![]() |
|
|
|
|
#1 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Duvarıma resmini işledim
yarın olmamıştı daha, yaşadığım dün geceydi yağmur bulutları henüz ıslatmadan ellerimi odamın duvarına astım, tüm güzelliğinle seni. küçük küçük karelere böldüm resmini önce sonra her kareyi yüz misli büyüttüm özenle bir nakkaş gibi işleyerek saçının her telini yerleştirdim duvardaki yerine bütün kareleri yüreğimdeki kadar büyüdün böylece gözlerimde tarifsiz çiçekler gibi açmıştın odamın içinde kalemimin ucu kırıldı bir ara, canın yandı mı. sonra gözbebeklerine kendimi yapıştırdım ve dudaklarını en sevdiğin kırmızıya boyadım evet işte sendin ve tam karşımda duruyordun ne güzel yakıştın bu duvara biliyor musun oysa şimdiye kadar odama hiç gelmemiştin kalktım yerimden usulca dudaklarından öptüm doğru söyle bana sevdiğim o an neler hissettin. yarın olmuş, dün gece artık geride kalmıştı sıktığım parfümünün yerini sarhoş kokum almıştı hayal gezisi bitmiş duvar eski rengine boyanmıştı Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#2 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Dün boş, yarın kiralık
delibuçuk bir tutkuydu, anlamsızdı ve sarhoşluktu gözlerimde her sabah bir çiçek ağacı gibi dallanır, renkleri hangi duvarıma düşerse orada açardı beyaz kolalı yaka ve siyah önlüğe benziyordum. sanki öyle doğmuştum ve aynı şekilde ölecektim. karnemde yazılı bütün notlar hep on’dan yukarıydı sadece ve sadece hal ve gidiş sıfırdı. “ben, bana verdiğiniz tarih/coğrafya kitabını kaybettim. bir yerde mi unuttum (evet, Ankara meydan muharebesi bindörtyüziki) yada coğrafya atlasımın denizlerine mi düşürdüm novaya zemlya’da fok avcılarının bulamayacakları bir yere. (Şili’nin başkenti Santiago, yüzölçümü şu kadar metrekare) inanın bilmiyorum, hava çok soğuktu And dağlarının zirvesinde donup fosil olmaktan değil ben yarından korkuyordum ve babam ölecekti önümüzdeki günlerde biliyordum. ilk bayramımda babamdan önce başkasının elini öpecektim hani nerede yüzde kırkaltıbuçuk oksijen siz ne diyorsunuz ben soluyacak hava bulamıyorum,neden“ bunun adı dünden kalan etiketlerin sökülüp atılmasıydı kitaplarımı kapladığım mavi kağıtlarda mavinin tükenmesi, okyanusun en derinine dünyamın zirvesi olup gömülmesiydi. kandırmıştım sizi bilinen tarihin kitapları kaybolmamıştı dünyada duruyordu yerli yerinde kaybolan değil silinenler vardı ağır gerçeğimde kendi tarihim ve yürüdüğüm yollar şeklinde . ve de düzelmeyen hal ve gidiş notu, o hep sıfırdı kendi yerçekimimde. ama yarın diye de bir şey vardı. Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#3 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Dün gecenin düşleri
caddelere yeni yol şeritleri çekiliyormuş, beyazlarını zaman silmiş eskilerinin yerine. bulutaltı taşkını birkaç damla gözyaşı birer nokta olup düşüyormuş üzerlerine. işte o an ne oluyorsa oluyormuş bizlere, canımız düş denizine dalmak istiyormuş birdenbire, nedense … nehir boyunda yürüyorduk uygun ve ağır adımlarımızla zaman; en doğru ibresindeydi kanatlı pusulaların. çocuklarımız; bizden özgür ve kahkahaları yüreklice teslim tebligatlarını almamışlar daha küçücük ellerine liman kokulu bulut olup bastırmadan yakamoz yıldızlı gece düş penceremizde bir gül yeniden açarmış saksı içinde … günleri doğru hükümlerle ve hücrenin dışında yaşıyorduk. radyomuzun düğmesiyle sevişirce her çevirdiğimizde zamanın yanlış anlaşılacak zamanlara hiç benzemediğini gölgeli sokaklardan duyunca anlıyorduk o şarkının sesini. eğer zaman akşamsa hüzzam, sabahsa saba gibi düş penceremizin çiçek kokuları içimize doluyormuş sanki … yani her tarafından ter ve inşaat sesleri yükselen bir arena uzakta değil soluk alışlarımız tutmuşuz ellerimizden yaşayanların yada yaşadığını sananların değil, bizim ancak bu her kokunun tadından farklı bir yemek pişiren ocak. düşler gibi, uyandığımızda terimiz üzerimizde soğuyacak penceremize en masum ve utangaç halimizin resmi asılacak. sanki bir düş denizinde yüzüyor olmuşuz masaya düşmüş başımız, gülümsüyormuşuz ve çaylarımız soğumuş bardaklarımızda içimiz sıcak, oysa daha bir yudum bile içmemişiz. yeni yol şeritleri çekiliyormuş caddelere canımız üzerlerinde yürümek istemiş birdenbire, nedense … Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#4 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Dün, yarın ama önce bugün
