www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Adult (+18) Yetişkinlere Özel > Adult eski arşiv

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 10-02-2008, 01:47 PM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Suskun...

indim
bekledim

güneş ah!
bir kez geçti
üzerimden

“sus”
dedi hamuş
sustum!

mevzi:
kuyu


(14 Haziran 2006) - 6. Dekad

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:47 PM   #2
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Susmaya Giden...

sessizce gelen
susmaya gitti
sorgusuz
sualsiz
yanıtsız

gürüldeyerek akardı yeraltında
gece yarısı
sonsuza doğru
acılar ırmağında

ak kağıda düşürdü rengini
:
içedönük bir yolculuk methiyesi

gökten soruldu
kökenden ey yar
özentiyi uslandıran bilgelikten
dil’in sevdalı sorumlusu
öz’ündeki karmaşadan soruldu

susmaya gitti!

geleceğe pullanmış mühürlü bir mektuptu


(25 Ocak 2006)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:47 PM   #3
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Sustalı...

artık biliyoruz var!

çağrılı her beden
kendine savrulmuş bir sustalı orada

şiir tersine gidilen yol
aşk manifesto, dirimsel
sözden ağmak sihir
bir av kurguda

geceden başka vaadi olmayan ey!
acıdan geçtiler bağışla
buğday tanesi biriktir çöplüğünde onlar için
safir bir gökten kaçtılar
sırt dönerek boşlukta doğurmaya

kovulmakla var olmak arası
rüzgârın savrulduğu yerde
masum bir güneş de doğar elbet

bunca yıkıntı
bu darp izi
bu ne bu peki!

bir yolluk hazırla
bir de kovuk

bilelim yerimizi...

(ah kalbim!
kendine bir mektup yazdın şimdi
yüzüne yakıştığı yerden…)


('6.DEKAD' - Hayal Yayınları, Birinci baskı Ocak 2008)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:49 PM   #4
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Sürgün...

yanıtsız sualler sorumlusu
bir duruşum var hayata dair

dil döner
dil yanar
adaletsiz duruşmaların son nöbetinde
yanı başımda kadim bir uygarlığın
torpillenir gemiler
seyrekleşir hayaller gecenin karasularında
muamma bir yazgıya benzer öyküler

altın kubbeli mabette gizlenmiş ejderhaya
gülümserim usulca
taç takarım
tatlı su çiçeklerinden cinli saatlere
kudurgan bir siyah
sinsice düşerken maviliklere

cephede cinnetlik top sesleri
biteviye ağlayan insanın
çocuk feryadından yadigar
yürek döner ah!
yürek yanar
şimşekler tutuşur bedenimde
sorgular içimin ejderhası
haykırır acı insan sesimde
çıngıraklarım susar

ezberlerim sürgünleri


(5 Mayıs 2004)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:49 PM   #5
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Şairin ve Şiirin Zekâsı...(Düz Yazı)

