![]() |
![]() |
#101 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon42
İsmini veriyordu ama kafasında şekillendiremiyordu.Hatta ona silik bir silüet gibi bile gelmiyorlardı.Acaba gerçekten bunları yaşamış mıydı? Peki bu isimler, bu yerler ona neden bu kadar hem tanıdık hem de uzak geliyordu öyleyse.Yoksa bunlarda mı beyninin içindeki o şeyin ona oynadığı bir oyundu.Zaman ve mekan mefhumu yavaş yavaş kayboluyordu Emel'de. ' Allah'ım bu ne ceza böyle.Benim için düşündüğün son böyle bir şey miydi? ' sözlerini kendisi bile duyamadı.Bir sessiz fırtına olarak gecenin karanlıklarına imzasını attı. Beynindeki tükenişler ve kalbinin umursamaz yanılsamaları ona hayatında oynayacağı bu en büyük rolün sahne dekorlarını kurmakla meşguldu.Ne bilinir ki bunu izlemeye sevgili insancıkları da gelir miydi Emel'in? Belki de onu yoran yeni başlangıçlardı hep.Aslında Emel çocuk özlemi bile duymamıştı geçmişte.Birileri sanki ona bu görevi vermişti ve o da bu görevi ifa etmişti. Şimdi bile doğru dürüst bir anne olarak görmüyordu kendini.Anaç tarafı hiç gelişmemişti ki.Çünkü ona birileri sürekli yalnızlığını hatırlatıp durmuştu.Kendi çocukları bile. Eğer bir gün evlilikle ilgili bir şey yapsa dahi bu herhalde çocuk yapmak olmazdı.Yani mezara, hep karanlığa hep karanlığa atacağı kimsesi olmazdı.İç karartıcı tılsımlarıydı Emel'in bunlar. Sisler perdesinin arkasından bakıyordu Emel.Efendilerini bekleyen kuklalar ve iple oynatılma sıraları, Emel'i tiksindiriyordu. Hayatını tiyatroyla özdeşleştiremezdi.O ne efendiyi ne kuklayı oynamak istiyordu.Bir gün daha kalabilecek miydi bu hayat oyununda.Yüremeyi unutmuş yorgun ayaklarına hayatı yükleyip bir adım daha öteye gidebilecek miydi? Her adım atışında insanlığını ayaklar altına almamak için çaba gösteriyor bu durum ise yüreğini sıkıyordu. Her basamakta eline ve yüzüne kan ve gözyaşı bulaştırıyordu.İnsanlığın yükselişi ve alçalışı aynı yolla oluyordu. Bir merdiven ki hayatın iniş çıkışlarına aynı yollardan girmesine sebep oluyordu.Bu savaşı daha ne kadar sürdürecekti; olmayan yeldeğirmenlerine, camdan yüreğini attığı denizin kayalıklarına karşı.Kim bilir belki de hiç başaramayacaktı.Üçüncü sınıf bir yazarın elinde bu olsa olsa onun kendiyle olan iç hesaplaşmaları olurdu onun bu durumu. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#102 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon43
Ya da bir bulvar gazetesinin üçüncü sayfa haberi veya sakız gibi çiğnenenip şair meclislerine düşen kötü bir şiir olurdu Emel'in dramı.Yani uzaya savrulan cümleler gibi gelip bir dalganın silmesini bekleyen iskele duvarı yazıları gibi olurdu hem onun yazarları hem romanı. Bir dram yaşıyordu Emel. Gidecek köyü olmayanların kendi köylerini sevmesi gibi Emel çıkmazlar yaşıyordu.Gözleri hastaydı bu yüzden ne varsa içinde hepsi ölüyordu.Yarına dair pencerede bir şey aradı.Masanın üzerindeki saate baktı.Saat gece yarısını beş geçiyordu. Teyzesi henüz uyumuştu.Çankaya sırtlarındaki bu evde Emel roman yazmaya devam etti.Evet yazmalıydı. Sabaha kadar pencereden içeriye sızan yıldızların iliklerini ısıtan ışıkları altında yazmalıydı. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#103 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon44
