![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Turna Kadının Ninnisi
Serin bir yel solur bulutların saçlarından Bir ana elidir bozkırda bahar Bir kaç yeşil dolaşır sarı kıraçta Uçurum gülüşlü yorgun yüzlerde Ağustosun ateşten kırbacı şaklar İsli lambalarda alevin safran dili Çan ve it sesleri içinde akşamı yalar Yüzleri bıçakla yontulmuş adamlar Hoyrat hoyrat gülüşler gecede Bir kaç eğri diş parlar ağızlarında Kimsesiz yosunlu mezar taşları Uzak bir radyoda ince sazdan hicaz faslı Ve bir de ay Kayar gider bulut koyaklarından Eski bir hovarda gibi pervasız... Toprağa gire çıka Beş dallı pötürlü bir ağaç kökü elleri Doğrulur her akşam geceye doğru Yayvan ayaklarında toprağın nabzı çarpar Sırtında bebesi- yarı uykulu Kadın aya bakar Kimse görmez... Parmakları her gece gizlice çiçek açar.. Uzak bir radyoda ince sazdan hicaz faslı Arzuhalin karanlığa fısıldar ' Nenniler ederim uyusun deyi Uyusun gül sabahlara büyüsün deyi Bol bol yıllar görsün Cicili kirman İpekli yorgan Gök gözlü kurban olsun Sarı yeller sarartmasın benzini Kara günler karartmasın gönlünü Ne gurbet çilesi ne el kapısı Ah bilirim muhanettir hepisi... Kara gecede Kara nadasta Kara karıncayı gören Yokludan aldı mı alan Varlıya verdi mi veren Bebeme de el kadar bir tarla versin Sarı göz koyunlar versin Çatmalı evler versin Selvi boylu gelinlerle bağlayayım başını Davullarla zurnalarla dökeyim aşını Gördün mü yaratanın işini Gördün mü yaratanın işini Deli Turna bir görse böylece bebesini Hiç sayrılıktan farır mı Ölümü gözü görür mü! ... Görür mü! ...' |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Umutlara Bir Gülüş Kat Turuncu
afrodit köpüklü tül kıyılarda ay çıldırtan şarkılar söylerdi denizkızları ah ömrünün savrulan yazları bombalar-katliamlar tarumar güllerin tarihi yazılmış yüreğine ömrünün özeti dikenli teller bütün işgallerden sonra örerek gergefinde gülümsemeyi yine de yürümek düşe kalka kanlı bir patikada ve gülüşünde tomur tomur bir şafak söktürmek yeniden tepeden tırnağa turuncu ah her yerde bir gurbet olmuş da yaşam gönlüne bukağılar vurmuşsun katran karanlığı basmış içini bir tek mumla avunmuşsun bırakmışsın beklemeyi vazgeçmişsin özlemekten kapatmışsın sevdalara kapını kimi zaman gizli bir çay akmış yaralı düşlerinden gönlünün tek avuncu yalnızlığa diz çökmüşsün nice yapraklar dökmüşsün turuncu sizin oralarda da yalnızlık benzer mi al güllere aşksız gece daralır mı içinin çöllerinde rahvan kederler umut kervanları yağmalanır mı alıcı kuşlar parçalar mı serçe sevinçlerini gözlerin yurtsuz dalar mı ellerin kalakalır mı gülüşün yamalanır mı içinden uzaklara kaçmak gelir mi derdini kimse bilir mi bütün bunlar çekilir mi turuncu ne zaman ipekten dalgalarda kuğu süzülüşlü bir kayık görsen kıyıya atılmış eski bir kayık gibi yorgun gibi kırgın umutsuz bulur musun kendini yaşamın ortasında hep kırılmış fırtınada ve artık sevdalar olmayacak hayatında yaşamak bir çürüyüşler denizi ve silinir gül gülüşün turuncu ıslak çimenler üzerinde koşan taylar gibi ayışığında yayılan ırgat şarkıları gibi sevdalı şeyler düşünmek uyumak başak kokan bir gecede yıldızları örtünerek düşler ki acı bir gülüştür yürekte yalan bir öpüştür oysa bilmelisin dikenli teller paslanıp kırılır zamanda ve şimdi fırtınalar ömrünü yağmalamakta ama bir yerlerde gülşafaklar doğmakta uyan acıların dikenli uykusundan ne varsa hayatında pas tutan kopart ve fırlat kalk ayağa umutlara bir gülüş kat turuncu |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Unutulmuş...
