![]() |
![]() |
#631 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gurbet 2
Gurbet içinde gurbet, Yandım bîhuzûr oldum. Hasret içinde hasret, Hem boşaldım, hem doldum. Ben ki, bir baht-ı kâre, Dolaştım hep âvâre, Bahtıma tam emâre, Bir yeşerdim, bir soldum... Kâh çöl gibi kavruldum; Kâh bulut gibi doldum; Damla damla savruldum, Düşe düşe göl oldum... Bahar geldi çiçekler, Yapraklarda böcekler; Yol yol gezer emekler, Ben dururken yoruldum. |
![]() |
![]() |
![]() |
#632 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gurbet Şiiri
Gurbet rûhumda poyraz gibi estiydi bir gün, Hazân, türküler söylüyordu; yerlerde yaprak... Sînemde iniltili hâlâ o hicranlı dün, Gönlüm, hafakanlarıyla dalgalanan bayrak... Daldım eski günlerdeki derin melâlime, Kandan bir lücceydi âdeta gördüğüm yerler. Ürperdim; bir kere daha acıdım hâlime, Geçince birer birer hayâlimden o günler... Gerçi yine bir gurbet hüznü var sînelerde, Poyraz biraz serince okşuyor çiçekleri; Perde perde neş'enin çağladığı her yerde, Bir gamlı melodi susturuyor böcekleri. Ama, o hep kasvetle esip gelen hicranlar, Artık göçedip gittiler bir başka diyara... Asırlardan beri gerçeği saran dumanlar, Birer birer eriyip yol verdiler bahara... Şimdi dertli sînemin o eski huysuzluğu, Yalnızlık *******imde vefâlı arkadaş... Ve çöllerdekine denk gönlümün susuzluğu; "Az ağrı, âsân ölüm " ve îmân ola yoldaş..! Kaynak: Kırık Mızrap |
![]() |
![]() |
![]() |
#633 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gurbet Şiiri
Gurbet rûhumda poyraz gibi estiydi bir gün, Hazân, türküler söylüyordu; yerlerde yaprak... Sînemde iniltili hâlâ o hicranlı dün, Gönlüm, hafakanlarıyla dalgalanan bayrak... Daldım eski günlerdeki derin melâlime, Kandan bir lücceydi âdeta gördüğüm yerler. Ürperdim; bir kere daha acıdım hâlime, Geçince birer birer hayâlimden o günler... Gerçi yine bir gurbet hüznü var sînelerde, Poyraz biraz serince okşuyor çiçekleri; Perde perde neş'enin çağladığı her yerde, Bir gamlı melodi susturuyor böcekleri. Ama, o hep kasvetle esip gelen hicranlar, Artık göçedip gittiler bir başka diyara... Asırlardan beri gerçeği saran dumanlar, Birer birer eriyip yol verdiler bahara... Şimdi dertli sînemin o eski huysuzluğu, Yalnızlık *******imde vefâlı arkadaş... Ve çöllerdekine denk gönlümün susuzluğu; "Az ağrı, âsân ölüm " ve îmân ola yoldaş..! Kaynak: Kırık Mızrap |
![]() |
![]() |
![]() |
#634 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gurbet Ufuklari
Insan bir gurbet çocugu, gurbet ürperten bir deryâ, Yüzer dalgalar arasinda, titrer bir ömür boyu... Her durak bir ümit fecri, her menzil bir yikik rüyâ, Sabahlar hicran rihtimi, akşamlarsa vuslat koyu. Ara sira fânilik rüzgârlari eser, eser serince, Yetim nevhalari gibi sesler duyulur her yerde... Yer yer semâvî korolar dinlenir sirli ve ince, Vicdanlarin sesinden, rûhların derinliklerinde. Bazen coşar insan köpürdüğü gibi dalgaların, Sonsuza ulaşmak ister, gelir sahile mıhlanır; Tutsağıdır âdeta zincirlerin, prangaların, Kükrer, şahlanır ama, yine kendi havzında kalır. Ufuksuz rûh, ömür boyu bu ferahfezâ dünyada, Maddenin dar hendesesinde esirler gibi yaşar... Gönlünün kuytularında hep hazan çağlar ard arda, Dolaşır ye’sin fecir bilmez tepelerinde zâr zâr... İdeal rûhlarda gurbet bir balayıdır her gece, Bin bir temâşâ zevkiyle, heyecanlı bir pürneş’e; Süzerler her zaman varlığı, gönülden ve derince, Duyarlar âdeta ötelerin sesini peş peşe... Sırtında alevden gömlek, yollarda bin bir ızdırap, En acı günlerin sahilsiz deryâlarından bile; İnancın engin hazzıyla dili âdeta bir mızrap, Rûhlara neler dinletir gönlünün altın sesiyle! Her gün yunar-yıkanır bir muhabbet çağlayanında; Duyar O’nu, meleklerin duyduğu gibi derince, En yapayalnız olduğu zamanlarda hep yanında; Bin aşk zevkiyle erer en tatlı halvete kendince... |