Emel gecenin en karanlık anında kalemi gözlerine saplayıp kör olmaktan vazgeçtiği zamanda romanın müsvettesine şu cümleler döküldü: 'Kendimi çok kötü hissediyorum.İkiye bölünmüş gözlerimden bütün bakışlar ayrılığa açılıyor.Yüzümde bir çocuğun babasından kopmuş dramı.Ne zaman bir yazı yazmak için kağıda baksam bir çocuğun feryadı dökülüyor satırlara.Bir ağaç büyüyor cümle sessizliğinde. Kuşlar konmuyor dallarına, içini kemiriyor kurtcuklar.Dizlerine kadar batıyor güneş, gölge oluyor bütün analar; çocuklar ışık olsa dahi analarının kara bahtını aydınlatamıyor. Babalar pantolonlarını masanın altına saklıyor. Bütün masaların altında çöp toplayan kızlar uçkur çözüyor.Sonra kirli çamaşırları yıkayan bu kadınlar derenin kenarında eteklerini yukarı çekiyor.Baldır bacakların beyazlığında yüzüyor dereden kaçan balıklar. Suda sepet içinde bir çocuk, çamaşır yıkayan kadının kasıklarından düşüyor. Ona sadece aynı dereden su içen tarla kuşları sahip çıkıyor. Kuşlar o beyinleriyle çocuğu anlıyor; ona gökyüzünü veriyor. O çocuk gökyüzünde mavi bakışlı kız görüyor. Çocuk aniden büyüyor, kızla evleniyor. İki kız çocukları oluyor. Yağmur ve damla önce tarla kuşlarının tüylerine sonra toprağa yağıyor.Ve bütün tarlalarda çocuklar buğdayları biçiyor; ekmek arası insanlık yiyor. Bir paylaşım günahtan sevaba doğru yükseliyor ve insanlık kendi ektiğini kendi biçiyor böylece. ' Bunları yazdıktan sonra masanın üzerinde uyuyakaldı. Teyzesi onu kahvaltıya çağırdığında hala gözlerinde tarla kuşlarının bakışları vardı. Emel ekmeği alıp ikiye böldü; teyzesiyle beraber karnını doyurdu. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#104 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon45
Bir çiçek için bile yaşamaya değerdi.İşte maharet o çiçeği görebilmekti. Hayat bir nehirse, o nehirsen nasibine düşecek su, çiçeği büyütmeye yeterdi.Ya da güzel düşüncelerle o çiçek beslenebilirdi. Emel yaşamak istiyordu. Ölüm onun için bir kurtuluş değildi. Belki açan her goncayla cennet kapıları ona gül kokuları taşıyabilirdi. Yalnız gül kurusunda cehennemi ve ayrılığı yaşayabilirdi. Ölümle sonsuz karanlığa nasıl dayanabilirdi. Ölüm, Emel'e bütün cennet kapılarını kapatabilirdi. Mezarında goncalar açsa da bir daha gülü koklayamayabilirdi. Bu duygularla Emel kahvaltısını yaptı.Teyzesi bugün dışarı çıkmak istediğini söyledi. _Emel benimle gelir misin? Biraz dolaşırız. Atakule'ye çıkarız. Alışveriş yaparız. _ Melahat teyze evet çok kapalı kaldım. Bunu ben de isterim.Bugün kitap da alırız. Ha aklıma gelmişken çiçekçiye uğrayıp gül de alalım. _Olur Emel. Kahvaltıyı yapıp hazırlandılar. İki kadın önce yol üzerindeki Atakulu'ye çıktılar. Ankara'ya yukardan baktılar. Emel'in gözlerinde hala tarla kuşlarının bakışı vardı. Çankaya sırtlarından Emel güzel düşünceler içinden hayallere kanat açtı. Emel'in üzeri çiçek koktu. Kendini kır çiçeği hissetti. Hayat bir ilham nehri halinde yüreğine aktı. Gönül yurduna diktiği ağaç tarla kuşlarıyla doldu.Yüreği bir kuşun heyecanıyla çarptı. Mutluydu Emel... Mutluluğu yüzüne kıble rüzgarları gibi vurdu. Bir kutsal ışık gibi yüzü parladı. Emel yaşama karşı duyduğu minnetle güzelleşti, bütün çirkinlikler önce gözlerinden sonra yüreğinden uçtu. İçi tarla kuşlarının cıvıltılarıyla doldu. Yaşamak ne güzeldi.Tıpkı Emel gibi, tıpkı Emel ile Melahat teyzenin dostluğu kadar güzeldi. _Emel istersen hiç arabaya binmeyelim sadece yürüyelim. _Çok iyi olur.Ayaklarımız açılır. Atakule'den ayrılan iki kadın Kızılay'a doğru yürümeye koyuldular. Amaçları Meşrutiyet Caddesi'ne gidip kitap almak ve çiçekçiye uğramaktı. Geniş soluklarla içlerine hava dolduran bu iki kadın kalplerindeki yaşama sevinciyle yollarını adımladılar. Yollar topuk sesiyle şenlendi.Ankara slogan seslerinden kurtulup ve gri renginden arınıp iki kadınla neşelendi. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#105 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon46
