![]() |
![]() |
#1 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Mar 2007
Konum: çanakkale
Yaş: 38
Mesajlar: 90
Teşekkür Etme: 16 Thanked 6 Times in 4 Posts
Üye No: 37989
İtibar Gücü: 1358
Rep Puanı : 310
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Recep DUYMAZ
Doç. Dr. Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Giriş Eğitimci edebiyatçılarımızdan biri olan Reşat Nuri Güntekin, eserlerini daha çok Cumhuriyet döneminde yazmıştır. Deneme, eleştirme, hikâye, roman ve tiyatro türlerinde verdiği eserler, ilk Cumhuriyet neslince büyük bir ilgiyle okunduğu gibi, günümüzde de okunmaya ve üzerlerinde çözümlemeler yapılmaya devam edilmektedir. O, en çok roman türünde eser yazmıştır. Reşat Nuri Güntekin�in romanları, konu, olay örgüsü, şahıs kadrosu, zaman ve mekân bakımından büyük bir zenginlik ve çeşitlilik gösterir. Çocuklar, gençler, yaşlılar, memurlar, subaylar, bürokratlar, işçiler ve köylüler, kısacası toplumumuzun hemen her kesiminden insanlar, umutları, hayalleri ve hayatın katı gerçekleri karşısında uğradıkları hayal kırıklıklarıyla onun romanlarında karşımıza çıkarlar. Romanlarında anlattığı kahramanların bir bölümü de kuşkusuz öğretmenlerdir. Edebiyat ile Eğitim Arasındaki İlişki Edebiyat ile eğitim kuşkusuz ayrı birer disiplindir. Edebiyat, bir sanat, eğitim ise bir bilim dalıdır. Edebiyatın amacı, insanların duygularına hitap ederek içlerindeki güzellik duygusunu geliştirmek ve onlara �estetik haz� sağlamaktır. Eğitimin amacı ise, insanların akıllarına hitap ederek onlarda ahlâk ve yasanın öngördüğü olumlu yönde davranış değişikliği meydana getirmektir. Her iki disiplinin kendi amacına ulaşmak için uyguladığı yöntemler de farklıdır. Amaç ve yöntem farklılığına rağmen bu iki disiplini birleştiren öyle güçlü bir bağ vardır ki çoğu zaman bu farklar ortadan kalkar ve birine ait olan bir eser, diğerinin amacını farkında olmadan gerçekleştiriverir. Bu güçlü bağ �insan�dır. Her iki disiplin, en geniş anlamda insanı ele alır ve onu bilgilendirmek, geliştirmek, biyolojik ve psikolojik bakımdan olgunlaştırmak suretiyle kendine güvenen, daha mutlu bir yaşama ulaşmayı isteyen bir birey durumuna yükseltmek ister. Edebiyat ile eğitim arasındaki yakınlık �edebiyat� kelimesinin daha kökünden başlar: �Edebiyat ile eğitim arasında sıkı bir bağ vardır. Edebiyat sözcüğünün kökünü oluşturan ve �terbiye-eğitim� anlamına gelen �edeb� kelimesi de bunu açıkça gösterir�1. Cumhuriyet döneminde yetişen eğitimci-edebiyatçılarımızın başında kuşkusuz Reşat Nuri Güntekin gelir. O, dört romanında öğretmenleri anlatmıştır. Bu romanları basılış tarihlerine göre şöyle sıralayabiliriz: Çalıkuşu (1922), Yeşil Gece (1928), Acımak (1928) ve Kan Davası (1962). Çalıkuşu Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin�in ikinci romanıdır. Çalıkuşu adına edebiyat tarihimizde ilk kez, Vakit gazetesinin 30 Temmuz 1921 tarihli nüshasında rastlıyoruz. Bu, gazetenin yeni tefrikalara başlayacağını bildiren bir duyurudur: �Yeni tefrikalarımız Biri millî diğeri mütercem iki tefrika �Küçük Efendi� bugünkü tefrikamızla nihayet buluyor. Pazar günü Milli ve Molli ve ertesi gün Çalıkuşu�nu tefrika suretiyle neşre başlayacağız�. Çalıkuşu, Vakit gazetesinin 1 Ağustos 1921 tarihli nüshasının üçüncü sayfasında tefrika edilmeye başlanır: Tefrika 128 sayı devam ettikten sonra gazetenin 1 Aralık 1921 tarihli