![]() |
|
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sarı Kızın Sahibi Sarı Mehmet
1/: Sahibim sarı bıyıklı Mehmet, Tarar salkım saçak kuyruğumu, Sarı tüylü sırtımı tımar eder, Yayılır yüzüme bereketli bir sevinç. Doldururum ağzına dek kovayı: 'Mehmet sütümü afiyetle iç e mi? ...' 2/: Sahibim ela gözlü Mahmut, Samanımı *******i bol verir, Yemimi dolu dolu sabahları, Yayılır mahcup yanağıma al: 'Mahmut kaymağımı da al e mi? ' 3/: Sahibim çatık kaşlı Ahmet, Elinde kocaman bir meşe sopa, Hışım gibi girer alaca karanlık ahıra, Vurur acımasız bir eda ile sırtıma 'Yine kim ne demiş buna? ' Şaşırırım, olurum şok: 'Ahmet sana yarım yağlı süt de yok! Tam yağlı peynir de yok! Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ters Yüz Edip Tarihleri Tükettik
1/: Ters yüz edip tarihlerini tüketenleri yolcu ediyorduk açığa... Arkaik bir lisanla fısıldaşıyordu yıldız eskileri: Kozmologinin son prensi geliyormuş, duydunuz mu ey ehli esir. Yani Atlantis... Sanmayın ki uzakta. İşte şurada. Kool bir eda ile durmada. Bu durumda? ... Yol verin bana. Ve demir düdüklü Horasancıl hareket taburlarına. Tepeden inen siyah bayraklılarsa kıran kırana aşk akınında bu perşembe. En yakın ateş kraterlerinin gözüne biz gibi. Ve albızlar... Meşum planlarının dizginlerini kasmadalar. 2/: Ters yüz edip tarihlerini tüketenleri yolcu ediyorduk açığa... Durun hele yıldızlar. Burası Mecnun'un mütevazı yeri sayılır. Artık o kadar olur kareler vizyonda ayan beyanken. Peşpeşe oluşan hareketler doluyordu ki uyandı gökler. İşte bakın. Ve birkaç adım önümüze serildi zaman. Dayandık bir cebel dağa. 3/: Ters yüz edip tarihlerini tüketenleri yolcu ediyorduk açığa... Yanımıza süvarilerimizi diziyorduk. Ve arkamıza ise çağların serenleri gerili. O kadar geliyorlardı ki meteor eskileri... Sonunda unuttuk aritmetiği. Ters yüzdü zaman. Acılı tarihlerini tüketenleri görmek ister misiniz? İşte yolcu ediyorduk açığa taş ateşlerini. Bizdik kalkanı mavi oğlunun. Ve şimdilik bir daha yuvarlıyorduk yörüngemizi küffar üstüne. Yallah deyip arkada kalanlara. 4/: Ters yüz edip tarihlerini tüketenleri yolcu ediyorduk açığa... Işıktı neticede bizi yakan dost eli. Dört köşeydik. İçiyorduk ya süzülmüş üzüm şırasını krater kupalarıyla. Sarhoş da olmuyorduk. Yüreğimize doldurduğumuz her şey yer tutuyordu aşkımızın yanında. Mart çimmelerinde boy abdesti alıyorduk huşu içinde. Dağlanıyordu eksi iki yüz yetmiş üç derecede zamanın teni. Ağlayan bir öksüz bozondu şimdi. Biz yastaydık. Seyyareler matemde. İlk sabahların ayazıydı takvimde duyulan feryat. Savruluyordu ortaçağ. Bir sağa, bir sola... 5/: Dedik ya ey ehli şiir... Ters yüz edip tarihlerini tüketenleri yolcu ediyorduk açığa. Aşksız ve bir kıraç dağa...... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Umurumuzda Değil Şişen Egolar
1/: Sevdanın umurunda değildir şişen egolar... Ve öyle bir kaos dilimi. Can ve cin ehli iç içe. Hiksoslar öyle zalimleşiyordu ki. Ah! Ve illa beyaz ateş istiyordu her sabah. Ancak yüksek kolestrol zenginiydiler kızıl kırallar. Bazısı hariç eksodustan. Her şey ben diye bağırıyordu. Ve kibirin kızı uzaktan. Ne demekse ben? Bilen yoktu aramızda. Diab’dan başka. Şiir yazıcılarının işi aşkındı başlarından. Ve umurlarında değildi şişen egoların devri. Taşlıyordular habire. Ve kızıl kolestrol zenginliği dertti... Yüreklerde eriyordu yağlar... 