Şehrin caddelerinde bir huzursuzluk kol geziyordu. Kızılay Meydanı'nda ise kollar insanların daha iyi yaşaması için havaya kalkıyordu.Melahat teyze kötü şeyler olacağını hissetmiş olacağından olsa gerek Emel'i Meşrutiyet Caddesi'ne doğru yönlendiriyordu.Oysa Emel çoktan teyzesinin yanından ayrılmış kendini direnişçilerin arasında bulmuştu.'Yaşasın özgürlük! Yaşasın bilgi toplumu! ' diye slogan atmaya başlamıştı bile. Evet Türk milleti yedi yüzyıldır hala cahildi ve dünyaya kültür ve bilgi olarak pek bir şey katmamıştı.Sadece aydınlık bir Türkiye için kitapları havaya kaldırıyorlardı..Bir kaideye oturtulan baş gibi toplumun üzerine şablon düşünceler konulmasını istenmiyorlardı.Toplumun kendi düşüncesini, kendine vücut veren bilgisinin üzerine oturtmak ve toplumu kendi kafasıyla düşünen bir noktaya getirmek istiyorlardı.. İkincil olmayı kabul edenin kendine ait birincil değerleri olamazdı. Ayrıca cesareti olmayanın dini bile olamazdı. Toplum felsefesini kendi kurmalıydı.. Bilgi toplumunda her akıl kendi inancını bilinçli ve cesursa yaşamalıydı.Bunları savunuyorlardı ve bunları haykırıyorlardı.Emel yanındaki kızın eline tutarak kenetlendi. Sonra silah sesleri duyuldu ve panzerler kalabalığın üzerine daldı. Bir köpek elinden sımsıkı tuttuğu kızın bacağını ısırdı ve kızı yere yuvarladı. Emel köpeğin gırtlağına sarıldı. Bir cop darbesiyle gözleri karardı o and****endini yerde buldu. Başının ağrısıyla uyandığında bir gecekonduda olduğunu fark etti. Etrafında gençler gülümseyen yüzleriyle Emel'i ayıltmaya çalışıyorlardı. Başına aldığı darbeyle bayılmıştı Emel. El ele verdiği kızdan da kopmuştu. Bir bütünken o kızla şimdi tüm güzelliğiyle tek başına bir odadaydı ve yanında üç delikanlıyla baş başaydı.Neydi insanı insana sevdiren. Neydi bu insanların arasında Emel'i çirkinlikten koruyan ve güzel gülümsemeleri gösteren. Neydi düşmanlıktan rant kazanan. Kimdi insanların arasına köpekleri salan.Ve salyalı dişleriyle gülümseyen kimdi.Emel yüreğini ağırlaştıran bu duygularla gençlerin kendisine sunduğu hizmete baktı. Gözleri yaşardı. Ağladı böyle insanların varlığı karşısında. Üç erkek Emel için üç dilekti sanki. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#106 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zümrüt Yüzlü Peygamber
Öyle bir yürek ki içinde zümrütten cennet taşır. Parıltısında nurdan ışık en değerli yüze yansır. Sevgin büyür gözler yaşarır güzelliğin çınarlaşır. Cennet ağaçlarında adın Allah'la beraber anılır. Zümrüt yüzlü, çakıl taşının lafzındayım duy beni Maddi kabalığın altında ezilir ruhum kırılır durur Ne ışığım var ne kayadan farkım kaderim bu Işığına muhtaç bahtım sensiz kör kuyulara atılır. Sürgün yüreklerin bağrına bastığı aşk toprağısın Ele avuca sığmaz hasret rüzgarının aradığısın Sevgilim bir bilsen altın dağların zümrüt kalbisin Mekke taşlarında ezik yüreğimin tek istediğisin. Senin uğrunda ayaklarım çıplak kan revandadır. Bu sevda yolu Mevlana, Yunus beklemektedir. Sarılır boynuma hülyalı çelenk sen kokmaktadır. Seni sevdikçe yüreğim yerinden oynamaktadır. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#107 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon47
