www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Kültür & Sanat > Genel Kültür > Edebiyat

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #181
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sanjurjo Cehennemde

Zincirli, dumanlı, kendisinin
ihanet makinesine, ihanetlerine bağlanmış,
gidiyor ihanet edilmiş hain ateşlere.

Fosfor gibi ışıldıyor böbrekleri
ve bulanık, inançsız asker ağzı
eriyor sövgülerde ve küfürlerde,

getirilmiş sonsuz alevlerin arasından,
sürüklenmiş yerinden ve uçaklarla yanık,
yanık ihanetten ihanete.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #182
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sandino (1926)

Toprağımıza
diktiğimiz zamandı
mezarhaçlarını,
sakat, profesyonel mezarhaçlarını.
Dolar saldırgan dişleriyle geldi
yutmak için toprağı
Amerika'nın çobansı boğazından.
Acımasız çenesiyle yakaladı Panama'yı,
geçirdi dişlerini genç toprağına,
düşürdü kendini çamurun, viskinin ve kanın içine,
ve diplomat kılıklı bir Başkan dua etti:
'Gündelik rüşvetimiz
bizden eksik olmasın.'
Derken ulaştı çelik,
ve böldü kanal ikiye insanların meskenlerini,
beyler bu tarafa, hizmetkarlar öte tarafa.

Yöneldiler Nikaragua'ya doğru.

Beyazlar giyinmiş olarak geldiler ülkeye
ve dağıttılar dolarlarla kurşunları.
Ne ki ayağa kalktı bir lider
ve dedi: 'Hayır, gelemezsin buraya
tekelci emellerin ve şişenle.'
Onu başkan yapacaklarını söylediler
eldivenli, hamayıllı ve yenimoda
güzelim rugan ayakkabılı.
Çıkardı çizmelerini Sandino,
yitti gitti titreyen bataklıklarda,
bağladı kendine yabanıl ormanda
hayatın rutubetli hamaylını
ve yanıtladı 'uygarlık yayıcıları'nın
kurşunlarını kurşunlarla.

Kuzey Amerikan öfke
sınırsızdı: belgelerle
ikna etti elçiler
dünyayı ki bütün sevdikleri
Nikaragua'ydı, ve düzen
bir kerecik ulaşmalıydı
uykuya batmış ruhuna.

Toparladı Sandino bağımsızları.

Wall Street'in kahramanlarını
yuttu bataklıklar,
bir şimşekparıltısı öldürdü onları,
bir çok pala-kılıç peşindeydi onların,
gecede bir yılan gibi
peşindeydi bir urgan onların,
ve asılmışlarken bir ağaçta
yavaşça yok edildiler
mavi kanatlı böcekler
ve açgözlü sarmaşanlarca.

Sandino sessizlik içindeydi
Halk Meydanı'nda, her yer
Sandino'ydu,
O öldürdü Kuzey Amerikalıları,
O idam etti davetsiz konukları.
Ve uçaklar geldiğinde,
zırh kuşanmış ordunun
saldırganlığı, ezici
güçlerin masrafı,
Sandino partizanlarıyla birlikte
balta girmemiş bir ormanın hayaleti gibiydi,
kendi kendisine katlanan bir ağaçtı,
uyuyan bir kaplumbağa
ya da hızla akan bir ırmaktı.
Ne ki ağaç, kaplumbağa ve ırmak
kindar ölümdü,
balta girmemiş ormanın düzeni,
örümceğin ölümcül ârazıydı.

(1948 yılında
Yunanistan'da bir partizana,
Sparta'nın direğine,
ışık kutusuna saldırdı
doların kiralık çırağı.
Dağlardan ateş püskürttü O
Chicago'nun mürekkepbalıklarına,
ve Nikaragualı kahraman
Sandino gibi, çıktı O'nun da adı
'Dağların eşkiyasına')

Ateş, kan ve dolar
yıkamadığı için Sandino'nun
onurlu kulesini,
barış istedi Wall Street'in savaşçıları
ve davet ettiler partizanı
barışı kutlamaya,
ve yenilerden bir hain otuz dolar için
boşalttı tüfeğini üzerine O'nun.

