www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Adult (+18) Yetişkinlere Özel > Adult eski arşiv

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Annem, Ah Annem!

sular boz bulanık akıyor yine
yeryüzü sabırsız annem, açgözlü
hıçkırığı duyuluyor magmanın
tebdil-i kıyafet geziyor koca bir top
surlarda yalınayak

ateş har
vaktimiz dar

gönül ekseni yaralı kuş bugün
titriyor yüreğim içselleşmiş kaygılarla
son süvari
son hızla güneşe koşuyor
hovardaca savuruyor narını
firezler tutuşuyor sinir uçlarında

ışık saçar
yavrusundan ışık alan ten
yanar bir dağdan ruhsatlı magma burcunda
huşu ile kanatlanır analığa kızıl nöbetler
nedendir o halde bunca korku!

düğün alayına tetiklenmiş
bir mavzer tut kendini
vaktidir devranın zulmüne direnmenin
sıkı dur annem!
yüreğindeki bütün mermileri yak acıdan kalan
çağır sonra gelirim

çağırmasan da

öpülesi ellerin
bir kez daha sıvazlasın ağrılı başımı
ah annem!
senin ve benim günümdür bugün


(8 Mayıs 2005)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #2
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Argos*

karalar giydi zaman
ışık savaş...ışık kutsal

köpürürdü mağrur yüzü güneşin
kulakları yırtardı siren sesi

bekledi İthaka

dalgalarla konuştu yol boyu
gece gündüz
yalanı yoktu suyun
hangi güç esirgerdi kaostan
kim kurtarırdı

bir Argos vardı
bir yara izli ayak
bir de yaşlı kadın

“…kara ölümün kaderi yakalamıştı...”*

son nefesi saldı Argos huzurla
yurda dönen en yaralıydı!



(*) Argos: Odysseus’u İthaka’da yirmi yıl bekleyen ve efendisinin döndüğü gün ölen yaşlı köpek.
(**) Homeros: Odyssea
(20 Aralık 2004)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #3
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Arke (Başlangıç) Ve Son!

yeniden yaratmak için çağımı
cellada verdim şiirin başını
kurtuluş yok kurban olmaktan
kendini kurtarır oysa şiir
en keskin kılıçlardan

ağırdı tanıklığı zor zamanların
yanlış değildi elbet her başkaldırış
tözümle yaşamayı öğrenmek
kendime doğrulmuş bir arayış

içimde isyan!

her yerde yerleşik
hiçbir yerde yaşamayandım
uçurumdan kayarken
hayata azgın bir kurtça saldıran
sözcükler varoldukça doğuşu yeniden kanıtlayan

mülkiyetime almaksızın mekanları
zamanın elinden tutarak geçtim çağları
aşinaydım karmaşaya
çekişmede tavlanıp
çelişkide piştim
:
yaradılış öncesine benzer durgun ve sancılı
düşen her imgeyle doğan zamansız güneş
gafil uykulara kahkaha savuran / sorgulayan
özgürlük avında bir çingene
geleceği unutturan / geçmişi anımsatmayan

şiir çokluk
bedene hükmeden su gibi başlangıç
havayı kucaklayan alev kadar yakıcı ve kamil

imzamı bırakarak hayata dair
fırtına dininceye
ruhumda özenle sakladığım ateş
küle dönüşünceye kadar
alacaklısı olmayan bir sürecin
yegane borçlusu ve kiracısıyım

paylaşılıyor şiir
bölüşülmüyor!

şiir devinim
ölümden doğuş
şiir değişim
şiir isyan

şiir son!