Emel ayağa kalktığında kendisi için hazırlanmış sofraya geçti. Üç genç Emel'in yanına oturdu. Sıcak çorbasını içtikten sonra kendisine ikram edilen mercimek köftelerinden yedi.Sonra Emel bu üç delikanlıyla salona geçti. Salonda sedir ve kütüphane vardı. Orta yerde bulunan kilim üzerindeki geniş sehpa da kitaplarla doluydu. İlk defa bu kadar kitabı bir arada görüyordu Emel. Sedirin üzerine oturduğunda üç masal prensinin gerçekten yanında oturduğunu gördü.Şaşkındı Emel. Mitingden sonra kendisini yerden almışlar bir arabayla buraya getirmişlerdi.Aklına yanındaki kız geldi o nerdeydi acaba? _ Bunca yardımdan sonra ne söylesem boş.Her birinizden önce anneniz gurur duyuyordur.Sonra eşiniz daha sonra oğlunuz ve kızınız gurur duyacak. Sizler çok doğru yoldasınız ve ben de doğru bulduğum bu yolda sizinle beraberim. _ Kendinizi yormayın Emel Hanım! Biz de seninle beraberiz. Benim adım Erkan ODTÜ' de okuyorum.Arkadaşlarım Emre ve Gürkan ile birlikte epeyce bir üyesi olan bir derneğe üyeyiz.Seni miting alanında Betül'ün yanında görünce tanıyamadık.Onunla konuşmana kulak misafiri olan arkadaşlar adının Emel olduğunu ve yazar olduğunu söylediler.Biz de illagal bir kuruluş olmadığumız için senden şüphelenmek için çok sebep bulamadık. Bize saldıranlar polis falan değildi. Sadece karanlık güçlerdi. Bu güçler ki aydınlığı hiç sevmez hemen saldırıya geçerler.Betül'ü merak etme o çok iyi. Şu an evinde tedavi görüyor.Sana da selamı var. _Peki böyle bir dernek kurmanızın sebebi neydi? Üstelik bu derneği direncin sesi haline getirip meydanlarda gürletmenin sebebi neydi? Bu soruya yirmi yaşlarında yağız bir delikanlı olan Emre cevap verdi. Ben aslen Rizeliyim.Rize'de Doğu'dan gelme bir komşumuz vardı. Terör dolayısıyla oraya göç etmek zorunda kalmıştı. Gecekonduvari bir evde kalıyorlardı. Bütün ai,le bir odada yatıp kalkıyordu.Biz babayı ve anneyi ne kadar uyardıksa da aynı odada kalmaya devam ettiler.Sonra çocuklar büyüyüp yetişkin oldu.Evin oğlu askere gitti. Askerden dönen evin oğlu kız kardeşine tecavüz etti. Sonra ikisi de öldürüldü. Emel üzgündü. Anlam vermeye çalışıyordu anlatılanlara. Bir ara; ' insanlara dini eğitim verilmeli.' dedi.'Eğer insanlar Allah'tan korkarsa böyle eylemlere kapılmaz.' diyerek sözlerine devam etti.Bunun üzerine Gürkan söze atıldı. _Emel Hanım söylediklerinizde haklı olabilirsiniz.Fakat size sormak isterim; en çok dini kitapların satıldığı bir ülkede böyle olayların sıkça yaşanıyor olmasını neyle açıklayacaksınız? Benim bir abim vardı İmam Hatip Lisesinde öğretmendi.Cep telefonu öğretmenler odasındaki dolabından çalındı. Şimdi günah ve sevap kavramlarıyla sığlaştırılmış bir eğitim ocağından böyle bir hadisenin vuku bulmasını doğal karşılamaz mısınız? Demek ki şu günah bu sevapla olmuyor bu işler. _O zaman ne yapmak lazım gençler? Bizim şu an yaptığımızı her zaman yapmamız gerek. Halka kitap dağıtmak lazım. Demek lazım ki homoseksüellik bile tedavi ediliyor.Kimseyi öldürmeyin.Gelin bilgiyle iyileşelim. Okuyarak öğrenerek sorgulayarak anlayarak tedavi olalım. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#108 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon48