Şiir, zekâ ülkelerinde uzun ve üzücü yolculuklardan sonra doğan şeydir.
-Balzac


Şiirin oluşturulmasındaki başlıca etkenlerden biri de hiç kuşkusuz zekânın işlevsel kılınması, zihinsel yeteneğin şiirde beceriyle kullanılarak aklın (us) öne çıkarılması eylemidir. “Her baktığımızı şiir eden de akıldır” diyordu Nurullah Ataç. Ancak tek başına zekâ, nitelikli şiir “yapmaya” ya da doğurmaya yetmez. Şairin iradesi, kararlılığı, çalışma azmi, birikimi, dil bilinci, donanımı; bunları içe sindirmişliği, duruluğu, öngörüsü, yaratıcılığı, yerine göre mizah ve ironi gücü, derin bakışlılığı, matematiksel ve müziksel ritim kavrayışı ve daha pek çok “geliştirebilir” anlamdaki değişkenin yanı sıra zekâ, akla dönüştüğü sürece önemli bir değer, şiire eklemlenebilir bir sermayedir yalnızca. Şairin içindeki şiire uyanışı gerçekleştiren; hem köklerinin uzandığı ilkellik, naiflik ve masumiyet öğelerini koruyan, hem de bilgelikten uzak düşen depolanmış bilginin bu safiyeti ezmesini engelleyen bir tür yaratıcı araçtır. Denge kurucudur, terazidir, şiiri eksenine oturtandır. Yeri geldiğinde bir güvenlik aygıtı; şair söyleminin omurgası sayılabilecek ve şiirin sıkıca tutunduğu bir payandadır. Ancak unutulmamalı ki akıl şiirin tek hükümdarı olmayıp sadece kullanılabilir bir öğedir. Üstelik zekâdan yola çıkıp akla varmak da yetmez. Ve elbette şiiri yalnızca akıl üzerine kurarak onu abartmamak da gerekir. Burada Melih Cevdet Anday’ın bir sözünü hatırlatmakta yarar görüyorum. 'İnsanoğlu aklı aşmalıdır; eğer aşmazsa, akıl da bir dogma olur.'

Şair, post modern dünyada “kapatılmışlık duygusu”na kapılmış; bu duyguyu derinden yaşadığı halde olup bitenin ayırdına varamamış olan insanın çemberlerini kırmaya; ona daha geniş bir özgürlük alanı açmaya doğuştan güdülenmiş biridir. Kendi uyanışı ile diğerlerini uyandıran ve onların yaşamlarına dokunan birisi… Sezgi kanallarını zekâsından süzdüğü aklın yardımıyla açacaktır, çünkü aklın temel görevlerinden biri zekâyı bilinç ekranına yansıtmak suretiyle düşünceyi iğdiş eden tüm öğelerin yenibaştan yapılandırmasıdır. Antonio Negri’ nin siyasal çözümlemelerinde de belirttiği gibi, sahici bir cezaevinin dışındaki yaşamda insana “yeni özgürlük alanları” sunmak; her ne türden olursa olsun – siyasal veya öznel - iktidar ile insan arasındaki köprüleri yeniden kurarak onu yalnızlığından kurtarmak için çaba göstermek şarttır. O halde şair bu görevi neden üstlenmesin? En azından sorunun kendi payına düşen ucundan tutamaz mı? Şairin büyü gücünün yaratıcı zekâyı değerlendirme becerisiyle doğru orantılı olduğu varsayılırsa, bu özellik aynı zamanda şiirin kalıcılığını, etkileme alanının genişlemesini sağlayarak işlevselliğini de artırmaz mı? Arife Kalender bir yazısında şöyle diyordu:

“Şiirin bir ‘taşma’ eylemi olduğunu düşünürsek; Bu ‘taşmalarda’ şairin zekâsı, gözlemleri, şiir ve genel kültür birikimi, dil bilinci, düş gücü, yaşam biçimi kendisini ele verir. Bu nedenle yaşama değen, ondan somut izler taşıyan şiirin kendi ömrünü uzattığını söylemek yanlış olmasa gerek.” (“1940 Sonrası Şiirimizin Uçları”)

Bu süreçte şair yalnızca kendisini ele vermekle kalmaz. Kendisini ele vermeye hazır olanı da yakalar. Akıl tüm canlı cansız âlemle, doğa ve insanla bağlantı kurarken, şiir bu süreçteki sayısız iletişim kanallarından sadece biri olup şairi taşarken “taşıran”a, içinden taşanı ise ötekilere “taşıyan”a dönüştürebilir. Üstelik hiçbir yaptırım gücü olmaksızın başarabilir bunu.