(08 Aralık 2003)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #4
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Arta Kalan

dün düşmüştüm
bugün dineldim bak!

hangi alıcı kuştu isyana kışkırtan
hangi riyakarlık
ve silsile-i ihanet göçer gözlerde
başıbozuk serseri öyküler taşlayıp durdum
ayıklamak üzere gerçeği yalandan

bir gittim ki öyle
hiç’le eski bir tanış kadar yoktum

uzak bir ülkede dolanıyorum şimdi
tenimde düş imgeler sürgün veriyor
bu ellerde uçuruma başka bir şey deniyor
saçımı okşamasa da olur söz simsarları!
takılıp kalmak yetiyor karanfil kokulu şiirlerde

az uyur şairler
layemuttur onlar
derin ölürler tıpkı şiirler gibi

vurucudur oysa bizzat yaşamak
kendimize bırakılan
en derin iz

artalandan dimdik arta kalanız biz!


(3 Mart 2005)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #5
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Arzın Çivileri

amaç
boşluğa dikmemekti fidanı
gitti mi gider!
bulamazdık bir daha

ipuçları arardım
kokusunu aşkın
izlerini buğulu bakışlarında
sen kavganda umutsuz
onca yılgınlıkla tutardın ellerimi

“aşk yoksa, yaşamak ne…” derdim
sarmalardın
kükreyen bir duyguyla gelirdin
üşenmezdin hiç
bilirdim

oldum olası sevmedim köksüz aşkları
somut ve güçlü olmalıydık ve dimdik
göndere çekilircesine gövdemiz
arzın çivileri gibi
en çok toprağa yakışırdık biz

bağrında yeşerdim
boşluğa yürüyen kadını yazdım sana
gökten düşen bir elmaydın içimde

biliyorsun sevdiğimi
söylemeye ne gerek var
kutluyor ve kutsuyorum seni!

alevdim ben...dağ ateşin
aşk gibi tuttum dağlarca aşkı sende!



(31 Aralık 2004)

Toplu ve kişisel mesajlarla veya yorum bölümünde yeni yılımı kutlayan – kutlamayan bütün dostlarıma 2005’te tazelenen umutlar; çoğalan sevgiler; sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum…
Kalbiniz ak sayfalar kadar temiz; şansınız bol ve bütün güzellikler sizinle olsun! ...
Kucak dolusu sevgilerimle

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #6
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Asla Ölmüyor Büyük Aşklar

çoğaldık yoksa eksildik mi
siste yiten zaman dilimlerinde

soluk resimlerden yansıyan
aşk dolu pişmanlıklar
mutluluktu belki acı dolu anlar

zincirlerle sıkıca bağlandıklarımız
kanarken yüreğimiz dört elle sarıldıklarımız
kah üzerimize düşen gümbür gümbür
kah sırıtarak elimizden kaçanlar
geçmişin bilinmeyen bir yerinde kaskatı donarken zaman
capcanlı duruyorlar orada
yaşam albümündeki büyülü fotoğraflar

yalnızca yaşamak lazımdı zamanı
doyasıya severek her bir anını
kimlik yapıştırmaksızın üzerine
asla gömmeksizin anılarımızı

korkutucu oluyor çünkü mezarlıklar!

sizin anılarınız...bizim anılarımız
aşklarınız...aşklarımız...güzel anlarımız

asla ölmüyor büyük aşklar!


(18 Kasım 2003)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #7
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Aslında!

Miami'de bir tayfun
-yine kadın adı verdiler-
çatılar yerle bir
ağaçlar köklerinden söküldüler

feryat benim feryadımdı rüzgarda savrulan
aslında benim yaşamın
benim duygularımdı hırpalanan!

Orta Amerika'da yine sarsıldı toprak
pek çok ölüm
çokça kan
titremiyor artık tek bir yaprak

ağıt benim ağıdımdı
gürleyen o yerde çınlayan
aslında
benim geleceğim
benim duygularımdı ziyan olan

Afrika'da çocuklar aç ve bilaç
gözleri patlamış yuvalarından
karınları şiş
çaresiz
bacakları çelimsiz

acı benim acımdı
güneşin altında solan
aslında
benim yüreğim
benim duygularımdı kahrolan!