nüshasında sona erer. Gazetedeki tefrikasının bitiminden yaklaşık iki ay sonra roman kitap şeklinde de basılır: Çalıkuşu, Türk edebiyatı tarihinde sevginin ve şöhretin yolunda ilerlemeye devam ederek 1935 yılına kadar gelir. Bu tarihte ilk kez günümüz alfabesiyle basılır.2 O artık Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının malı olmuştur. Çalıkuşu�nun Öğretmenleri Çalıkuşu romanının konusu, Feride adlı genç kızın evlenmesine üç gün kala nişanlısının kendisini aldattığına dair tesadüfen öğrendiği bir haberle hayal kırıklığına uğraması, bulunduğu akraba köşkünden kaçması ve öğretmenlik yapmak maksadıyla İstanbul�dan Anadolu�ya geçmesidir. Bu konu, romanda genç kızın içinde yaşadığı Kozyatağı�ndaki akraba köşkünden bir akşam üzeri karanlık basmak üzereyken gizlice ayrılması, kendi isteğiyle Anadolu�ya geçmesi, Bursa, Çanakkale, İzmir ve Kuşadası�nda öğretmenlik yapması gibi bir dizi �olay örgüsü�yle anlatılır. Olaya dayalı edebiyat metinlerinde konu ve olay örgüsünün yanında, şahıs kadrosu, zaman, mekân bakış açısı, dil ve üslup gibi yapı unsurları da vardır. Biz bu çalışmamızda sadece şahıs kadrosunu daha doğrusu Feride�yi ele alacağız. Feride, öğrenimini İstanbul�da bulunan Dame de Sion Lisesi�nde tamamladıktan ve Maarif Nezareti�nde yaklaşık bir ay süren atama işlemlerinden sonra Bursa Merkez Rüştiyesi�ne Coğrafya ve Resim Öğretmeni olarak atanır; ancak okula gittiğinde aynı kadroya birkaç gün önce Huriye Hanım adlı başka bir öğretmenin atanmış olduğunu görür. Uzun uğraşılardan sonra, Feride�nin kaldığı otelde görevli Hacı Kalfa�nın deyişiyle genç kız, �tonga�ya düşürülerek Zeyniler Köyü�ndeki Vakıf Mektebi�ne gönderilir. Feride Zeyniler Köyündeki Vakıf Mektebi�nde Zeyniler, Bursa Maarif Müdürü�nün şehirden �nihayet iki saat� uzaklıkta dediği bir köydür; fakat Feride, bu yolu bir çeçen arabasıyla gün boyu gittikten sonra ancak akşamüzeri alır ve karanlık bastırırken köye varabilir. Eskiden köy denince genç kızın gözlerinin önüne �yeşillikler arasında eski Boğaziçi yalılarındaki güvercinliklere benzeyen sevimli, şen manzaralı kulübeler� gelirmiş... Fakat şimdi karşısındaki bu köyün evleri �çökmeye yüz tutmuş, simsiyah viraneler�dir. Kırmızı tahta kapılı Vakıf Mektebi�nin binası da köyün virane evleri gibidir. Maarif Müdürü�nün �büyük fedakârlıklarla yeniledik� dediği bina, �ahır�dan �mektep�e dönüştürülmüş bir yapıdan ibarettir. Ocak bacaları gibi kapkara görünen dershanenin bir duvarında ders aletleri asılıdır. Bunlar bir harita, bir insan iskeleti, bir çiftlik ve yılan resminden ibarettir. Mektepte dördü erkek, on üçü kız olmak üzere toplam on yedi öğrenci vardır. Beş adet mektep sırası kaldırıldığı için öğrenciler yere serilmiş hasırlar üzerinde oturarak derslerini okumaktadırlar. Feride, bu köyde ahırdan dönme bir okul binasında öğretmenliğe başlar. Genç kız, köyün, mektebin ve öğrencilerinin perişan durumlarını görünce ilkin umutsuzluğa kapılır, buralara geldiğinden pişmanlık duyar ve kötü kaderine için için yanar gibi olur. Onun böyle karamsarlık anlarında Dame de Sion�daki öğretmenlerinden Sör Akeksi�nin sözleri imdadına yetişir: �Kızlarım, umutsuz hastalıkların, mukadder felâketlerin son bir ilâcı vardır: Tahammül ve tevekkül�3. Feride, Zeyniler köyündeki Vakıf Mektebi�nde ilk dersini verdiği günden itibaren eğitim ordusunun bir neferi olmuş, sınıfı, okulu, çevreyi