Emel hurma ağaçlarını özlüyordu. Hatta hiç tadılmamış meyvelerin tadına bakmak istiyordu. Ve gururlu insanların aynaya bakmaktan imtina ettiği zamanlardaki gibi yüreği hurma ağaçlarının bal tadıyla neşeleniyordu. Emel ilk defa beşinci mevsimi yaşıyordu. Yeni tanıdığı gençlerin arasında ünü bir kelebek güzelliğiyle dolaşıyordu. Gençlerle tanışmasını teyzesine anlatmıştı.Teyzesinin teklifi üzerine de gençler Çankaya'daki eve uğramaya başlamışlardı. Burda toplanılıyor; kitap okunuyor, istişare yapılıyordu. Gece geç saatlere kadar okunan bir romanın analizi yapılıyor; ardından şiirler okunuyordu. Erkan'ın görevi bilimsel yazıları okumak; Emre'nin görevi ideolojiler tarihini anlatmak; Gürkan'ın görevi dinler tarihini öğretmek; Betül'ün görevi ise sosyoloji ve felsefe dersleri vermekti. Emel felsefeye çok önem verdiği için bu konudaki makaleleri ve tezleri açıklama görevini kendisi üstlenmişti. Melahat teyze bütün bu işlerin organizatörüydü. Bazen toplantılar sabaha kadar uzar evde beyin fırtınası eserdi. Ankara'da böyle bir etkinliği duymayan kalmamıştı. Her yaştan ve kariyerden insan da gelmeye başlamıştı artık. Sade öğrenciler değil; aydınlanmak isteyen ve beynini beslemek isteyen kişiler Melahat teyzenin evine gidiyordu. Sonra bu evi derneğe dönüştürdüler ve adını da direncin sesi koydular. Herkes mutluydu çünkü yıkıcı değil yapıcı bir iş yapılıyordu. İç açıcı bir aydınlık yaşanıyordu Çankaya sırtlarında. Elinde kitap olan Emel'in yanına gidiyordu.Bu dernekte hiç kimsenin amacı bir başkasını düşüncelerinden dolayı kınamak değildi. Herkes aklına geleni söylerdi. Burda amaç zaten düşünmekti.Kimse kimseyi hizaya sokmaya çalışmıyordu. Çünkü Melahat teyzenin evi bir kışla değildi.İnsanları normalleştirme merkezi de değildi. Kişi burda sıradanlıktan kurtulur, kendine ait özel yeteneklerini keşfeder ve duvar yazılarına benzer cümleler değil; alışık olunmayan cümleler kurmayı öğrenirdi. Gidip gelenlerin sayısı artmaya başlamıştı.Emel herkese özel önem veriyordu. İnsanlara ruhsal zekasıyla yaklaşıyor ve ortama yaratıcılığını katıyordu. Biliyordu ki mantıksal zeka ve duygusal zeka hayvanlarda da vardı. İnsana özel tek zeka ise yaratıcı zekaydı. Emel derneğe gelen insanların yaratıcılığını arttırmak için şiir, resim, kompozisyon yarışmaları düzenliyordu. Değerlendirmeyi eserleri yayımladıkları gazetenin okurları yapıyordu. Emel gittikçe genişleyen bir organizasyonun lokomotifliğini yapıyordu. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#109 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon49
'Bağlantılar kopuk olduğunda duygular tetiklenemez.Hayatta her şey hissetmemizi istiyor.Eğer kalbimiz tepki vermiyorsa, özlemlerimiz hissizleşiyorsa, hayattan kopuyuruz demektir.Bu da ölümün diğer adıdır aslında.Mezarda yaşamanın ta kendisidir.Bu yüzden üzülmek, mutsuzlaşmak, huzursuzlaşmak bir makastır.Hayatla bağımızı kesen bu keskin yürek duruşları nabzımızı durdurmadan hepimizi yok eder.' Emel, bu yazıyı okuyordu gençlere.Yüzlerdeki aydınlık günlerin ışıltılarıyla herkes pür dikkat okunanları dinliyordu.Evet bir halay çekiliyordu omuz omuza, Türkiye topraklarında. Emel, halay başıydı ve elindeki Türk bayrağını sallayıp duruyordu. Bir düğün havası yaşanıyordu Ankara'da. Bütün makaslar atılıyordu ve herkes kucaklaşıyordu.Sımsıkı bağlanılıyordu Emel'in sayesinde insanlar birbirine. Bir his kasırgası esiyordu gökyüzünde. Bütün insanlar birbirini hissediyordu. Eller ya gözyaşlarını siliyordu ya da tokalaşıyordu. Bir devrimdi bu. Türk halkı