Somoza'dır hainin adı. Bugün hâlâ
yönetiyor O Nikaragua'yı:
o otuz dolar büyüdü
ve üredi O'nun işkembesinde.

Nikaragua'nın kaptanı Sandino'nun öyküsü
işte böyle,
bölünen ve saldırıya uğrayan
şehit edilen ve işkence edilen
toprağımızın
yürek buran yeniden doğumu.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #183
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sanatçı İçin On Emir

1.) Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi olan güzelliği seveceksin.

2.) Tanrısız sanat olmaz. Yaratan'ı sevmesen bile, O'nun yarattığı gibi yaratmakla doğrulamış oluyorsun O'nu.

3.) Güzelliği duyular için bir tuzak yemi olarak üretmeyeceksin, ama ruhun doğal gıdası olarak üreteceksin.

4.) Güzelliği, şehvet ya da kendini beğenmişlik için bir bahane olarak kullanmayacaksın. güzellik tanrısal bir alıştırmadır.

5.) Ya pazarlarda satılığa çıkarmayacaksın yapıtını ya da aramayacaksın güzelliği. güzellik bakiredir ve pazardaki haspalara benzemez.

6.) Yüreğinden yükselecek güzellik şarkısıyla arınan ilk kişi sen olacaksın.

7.) Senin güzelliğinin adı aynı zamanda şefkat ve insan yüreklerine avuntu olacak.

8.) Çocuğunu doğurur gibi doğuracaksın yapıtını ve besleyeceksin yapıtını yüreğinin kanıyla.

9.) güzellik senin için mışıl mışıl uyutan afyon olmayacak, ama seni eyleme geçiren soylu bir şarap olacak. kadın ya da erkek olmayı bıraktın mıydı, sanatçı sayılmazsın artık.

10.) Her yapıttan sonra utanç duymalısın. Çünkü senin düşlerinin ilkelerine göre yaşamıyor yapıtın.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #184
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

San Martin (1810)

San Martin, öyle uzun süre dolandım ki bir yerden
öbür yere, sildim senin elbisenle izlerimi,
biliyordum bir gün seninle karşılaşacağımı
sıradağların bittiği yerde
eve dönüş yollarında dolanırken
sende miras kalan ve her şeyi süpüren fırtınada.
Öyle zordu ki pamuk çalılarının budakları arasında
ayırmak, kökler arasında,
patikalar arasında yüzünü göstermek,
kuşlar arasında bakışını yakalamak,
havanın içinde varlığınla karşılaşmak.

Bize verdiğin topraktın sen, kokusuyla
havayı kamçılayan nerde olduğunu ve
memleket havası ve çimen kokan esansının
nereli olduğunu bilmediğimiz
bir ceron dalıydın sen.
San Mart¡n, dört nal gidiyoruz senin adında,
şafakla koyuluyoruz yola bedenin üstünde
sürmek için atlarımızı, içine çekiyoruz
senin gölgeni hektarlarca
ve tutuşturuyoruz ateşi senin uzun boyunda.

Bütün kahramanlar içinde enginliksin sen.

Başkaları plato'dan platoya göçtü gitti
dörtyoldan kasırgaya doğru,
ama sen sınırlardan oluşuyorsun
ve başlıyoruz coğrafyana bakmaya,
senin sonlu tepelerine, senin bölgene.

Zaman kendi kaynağında
sonsuz bir su gibi
çekememezliğin kemiklerini fışkırttığında,
keskin ateşin görüntüsünü,
daha çok toprak içeriyorsun,
köklerinin filizi daha da kaplıyor yüceleri,
sunuyorsun ilkbahara büyük armağanını.

Hemencecik duman oluyor adam yaptığı binadan
yükseliyor göğe, kimse doğmuyor yeniden
yanıp yok olmuş çam fıçısından:
çözülüşü arasında yarattı hayatı
ve düştü yalnızca toz kalmışken geriye.

Öümde daha çok yeri kucakladın.

Öümün bir tahıl ambarının sessizliği oldu.
Hayatın geçti gitti başka hayatlarla birlikte
Kapılar açıldı, duvarlar yükseldi
ve başak filizlendi yayılmak için.