(2003)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:23 PM   #8
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Aşk-Ölüm

-falcon'a

akmaya görsün kader çeşmesi
sevda kuş olur kalp kafesinde, sirenler öter
el tutmaz, göz görmez, düşer boyun
yollara yolculuk

birileri aşk kuruyor bir yerde, aşk topluyor sofradan
gönül sözcükleri akıyor, her biri bir hançer
söylemek gerek, yoksa buz kesecek yürek

sımsıcak eller nakşa duruyor
pamuksu kavaklardan beter
gönül harman tutuyor, deşiliyor o yer
konuşmak gerek, yoksa ölünecek

mevsim tam bu mevsim
ılıman iklimlerden birinde aşk konuş
aş dikenleri çitleri telleri ne varsa işte
çığlığını duyur aşkın siren sesinde

tam da aşk zamanı

yoksa öleceğim
yoksa öleceğiz!


(05 Haziran 2003)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:24 PM   #9
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Aşk – Zenaat – Sanat! ...(Düz Yazı - Derleme)

Enis Batur’un aşk üzerine yazılmış bir denemesini* dün yeniden okudum. Bugün oradan edindiğim izlenimleri özet olarak ve kendi penceremden size aktarmaya çalışacağım…

Aşkı anlatmak ne haddimize! ..
“Dalı öncesizlikte aşkın / kökü sonrasızlıkta…” diyor M.Celaleddin-i Rumi…

Konuya ancak kıyısından köşesinden dokunabiliriz. N-boyutlu ve tanımlaması henüz yapılamamış bir şeydir aşk. Olsun! Yine de herkesin kendine göre bir fikri vardır elbette. Tıpkı sorular gibi….

Kavuşma ve kavuşamama durumlarında aşk ve mutluluk nerede dururlar? Aşkın günümüz toplumunda ekonomi ile ilgisi nedir? Veya “ölüm” kavramıyla? Sizi fazla sıkmadan, kısaca bir şeyler söylemeye çalışacağım.

Batur’un saptamalarına göre, aşık çiftler arasında mutlu aşkın sürme olasılığı var gibi görünmüyor. “Mesafe, aşkın en sağlam sigortasıdır” diyor Batur. Burada söz konusu olan, tek taraflı tutkular değil elbette. Yaşanmış bitmiş; diğer bir deyişle çoktan ölmüş aşk öyküleri ise hiç değil. Karşılıklı olan ve tüm engellemelere rağmen yaşamını sürdüren; dirençli ve büyük aşklardan söz ediyor.

Aşk, mutluluk verdiği oranda mutsuz da edebilir insanı. Ve çoğu kez, bir mülkiyet duygusu içerebilir. Özellikle çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere ve yerleşik düzene geçildikten sonra ve toplumsal anlamda devlet otoritesinin hükümran olmasını izleyen dönemlerde nüfus çoğalmasının legal eşlerle sürdürülmesiyle ölüm halinde mülkün devredileceği varislerin sorun çıkmaksızın belirlenmesi sağlanmıştı. Bu ise otoritenin işini kolaylaştırdı. Kadın-erkek ilişkisinin, bedelleri önceden tespit edilen kesin kontratlara bağlanmış olması, zamanla eşler üzerinde dolaylı bir mülkiyet hakkının doğmasına da yol açtı. Gördüğünüz gibi aşktan çoğalmaya ve oradan da mülke ve mülkün paylaşımına geçtik. Aşkın ekonomi ile olan ilişkisi de denilebilir buna. Eşler böyle bir düzende, bir anlamda yapışık yaşamaya zorlanırlar. Bazıları aşkı sürdürmeyi ve sevgiye dönüştürmeyi başarırken; bazıları ise Tolstoy’un Kroyçer Sonat’ında belirttiği gibi “Biz aynı zincire bağlanmış iki kürek mahkumuyduk” diyebilirler pekala. Bu noktada aşk ölmüş veya katledilmiştir. Tek hükümran, yalnızca 'statüko'dur artık…