![]() |
![]() |
![]() |
#635 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gurbet Ufuklari
Insan bir gurbet çocugu, gurbet ürperten bir deryâ, Yüzer dalgalar arasinda, titrer bir ömür boyu... Her durak bir ümit fecri, her menzil bir yikik rüyâ, Sabahlar hicran rihtimi, akşamlarsa vuslat koyu. Ara sira fânilik rüzgârlari eser, eser serince, Yetim nevhalari gibi sesler duyulur her yerde... Yer yer semâvî korolar dinlenir sirli ve ince, Vicdanlarin sesinden, rûhların derinliklerinde. Bazen coşar insan köpürdüğü gibi dalgaların, Sonsuza ulaşmak ister, gelir sahile mıhlanır; Tutsağıdır âdeta zincirlerin, prangaların, Kükrer, şahlanır ama, yine kendi havzında kalır. Ufuksuz rûh, ömür boyu bu ferahfezâ dünyada, Maddenin dar hendesesinde esirler gibi yaşar... Gönlünün kuytularında hep hazan çağlar ard arda, Dolaşır ye’sin fecir bilmez tepelerinde zâr zâr... İdeal rûhlarda gurbet bir balayıdır her gece, Bin bir temâşâ zevkiyle, heyecanlı bir pürneş’e; Süzerler her zaman varlığı, gönülden ve derince, Duyarlar âdeta ötelerin sesini peş peşe... Sırtında alevden gömlek, yollarda bin bir ızdırap, En acı günlerin sahilsiz deryâlarından bile; İnancın engin hazzıyla dili âdeta bir mızrap, Rûhlara neler dinletir gönlünün altın sesiyle! Her gün yunar-yıkanır bir muhabbet çağlayanında; Duyar O’nu, meleklerin duyduğu gibi derince, En yapayalnız olduğu zamanlarda hep yanında; Bin aşk zevkiyle erer en tatlı halvete kendince... |
![]() |
![]() |
![]() |
#636 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gümüş Tenli Dünya
Gördümdü o gümüş tenli dünyâyı, Kapı kapı hakîkatı ararken; Ve onun ötesindeki manâyı, Buldum bulanlarla bir sabah erken... Artık gözlerimde tüllenen eşyâ, Tıpkı bir kitaptı ışıktan, renkten; Bu bildiğim arz, o göz kırpan semâ, Bir güzel endâmla karşımda yekten; Nergis gibi o mahmûr bakışıyla, Gönlüme sihirli kemendler saldı... Durup durup gamzeler çakışıyla, Geçtim kendimden, rûhum kala kaldı... Her nağmede büyüleyen bir sadâ, Kulaklara çarpan, Cennet şarkısı; Nağmelerinde füsünkâr bir edâ, Ruhlara ninni kevser çağıltısı... Sevdâyla yatar, sevdâyla kalkarlar, Bu iklimde hayata uyananlar... Yüzlerinde sönmeyen ışık pâr pâr, Anlar bunu ancak aşkla yananlar. Nağmeler salarlar gelip geçerken, Zümrüt hülyâların altın sesinden; Şevk ü târâbla coşarlar ve derken, İlhâm soluklarlar Hak nefesinden... Kendilerini Cennette sanırlar, Haz duyarlar ebedler kadar derin; Binlerce yıl ve binlerce asırlar... Bu tâli’li bendeleri kaderin..! Tenezzühe çıktıkları her yerde, Tıpkı Itrî gibi bestekârlardan; Mûsikîler dinlerler perde perde, Zevkine doyulmayan baharlardan... |
![]() |
![]() |
![]() |
#637 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Gümüş Tenli Dünya
