![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Zaman Görürüm Denizi Yeniden
Ne zaman görürüm denizi yeniden, beni görmüş ya da görmemiş olan denizi? Niçin soruyor dalgalar bana onlara sorduğum soruları? Ve niçin çarpıyorlar kayalıklara israf edilmiş bütün bu hevesle? Asla bıkmazlar mı tekrarlamaktan kendi bildirilerini kuma?
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Saklıyorsun Kamburunun Altında
Ne saklıyorsun kamburunun altında dedi deve kaplumbağaya. Ve sordu kaplumbağa: neler söyleşirsin portakallarla? “Yitik Zamanın Peşinde”den fazla mıdır bir armut ağacının yaprakları acaba? Sarardıklarını hissettikleri zaman neden intihar eder yapraklar?
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Kadar Konuşacak Diğerleri
Ne kadar konuşacak diğerleri bizler çoktan konuşmuşsak? Pedagog Marinello hakkında José Martí ne söylerdi acaba? Kaç yaşındadır Kasım ayı? Onca sarı parayla neyin hesabını öder sonbahar? Votka ve yıldırımın karıştırıldığı kokteylin adı nedir?
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne Kadar Dayanır Bir Gergedan
Ne kadar dayanır bir gergedan kımıldadıktan sonra? Yine ne anlatır yapraklar yeni ilkbahara dair? Yaşar mı yapraklar tekmil gizlilikte kışları, köklerle birlikte? Ne öğrendi yeryüzündeki ağaç gökyüzüyle söyleşsin diye?
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne de Serin Ova Şimdi
Ne de serin ova şimdi Ve gideceğiz oraya biz, ey sevgili Bir zaman Eros’un gittiği yolda Ötüyor aralıksız kuş sürüleri. Ve duymuyor musun ardıç kuşlarının sesi, Çağırmakta ikimizi? Ne de hoş ve serin şimdi ova, Ve gideceğiz biz, sevgili, orada kalmaya.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ne de Hoş Bu Tutsaklık
Ne de hoş bu tutsaklık Ki gönlüm, can evim pek memnun - Uysal kollar kur yapar bana yumuşayayım diye Ve kur yapar alıkoymak için beni orada. Ah, her daim tutsalar keşke beni orada, Sevinçle kalırdım bir tutsak olarak. Ey sevgili, aşkın titrettiği kolların İlmiği birlikte atılmış, Korkunun bize hiç zarar veremeyeceği O gece ayartıyor beni; Ne ki müphem uyku uykuyla evli Ruhun ruhla hapis yattığı yerde.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nasıl olacak O?
Nasıl olacak O? Uzun süredir bakıp duruyordum bir gülün yapraklarına ve hoşlanıyordum onlara dokunmaktan: nasıl da istiyordum yanaklarının onlar kadar yumuşak olmasını. Ve oyalandım böğürtlen-çalılığında, çünkü böylesine sevmek istiyordum O'nun kara ve kıvırcık saçlarını. Ne ki, önemi yok şimdi bunların, çömlekçilerin sevdiği kızıl balçığın hoş rengi gibi esmer olmasının, ya da saçının hayatım gibi düz ve sıradan olmasının. İzliyorum dağlar arasındaki boşlukları sisle dolarlarken, ve sisle şekilliyorum küçük bir kızın, küçük şirin bir kızın silüetini: değil mi ki böyle bir çocuğum da olabilir. Ama öncelikle istediğim, çocuğumun sevdiğim adamın tatlı bakışıyla bakması bana, ve sesinde aynı titreyişin bulunması konuşurken benimle. Çünkü beni öpen adamı sevdiğim gibi öylesine seveceğim O'ndan geleni de.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Nasıl Doğar Bayraklar?