ve hepsinden önemlisi öğrencilerini eğitimin amacına uygun olarak �değiştirme�ye başlamıştır. Bunu nasıl başardığını yaptığı işlere bakarak görebiliriz. Genç öğretmen �değişim�e kendisinden başlamıştır: �Belli etmeden pencerenin önüne gittim; kendimi seyretmeye başladım. Ben, mektep hocası olduktan sonra, kendime bir kıyafet düşünmüştüm. Fikrime göre bir hoca, vazife başında başka kadınlar gibi giyinemezdi. İcadım çok sade idi; diz kapaklarıma kadar siyah parlak satenden bir gömlek, belde kayış bir kemer, kemerin altında mendil ve not defteri için iki küçük cep. Yalnız bu siyahlıkları biraz açmak için beyaz ketenden geniş bir yaka. Ben uzun saçı hiç sevmem; fakat hoca olduktan sonra, başımı böyle bırakamazdım. Bir aydan beri saçlarımı uzatmaya başladığım halde henüz omuzlarıma inmemişlerdi. İlk ders için bu dediğim tarzda giyinmiş, saçlarımı aksilik edip alnıma düşmesin diye sıkı sıkıya fırçalamıştım. Parlak siyah gömleğimin, fırçadan kurtulur kurtulmaz isyana başlamış kısa saçlarımın üstünde bu yeşil tülbent, o kadar tuhaf duruyordu ki gülmemek için âdeta dudaklarımı sıkıyordum�4. Feride�nin Zeyniler köyündeki Vakıf Mektebi�nde daha iyi bir eğitim için yaptığı yenilikleri şöyle sıralayabiliriz: � Sınıfta mektep sıralarını dizmek � Okulu süslemek � Okulu köylüye sevdirmek � Öğrencileri, sınıfta verilen dersi birlikte dinlemeye alıştırmak � Mektebe teneffüs usulünü getirmek � Öğrencilere hoş kelimelerle hitap etmek � Öğrencilere hayatı ve dünyayı sevdirmek � Köylülere sevimli görünmeye çalışmak � Mevlit okumayı bildiğini söylemek � Daha uygun bir yere �torpil� yoluyla atanmayı kabul etmemek Feride�nin Zeyniler köyündeki Vakıf Mektebi�nde yaptığı bu işler, kuşkusuz göreceli olarak �yenilik� ve �olumlu davranışlar� şeklinde anlaşılabilir. Bütün bunların sonunda o, öğrenci, veli ve diğer köylülerle tam bir bütünlük kurmuştur. Feride, edebiyatımızda Anadolu�ya kendi isteğiyle sadece ilk kez giden değil, aynı zamanda gittiği yerdeki okulu değiştiren ve �köylüyle kaynaşan� ilk öğretmendir de. Feride Bursa Kız Öğretmen Okulu�nda Zeyniler�deki Vakıf Mektebi�nin öğrencisinin azlığı ve binasının haraplığı gibi sebeplerle kapatılması üzerine Feride Bursa Kız Öğretmen Okulu�na atanır. Bursa Kız Öğretmen Okulu�nda Fransızca öğretmenliği yaparken yine kendine özgü birtakım yöntemler kullanmış ve uygulamalar yapmıştır. Bunları şöyle sıralayabiliriz: � Sınıfta öğrencilerden tebessüm derecesinde gülmelerini istemek Feride Bursa Kız Öğretmen Okulu�na atandığı gün okulun müdürü Recep Efendi, onu alır, sınıfına götürür, tanıştırır ve Fransızca�nın önemine dair bir nutuk çeker. Birer genç kız olan öğrenciler, gülüşmelerle dinlerler. Daha da önemlisi, Recep Efendi, sınıfı Feride�ye bırakıp gittikten sonra da gülüşmelerin devam etmesidir. Genç öğretmen eğitimin ciddiyetine uymayan bu kötü alışkanlığı kendisinin bulduğu bir yolla önlemeye çalışır: �Yalnız ara sıra biraz fazla gülüyorlardı (... ). Talebelerime ayrıca bir ihtarda bulunmaya lüzum gördüm: - Hanımlar, gülmeleriniz tebessüm derecesini geçmemeli, sizi tehdit etmek için benim elimde müdür efendinin galiba �kalpatan� dediği şey her ne ise ondan yok; fakat size kırılırım, dedim�5. Feride, genç kızların, eğitimin ciddiyetine uymayan davranışlarını, onları �kalpatan�la korkutarak değil, duygularına hitap ederek güzel sözlerle değiştirir. � Öğrencileriyle