dün bu kadar eski / ya yarın.......... dün bu kadar siyah-beyaz / ya yarın....... dün hiç yaşamadığın kadar uzak / ya yarın... yarın, çok yeni, yarın, çok renkli, yarın avuçlarının içi kadar yakın. yarın bu kadar yeni / ya bugün…… yarın dünden çok renkli / ya bugün…….. yarın saklı avuçlarının içinde / ya bugün……. bugün, bugün, bugün…. bir başlasam yaşamaya bugün, biliyorum çoktan çözülecek bu kördüğüm…. Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#5 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Dünler, günler, *******
Boyutları cellat dünlerden geldik. Hükümsüz yarınların düşleneceği günlere. İşte bulutlar; bu günlerin akşamında boyandı Çıldırmış sarhoşluk gibi yaşanacak *******e. Gör bak! karanlık nasıl yirmi dört ayar şimdi. Her damlası bir mitralyöz namlusuna sıkışmış. Bu çiçek, renk açmaz denizin dümen başında, Balığı yosuna, yosunu yıldıza, yıldızı sana karışmış. Ucu zehire bulaşmamış bir bıçak bulacaksın ki., Çıkarıp alsın kurşunu parçaladığı yürekten. Yoksa., ağustos kurutacak anlasana göz yaşlarımı, Sırılsıklam vazgeçecek dünler, günler *******den.. Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#6 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Dünya Hoşgörü günü - eleştiri notları
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon 16 Kasım Dünya Hoşgörü Günü nedeniyle, küreselleşmenin getirdiği sorunlara dikkat çekerek, dünya liderlerine hoşgörülü davranma çağrısında bulundu. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon 16 Kasım Dünya Hoşgörü Günü nedeniyle yayınladığı mesajda, günümüz dünyasının, savaşlar, terörizm, insanlığa karşı işlenen suçlar, etnik temizlik ve insanlara karşı yapılan kötü muameleler ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekti. Küreselleşmenin, bir yandan dünya ülkelerini daha fazla yakınlaştırırken, diğer yandan endişe ve içe kapanmaya yol açtığını kaydetti…… **** Tüketim ekonomisinin taze çiçek kokulu kırbaçları sırtımızda şaklamadığı yada bulunduğumuz yelpazenin renklerine uygun bir yaprak avucumuzun içine düşmediği zamanlarda pek sesimiz-soluğumuz çıkmıyor nedense, tüm dünyada kabul görmüş özel günlere merhaba demek, kapılarımızı çalıp güleryüzümüzle günaydın demek. Sesimizin-soluğumuzun çıkmaması bir yana aklımıza bile gelmiyor, unutmuş oluyoruz yada böyle bir günün o günün iktidar koltuğunda oturduğunu hiç bilmiyoruz …. Oysa anlam olarak, Dünya Barış gününden, Dünya Şairler gününden daha mı az kolu var hepimizi kucaklamak için Dünya Hoşgörü gününün. Elbette hayır. Bizim şu kavgaya, düşünce bağnazlığına, birbirimize yan gözle bakma mönüsü ile tıka-basa doyduğumuz önümüze kurulup getirilmiş bu sofrada “Dünya Hoşgörü Günü” yemek sonrası yudumlayacağımız bir fincan kahve gibi kırk yıllık hatırın sahibi olacak zenginlikte değil mi. Kendi yoksul saltanatlarımızın dar çemberleri içine sıkışmış bakımsız bahçelerimizi yeşertip renklendirmek ve belki *******i kapımızı kilitlemeden yorganımızı başımıza çekerek uyuyabilmemizi sağlayacak özlemlerin susuzluğunu giderecek kaynak; hoşgörü patikalarından yürüyüp öyle tık nefes filan olacak kadar yorulmadan ulaşacağımız bir menzilde. Gidip yüzümüzü bir kere yıkamamız, suyundan bir yudum içmemiz için bizleri bekliyor. Ama biz unutuyoruz, bilmiyoruz, işimize gelmiyor yada sermaye hadi bugünde böyle geçsin yarın gün ola harman ola diyerek bugünümüzü de üzerinde böceklerin iz bırakarak gezindiği tozlu raflara kaldırtıyor. Ve bizler ağlıyoruz, yakınıyoruz ama en önemlisi insanlığımızı kaybetmemek adına yakalayacağımız, toplayacağımız son kırıntıları, hoşgörüsüzlük bandının üzerinden akıp kanalizasyonlara dökülüşünü sadece izliyoruz …. 16 Kasım Dünya Hoşgörü günü … 16 Kasım’dan başlayarak her günün Dünya Hoşgörü günü olması, her günün Dünya Barış günü, her günün Dünya Kadınlar günü ve özlemini çektiğimiz diğer bütün günlerin yaşanacağı bir dünya demek olacaktır. Unutmayalım …. Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#7 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Dünyayı güzelleştirelim