Bir güzellik karşısında atılan çığlığın dallarında gül açar bir çekirge irkilir ay yalnızlığımdan içimin uçurumlarına bir ceylan sökün eder bir yerlerde gerillalar kavgada gözleri el gibi kan arsız ateş puslu keder eşkiyadan artakalan bir de o deli sessizlik gelir yapışır bağrıma akar dağlardan heyelan beni sevebilir misin yaramdan on bin yıllık kaçaklığı taşımışım heybemde firari gelmişim yittiğim masallardan kan ve düş alnıma kazınmış sürgünlük fermanları bu yarılmış topraklar gibi hüznümün yamaçlarında seferberlik anıları kavga ey ölümcül öpüş al işte sana parçalanmış bir yüreğin yaralarının içtenliğiyle eğrilen gülüş sevebilir misin kavgamdan civansın gülüşüne turaçlar uçar uçar konar senin gözbebeklerinde kuş sağnağı çocuklar kirlenmemiş bir dünyaya koşar onları ağlatma küçüğüm baksana alnımın ortasında çatılmış silahlar gibi özgürlük kavgaları baksana nice alanlardan geçmişim yanyana melek ve şeyran aşk ve kir yeni bir dünya için mahpuslar filistin askıları yoldaşlar kırlı hüzünlerimin boynuna vurulan zincir kalbimde sağanaklarca yağmur sağanaklarca sağanaklarca yar sevebilir misin kasırgamdan-boramdan davarların yavşanlara ağdığı boz yamaçlarda yoksulluğu zamandan yaşlı sokaklardan yamasız tek gülüş kalmamış..oralardan kanla boğulmuş isyanlardan geldim akşamları zayıf canlı çocuklar geceye sancıyan hastalar vakitsiz ayrılıklar unutulmuş ve mazlum vahşet ve zulüm gurbet yollarında kanayan sevdalı göz mezara gömülen söz ve körsem bin acıyı kanayan isli lambalar ki her an yüreğimde yanar küçüğüm kanar sevebilir misin gözyaşlarımdan sancılı dağlarımla geldim işte kan revan içinde ağıt her gülüm zalim zemherilerden çıkmış unutulmuşluğum ben unutulmuş ıssızlığım insansızlığım bir başına ve uzak bırakılmışlığım yağmalanmışlığım ben gözleri önünde katledilen yalnızlığım dünyanın binlerce umut büyüte büyüte her yaramdan geldim beni sevebilir misin hülyamdan tutup da bu kahpe dünyanın suratına fırlatarak küçük yalancı düşlerini bütün kof hevesleri tekmil lağım gülüşleri sahte yüzleri sahte peygamberleri soytarı yazarları atarak çöpe o onu dediyi-bu şunu söylediyi mutluluk reçetelerini moda dergilerini vitrinleri bulvarları bırakarak fırlatarak tüm yalancı hayalleri kentsoylu caddelere yaramdan öpe ipe sevebilir misin tut ki dağlarda vurulan son şaki bakışımdır tut ki bütün yoksulluklarının kanamasıdır suskunluğum öfkem sığmaz dağlara be can kırılsa bir serçenin kanadı gözyaşım deniz derya kesilir sevilmeden ölenlerin kalbiyim ben kor kesilmiş sevdayım baştan ayağa gülüşüm gül tufanı-ellerim reyhan ağlama desem de böyle bir dünyada boşuna ama gülmek gerek işte her an umuda bir damla gözyaşın akmasın diye dünyaları yakarım kırlangıç masumu sokuluşların rüzgarın öpüşü dokunuşların dünyaya bahar sevinçleri yağdırsın dizelerimde bir bulutun hikayesi yaprakların kafiyesi gözlerin isterim ki yeryüzünde her gülen çocukta açılsın türkülerce gül esişli gülüşün yarama ilaç olsun isterim ki yangın yeri türkülerim tac olsun yüreğine içimin uçurumlarına koşan ceylan bilmezsin uçurumlar dolar masumluğunla sevebilir misin beni sevdamdan |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Uzaktan Sevişmek