***

Günümüzde toplum psikolojisine, çağı önüne katıp sürükleyen ekonomik ve genelde sosyolojik gelişmelere dair kavramlar yeniden tarif ediliyor. Özellikle post-modern çağın sanat algılayışındaki gelgitlere paralel olarak şair de şiirini yeniden tanımlıyor. Duyarsızlaşan insana karşı duyarlılığını yoğunlaştırıp şiir dilini yeniden gözden geçirerek değişik boyutlar kazanmaya, eskisinden farklı kanallar açmaya çabalıyor. Öyle ki sosyolog, yazar ve felsefeci gibi diğer sanat ve düşün emekçileri de - özellikle şair - bastığı zeminin sağlamlığı konusunda giderek kuşkuya düşüyor. Çekirdek bilgiden uzaklaşmanın, ona ulaşamamanın nedenlerini ve hatta köktenci filozofların tanımladığı “bilgi ve hakikat” kavramlarını yeniden sorguluyor. Şiiri deşelerken gelmiş geçmiş tüm teorik, faydacı (pragmacı) ve sezgisel argümanları kullanıyor. Daha da önemlisi, kuşkularını insana aktarmak gibi önemli bir sorumluluk üstleniyor ki bireyi sıradanlaşmaktan, “sürü psikolojisi”nin yıkıcı etkilerinden kurtarabilsin… Bu noktada “şiirin zekâsı”ndan söz etmek pek de yanlış olmaz diye düşünüyorum. Şairin şiire enjekte ettiği zekâ tohumları sayesinde ortaya çıkan bir olgudur bu. Yeterli zekâ düzeyine sahip olmayan ve aklını kullanamayan şair, “zeki şiir”i de kotaramaz. Dönüşen ve sürekli değişen insanın sorunlarını ne görür, ne de onlara eskisinden değişik yorumlar getirebilir. Bu durumda bireyin kendisinden yola çıkarak günlük yaşama; giderek topluma ve şiirin evrenselleşme boyutuna nasıl varacaktır? Gerçek yaşama nasıl dokunacak, bireyi zaman içinde nasıl bir yolculuğa çıkaracak, yeni çözümlemelere ulaşmasını nasıl sağlayacak, farkındalık çıtasını nasıl yükseltecektir?

Zekâ derken yalnızca bilişsel-akademik zekâ’dan (Intelligence Quotient, IQ) söz etmediğimi özellikle vurgulamak isterim. Duygusal zekâ (Emotional Quotient, EQ) sanat için çok daha önemlidir, çünkü IQ’nun yüzü genellikle bilime dönükken, EQ sanata, duygudaşlık kurmaya, hayallere doğru yelken açar. Dolayısıyla burada estetik şifrelere ulaşmış sözel-dilsel-yazınsal zekâ ile doğrudan ilintili olan “şiirsel zekâ”dan söz etmek daha doğru olacak. Sırası gelmişken Alfred De Vigny’ nin bir deyişini anımsatmak isterim: “Şiir bir akıl hastalığıdır.” De Vigny böyle derken dışavurumcu; dışa vururken derinlere dalabilen; duygusal, atak, gözükara olarak nitelendirilebilecek şiirsel zekâyı tanımlamış olabilir miydi acaba? Mümkündür… Yoksa gerçekten Sokrates gibi delilikten mi söz ediyordu? Üstelik farklı dönemler ve farklı toplumlardaki şair tanımları da birbirini tutmuyordu. Kiminde ona tanrısal bir görev atfediliyor; kiminde kudretinden kuşku duyulmayan bir şaman oluyor; kiminde “tekinsiz” ve hatta dışlanması gereken biri olarak değerlendiriliyordu. Şair ise çağlar boyunca kendi penceresinden bakmayı sürdürüyordu. Örneğin söz duyguya ve duygusallığa geldiğinde insanoğlu sıradan bir bakışla sevmekten dem vuruyor; herkesi severek ve/veya birilerinin onu sevmesiyle mutlu olacağına inanıyordu. Ancak şaire göre mesele bu denli basit değildi. Akılla beslenmiş, sezgileri güçlü, yaratıcı zekâ düzeyi ileri olan şair dünyaya daha geniş bir pencereden baktığı için insanlığın nereye doğru gittiğiyle, varacağı noktada mutlu olup olmayacağıyla, değişim ve yeniden varoluş olgusuna yüklediği ontolojik anlamlarla daha çok ilgiliydi. Çünkü esin perilerinin dokunduğu zekâsını eğitmiş olan kişiydi o. Eğittiği bu zekâyı gelişmiş şiir diliyle kalemine postalayan olup, şiirsel bildirişimini varoluşsal dizgenin bir halkası olarak ortaya koyabilendi. Evrensel ve bireysel açmazlarla derdi olduğu için öncelikle mutsuzluğun-kargaşanın-haksızlığın-ölümün tarifini yapmayı amaçlıyor, kendini buna zorunlu hissediyordu. Günlük yaşamda alışılmadık olan anlatımlarla çözüme ulaşma çabasındaydı. Gelişmiş aklın soru sormayı bildiği ve sorulara yanıtlar aradığı kadar, şairin zekâsı da sorularla iç içeydi. Yanıtlar ise şiirin dip köşelerinde ve soruların arkasına gizlenmişti.