Aşk-ölüm ilişkisine değinelim biraz da. Aşk ve ölüm kavramları birbirlerinden pek ayrılmazlar. Ölüm, manevi anlamda veya gerçek olarak ebedi bir kaybın belgelenme hadisesidir…Aşık kişi ölümü sıkça düşünür. Gerçek ölüm ihtimali; partnerini yitirme korkusu, aşığın aşka her zamankinden daha güçlü bir tutku, ve heyecanla sarılmasına neden olur. Giderek büyür aşk. Sanatta aşk ve ölüm temasının (Romeo ve Juliet; Leyla ile Mecnun; 'Love Story', örneklerinde olduğu gibi) sıkça ve bir arada kullanılmasının altında yatan asıl nedenin aşığa (ve günümüzde izleyiciye) bu heyecanı kuvvetlice yaşatmak arzusu olduğunu düşünüyorum…

Aşkın manevi ölüm ihtimali ve bunun yarattığı korku ise aşkın metabolizmasına bir anlamda ivme kazandırır. Aşığı sürekli düşünmeye ve duyguyu derin yaşamaya zorlar. Kavuşmalı mı; kavuşmamalı mı? Mesafe ne kadar olmalı? Kavuşma ve doyum aşamalarından sonra ölüm kaçınılmazsa eğer, bu durumda aşık aşkını yaşatmak uğruna “acı”yı seçmeli ve engellemeleri mi tercih etmeli yoksa?

Burada bir soru takılıyor kafama. Mesafenin kısaldığı zamanlarda, aşk ölüme doğru hızla yürüyorsa eğer, bir süre sonra ölmesine izin vermek yerine, aşkı kendi içinde diri tutmanın bir yolu var mıdır? Aşkı yaşatabilmek belki de en zor zenaat!

Aşkın hiçbir karşılık beklemeksizin, ruhsal ve bedensel anlamda tam ve kesin bir teslimiyet olduğuna inanıyorum. Bu kez ortada, yazılmamış, gönüllü ve iki kişiye özel; bir öncekinden çok farklı ilahi bir kontratın var olduğunu düşünüyorum. Şimdi asıl soru geliyor: Yüzde yüz ve açık bir kitap gibi teslim olunursa eğer, aşkın ölümüne davet çıkarılacağına göre, aşkı yaşatmak adına ne yapılabilir? Üstelik o, çok değerli ve vazgeçilmez olandır. Özellikle de aşk aleminden beslenen şair ve yazarlar için…İşte tam burada aşığın aklı, zekası, becerisi ve karmik gücü giriyor devreye. Aşkı diri tutmak için verilen savaş da denilebilecek böyle bir aşama içerir bu evre. Kimi aşık niteliksiz bir savaşçı olup kaybetmeye mahkumdur. Kimisi ise tam bir aşk insanı olup, girdiği bütün savaşlardan galibiyetle çıkar.

“Başarılı aşığın anahtarı nedir? diye soruyorum kendime ve sonra kişisel görüşlerime göre bir sonuca varıyorum.

Aşık, öncelikle aşkın sıkça görülen pembe bir rüya olmadığına inandırır kendini. Seçicidir ve bulduğu mücevheri bin bir özenle saklamayı bilir. İkinci olarak, sevdiğinin yanına çözülmüş bir bilmece olarak varmaz. En yakın olduğu anlarda bile aradaki mesafenin sürekli özlem yaratacak ve arzuları diri tutacak biçimde korunmasının bir önkoşul olduğunun bilincindedir. Akıl, zeka ve kavrama gücü öylesine gelişmiştir ki, sevilen kişiye çok yaklaştığında dahi öznel gizemini, bilinmezini koruduğu gibi; onun sihrine ve sırlarına da saygı duyar. Şiddetle istemesine rağmen bencil değildir. Ne kendisinin, ne de onun kalesi tamamen fethedilsin gibi bir gayret içine asla girmez ve sevgiliyi mülkiyeti altına almaya çalışmaz. Her ikisinin de nefes almasına izin verir. Uzun soluklu bir aşk için, bir anlamda “an”dan fedakarlık etmektir bu. Birbirlerine bütünüyle ait olduklarını elbette bilir. Ancak prangalar, yerini onlara sürprizler hazırlayan ve heyecan rüzgarları estiren hoş bilinmezlere bırakmıştır. Böylece yolun sonuna varılmaz; mücadele bitmez ve aşıklar “aşk alemi”nde aşkın meyvelerini toplamayı sürdürürler.