insanın vatanı insan bilmişiz gayri uzaklıklar bağlamaz bizi acı dedikleri gelir de gider akışı durmayan sulara benzer sevda dal dal uzar-yaprağı keder acıya kök salan ağaca benzer biz ayı suların yüzünde sevdik gayri ateş bile dağlamaz bizi zulüm gördük-ölüm gördük-kanadık yaramızı yangınlarda sınadık gül büyüttük hasretlerde ayrılıkta fırınlandık elsiz kolsuz kalmalara dayandık umuttan gayrisi eğlemez bizi yalnızlığı gül yatağa çevirdik ******* sevdanın bağı kesildi yağmurlar yağdırdık yüreğimizden gözyaşlarımızı bulutlar sildi ne para-ne servet-ne şan-ne şöhret bir damla çoğaltmaz gülüşümüzü zulme karşı çıkıp kelle koyanlar yürekler dolusu vurulmuş yatar kanadı buluta değen türküler gelir de yüreğin dalına konar zından tutsak etmez düşlerimizi soytarı tarihler söylemez bizi acımasız zaman bir bizden ürker eskimez sevdalar ülkesindeniz ayartmaz sunulan sahtekar düşler sahte makamları teper geçeriz yalnızlık verdiler sevda çoğalttık zındanlarda bükülmeyen inattık hayata dört elle sarılıp tattık sevdadan gayrısı çağlamaz bizi unut dillerini sevdaca söyle beni yarana bas düş kat acıma gel benim can suyum-hüzün güzelim tül bulutlar senden gelir dağıma bir saman çöpüyüm sen kehribarım ayrı tutma senden şiir ülkemsen kirpiği yıldızlım-deli rüzgarım insanlık sevdasında yurtsuz ırmağım yabanılım-bulutlarca dağlarca bana ak ansızın-sana akayım suyumuz tutuşsun buluşmamızda gel ey zaman gözlüm-öteki yarım sevdadan gayrisi eğlemez bizi |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Uşşak-ı Dil Figâr
İnce sızılar halinde Taa içimden usul usul bir sancı akıp gider Kanlı yapraklar gibi hışımla geçti günler Dün müydün sen... Yoksa çok öncelerden bir gülüş müydün? Şimdi hangi mevsimi kulaçlar dünya Ve aldan mora çalan o masmavi gecede Kocaman bir gül gibi öpüp kakladığım başın Göğsüme bastırdığım ellerin gerçek değil miydi Sen gerçek değil miydin O ıssız adadaki yosunlu deniz fenerinin Korkunç fırtınalarda tükenen en güzel düşü müydün Şimdi yalan ve gerçek her şeyden Geriye susmayan bir ah-u zar kaldı Ve sanki çok eski bir gramafonda çalan Kanayan bir uşşak-ı dil figâr kaldı... Eskimiş bir sarıda döncnir durur saatler Saniyeler bir ileri bir geri Bir demet menekşe mi- bir hain öpücük müydü Uçurumlar aşarak peşinden delice koştuğum sonsuz Üzerime kilitlendi umudunun kapılan Ve kırkıncı odaların sende kaldı anahtarı... Anladım sonsuza dek tutsağım bu sancıya Seni bir daha görmeme iznin yok-anladım Ve deli rüzgarlarla sarı yapraklar uçup giderken ömrümüzden Ahınla yanarım ben küskünlüğüm kanar sitemimi kusarım Gecenin uğultusunda sesim kan seli duyamazsın... Ömrüm ki Kapıları kilitli- perdeleri örtük- mumları söndürülmüş Bilmediğin uzaklarda faili olduğun ömrüm Yanar gider için için tükenir Sen bilemezsin Oysa bu kahpe İstanbul’ dan sormak isterdim Senin adın ne? -Belki adın da yalandı Belki de hiç yoktun- tezgahlanmış bir düştün Gerçeksen - yaşıyorsan bir yerlerde Artık kapılarımı açma- kapalı kalsın camlarım Anahtarını fırlat zindanımın bulunmazlıklara Benim onurlu ömrümden kalan bir avuç kül Sevdalara maya olur gün gelir Sen göremezsin... Gün olur unutulur giderim bu ince sızılarda Ömrümden geriye kanayan coşkular kalır Sararmış sayfalarda yırtılır gözyaşlarım Ne yüreğimdeki hançer ne kanayan rüzgâr Bensiz de çalmaya devam eder gramofonlar Boşluğumda hazin bir uşşak-ı dil figâr kalır |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Vahşisarı