2/: Sevdanın umurunda değildir şişen egolar... Sonsuzluk servetti. Ve büyüyordu ezeli eksoda. Uzayda nokta nokta uygar dabbeler. Ama neredeler? Yıldızlar da ama... Bizse izotropik bir meydandaydık. Düğün kırk ateş gecesi sürüyordu. Dayıyordu baronlar kırmızı etini ahırdaki atların. Kaf üfür üfür masal yazımında... Ve simurg divit ucu... Haşır haşırdı dağlar... 3/: Sevdanın umurunda değildir şişen egolar... Ve İlberya'daki tandırdı kaynayan. Altımızda on beş milyar mikron vurdumduymazlık. Yalnızdık. Ama kral domuzlarının seyisleri misali... Kozmo bir ahırdaydık. Oysa kozmik ateş topları yirmi bir bin pareyi çoktan aşmışlardı. Kral Kull'un oturduğu yer on bin selsiyus... Ve yuvarlak masayı kavrayan kıllı bileklerin nabzı beş yüz parsek ölçüde. Omuz omuza kaçkın şıhablar... 4/: Dedik ya ey ehli şiir... Sevdanın umurunda değildir şişen egolar... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sarı Bisiklet
1/: Ben bir yaşlı bisikletim Rengim uçuk sarı Ankara'dır uzakta kalan memleketim Nedense bilmem göremez Pedalımdaki hasarı cimri sahibim 2/: Ben bir paslı bisikletim Okula taşırım oğlu her sabah İşçi babayı fabrikaya Bazen huysuzlaşırım ah ah! Tam ortasında yolun Sıkışır zincirim araya. 3/: Ben bir yamalı bisikletim Oğul kızar bu halime Baba çarpar gidonuma elini 'Verip hurdacıya seni,' deseler de Ve deseler: 'Alacağım yenisini...' Kıyamazlar bilirim Oğul ile baba sırtımda Bazen okula, fabrikaya bazen Gider gider gelirim. 3/: Ben bir emektar bisikletim Ne oğul ne de baba Kızsalar, köpürseler de Bulamazlar benim gibisini. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Vecd Halindeydi Çığlık Çığlığa Astrofizik
1/: Vecd ve panik halinde haykırıyordu astrofizik... Az evvelden Haberdar değildi mekan. Yani kadim metafizikten gelen her şey izan kitabının yansımasıydı aynaya. Salma çizgisinde inisiye edilmiştik ya. Kendi yazdıklarının gerisindeydi... Yani yarım kalıyordu parçacık fiziği skalasında atomlar sektörünün. Gılgameş şekilleniyordu virgül şeklinde. Kozmik yumurtanın ateş topları ise ikircik kusmadalar... Ve boş durmuyordular Sümer/Babil ilinde. Ve devasa Jüpi'nin altındaydı varsaydığımız paradigma. İşte o bizdik... 2/: Vecd ve panik halinde haykırıyordu astrofizik... Kozmik fon böcekleri ateş ateşe. Proksima yıldızında yaratılıyordu kızıl gözler. Benim gibiydiler. Aynı anda çıtırdaya çıtırdaya yok oluyordu baryonlar. Üstelik panik halinde haykırıyordular astrofizik cengaverleri. Ne yaptınız? Ezdiniz onu! Diyerek avunuyordu kızıl devler. Demek istiyorduk ki her şey yirmi beşti. 25 ve atomik... 3/: Vecd ve panik halinde haykırıyordu astrofizik... Yani o kadar lyman alfa zamanı... Ama beceremiyordular şiir yazıcıları doktrin belirlemeyi. Ve en iyi kafiyeyi... Sesimiz kısıktı bizim de. Ve bir türlü çıkmıyordu uniform ölçüleri perspektifin. Tamirci Plüt'ün yaptıkları karşımızda. İşte deviniminin cızırtıları... Hala kulaklarımızda. Biz izotropik bir alandaydık şimdi. Yani yönden bağımsız... Dedik ya izotropik... 4/: Vecd ve panik halinde haykırıyordu astrofizik... Haram ve helal... İki yoğun mayi giydiler. Ayrılıyorlardı düşmanlıkla. Buna rağmen ben içiyordum. On bin bir dalga boyu salınımını radyonun. Ve bütün karakteristik metaforu iştahlanarak. Yanarak diriliyordum. Köktenci analardı imrendiğimiz estetik. Ve onların homojen sevgileriydi zamanı emziren. Arkamızda gnostik irin ve kan fenomeni... Yani bebe belek sesiyle karışık spektrum aralığı... Molekül sütlerini her frekanstan sağıyorduk ya... Özlemimiz atomik... 5/: Dedik ya ey ehli şiir... Vecd ve panik halinde haykırıyordu astrofizik... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yüreğimizde Yirmi Dört Ayar Gazel