San Marti, başka kumandanlar
senden daha da berrak parıldıyor, fosfor ışıltılı
tuzla süslenmiş asma çubuğu taşıyorlar,
gene başkaları konuşuyor çağlayanlar gibi,
ama kimseler senin gibi değil, kuşanmışsın sen
toprak ve yalnızlıkla, kar ve yoncayla.
Irmaktan geri döndüğümüzde rastlıyoruz sana,
selâmlıyoruz seni çiçeklerle.
Tucumanya'nın taşralı biçiminde,
ve ötelerde yollarda görüyoruz
seni at sırtında, avlanarak gidiyorsun
uçuşan harmaninle, ey toz-grisi baba.

Olgunlaşıyor bütün güneş ve ay
ve bu koca rüzgâr
akraban, yalın akraban: gerçeğin
toprağın gerçeğiydi, tuzlu bir hamur,
ekmek kadar vazgeçilmez, soğuk bir dilim
balçıktan ve buğday başağından, gerçek bir bozkırda.

Ve tam da böylesin işte, ay ve dörtnala
asker kampı ve fırtına
tekrar kavgaya gittiğimiz
yoldaki kentler ve tepeler arasında,
kuruyorsun topraksı gerçeğini,
dağıtıyorsun yayılmış mısırtohumunu
ve havalandırıyorsun başağın sayfalarını.

Böyle olmalı, ve izin verme huzur bulalım
Savaşlardan sonra senin bedenine
tırmanmadan önce
ve senin büyüyen barışının yayılışında
bulduğumuz amacın uyumasına.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #185
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sahte Tavırlılar

Öğürtücü kokusunda davar sürülerinin,
kağıt yığınlarının ya da kokteyl bardaklarının,
yaşıyordu o mavi ürün, çürümüşlüğün
küstah taçyaprağı.

Şilili “sahte tavırlı” idi O, bu kişi
Raúl Aldunatillo idi (yabancı ellerle
fethediyordu dergileri,
yerlileri öldürmüş olan elleriyle) ,
o züppe Teğmen, o en büyük
Ticaret, satın alıyordu unvanları
ve kendisini eğitimli olduğuna inandırıyordu,
kılıç satın alıyordu
ve kendisini asker olduğuna inandırıyordu,
fakat saflığı satın alamayacağından ötürü
tükürüyordu bir engerek gibi.

Zavallı Amerika, yeniden satılmış
kanında pazarlarda,
Minas Geraes’de,
Santiago’daki salonda yeniden doğan
gömülmüş fışkınlardan,
ve “zarafet” yaratan,
“boudoir süvarileri”ne yaltaklanan,
anlamsız gömlekler, sopalar
mezarın golf oyunu için.
Zavallı Amerika, çürüyen züppelerle
maskelenmiş,
yüzlerin kalpazanları,
kara rüzgâr aşağıda
yaralarken düşmüş yüreği
ve kömürün kahramanı yuvarlanırken aşağı
yoksulların mezarına doğru,
hastalıklarla göçmüş,
karanlıkla örtülü,
yollarda kovalanan
yedi aç çocuk bırakan arkasında.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #186
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sahilin Taşları

Okyanussu taşlar, sahibi değilsiniz sizler
ilkbaharla başakların arasında
bereketli topraktan yükselen o maddenin.

Üzümlerin arasında salınan
mavi dokunuşu havanın tanımıyor
yalnızlıktan okyanusa gelen yüzü.

Ezdiler hiçbir arının tanımadığı
kayalıkların yüzünü, dalgaların ziraatından
başka hiçbir şeyin sahibi değil,
toparlamış taşların yüzü
çatlamış sonsuzluğunda
avuntusuz köpüğünü kavganın.

Tel granitten sarp gemiler
bırakmış öfkeyi, gizli gezegenlerin
o dokunulmaz boyutunda
deniz bayraklarının dalgalanışını.

Fırtınanın ve kasırganın öfkesinden taçlar.

Titreten yalnızlıklardan kuleler.

Denizin kayalıkları, sizindir
zamanın utkulu rengi, sonsuzluğun
nabız atışı kullandı bu konuyu.

Ateş doğurdu denizin grenalarıyla
oyduğu bu külçeleri.

Bakırla salamuranın birleştiği
bu çatlak: bu portakal sarısı demir,
gümüşün ve güvercinin lekeleri,
öldüren duvar
ve üzüm salkımlı derinlik için sınır.