Bugüne dek hep böyle var olageldi bayraklarımız: Bütün şefkatiyle halk işlemiştir onları, dikmiştir parçalarını bütün acılarıyla. Halk iliştirdi yıldızı yanan elleriyle. Ve kesmiştir bir parçayı ya gömlekten ya da gökkubbeden Memleketin mavi yıldızı için. Ama kırmızı renk damla damla doğmuştur.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mürekkkepbalığı’na Övgü
Mürekkepbalığı’nın en önemli özelliği kolcuklarıyla bir desene benzemesidir, ama çenesi ve mürekkebiyle de dikkati çeker ve bu üç şeyin inanılmaz bileşkesi bir canavarın bölümleri olarak yorumlanabilir. Karanlıkta yaşar, nahoş deliklerde aşağıda, ölü gemicilerin ruhlarını mürekkebe dönüştürdüğü suyun derininde, sarıp sarmalarmış yüzücüleri ince uzun kollarıyla ve kendisiyle birlikte götürürmüş suyun derinine yemek için iştâhla. Derler ki ayrıca, on kollu bir mürekkepbalığı büyüyebilirmiş sonsuzca ve otuz metreden uzun olanlarına rastlanmış. Bir raket gibi yaratılmıştır ve sessizce kımıldar ve ışık hızıyla devinir kendi elementlerinde. Bir firkateynin güvertesinden çekilmiş yüzyıllık bir fotoğrafta görünüyor sekiz kollu bir mürekkepbalığının telaşla yapıştığı dev bir mavi-balinaya. (Bilinmiyor bu çekişmeyi kimin kazandığı) Ama mürekkepbalığının bir çeşit canavar olduğunu unutursak gerçekte en şahânesidir şahâne hayvanların ve şimdi izin verdiğimde kendime seni bir mürekkepbalığıyla karşılaştırmaya öyle geliyor ki bana söyleyebileceğim en güzel şeyleri söylüyorum sade senin hakkında değil her tür mürekkepbalığı hakkında da. Bir dansöz gibi kıvrılır suda mürekkepbalığı arınmış bütün fizik yasalarından bedenleşmiş bir ruh gibi dokunmak, kucaklamak ve sevmek için yaratılmış ve bir yürek gibi sonsuz arayış içerisinde bedeninden koparılmış bir yürek gibi Daha zariftir mürekkepbalığı bütün diğer kuşlardan ve balıklardan turnakuşu ve avcı şahin, kılıçbalığı ve uçarkefal hepsi de bu listeye dahildir. Bir kadından daha da kadınsıdır mürekkepbalığı ve daha asil ve daha hüzünlüdür gözleri karşılaştığım bir tanrının ya da peygamberin gözlerinden. Mürekkepbalığı güzellik, cazibe ve kadınsılıktır bedenleştirilmiş zerâfet ve hüzün. En son denizkızıdır mürekkepbalığı. Bir zamanlar Türkiye’nin Ege-kıyılarında bir mürekkepbalığı vurmuştum berrak suda: Vurulduğunda baktıydı bana bir anne ya da sevgili gibi. Sonra tentaküllerini dolayarak bedenime - beni kendisiyle birlikte dibe gömmek için değil de sanki okşamak istiyordu her bir kolcuğuyla merak ya da ayrılış içerisinde. Ölmeden önce, mahçup, mürekkepten bir bulut içinde. Mürekkepbalığının eti sarımsı beyaz ve oldukça kaygan Çin fildişi gibi ve kekremsi şirin bir tat bırakıyor ağızda. Ne zaman mürekkepbalığı eti yesem öyle bir hisse kapılıyorum ki sanki çok eski bir tabuyu çiğniyorum Tanrı’yla alay ediyorum sanki bir mezarı yağmalıyorum ya da ensest yapıyorum. Ama gene de, ya da belki de salt bu yüzden seviyorum tadını mürekkepbalığının. Eğer bir zaman kendim bir hayvan-yemi olacaksam en sonunda bir mürekkepbalığı tarafından yenmek isterim.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57920
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Mücevher
Eski bir söylence der ki: Şiirin biri Sultan'ın elmaslarıyla süslemiş kendisini. Günler geçmiş, ve bir gün Sultan ölmüş. Padişah'ın emriyle Sultan, elmasları ve şiir aynı mezara gömülmüş.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Görünüm Modları | |
|
|