***

Şiir kolay anlaşılan; düzyazı ve “düz düşünce”ye çevrilebilen bir metin olmadığı için ona ancak sezgilerle varılabilir. Sezgi ise bireyin iç odalarında sakladığı bir tür zenginlik olup, kilidi açan yine akıl ve zekâdır. Canlı-cansız varlıklarla, doğa ve evrenle, geçmiş ve gelecekle iletişim kurmayı olanaklı kılan zekâ, şairin hem kendisi hem de bireyliğinin bilincinde olan okur için dil aracılığıyla sezgi odalarını açmanın yollarını mutlaka arar. Şair en azından bununla yükümlü olduğunu bilir. Tıpkı diğer sorumluluklarının farkında olduğu gibi… Örneğin şiiri “eksik” olan kişi, İsmet Özel’in de işaret ettiği gibi “Neler yazsam da şiir dense? ” mantığıyla yola çıkar (“Şiir Okuma Kılavuzu”, Şule Yay. 2006, s. 79) . Bu durumda piyasaya dönük kolaycı yaklaşımların, “pazar” kaygılarının şiire ve şaire yalnızca zararı dokunacak; şairin gerçek duruşunu eserine yansıtma olasılığını azaltacağı gibi şiire bir de bedel biçilmiş olacaktır. Oysaki şiir, okura dayatma hakkına sahip olmadığı gibi, yönlendirme ve hükmediş anlamında bir okur despotizmine karşı da kendisini korumayı bilmelidir. Okurun saptadığı bedel her ne ise onu reddedebilmelidir. Akıl bu direnci sağlayan ve tescil edendir. Şaire etkileyici bir azınlığa mensup olduğu kadar gücünü de dikkatli kullanması gerektiğini sürekli hatırlatandır. Bir bakıma yol haritası çizer. Bu yol haritasından sapan kalemin sonuçta ölü doğum yapması ve nihayet tıkanarak kendisini bir çıkmazda bulması kaçınılmazdır. Bir yanda kişisel egosu, öte yanda “yarı aydın” da denilebilecek güdükleşmiş aydın, dışsal iktidar ve çoğunlukla medyanın öncülük ettiği “üretilmiş pazar ekonomisi” (Ahmet Oktay; “Okur Dediğimiz Kesim de Artık Üretiliyor”, Yelkovan Dergisi, 2007, S.2, s.29) arasında sıkışmış olan şair/yazar ancak akıllı manevralarla bu karmaşanın üstesinden gelebilir. Piyasacı kaygılardan uzak duracak biçimde kendisini eğiterek, yüksek telif ücretleri, liste başı olmak veya ödüllerle avunmak yerine gerçek edebiyat dünyasına ait olmayı; pazara teslim olanların değil ama pazarı teslim alanların (Mehmet Başaran, Yelkovan 2007, S.2, s.31) yanında durmayı bilmek zorundadır. Aklın çizdiği harita sayesinde pekâlâ başarabilir bunu. Buradan çıkan sonuç şu ki, şairin sorumluluğu okura olduğa kadar kendisine de karşıdır.