bilgi toplumu olma yolunda hızla ilerliyordu. Hatta bazı devletler kültür ve bilgi almak için Türkiye'ye geliyordu. Bütün sömürücüler ve hortumcular ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette birbirine bakıyordu. Sonra akıllının birisi dahice bir yol düşündü. Emel ölmeliydi. Kimdi bu kadın. Türkleri zenginleştiriyordu ve bilgilendiriyordu. Böyle olunca halkı yönetmek zorlaşıyordu. Damaklarındaki tat gidiyordu. Ellerindeki bütün kartlar uçup kayboluyordu. Peki kimi bulmalıydılar? Emel'i kime öldürtmeliydiler. Ya da onu kimle rezil edebilirlerdi. Birisi ona tecavüz etse, namussuz olacağı için kimse onu dinlemezdi. Zaten dünya erkeklerin donlarının içinden yönetilmiyor muydu? Emel etkisiz kalınca biz de sike sike halkı yönetmeye devam ederdik diye düşündüler ağalar beyler. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() |
#110 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Etek ve Pantolon5
Derya ile Emel sokağa çıktıklarında saat on iki olmuştu; kimsecikleri göremediler.Sadece bir polisin on beş yaşlarında bir genci sıkıştırdığını gördüler Uzun Sokak'ın Maraş Caddesi'ne bakan tarafında. -Bak bu gece karakolda nöbetçiyim.Beraber gidelim.Sana çam nasıl yarılır göstereyim.Ormanlar nasıl istila edilir; ağaçlar nasıl baltalanır göstereyim. -Polis amca,sana bu hakkı kim veriyor? Bilirim ki sen karakolda milletin namusu için nöbet tutarsın. -Sen bu yaşta neler de bilirsin. -Bilirim elbet.Belki de bir sınır karakolunda asker olacağım.Belki de şehit olacağım. -Sen asker ve şehit olmadan önce benim olacaksın. Derya ve Emel şahit oldukları olay karşısında dehşete düştüler.Trabzon ve Karadeniz az daha kopup denize kayacaktı. -Ne yapıyorsun sen.Gençten silah zoruyla ırzını istiyorsun.Bu hakkı sana hangi kanun verdi? Derya bu sözlerinden sonra genci çekip çıkardı esaretin elinden.Tuttu gerçek adaletin elinden. Polis kadınların hışmından çekindi bir şey diyemeden arabasına binip gitti. Gencin adı Kurtuluş'tu.On altı yaşında Trabzon'un Fatih Mahallesi'ndendi. Kumral, ela gözlü, yaşından küçük gösteren cılız bir oğlandı. Eve geldiklerinde hala şoktaydılar.Bir süre konuşmadılar.Derya sessizliği bozarak bu kasvetli oyuna son verdi. -O saatte dışarda ne işin vardı Kurtuluş? -Babamla tartışmıştım. Emel söze katıldı. -Bazı insanlar ortalığa düşmüş kişiler ararlar.O kişiler insan yanılgılarıyla, hatalarıyla, günahlarıyla beslenirler. 'Polis onlardan biriydi.Bütün polisler aynı değil tabi ki.Her camianın virüsleri vardır.Bunlar hastalık bulaştırırlar.Onlar da bir zamanlar sağlıklıydı tahmin edersin ki.Yanlış solunumlar hasta etmiştir bu insanları.Yanlış atmosferlerde bulunmamak lazım.' dedi Derya. Kurtuluş uyumak istediğini söyledi.Emel kendi odasına çekildi.Sarı boyalı odasına.Biblolarla dolu bu oda Emel'in kuş yuvasıydı.Kolları kanatları kırık bu kadının sığındığı tek yerdi. Derya turuncu renkli odasına çekildi.Oda İtalyan mobilyalarıyla donanmıştı.Eskitme elbise dolabı, yatak, komodin ve tuvalet aynasıyla bu oda acılarını rüyalarında dindirdiği yer olmuştu. Tutuncu renkli salonda Kurtuluş kolduğun üzerinde uyudu.Koltuklar siyah deriden yumuşacıktı.Babasına telefon edilmiş, merak etmemesi sağlanmıştı.Ailesi Derya'yı tanırdı.Evlerinin dizaynını ona yaptırmışlardı. Sabaha kadar derin nefeslerle derin bir uykuya daldılar. Osman Demircan |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Görünüm Modları | |
|
|