Yalnızlığın taşı, sevgili taş,
sizlerin sert oyuğunuzda asılı duruyor
yosunların hiddetli soğuğu
ve sizlerin ağzına kadar, ayın ışığıyla süslenmiş,
yükseliyor sahillerin yalnızlığı.
Hangi rayiha kaybolmuştu
kumdaki o yitik ayak izlerinden, hangi çağıltı
gelinsi taçyapraklarından fışkırdı titreyerek göğe?

Sahilin bitkileri, et dolu üçgenler,
taşların üzerinde bir pırıltı
tutuşturmayı beceren sürünen yaratıklar,
denizin ilkbaharı, taşların üzerinde
kaldırılan kırılgan kadeh,
küçük amarant şimşeği, hiç
tutuşturulmamış ve şimdiden buza dönmüş öfkeden,
bana bu gücü sun karşı koymak için
yıldızlı ıssızlığın sahillerine.

Denizin taşı, gizli kıvılcımlar
ışığın kavgasında, pasla
kaplanmış çanlar, acıların
bilenmiş kılıcı, yara izlerinde
dünyanın dişsiz heykelinin
inşa edildiği çatlamış kubbeler.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #187
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sadık Bir Köpek Gibi

Bazen herkes Tanrı'ya inanır, diye geçirdi içinden.
Karanfil kokulu bir kadın geçti yanından.
Tapınağa gidecekti. Vazgeçti nedense.
Şarap içmeye gitti deniz kıyısına.

Ve sadık bir köpek gibi
Yaladı ayaklarını deniz.

İsmail Aksoy
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:07 PM   #188
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sadece Ölüm

Issız mezarlıklar var,
sessiz kemiklerle dolu mezarlar,
yürek bir tünelden geçmek zorunda,
karanlık, karanlık, karanlık,
bir geminin batışı gibi ölüyoruz içimizden,
boğuluyoruz sanki yüreğimizde,
sanki sıyrılarak derimizden düşüyoruz ruhumuza.

Ceset var,
yağdan ayaklar, soğuk mezar taşı,
ölüm var kemiklerde,
saf bir ses gibi,
köpeksiz bir havlama gibi,
duyuluyor bazı çanlardan, bazı mezarlardan,
şişerek gözyaşı ya da yağmur gibi ıslaklıkta.
Yalnızken, görüyorum ara sıra
yelkenli tabutları
solgun ölülerle hafif çapaları,
ölü zülüflü kadınları,
melekler gibi beyaz somuncuları,
noterlerle evli düşünceli kızları,
ölülerin dikey ırmaklarına gidiyor tabutlar,
o mor ırmağa,
akıntıya karşı, ölümün sesiyle dolu yelkenlerle,
ölümün sessiz sesiyle dolu.

Yankıyla geliyor ölüm
ayaksız bir ayakkabı gibi, elbisesiz bir adam gibi,
geliyor ve vuruyor yersiz ve parmaksız bir yüzükle,
geliyor ve bağırıyor ağızsız, dilsiz, gırtlaksız.
Gene de işitiliyor adımları,
ve giysisi ses veriyor, bir ağaç gibi suskunca.

Bilmiyorum, biraz anlıyorum sadece, nerdeyse görmüyorum,
fakat sanıyorum ki şarkısı ıslak menekşe renginde,
toprağa alışkın menekşelerden,
çünkü yeşildir ölümün yüzü,
ve yeşildir ölümün bakışı,
içe işleyen rutubetiyle ve öfkeli kıştan
karanlık renkleriyle bir menekşe yaprağının.

