birer kopmuştu kopuk yaşam içerisinde, Ailem okulu bitirebileceğime hiç inanmamıştı, benim içinde öylesine önemli değildi, bunca çıkmazın içerisinde, etiketin önemli olacağına hiçbir zaman inanmıştım... Koridorda hareket durmuştu, yeniden bir kapının önündeydik, kapının yan tarafındaki resimlerle dolu panoda 21. koğuş yazıyordu, siyah beyaz fotoğraflar, pul fotoğraf, fotoğraflardan yüzleri tanımak mümkün değil, kendi kendini bile tanıyamayacağın türden, Asker kapının mazgalını açarak boşluktan içeri bağırdı. “Ahmet……” Babamın, Annemin Mutlu yüzleri bölüyordu sık, sık daldığım düşleri, sabahın çok erken saatleriydi, zorlukla bulduğum Keçiören- Uyanış dolmuşuna binmiştim, dış kapı numune hastanesinin önünden geçiyorduk, yolda tek tük duran insanları gözlemleyerek yavaş, yavaş yol alıyordu Şöfer, eve dönüyordum, son dönüş yolculuğum, içimde tarif edilemez bir huzur, önemsiz gördüğüm etiketin, ailem üzerinde oluşturacağı sevinç dalgalarını düşünerek son kalan kilometrelerin bitmesini bekliyordum sabırsızlıkla, hayallerini gerçekleştirmiştim, onlardan, okula gitmek için, en son ayrılırken vedalaşmamızı düşünüyordum, zaman tünelinde, bir yolcu daha binmişti Dolmuşa, Babam pijamaları ile oturmuş televizyon izliyordu, bir an önce zamanın geçip, otobüs saatinin yaklaşmasını bekliyordum, ev boğuyordu beni, uzun sürecek bir zaman görüşemeyecektik... Büyük bir gürültüyle açılan Demir Kapının sesiyle irkildim, hep korkuturdu bu ses, uykularımı bölerdi *******i, sürükleyerek götürecekler, peş peşe sorular yağacak sanırdım ardından, karanlıklar içinde bilinmezlikle boğuşmaya hazırlardım kendimi, Koğuştan iki kişi alınmıştı, sımsıcak bakışlarla selamladık birbirimizi, Ahmet; “İbrahim’in mahkemesi ne oldu” dedi araya giren Asker sert bir sesle “ Konuşmak yasak, kesin konuşmayı” dedi Ahmet gülümsemişti, buruk bir biçimde “ Sen yenisin galiba Gardaş” diyerek Askerin karşılık vereceği sırada, diğeri girdi araya, ortalığı yatıştırmak istercesine, “Kusura bakmayın, kuş” Merdivenlerden üste çıkıyorduk, İbrahim’in davasını anlatırken. Saat 22.00 a geliyordu, yarım saatte garajda beklerim diye düşündüm, yerimden kalktım babamın elini öpmek için yanaştım, “Baba ben gidiyorum” dedim yerinden kalkmadan doğruldu, “iyi oğlum güle, güle git “ dedi Uzandım elini öptüm, yeniden televizyonuna dönmüştü, annem sarıldı öptü, kapıya kadar geçirdi, elimde küçük valizimle çıkmıştım evden, özgürlüğe doğru adım atar gibi rahatlamıştım, Yıkılması mümkün olmayan Buz duvarlarının dışarısındaydım, İnanıyordum ki bu Mezuniyet o Buz duvarlarını eritecekti... Nizamiye yi Koğuşlardan ayıran, demir parmaklıklı kapının yanına gelmiştik, görüşme bölümü bu kapının ilerisindeydi, kapının yanında sıralandık, diğer görüşçüleri bekleyecektik, Kapının yanındaki masada Çavuş isimleri sordu, bizi getiren on başı, elindeki kağıttan isimlerimizi okudu, Çavuş deftere bir şeyler işaretledi,.. Dolmuştan indiğimde heyecanım daha da artmıştı, şu an olduğu gibi, yılları ördüğü buzdan Duvarlar birazdan yıkılacak mıydı, yüreğimde onun inanılmaz kıpırtısı olanca ritmiyle hareket halindeydi,Arıların uğultusunu duyar gibiydim, mezuniyetimin bu kadar değerli olabileceğini hiç düşünmemiştim, zile bastığımda kapının açılmasıyla hayalleriniz gerçekleşti diye bağırmak geliyordu içimden, saat sabahın 06.34’düydü,… Yeni gelenlerinde isimlerini de deftere işlenmişti, Çavuş, yavaş, yavaş yerinden kalktı, sanki yaptığı işin, ağırlığının bilincinde olduğunu bize vurguluyor