haydi, tutuşup el ele dünyayı güzelleştirmeye koşalım. yeşil sulu boyalarımız orman, mavi yağlı boyalarımız deniz olsun. arasına kuru boya kalemlerimizle incecik nehirler çizelim üzerinde ördekler yüzsün. kırmızı damlı evler çiçek olup açsın. bizler gülen yüzlü insanlar olalım. haydi, tutuşup el ele dünyayı güzelleştirmeye koşalım. savaş fotoğraflarının hepsini okunmayacak kitaplara yapıştıralım. yağmalar, cinayet ve ihanetler silinsin sözcüklerden bütün çirkinlikler. son dinamitin fitili ateşlensin yoksullukların dibinde. bizler güler yüzlü insanlar olalım. |
|
|
|
|
|
#8 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Elde var hiçlik
hiçbir şey olmasın elinde, ben tek başıma giderim. sen izle istersen, bak ardımdan belki bir parça el salla ya da hiçbir şey yapma. ben yalnız giderim. ben sadece elde var bir’im. sonra saçlarında kokan el izlerim takılır peşim sıra, gelme derim ama gelirler ardımdan bilirim. dökülür bir gece yarısı düşlerinden gözbebeklerindeki hayalim. benim gittiğime üzülme sakın ben sadece elde var bir’im. eski mektuplardan silinmişse senin için yazdığım her şey. sabah çayı tek kişilik demlenmişse. ve yapayalnızsa günaydın, içini kaplamasını bekleme sancının, bırakma kolumu haydi sende gel. sen olmazsan eğer, ben sadece elde var bir hiç’im. Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#9 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Elimi uzatsam, yalnızlık
elimi uzatsam tutacağım kadar yakınsınız değil mi deli dalgalarım ya siz, üzerine kaleler yapacak çocukları bekleyen altın kumlarım elimi uzatsam tutacağım kadar yakınsınız değil mi karanlık bulutlarım ya siz, ayaklarının altındaki yeşilliği ezmeyen yalın ayaklarım elimi uzatsam tutacağım kadar yakınsınız değil mi ağaç dallarım hepinizle koyun koyuna, nefes nefese neden bu göz yaşlarım neden şimdi ben hepinizin bu kadar yakınında bir ıssız adadayım elimi uzatsam biliyorum yoksunuz hiçbiriniz ne olur kandırmayın Cevat Çeştepe |
|
|
|
|
|
#10 |
|
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57932
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Ellerinden öptüklerim - düz yazı
O zamanların eski, hele sanırım şimdilerin çoktan dumanı tüten okul binasının kapısından teyzemin eline sımsıkı sarılarak içeri ürkerek girdiğim andan itibaren; Bana, Ali’nin Ayşe’nin ona attığı topu tutmasını anlatan harflerin kuyruklarının satır çizgisi dışına taşmasının adam olamayacağımın göstergesi olduğunu anlatmak için saçına düşmüş akların yanına düzinelerce ilave eden Sıdıka Polat’ın, Bana, artık üçüncü sınıfa geldin hala sınıfta konuşulmaması gerektiğini öğrenemedin aç elini bakayım diyerek avuç içime tahta cetvelle acıtmaktan korkarcasına “masuscuktan” üç kere vuran Türkan Eryılmaz’ın, Bana, dur bakalım yanaklarından öpmeden bu karneyi ve diplomayı vermem sana dedikten sonra elinde tuttuğu karneme göz attığı an’da hepsinin “pekiyi” olduğunu görüp de bayılacak hallere düşen Hacer öğretmenin, Ve sonrasının Coğrafyanın mutlaka arşınlaması gerektiğini öğrendiğim Hasan Kürşat’ın, sınıfa girer girmez tahtaya çizilmiş solfej üzerine tebeşirle saniyede Atatürk profili çizen Hikmet Hazar’ın, sen iyi bir ressam olursun başka da bir işe yaramazsın diyerek yol çizgime yardımcı olmaya çalışan Gönül Akbay’ın, yıldızlarımızın hiçbir zaman barışmadığı fizikçi Mehmet Bey ile Kimyacı Nuh Oker’in, edebiyatta Sıdıka Akbaba’nın, matematikte İbrahim Milli’nin, biyolojide Mediha Soysal’ın ve isimleri şu anda aklıma gelmeyen ama biraz sonra yada yarın damla damla yüreğime düşecek diğer bütün öğretmenlerimin …., saygı ile ellerinden öpüyorum. Çok uğraştılar ama, bu malzemeden bu kadar çıktı, üzülmesinler … Ve ayrıca ülkemizin her köşesinde bu onurlu görevi en olumsuz şartlarla ama gururla sürdürmüş ve sürdürmekte olan bütün öğretmenlerimizin “öğretmenler gününü” kutlarım …. Cevat Çeştepe |
|
|
|
![]() ![]() |
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|