okul bahçesinde top oynamak Feride, öğrencilerine yakın olmak için bütün yollara başvuran bir öğretmendir. Bursa Kız Öğretmen Okulu�nda bulduğu yollardan biri, teneffüslerde okul bahçesinde öğrencileriyle top oynamak yoludur: �Teneffüste talebelerle beraber bahçeye çıkmış, onlara yepyeni bir top oyunu öğretmek bahanesiyle biraz oynamış eğlenmiştim�. � Müzikle yakından ilgilenmek Feride müzikle yakından ilgilenen bir öğretmendir. Onu öğrencilerine ve meslektaşlarına o kadar yakınlaştıran ve sevdiren sihirli güç, belki de güzel sanatların en soyutu olan müziğin terbiye ettiği bir ruha sahip olmasıdır. � Öğrencilerin duygularına saygı göstermek Feride, yetişkin birer genç kız olan öğrencilerinin duygularına saygılı bir öğretmendir. Nöbetçi olduğu bir akşam, müdür yardımcısı fiehnaz Hanım�la okuma sınıflarını gezerlerken, hademe kadın, Cemile adlı öğrenciye sevgilisinden gelmiş bir mektubu verirken fiehnaz Hanım�a yakalanırlar. Müdür yardımcısı, mektubu genç kızın elinden âdeta zorla alır. Odasına döndüklerinde onu avucunda buruşturarak sönmeye yüz tutmuş sobasına atar. Neden sonra herkes odasına çekilip yatınca, Feride yatağında bir türlü uyuyamaz. Cemile�ye verilen cezanın çok ağır olduğunu düşünür. Gecenin ortasında yatağından kalkıp gizlice müdür yardımcısının odasına gider; buruşturulmuş mektubu sobadan alır ve Cemile�nin yatakhanesine gidip mektubu henüz uyumuş olan genç kızın önlüğünün cebine koyar!.. Feride Çanakkale Rüştiyesi�nde Feride, Bursa�dan Çanakkale Rüştiyesi�ne gönderilir. Orada da öğretmenliğinin kendisine özgü yanlarını göstermeye devam eder. Bunları şöyle sıralayabiliriz: � Öğrencilerinin ödevlerini düzeltmek Feride, öğrencilerinin defter, ödev ve yazılı cevap kâğıtlarını okuyup tek tek düzeltir ve onları öğrencilerine gösterir: �Deminden yukarıda talebelerimin vazifelerini tashih ediyordum�. � Öğrencilerine eşit davranmak Çanakkale Rüştiyesi�ndeki öğrencileri arasında on iki, on üç yaşlarında zengin bir paşa kızı vardır. Nadide adlı bu kız, Hastalar Tepesi�nin en güzel konağında oturur; her gün paşa babasının lândosu ve koç boynuzu gibi palabıyıklı bir emir çavuşuyla okula gelir gider. Öğretmeler onun bin türlü kahrını, nazını çekmeyi vazife bilirler. Büyük hanımefendi, kızının öğretmenlerini konağına davet eder ve ziyafet verirmiş. Öğretmenler orada gördükleri debdebe ve saltanatı, yedikleri yemeği ve hanımefendilerin tuvaletlerini öğretmenler odasında anlata anlata bitiremezler. Onların bu tavırları Feride�yi �hem güldürür, hem iğrendirir�: �Fakir çocukların potinlerini bağlamak, çamurlarını temizlemekten çekinmediğim halde bu azametli küçük hanım efendiye hiç yüz vermiyorum�6. � Uyumlu olmak Feride çalıştığı okullarda tatlı dili, iyi davranışı ve sade kıyafetiyle kendisini öğrencilerine ve meslektaşlarına sevdiren bir öğretmendir. Bazıları onu en derin sırlarını emanet edebilecek kadar kendilerine yakın bulurlar. Nitekim yine genç bir kız olan Nazmiye öğretmen, ailesinden sakladığı nişanlısıyla ilgili sırlarını Feride�ye anlatmıştır. Feride İzmir�de Müdür, çıkan dedikodular üzerine Feride�yi İzmir�e gönderir. Feride�nin İzmir�deki hayatı sıkıntılar içinde geçmekle beraber, buradaki öğretmenliğinde de onun özel yanlarını izlemeye devam ederiz. � Özel ders vermek Feride, İzmir�de de dönemin eğitim bürokrasisiyle karşılaşır ve kendisine üç ay ders verilmez. Yanında