Aklını kullanan şair ise “nasıl yapmalı” yerine şiirin nedenleri üzerinde düşünür. Şiirin doğurtulma sürecine ve içselleştirdiklerini uygun bir şiir diliyle dışsallaştırmaya odaklanmıştır. Şiirin ne şekilde kabul göreceği onu pek de ilgilendirmez. Kolaycılıktan uzak ve oldukça sancılı olan bu yaratıcılık döneminde, içinde uyanan şiir bir anlamda kendini yazdırırken, şiirin biricikliğini kaleme yansıtan kişi olduğunun bilincindedir. Zekâsı ve dolayısıyla aklının yardımıyla doğum olayını gerçekleştirendir. Duyguyla yoğrulmuş, bilgiyle kundaklanmış ama sütannesi akıl olan bu bebek, bazen kendinden önce doğanları anımsatsa bile (esinlenmeden söz ediyorum) , satır aralarında zekânın izlerini taşıdığı sürece daima tek, özgün, biricik ve hepsinden önemlisi sağlıklı ve kanlı canlı olacaktır.

Tüm bu tespitlere rağmen yüksek IQ’nun bilimde mutlak başarı anl****** gelmediği gibi, her ne türden olursa olsun (IQ, EQ, sözel-dilsel, vb.) , hiçbir sanat dalında zekâ tek başına başarıyı garantilemez. Diğer bir deyişle zekâ varsa şiir olmayabilir ama zekâ yoksa şiir topallar. Zekânın abartılması ise şiiri yapaylaştırır. Ayrıca sırf “düşünen ve okuru düşündüren” olmak da yetmez. Şairin temel işlevlerinden biri de okuru “ötekiler”i düşünmeye ve “ötekiler”e ait olanı tarafsız bir gözle görmeye yönlendirmektir. Sonuç olarak zekâ düzeyi yüksek şair, bunları şiirine aklın yoluyla, öteki araçları da kullanarak ve aynı zamanda şiirini bozmaksızın yansıtabildiği ölçüde başarılıdır ancak. Ve elbette zeki ve aklını kullanabilen okurla buluştuğu anda da şanslıdır denilebilir. Böylece, Balzac’ın sözünü ettiği uzun ve üzücü yolculukların sonunda yalnızca şiiri doğurmakla kalmaz, popülarite olgusuna hiç endekslenmediği halde okurun kalbinde gizlenmiş olan büyük ödülü de kazanmış olur.


(HAYAL Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık 2007, Sayı 23)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:49 PM   #6
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Şehrayin...

bir pula
kırar toprağını mağlup
gökte ekin yeşertirken
namağlup gururla

akbaba ile
sırtlanın kavgasında
gurabin*e gelmez sıra

ne etsin gönül fukarası
muhayyile yoksunuysa eğer
hangi sevda kök salar
kıraç
bozkır toprağında

gökyüzü iki kere sever aşığı
akşamdan sabaha
sabahtan akşama

cılız bir kibrit alazında
her doğuşunda aşkın
şehrayin** büyütür şair
aşkın şiiristanında...


(*) Gurabin: Kargalar
(**) Şehrayin: Şenlik, donanma
Not: Bazı eski ama eskimemesi gereken sözcükleri özellikle kullanıyorum ey şuara (şairler) . Unutulmasınlar diye. Onlar bizlere emanet edilmişti. Şimdi sıra bizde ve sizde. Sevgi ve saygıyla…

(6 Şubat 2004)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:50 PM   #7
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Şiirin adı Ç...