gibiydi, önce bizleri süzdü, tıraşlarımızın ve kıyafetlerimizin uygunluğuna kanat getirmiş olsa gerek ki belinden söktüğü anahtarlıktan seçtiği anahtarla kapının demir kolundan tutarak açmıştı,… Kapıyı Annem açmıştı, uykulu gözlerle, karşısında beni görünce sımsıkı özlemle sarılmıştı, elini öptükten sonra yere bıraktığım valizi aldım, merdivenden yukarı çıktık, saat yediye geliyordu, “Açsındır” dedi “mutfağa geçip kahvaltı hazırlıyım” Aç mıydım, bilmiyordum, yolda da bir şey yememiştim, yorgundum beklide, hissetmiyordum hiçbir şey, sadece biraz heyecan vardı, biraz mı onu da bilmiyordum, Bir an önce Babama haber vermek istiyordum, zaman işliyordu, sanki yerinde sayar gibi, “Babam yatıyor mu “ dedim yatıyordu, dinlenmek istediğimi söyledim, odama geçerken o da mutfağa doğru gidiyordu, son çıkışımdan bu yana iki yıl olmuştu bu evden, odanın duvarlarına, kitaplığa baktım, bazı şeylerin yerleri değişmişti, valizi bir kenara bıraktım, ellerimi kitaplarıma sürterek geçtim yatağa doğru, soyunmadan uzandım, bir süre sonra Annem odaya girmişti, gözlerim kapalıydı, düşünüyordum, usulca battaniye ile üzerimi örttü, sessizce kapıyı kapatarak çıkmıştı,… Bir çok Masanın konduğu salona getirmişlerdi bizleri, salondaki masalara, bizden önce ziyaretçilerimiz gelip oturmuştu, bizler kapıdan görününce, kıpırtı başlamıştı, ürkek hareketlerle masadan uzaklaşmadan, gözleri ile sevdiklerini arıyorlardı, ilk kez bir açık görüşe sahne olunuyordu, yıllar sonra, ürkek bastırılmaya çalışılan heyecanlarla doluydu salon, her an bir olumsuzluk beklentisi vardı sanki, Babamı görmeye çalışıyordum masaların önünden geçerken, biraz ilerde duruyordu ayakta, bir masanın yanında,… Odanın içerisinde yattığım yerde düşüncelerim, hiç durmacasına anıları didikliyordu, kalktığında ne yapacaktı, odaya girsin istiyordum, yüreğim sarmaş dolaş olmaya özlem duyuyordu, yirmi altı yaşındaydım, yaşantımda öylesine sıcak sevgi gösterilerine yer olmamıştı, anlamsız gördüğümden değildi, koşullardan da değil, on altı yılı dolduran, okul yaşantım geride kalmıştı artık, okuyacağım kitapları özgürce seçebilecektim, kimse neden ders çalışmıyorsun diyemeyecekti, Aileme karşı sorumluluklarımın bir kısmını da olsa yerine getirebilmiştim, salondan gelen sesler kıpırtıları yeniden başlatmıştı, kalbimin atışı sanki hızlanmıştı, “Oğlan mı geldi” diyordu Annen doğrulamıştı, “Ne yapmış “ dedi Annemin hiçbir şey sormamıştı, “ Yorgundu, kahvaltı bile yapmadan yattı, bende soramadım” Annemin kapıdaki karşılaması ile onun için önemli olanın benim olduğum inanmam Mezun oldum diye bağırmamı engellemişti, salondan gelen sesler yavaş, yavaş duyulmaz oldu, Mutfağa geçmişlerdi, odaya girmemişti, umutlarım, düşlerim, önemli olmadığına inandırmaya çalışmam gerekiyordu, yeniden başlamıştı bir şeyler, anlamsız buz duvarlarının sertliği, Kapının usulca açılması ile sıçramıştım, Annemdi kapının önünde duran, sıçrayarak kalkışım tedirgin etmişti onu, dalmışım bir saat kadar, “Kahvaltı hazır, istersen bir şeyler yedikten sonra yeniden yatarsın “ dedi Babam gitmişti, hiç unutamadığım bir hüzündü, yüreğime çöken,… Masaların arasından geçerken yanına gittiğimde, elini öpmeye yöneldim, benden önce davranmıştı, beni ilk kez kucaklamış, Babam olduğunu hissettiriyordu, sanki zaman o an durmuştu, yıllardır aradığım şeydi bu kollarını değdiği yerlerden yüreğime doğru akan sıp sıcak seldi sanki, önüne katmıştı yılların birikimini, “Her şeye değer, her şeye “ diyordum içimden, tekrar, tekrar, bir