1/: Yüreğimize doldurduğumuz yirmi dört ayar mersiyenin sesiydi... Fitne üzerine kuruluydu Mu. Atlo ise sulhe abanık. Doktrin diken diken oluyordu burada. Teologlar yürekten yanık. Ve ateşli kolestroldü damardaki çan. Kaçan üryan bir adamdı. Ancak ilk sözünü duyunca davanın, kozmik fon kararıyordu. Çünkü davetsizdi paradigma. Ve Eskoçlar giriyordu izan kitabına. Bir de... Aşk zamanına tabii ki. Beş dalga boyu salınımı vardı ateş frekansının. Kıvırcık saçları bile şimşek suretliydi evvanın. Yıldırımlarla düzeliyor ve çiviler gibi çakılıyorduk arza. Ya toprak? ... Ateşin nesiydi? 2/: Yüreğimize doldurduğumuz yirmi dört ayar mersiyenin sesiydi... Ardından yürüyorduk. Bir kervandaydı yapraklar. Ve dimdik bir hal alıyordu kutuplar. Doğu dönüyordu batıya. Eksodustu kutupta. Ve en eski kreygırın kılıcı... Kan ve yalan... Biz çaresiz bir sayfa daha içiyorduk koşmamızdan. Yüreğimize bir hal mi oluyordu ne? İçimize doldurduğumuz bize ait bir sesti. Ve som ve yirmi dört ayar mersiyeydi. 3/: Yüreğimize doldurduğumuz yirmi dört ayar mersiyenin sesiydi... Ve aşkımıza can vuruyordu. Kabrimiz diye oyduğumuz ateş kuyuları faaldiler. Mitrik heykellere tapıyorlardı bir kısım Atlant sakini. Ve kuul tarihleri her an inançsızlıklarıyla başlıyordu. Uğul uğuldu ateşin kıyameti. Cenneti unutsa mıydık? Ya da anımsasak gayyayı... Gayya ki günahın muhkem kafesiydi... 4/: Dedik ya ey ehli şiir... Yüreğimizde doldurduğumuz yirmi dört ayar mersiyenin sesiydi... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Satılık Kelepir Kuyunun Öyküsü
1/: Bizim asabalı Halil emmi Ne zaman ki tanıdı musluğu Ağzına alıp neşeli bir ıslığı Geçmişine mil çekti Bilmeden geleceğine sünger... Bahçesinde bir kuyu kazılıydı Halil emminin Babası ondan gidermişti susuzluğunu Bütün dedeleri de Çocukluğundan beri Halil emmi de Hatta Halil emminin köylüleri bile... Artık köye terkos geldi ya Gerek kalmadı kuyuya. Halil emmi: 'Ama giderayak işe yarasın Bir alıcı çıkar bakarsın.' Dedi. Emektar kuyuyu satışa çıkardı Pazara tellal Çarşıya çığırtkan saldı. 2/: 'Haydi satılık kelepir kuyu. Gıcır gıcır kıvrılan çıkrığı Ve sarı çamdan kovası Doruklardan süzülen soğuk suyu ile Bu kuyu çok çok ucuza Bu kuyu kelepir kuyu Haydi alan yok mu bu suyu? 3/: Haydi satılık kelepir kuyu. Çöllerde susayanlara Bağrı yananlara kurak zamanlarda Çorak tarlalarda... Haydi alan yok mu bu suyu? 4/: Haydi satılık kelepir kuyu. Çevrede varken bu ev bolluğu Bu kuyu çok çok ucuza Bu bir kelepir kuyu Haydi alan yok mu bu suyu? 5/: Haydi satılık kelepir kuyu. Kıvrım kıvrım çıkrığı ile Çemberli kovası bile yanında On metre sicimi ile Buz gibi içimi ile Öldü fiyatına memba suyu Bu kuyu kelepir kuyu Haydi alan yok mu bu suyu? ' 6/: Yapılan bunca reklam yaradı işe Yanıt Hurşit dayıdan geldi bu seslenişe. Üç aşağı, beş yukarı anlaştı iki komşu Yani öldü fiyatına satıldı kelepir kuyu. Hurşit uzatmadı işi Kuyuyu bağladı tuvalete O, artık fosseptik olarak hizmet edecek herkese. 7/: Devam eden günlerde güneş yaktı kavurdu. Savurdu bulutları ılıman rüzgar Ne yağmur yağdı, ne kar. Bir kuraklık kapladı dört bir yanı Kurudu tüm dereler Barajlar su dolmadı. Çok geçmeden kurudu terkos gölü Tabii ki evlerde öldü musluklar... 8/: Hurşit emmi ah ile: 'Babadan kalık kuyum olaydı. Yanmayacaktı ciğerim.' diye ah etti. Başını vurdu taşlara. Kuruyan ağaçlara, Susayan çocuklara, Çatlayan dudaklara, Bakacak yüzü yoktu. Fosseptik koktu Hurşit emmi veda etti kasabaya... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yüreğimizdedir Her An Zaman Boyutu