artık genç bir kız olmaya başlayan Munise de vardır. Daha fazla boşta beklemeyi göze alamadığı için Reşit Bey adlı hatırlı ve zengin bir zatın Karşıyaka�daki köşkünde kızlarına özel ders verme teklifini kabul etmek zorunda kalır. Köşkte kendisine denize bakan bir oda verirler. Her şey yoluna girer gibi olur. Bir gün Reşit Bey�in Büyük oğlu Cemil Bey�in terbiyesiz bir davranışına maruz kalınca köşkten ayrılmak zorunda kalır. � Devletin okulunda öğretmenlik yapmayı tercih etmek Feride, Reşit Bey�in köşkünden ayrılmaya karar verdiği günlerde İstanbul�dan tanıdığı Sör Berenes�ten Karantina İdaresi�nde Fransızların yönetimindeki özel sörler okulunda öğretmenlik yapma teklifi alır; kısa bir tereddütten sonra istemeyerek kabul eder. Aynı gün İzmir Maarif Müdürlüğü�ne daha önce vermiş olduğu dilekçeyi geri almak için gittiğinde Kuşadası Kız Rüştiyesi�ne atamasının çıktığını öğrenir. Bir ara askıda kalır, düşünmeye dalar. Sonunda: - Peki, beyefendi, giderim, dedim�. Bu düşüncesine göre Feride, aslında özel derse, özel okula ve özel okulda öğretmenliğe karşı bir tavır alır ve devletin okulunda öğretmenlik yapmayı tercih eder. Feride Kuşadası Kız Rüştiyesi�nde Feride atamasının Kuşadası�na yapıldığını ilk öğrendiği an �Ne güzel isim, bu benim adım� demiş ve büyük bir sevince kapılarak en kısa zamanda oraya gitmiştir. Kuşadası Kız Rüştiyesi�nin Müdürü, iki oğlunu üç ay arayla kaybetmiş elli yaşlarında kalbi yaralı bir kadındır. Okulun bütün işlerini Feride�ye bırakır. Feride�nin öğretmenliğiyle ilgili özellikleri burada da karşımıza çıkar: � Çalışkan bir öğretmen olmak Kız Rüştiyesi�nin müdürü yaşlı ve yaralı kadın, �gençsin, malumatlı görünüyorsun�diyerek okulun bütün işlerini Feride�ye bırakır. O da elinden geldiği kadar çalışacağına söz vererek işe koyulur. Bir ay içinde �gerek mektep gerek çocuklar çiçek gibi� olur: �Zavallı kadın, kendi kara gözleri için çalıştığımı zannediyor, minnettar oluyordu. Çalışmak, bütün ruhuyla kendini başkalarına vermek ne güzel şey! Çalıkuşu tamamıyla eski Çalıkuşu oldu. Ne o, Ç...deki müphem yaşamak yorgunluğu, ne İzmir�deki isyanlar, hiçbiri kalmadı; bir yaz semasına musallat olmuş geçici bir bulut gibi hepsi dağıldılar. �Saçlarım birer birer ağarıncaya kadar başkalarının çocuklarına, onların saadetlerine kendimi vakfetmek artık beni korkutmuyor�. � Siyasetle ilgilenmemek Çalıkuşu romanında anlatılan olayın sosyal zamanı, yirminci yüzyılın ikinci on yılıdır. O yıllar Türk siyaset ve edebiyat tarihinin en hareketli ve çalkantılı yıllarıdır. O yıllarda tarihin en uzun ömürlü ve büyük imparatorluklarından biri çökmeye yüz tutmuş ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti�nin kurulması düşüncesi filizlenmeye başlamıştır. On dokuzuncu yüz yıldan beri Türk düşünce ve edebiyat tarihini meşgul eden Batıcılık, İslâmcılık ve Türkçülük adlarıyla anılan düşünce akımları, II. Meşrutiyet�in ilânı üzerine sansürün kalkmasıyla son bir kez daha gazete, dergi ve kitap sayfalarında boy göstermiş ve uzun uzun tartışılmıştır. Feride, öğretmenliği süresince, öğrenci, veli ve meslektaşlarıyla yaptığı konuşmalarında bunların hiçbirinden söz etmez. Bir roman kahramanı olan Feride�nin öğretmenliği, çıkan dedikodular üzerine biraz da Dr. Hayrullah Bey�in baskısıyla verdiği istifa dilekçesiyle, Kuşadası�nda sona ermiştir; ancak Cumhuriyet döneminde o, kitaptan dışarı