dakikanın içerisine sanki tüm yılları sığdırmıştık, bu adamı bu kadar sevdiğimi hiç bilmiyordum, Seviyordum onu, Masaya karşılıklı oturduğumuzda bembeyaz olmuş saçları, buğulu gözleri, Nikotin den sararmış bıyıkları, dakikalar süren sessizlik boyunca bunu söylüyordu bana, konuşamıyordum, damlaları dışarıya akıtmak istemiyordum, babam gibi, Buzdan örülü duvarlar yıkılmıştı, Sevginin sıcaklığı bir kez daha zaman ve mekan tanımadan yapacağını yapıyordu, iki buğulu göze sahip yürek sessizce konuşuyordu… NOT; Anlatmaya çalıştığım sevginin gücüdür, Babam yaşantım boyunca tanıdığım en nitelikli insanlardan biridir, Onun Kültür birikimine erişmek için daha çok çaba sarf etmem gerektiğinin bilincindeyim, ama ben kendi çocuklarımı onun gibi yetiştirme yolunu tercih etmedim, onun izlerine basmadım, tüm kardeşlerimle, onun yetiştirdiği insanlarla her zaman gurur duydum, onlar kendi dönemlerinin koşullarında en doğru olduğuna inandıkları yöntemleri hayata geçirdiler, öğrendiklerini bir bilgi bikrimi olarak görmediler, yaşamın bir parçası yaptılar, onlar altmış sekiz kuşağının Ağabeyleri Babaları idi, bizlere vakit ayır maya zamanları yetmedi, bizler yetmişli yılların kuşağı olduk, çok farklıydık, sevmeyi sevilmeyi öğrenmeden savaşmayı öğrenmiştik,..yirmi beş, otuz yaşlarından sonra ergenliğimizi yaşamaya fırsat bulabildik, mürekkepli kağıtların kokusundan kurtulamadık, geçmişe uzanmalarımız öylesine basit hatıralar değil, oradaki eksiklerimizi bizden sonrakilere yaşatmamak içindir. Okuduğunuz bu satırlarda görmüş olduğunuz anlatım tarzı, kurgu yada daha başka türden eleştirileriniz var ise bildirmenizi isterim, Buz duvarlarının hiçbir zaman örülmemesi dileğiyle. |
|
|
|
|
|
#8 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Büyük Adam
sevmek için yaşatılmışlıkları bir kedinin göz ile bakmalıyım yaşama bazen bir kuşun bir koyunun yada çakalın gözü ile o zaman işte o zaman çalışmaz belki bilincim durur muhakeme yetim yaprağı görürüm ağacı severim suyu havayı arabanın markasını vücudunu kadının şivelerini insanların kamçılarım tüm erkekliğimle şehvetimi büyük adam olurum beklide ama nerde bir kez ışık parçalamış ağlarını bilincimdeki örümceklerin ne mümkün ne mümkün çoban olmak dağda ceylan ovada keklik ne mümkün o gözlerle bakmak |
|
|
|
|
|
#9 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Büyük bir sessizlik
Büyük bir sessizlik Kaplamıştı dört bir yanı Bir çitlembik kanat çırpsa Yıldızlara ulaşırdı esintisi Düşüncelerim sıkılıyor Sessizliğin gölgesinde Birikiyordu, cellatlar Hükümsüz yarınlardı Karaya çalanlar Bir fırtına esti Deniz karıştı Kıyılardan öte sakinlik Haykırdı bir ses Suçlusun ayağa kalk Okunacaktı hüküm Yüreğinde sevgi olan Oturmaya kıyamadı Kıyılmaya hazır Oysa ne güzelde Rüyaları vardı Dalgalar vurdu kayalara Köpükler uçuştu Ak umutlar gibi Kaybolmuşluklarla Kucaklaştı Dilimde dolanan nakarat Bir türlü dışa vurulamayan Bilincimde isyan olan ağırlığı ile Oturanlaraydı pimi çekilmeye hazır Ahh sevgili Babam benim Küfre alıştıramadın beni Yağmalanan şehirler değil artık Küreselleşen bir öfke benimkisi |
|
|
|
|
|
#10 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Büyüyoruz
büyüyoruz ham dolsun iyi gidiyor işlerimiz ter bulaşıyor ayağımıza anlaşmalar yapıyoruz ikili üçlü beşli satıyoruz aldıklarımızı alın terini kanı filan karlı bir iş tıkır tıkır işliyor düzen |
|
|
|
![]() ![]() |
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
| Konu Araçları | |
| Görünüm Modları | |
|
|