Gördümdü o gümüş tenli dünyâyı, Kapı kapı hakîkatı ararken; Ve onun ötesindeki manâyı, Buldum bulanlarla bir sabah erken... Artık gözlerimde tüllenen eşyâ, Tıpkı bir kitaptı ışıktan, renkten; Bu bildiğim arz, o göz kırpan semâ, Bir güzel endâmla karşımda yekten; Nergis gibi o mahmûr bakışıyla, Gönlüme sihirli kemendler saldı... Durup durup gamzeler çakışıyla, Geçtim kendimden, rûhum kala kaldı... Her nağmede büyüleyen bir sadâ, Kulaklara çarpan, Cennet şarkısı; Nağmelerinde füsünkâr bir edâ, Ruhlara ninni kevser çağıltısı... Sevdâyla yatar, sevdâyla kalkarlar, Bu iklimde hayata uyananlar... Yüzlerinde sönmeyen ışık pâr pâr, Anlar bunu ancak aşkla yananlar. Nağmeler salarlar gelip geçerken, Zümrüt hülyâların altın sesinden; Şevk ü târâbla coşarlar ve derken, İlhâm soluklarlar Hak nefesinden... Kendilerini Cennette sanırlar, Haz duyarlar ebedler kadar derin; Binlerce yıl ve binlerce asırlar... Bu tâli’li bendeleri kaderin..! Tenezzühe çıktıkları her yerde, Tıpkı Itrî gibi bestekârlardan; Mûsikîler dinlerler perde perde, Zevkine doyulmayan baharlardan... |
![]() |
![]() |
![]() |
#638 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Güneş Doğacak
Ey mâyesi nurla yoğrulmuş millet! Hele dişini sık az daha sabret! Aman, sönmesin sînendeki himmet! Son durağın "Devlet-i ebed müddet..." Hiç durma yürü ki, yollarda gözler! Durmuş şehid baban yolunu gözler Geril, koş! Seni bekliyor pürüzler Gel artık sevinsin kederli yüzler...! Belli, da’vâ büyük yollar da uzun; Ne gam! Yolcusu olmuşsun Sonsuz’un. Kutlu Rehber bu yolda kılavuzun... Lafı mı olur artık, karın-buzun...! Nasıl olsa bir gün güneş doğacak; Çevreye yeniden nurlar yağacak; Dağ-dere, ova-oba bucak bucak, Işık gelip karanlığı boğacak... |
![]() |
![]() |
![]() |
#639 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Güneş Doğacak
Ey mâyesi nurla yoğrulmuş millet! Hele dişini sık az daha sabret! Aman, sönmesin sînendeki himmet! Son durağın "Devlet-i ebed müddet..." Hiç durma yürü ki, yollarda gözler! Durmuş şehid baban yolunu gözler Geril, koş! Seni bekliyor pürüzler Gel artık sevinsin kederli yüzler...! Belli, da’vâ büyük yollar da uzun; Ne gam! Yolcusu olmuşsun Sonsuz’un. Kutlu Rehber bu yolda kılavuzun... Lafı mı olur artık, karın-buzun...! Nasıl olsa bir gün güneş doğacak; Çevreye yeniden nurlar yağacak; Dağ-dere, ova-oba bucak bucak, Işık gelip karanlığı boğacak... |
![]() |
![]() |
![]() |
#640 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12105
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Hak Dostu
Hak dostu ezelin komşusu, ebed yolcusu, Azığı, asâsı, yolu Allah’a emanet... Hep tecelli avlar gönlünde ışıktan pusu, Kemankeşi, yayı, oltası, ağı muhabbet... Gözleri nergis gibi süzgün, çehresi apak, Gönlünün kanatları meleklerinkine eş; Sanki bir miraç şehsuvarı altında burak, Nazarı ufuklar ötesi, ruhunda ateş. Tıpkı bir mangal gibi derinliklerinde kor, Duyguları bahar bulutları gibi yüklü; Toprak kadar mahviyet içinde, ama vakur, İçi dalga dalga ummanlardan da köpüklü... Işıktan dünyasında madde-mânâ iç içe, Beyan çeşmesinden "ledün" kevserleri akar; Sureti, uhrevîliğine ince bir peçe, Bir gözü dünyaya, öbürü ukbâya bakar... Hep bir çevgâna benzeyen boynunun halkası, Sonsuza ulaşma azmiyle yay gibi gergin; Kaynaya kaynaya buharlaşmadır sevdası, Kendince zerre olan gönlü, semalardan da rengin... Nazarı, meleklerin dolaştığı noktada, İklimi, dudağı kurumuşların durağı; Ve her zaman kervanlar konar-kalkar ard arda, Hızır çeşmesine benzer büyülü otağı. Gözlerinin içinde sihirli seslenişler, Çevresinde âdeta bir uhrevî tenhalık; Bu uhrevî koyda hep ümitli bekleyişler, Burası O’na bir kapı, kapı da aralık... Gel sen de kır elindeki benlik kâsesini! Yürü O’na açılan yolda son hadde kadar! Duyacaksın her bucakta ezelin sesini, Ve tüllenecek ufkunda solmayan bin bahar... Kaynak: Sızıntı, Haziran 1996 |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Görünüm Modları | |
|
|