gemilerin yelken indirmiş bir yerlerde ışıkları sönmüş evlere dönmüş yüzün bir yerlerde şafakların çatlamış rüzgarların yırtılmış kırılmış aynaların bütün bakışların hüzün düşlerinin ufkunda yıldızlar belirirken vahşisarı bir at koşar *******inde deşe deşe yüreğini toynaklarıyla güz vurgunu gül kesilmiş ateş türküsü dudakların bir kaplanın gözlerinde suskunluk delirirken çağırma gelme sus beni vurma vurgun düşme geriye kalan olmak düşsün payıma son kadehlerden ve bozkır dağlarında küllenen çoban ateşi kaldıramam yüreğinde iklimler değişirken bilinmezliğe yıldırımlar yağarım coşkularım tökezir bulutlar değişirken böyle kendi pervasında duyguların yüreğimin son yerleri kırılırsa kaldıramam varsın payıma menzilsiz yollar düşsün beni terket kaplanların gözündeki ıssıza kahrolayım vahşisarı med - cezir çöllerinde kum olayım-ıssızında taş olayım kalayım ve sana yangınlar korkağı olmak düşsün gideyim bir öpüş gibi gelmesin sesin bir düş bile olsan beklenme akşamları çağırma gelme sus beni vurma vurgun düşme vahşisarı med cezir |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Vasati Kırk Çöp 1
şehir... kocamış ****** dilen iğrenç ağzından salyalar saçarak sokak sokak sana insaf etmeyeceğim almışım yaralarımı-düşlerimi var ardımdan ıslık çal yenilgilerimi... kırgınlıklarımı toplamışım vurmuşum yüreğimin sırtına bütün iğrençliğinle kal gayri sana ilişkin tek laf etmeyeceğim şimdi hemen tükür at beni sapkın mabetlerini tavaf etmeyeceğim |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Vasati Kırk Çöp 2
karanlık eşkıya yağmur akşam kalabalığını esmere boyayan sesiyle kavruk bir delikanlı korsan kitaplar satıyor Hallacı Mansur’un külleri karışmış suyuna yüzünün vadisinden Dicle akıyor yüzünün şuasında terleyen huşu sakallarında titreyen yağmur gözlerinde vakt-evvelin nice huruşu şehr içre bir adem ki başka kavimlere dair duruşu ve nice diğerleri... şehir ve akşam karmaşalar iklimi küp hüzünler kare düşler kibrit kutusu aşklar sağlık kıraathanesinde yirmi yıldır birice sığınmış arkadaşlar ve yine de gülümseyen keder kahredilmiş yanlarına yarım yamalak düşlerini bastırarak hoyrat düştün bu yerlere ey çocuk gayri vitrinlerde saçlarını tarama eski arkadaşlar ki çığlıkları dallarda... yollarda bakışları köşe başlarında ey çocuk yitik sevdalarını buralarda arama bırak tuzlu birkaç damla aksın yarana |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Vasati Kırk Çöp 3
harç tenekelerinin nasırı omzunda o kara kuru adam çocuğuna sarıldı mı kondunun kapısında, netleşir vitrinlere sureti dökülen görkemin fakirliği gülüşünün kıvılcımlarında ömürler üçgen evlilikler daire düşler kare umutlar ve saire ve kibrit kutusu aşklar yine bulgur pilavı pişiren kondulu kadının netleşir dağlı bir yel gibi uzanan bakışında fakir akşamda hiç yağmur ve korkuluk sürüsü yüzünün zulasında silahlar saklayarak koşan çekmece evlerde birbirini kemirecek olan vasati kırk çöp tek tek yanıp bitecek kaç kibrit kutusu daha atılacak kaldırıma |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 50,906
Teşekkür Etme: 70 Thanked 143 Times in 89 Posts
Üye No: 43266
İtibar Gücü: 12104
Rep Puanı : 59275
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Vatansız
Onu tanıdım herkesin bir O su vardır saf gümüş olmalı teni kırılır coşkunun omurgası dehşetle tökezler kapaklanırsın kahverengi denizler tükürür seni bazan uzun gelir ömür bazan bir arpa boyu aşk aşınmış öfke susmuş özlersin ayrılıkları bile yağmalanmış bir ömürde eskiyen ne nedir yeni acı denizlerden çok sevinçse bir göz kırpımı köksüz ağaçlar gibi anlamsız bir yolculuk anne ne olursun ölme büsbütün vatansız bırakma beni... |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|