-“Şiir hiç de edebiyat değildir; bir yaşama ve ölme yöntemidir…”
…………………………………………† ?…….(Arseni Tarkovski)


çift-çapraz’a getiriyorlardı
sordum çağırtkanlara
:
gidilen yerlerden kim çağırır geri?

çağrıya ses vermez
çalımlı bir çağda
çalgınların yaşlanmadan
çağıltısız
neden öldüğünü

çağırmayın beni!
dalımda çürüyor çağlalar
çoğulluğumuz küflenmekte
seviyor içimizdeki çamur
diplere dönmeyi

“insanı geçer acı”

çakır bir ayaz çökeltisiyiz şimdi
çalıyor çanlar!



(12 Ekim 2006) - 6. Dekad, HAYAL Yay. Ocak 2008, s. 67

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:50 PM   #8
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Şikayetname 11 / Bilmece! ...

ne zaman’dı adım
ne mevsim
ne de
acıklı bir yol hikayesi

içinden Nil geçen kadındım
öyküsü avazında gizli

aynasıyla dost
geri dönüşümsüz
ilkeli

ay ışığına sevdalandıkça su
tek yönlü akış bozkırda
isyanın en güzeli!

çiçekleri yoktu uçurumların
uçurumlar uğramamıştı oraya
sazlıklardan yükselen
iğdiş edilmiş son çığlıktı nefesim
bir bilmece

çözemediniz heyhat!

izninizle


(9 Nisan 2005)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:51 PM   #9
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Şikayetname 1 / Harf Küstü…G

düze yazdım içimin eğrisini
aynı minval üzre dereleri düz gittim
kısır döngüsünde denizin, sıkıştıkça karalar
şeffaf labirentleri özlerdi uyuyan mar

kıyılarak çıktım kendimden emanet bir güneşe
ki pusudaydı
bilmezdi ağlamayı
hesabını tutmadı acının defter-i kebirde
ışığa gizlerdi
öznel matemiyle içsel patlamaları

suları kışkırtıyordu o sıra uçurum kenarında!

hangi andan mirastı bu karın ağrısı
hüzne budanan güzdeki duman
dağlara çiy bırakan kızılderili ağıdı?

küsmüştü Ra’nın akrebi Mu’ya
kararırken yüzümün seherindeki nur
tükenmişti yaz
yazı
ve yazgı

gittim!
düşürerek taşa kazınmış bütün harfleri
bir münzevi kadar yoksul ve mağrur

çünkü daha kolaydı geriye bakmamak
ölüme gebe kalmaktan

eğri bir harf unutuldu
ne yazık!

gittim!
gitti..
git…
gi…
g….

küstü harf
koşmayı bilememişti! ...


(9 - 20 Şubat 2005) – “Şikayetname” Dosyasından…

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 01:53 PM   #10
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57933
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

...Şikayetname 10 / Lokma

kırbaçlandı yüreğim deli mor ah!
parçalarım dökülüyor
ister yaralarımdan izle beni
nafile öpücükler bırak istersen kıymıklarıma

insana küsüyorum ben!

anam babam dostum arkadaşım
viran bir ağlama duvarına sürüldünüz şimdi
sizin için kanıyor harap mevzilerde
sizin için paralıyor kendini taşlar

gülme yüzüme ey yar!
gökyüzünü arama bakışlarımda
adres sorma bana
neşter atılmış derin çıbanların
ağır kokusunda yudum urbamı
iz bilmez muhacire döndü gözlerim
küsüyoruz şiire
ben ve yosunlaşmış insan tiryakiliğim

çılgın atların koştuğu çayır çimen
göğsümde sararıyor ay yere düşerken

bir nankörlük vardı
bir de vefasızlık / çiğneyemediğim

ağzımda büyüyor lokma! …


(9 Nisan 2005)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:17 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.