Fakat ölüm bir süpürge biçiminde yürüyor dünyada da,
yalıyor yeryüzünü bulmak için ölüleri,
süpürgededir ölüm,
ölüleri arayan ölümün dilidir o,
ipi arayan ölümün iğnesidir o.
Ölüm yatıyor kışla yataklarında:
o yavaş döşeklerde, o siyah battaniyelerde
yaşıyor aylakça uzanarak, ve birden uluyor:
uluyor çarşafları dolduran kasvetli bir ses gibi,
ve yataklar yelken açıyor amiral kılığına girmiş
ölümün durup beklediği limana doğru.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:08 PM   #189
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sadece Ateş Değil

Oy, evet, hatırlarım,
oy içi kararmış ışıkla dolu
kapalı gözlerini,
açık bir el gibi bütün bedenini,
parıldayan bir ay salkımı gibi,
ve esrimeyi,
bir şimşek ışını bizi öldürdüğünde,
yaraladığında bizi bir hançer kökümüze dek,
ve bir ışık yararken saçlarımızı,
ve biz
yeniden başladığımızda
hayata geri dönmeye,
sanki okyanustan çıkmışız,
sanki bir gemi batışından
yaralı dönmüşüz
taşlarla kızıl yosunlar arasında.

Fakat
başka anılar da var,
şehvetin çiçekleri değil yalnızca,
fakat filizlenir azar azar,
ki birdenbire görünür,
trenle giderken
ya da yürürken sokakta.

Mendillerimi yıkarken
görürüm seni,
delikli çoraplarımı asarken
pencerede,
endamın, ki ondadır bütün
bütün isteği muazzam bir alaz gibi
çalar sanki yere seni zarar vermeden sana,
yeniden,
sen her günün
küçük kadını,
yeniden insansı bir varlık,
alçakgönüllü insan,
yoksulluğa rağmen gururlu,
senin gibi olmalı, aşk külünün
ıssız bıraktığı
geçici gül olmayasın diye,
fakat hayatın hepsi olasın diye,
sabunla ve iğneyle bütün bir hayat,
o sevdiğim mis kokuyla,
belki hiçbir zaman sahip olamayacağımız mutfaktan
kolun kızartılan patatesler arasında
ve pişmiş eti getirirken içeri
ağzın şarkıyla dolu kış zamanı,
benim için dünyada
sonsuz mutluluk bu olacak.

Oy, hayatımsın benim,
aramızda yalnızca ateş değil alazlanan,
fakat bütün bir hayat,
o yalın hikâye,
herkesinkine benzeyen
bir kadınla bir erkek arasındaki
o yalın aşk.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 05-10-2009, 01:08 PM   #190
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57934
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Sadece Albatros Değil

Hayır, ilkbahardan beklenmiyorsunuz,
ne taçyaprağının susuzluğunda
ne de dut renkli balda
lif lif örülüyorsunuz asmalarda ve salkımlarda,
fakat fırtınada, paçavralaşmış kubbede
çatlağın üstünde köpüklenen suda,
şafağın delik deşik ettiği yarda,
ve her şeyden önce düellonun
yeşil mızraklarında, denizin ıssız
genişliklerindeki o çözülen yalnızlıkta.

Tuzun nişanlısı, fırtınanın güvercinleri,
bütün dünyanın kirli kokusuna
çevirdiniz denizle ıslanmış sırtınızı,
ve o yabanıl ışıkta sundunuz
kaçışların göksel geometrisini.

Dokunulmazsınız, sadece siklonsu bir damlayla
özdeş olan değil fırtına rüzgârının
dallarına uçan: sadece o değil
inşa eden yuvasını hiddetin yamaçlarında, fakat
aynı zamanda dolgun karın deniz martısı da,
guanay kargasının gölgesi köpüğün üstünde,
platinin gümüş parıltılı coşkun suyu.

Bir düğüm gibi toparlanmış pelikan
bıraktı kitlesini aksın diye denize,
ve kehanet yelken açtığında
albatrosun yayılmış genişliklerine,
ve fırtına kırlangıcının rüzgârı dağılırken
devinimdeki sonsuzluğun üzerine,
uzağında o yaşlı karabatakların,
o zaman ayağa kalktı yüreğim kabında
ve gönderdi şarkının açılışını
denizlerin ve tüylerin üzerine.

Ver bana göğsünüzde taşıdığınız donmuş kalayı
o fırtınayla çalkalanan kayalıklarda,
ver bana deniz kartallarının
pençelerinde toparlanan gücü,
ya da bütün gelişime ve bütün konaklamalara
karşı koyan o kımıltısız biçimi,
korunmasız portakal çiçeklerinin rüzgârını
ve o muazzam anayurdun tadını.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 
Konu Araçları
Görünüm Modları

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:55 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.