1/: Biz bizeydik. Ya da öyle miydik? Aslında yüreğimizdeydi her an zaman boyutu... Öksüz kağıtlara yazılıydık. Üzerimize damlayansa teriydi bir negro kraterin. Sahte duyguların mürekkebiydi var sayın ki aşk. Yani karanlığın kalbiydi burası. Ve Burada aşk ve geri doğum zamanıydı her daim. Bir Kabilyan barbarının yağmurluğu gibiydi yüzlerimizdeki mahcup ıslaklık. Bizse o sırada, burada değildik ki. Yani sevdamızı bürünmüş bir aşk ve ışk hanesindeydik. Leyla mı? Az ötede sevdalı şarkılar örmedeydi. 2/: Yüreğimizdeydi her an zaman boyutu... Aslında saftık galiba biraz. Yani can? ... Yanisi şu ki... Hiç beklemiyorduk ka(r) deş savaşını. Ama kara evin kaderiydi bu. Kılıç ve kan... Aman demeye kalmadan... Serendip'ten yana bakan kapısı açılıyordu kalbimizin. Si bemol gıcırtılarla lahuti türküler havada. Vay ki vay! Yani bir sevdalı deveciydi hedefimizdeki yabani. O ki adımını dışarı atıyordu, kendi içeride. Yok yok dağarcığını içeri atıyordu Yemen illerinden. Ve dışarıdaydı kendi. Dedik ya ey ehli şiir... Yüreğimizdeydi her an zaman boyutu... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Saygıda Kusur Etmeyin
1/: Siz siz olun çocuklar! Sakın yeni çıkan çimenlere basmayın. Yeni açan çiçeklere kıymayın. Onlara gözünüz gibi bakın Bahçede lale ablaya, Parkta menekşe teyzeye, Saygıda kusur etmeyin sakın. 2/: Siz siz olun çocuklar! Aman ha taşlamayın kardeş kuşları. Sıcak yuvalarını bozmayın. Onlara gözünüz gibi bakın Bacada leylek amcaya, Saçakta kırlangıç halaya, Saygıda kusur etmeyin sakın. 3/: Siz siz olun çocuklar! Kıymayın yeni doğan bebeklere. Korumasız minikleri dövmeyin. Onlara gözünüz gibi bakın Sokakta küçük kardeşlere, Caddede büyük ağabeylere, Saygıda kusur etmeyin sakın. Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57921
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Zaman Diye Bir Bebek Doğuyordu
1/: Zaman diye bir bebe doğuyordu apış aramıza... İzan şaşkındı. Ve vicdan zavallı bir şaraphanedeydi. Anarşist yıldızları öldüren de o şaraptı sanırım. Ki sıkılacaktı bir kez daha. Nebi Nuh'tan sonra... Ve bira dolu fıçılar önümüzde... Teker tekere. Onların zamanıydı. Yani ateş suyunun. Ve sahte bir Manitu'nun. Mantıkları esrik bağımlıların dili çatallaşıyordu. Sarhoşlar düşüyorlardı sivri dilli narımıza... 2/: Zaman diye bir bebe doğuyordu apış aramıza... Meri'nin damağını hissediyorlardı ilk önce. İştahlı dillerinde balçık ve çamur mahlukatı. Yani sevda usul usuldu. Şehvet dolu dizgin. O anda doğuyordu zaman. Korunaksız kulakları sağır eden bir gürültü... Ve ışık kalyonunun seren ibrişimleri kopuyordu orta yerinden. Fırtınalar sürüyorduk zamansız yaramıza... 3/: Zaman diye bir bebe doğuyordu apış aramıza... Işık elinin haritası sereserpeydi. Biz coğrafya dersinde... Bura nere? Nere şurası? Eli ziftlilere ait kısmından bir tümsek. Kabarıyor ve patlıyor muydu ne? Çok geçmeden hengame.. Koyu bir karanlıktı dökülen üstümüze. Bize bir haller oluyordu. Dedik ya ay dost zaman diye bir bebe doğuyordu. Metal gıcırtılarıyla kuark ülkesinden. Demir atlar katılıyordu. Yıldızlardaki rahvan ve doru haramıza... 4/: Dedik ya ey ehli şiir... Zaman diye bir bebe doğuyordu apış aramıza... Ahmet Yozgat |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|