çıkmış, sosyal hayatta aramıza katılmış ve nice genç Türk kızına model olmuştur. Bu dönemde bir çok Türk kızı, Feride�nin açtığı yoldan Anadolu�ya geçmiş, köy, kasaba ve şehirlerde öğretmenlik yaparak onun görevini devam ettirmişlerdir. Bu konudaki pek çok anı ve gözlemden sadece bir tanesini, bir örnek olmak üzere, göstereceğim: �Genç kızlar bilirim. Mektepten çıkar çıkmaz, İstanbul�da öğretmenliğe alınmışlarken, köylere dağılırdılar. Bir Çalıkuşu rüyası içindeydiler. Genç kızlar bilirim, Anadolu�ya �Zeyniler� köyünün hayali içinde ısındılar. Tıpkı Feride gibi sevdiklerine inandıkları için mesut olan genç kızlar bilirim�7. Sonuç Eğitimci bir yazar olan Reşat Nuri Güntekin�in Çalıkuşu romanının başöğretmeni Feride, öğrenimini İstanbul�da Fransızca öğretim yapan Dame de Sion Lisesi�nde tamamlamıştır. Evlenmesine üç gün kala uğradığı bir hayal kırıklığı üzerine içinde yaşadığı Kozyatağı�ndaki bir akraba köşkünü terk ederek öğretmen olmaya karar vermiş ve kendi isteğiyle Anadolu�ya geçmiştir. Zeyniler Köyü, Bursa, Çanakkale, İzmir ve Kuşadası�nda öğretmenlik yapmıştır. Başlangıçta çok özel bir sebeple öğretmenliği seçen ve Anadolu�ya giden Feride, gittiği yerlerde Anadolu gerçeğini ve çocuklarını kendi gözleriyle görünce hayatına yeni bir anlam aramış ve bu anlamı, saçları ağarıncaya kadar başkalarının çocuklarını mutlu etmek için çalışmakta bulmuştur. O, öğretmenliği bir fedakârlık, sevgi ve uygulama mesleği olarak görmüştür. Bu görüşünün doğal bir sonucu olarak çalıştığı okullarda, öğrenci, veli ve çevresindeki diğer insanlarla kısa zamanda kaynaşmıştır. Bu kaynaşmanın sonunda onlardan aldığı destekle hem okulu, hem öğretim yöntemini olumlu yönde değiştirmiştir. Çalıştığı bütün okullardaki eğitimi, bulunduğu noktadan daha ileriye götürmek için çırpınmıştır. Feride, okul, eğitim ve çevrenin, kuram, ideoloji ve siyasal tartışmalarla değil, uygulamalarla değiştirilebileceğinin edebiyatımızdaki simgesidir. O, nişanlısı tarafından aldatıldığını öğrenince hayata küsüp yataklara düşerek verem olma, birtakım dişilik oyunlarına başvurarak onu yeniden ele geçirme veya aynı şekilde ona cevap verme yollarından birini değil, her gururlu genç gibi �çalışma�yı seçmiştir. Çalışma hayatında öğretmenliği tercih etmekle de kırılan kalbini ve boşalan ruhunu çocuk yüzlerinin güzelliği ve çocuk seslerinin cıvıltısıyla doldurmak istemiştir. Bu tercihinin sonundadır ki eğitim tarihimizde birçok siyasetçinin başaramadığı Anadolu�ya gönüllü öğretmen gönderme işini, kendisinden sonra gelen öğretmen adayı genç kızlara model olmak suretiyle o başarmıştır.*
__________________
Tanrı'nın bana verdiği hazinede ucuzmuşsun,sahteymişsin.Korkulan duygular mutluluğunda basitmişsin,değmezmişsin |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Görünüm Modları | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
En kapsamlı iPhone incelemesi | ÇaKıR- | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-11-2008 10:19 PM |
Türkiye'nin en kapsamlı iPhone incelemesi | KoJiRo | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-10-2008 07:36 PM |
Microsoft'tan kapsamlı 'yama' | Bostandere | Eskiler (Arşiv) | 1 | 06-14-2006 11:19 AM |
TÜSİAD haziranda 'kapsamlı' konuşacak | ๏๒รєรรเ๏ภ | Eskiler (Arşiv) | 0 | 04-12-2006 04:52 PM |
Kapsamlı İlk Yardım Rehberi Arkadaşlar | RoStWell | Eskiler (Arşiv) | 0 | 01-28-2006 01:45 PM |