Aragon “Mutlu aşk yoktur” derken, Rougemont “Mutlu aşkın yazılı tarihi yoktur” diyordu. İkisi de kendi doğrularını söylüyorlardı aslında. Yaşatmayı becerebildiğiniz sürece mutlu aşk vardır; dolayısıyla ölümsüz aşk da…

'Ancak mutlu aşkın okuru ve izleyicisi azdır! '

Aşk esaret olmayıp, istekle teslim edilmiş bir özgürlüktür. Üstelik “Aşk bize güç veren tek özgürlük yitimidir..” diyen Aragon’un vurguladığı gibi özgürlüğü yitirirken bile sonsuz mutluluk tattıran ama öğrenilmesi ve uygulanması en zor zenaat ve çoğu kez de gerçek bir sanattır aşk.

Bana sorarsanız eğer, dipsiz acılar, nihayetsiz bekleyişler, kıskançlık, umutsuzluk, zihinsel ve tensel özleyişler, hatta kimi zaman bıkkınlık ve ruh yorgunlukları ile dolu karanlık bir labirentte pusulasız ve rehbersiz yol alırken, aynı anda hem bir cengaver; hem gönül adamı bir kuyum ustası; hem de aklın zirvesinde gözü kara dolaşan bir serüvenci olabilme sanatıdır aşk.

Uzun soluklu aşklar diliyorum dostlar…
Ve Cogito okuyun

HAYIR, gitmeyin! Bundan sonraki yazıda izleyin beni. Bambaşka bir öykü anlatacağım sizlere!



(*) Enis Batur: “Aşk Üzerine Marazi Bir Deneme Daha” başlıklı yazıdan derleme...(Cogito 4, 'Aşk' Sayısı, Bahar 1995)


(12 Temmuz 2004) - 'Gençler İçin Denemeler' Dosyasından.

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 10-02-2008, 02:24 PM   #10
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

Aşk Beraat...(Manzum Öykü)

karmaşa şölenlerin bezgin dervişi
paslı gemiler yaktı bir gece vakti
savurdu tenine biriken hırpani döşeği
papatya ekti zarflara
eskimiş adaklar ödendi ruh tutsaklığında

kim bilir kaç kerre yazıldı diller!
gecenin koynuna kaç damla yaş indi
kaç kerre sil baştan edildi kader

yol yorgunuydu derviş
aşk yorgunu
doğmayan şafaklar emzirir hüznünde
zemheride bir kardelen özlerdi

usuldan bir isyan
tutkulu ve dik başlı
acının içinden yükseldi sessizce
gurup vakti canlandı ateş
‘sevda’ya yazıldı yeniden hüviyet

bilmezdi oysa
vadesi yetmemiş doğum sancılarında solarken yürek
dayancın müminleri semaha durur da içinde
sadakat bekçisi bir kadın
onu zindanda beklerdi

an geldi
bir kıvılcım çaktı gök tanrı
çekildi ağır perde
kamaştı gözler
dolunay indi kadının dizlerine
gece kendine gitti

sanık: aşk
davacı:kayıp
tanık: namevcut
aşk: beraat!

dosya kapandı
duruşma bitti


(20 Haziran 2004)

Naime Erlaçin
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:24 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.